22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 GAZİANTEP Lavantalar arasındaki sokaklar Yazı ve fotoğraflar: Tansel Özbey uriye’ye vize almak için AnS takya’dan Gaziantep’e gelince, ilk vardığım nokta Suriye konsolosluğu ve karşısındaki büyük park oldu. Kuru dalları, uzaktan lavanta yakından ise borazan çiçeği boyutunda çiçeklerle dolu ağaçlarla bezenmiş bu park ve mis gibi çiçek kokuları, kentten ilk algılarım oldu. Sanırım bu şehri ben hep bu lavanta kokularıyla anımsayacağım. Konsoloslukta işim bittikten sonra Öğretmen evine eşyalarımı bırakıp çevreyi keşfe çıktım. Geniş ve bakımlı caddeleri, şehir merkezindeki kontrollü yapılaşma, şehir planlamasını bilen aklı başında işleyen bir belediyeyi hissettiriyor. Antakya hele hele de Samandağ’dan gelen biri için, belediyenin hizmetini sokakta yürürken görmek çok mümkün. Kültür mirası yüksek bu Anadolu cennetlerinin bugünkü sokaklarında Gaziantep’te olduğu gibi tarihi dünden bugüne bir bütün olarak yaşayan bu sokaklarda ya elinizi kolunuzu sallayıp etrafınıza bakınır, dünün bugünün tadını çıkarırsınız. Turizm Müdürlüğü’nden aldığım haritalar ve broşürlere de el sürmeden, şehrin sokaklarına daldım. Yolunuz düşer de acıkırsanız; tesadüfen bir kuruyemişçinin tavsiyesiyle gittiğim, Gaziantep kalesinden bakır cılar çarşısına giden yol üzerindeki “İmam Çağdaş” lokantasına gitmenizi kuvvetle tavsiye ederim. Aslında pek et yemediğimi ama Gaziantep sofrasının tadına bakmak istediğimi çok kısa açıkladıktan sonra yemek seçimini, candan ama anadolu terbiyesinin timsali garsona bıraktım. Saygılı ve içten servis ile her sunulanda konuşmadangülen gözlerle bana “hoşgeldin” denilirken, yediklerimden aldığım lezzet de unutulmazdı. Memnuniyetimi, bana izlendiğimi hissettirmeden anlayan garson çocuk, bir önce getirdiğine gösterdigim iştah ve afiyete göre bir sonra getireceğini ayarladı. En azından bana bunu böyle hissettirdi. Sonuçta çok tıkabasa olmadan ağzımın tadında Antep sofrasının lezzetine varıp buradan ayrıldıktan sonra ara sokakları keşfetmek gü zeldi. En çok hoşuma giden fırınlar, baklavacılar ve pastaneler oldu. Bu dükkanların tezgahları, vitrinlerindeki sunumları, görünce görmeyi özleğimi anladım. Bu sabah ise Nizip’in 10 kilometre dışındaki Belkis/ Zeugma’ya gittim. Antepmerkezden ayrıldıktan sonra otoyolların temizliği ve düzgünlüğü dikkat çekici. 45 dakikalık minibus yolculuğu ise meditasyon gibi birşey. Yumuşak kıvrımlı yamaçlar, yeşil zeytin ağaçları ve henüz yeşermeye başlayan fıstık ağaçları ile kaplı. Taş ve kırmızımsı; humuslu toprak özellikle yeni sürülmüş fıstık bahçeleri, doğaya değmiş insan elinin temizliğini gösteriyor. Bakışlarımla doğayı okşamak geliyor içimden. Minibusun içi dolu ama içeride ses çıkmıyor. Huzurlu sessizliği bozmaktan kısık sesli radyodan çalan çökertme havası derinden içeri ya yılıyor. Nizip ilçesine ulaşıyorum. İlçede Antep fıstığı ve zeytin bahçeleri yaygın. Bunları işleyecek 50 kadar küçük işletme bulunuyor. Zeytinyağından elde edilen sabunları ünlü, sabun fabrikaları çok. Zeugma, diğer adıyla Belkıs harabeleri ilçeye 8 kilometre uzaklıkta. İlçe, Fırat Nehri’nin meydana getirdiği Orta Mezopotamya havzasında. GaziantepNusaybin demiryolu ve E20 karayolu ilçeden geçiyor. Sabahın erken saatinde dükkanının önünü silip süpürüp esnaflar dışında sokaklarda tek tük insanlar çoğunlukla şalvarlı erkekler dolaşmakta. Bir kısmı Birecik Barajı altında kalmış olan Birecik öncesi önünden Fırat nehrinin aktığı Belkis / Zeugma yolculuğum ise ayrı bir hikaye. Artık otele dönme zamanı, bu hikayeyi de başka bir zaman paylaşırız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle