Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 Bir sevda 75 yaşında KAPAK İZMİR FUARI ENTERNASYONAL Hakan Dirik aç kent, insana ‘‘aah’’ dedirtir, ‘‘Ah şimKHangi di orada olsam...’’ kent, delicesine özletmeyi başarır kendini? Hangisi, ayrılırken hüzün, ona dönerken heyecan verir, tıpkı bir sevgili gibi? Daha sıralanabilecek pek çok sorunun yanıtını birlikte arayalım. ‘‘Şehzadeler kenti’’ geride kalmış, dik bir yokuşu tırmanıyorsunuz. Sabuncubeli’ni aştığınızda, sağda uyarı levhası: ‘‘Çıktığınız vitesle ininiz!’’ İşte o anda önünüze serilen güzellik, İzmir’den başka neresi olabilir ki? Yangınlar, işgaller, depremler... Her biri ayrı ayrı zedelemeye, güzelliğine leke çalmaya çalışmış, ama nafile! Yangınsa küllerinden doğmuş yeniden, depremse dimdik kalkmış ayağa düştüğü yerden, işgalse dökmüş denize emperyalizme şamarı indirip 9 Eylül’de. Ne badireler atlatmış İzmir, ancak hiçbiri son dönemdeki göç dalgası kadar hoyrat davranmamış. Tepe tepe işgale uğramış yeniden. Şimdi bunun altından kalkma uğraşında. Tarihinde neleri başardığını düşününce, bunu da atlatacağına kuşku yok. ‘‘yumuşak geçiş’’ olanağı. Aslında ‘‘fuar’’ varken, İzmir için bahane aramaya gerek yok. Hani Türkiye’nin neredeyse her kasabasında gitmek için planların aylar öncesinden yapıldığı, paraların biriktirildiği, ünlü sanatçıların çıktığı gazinoların kapısında kuyrukların oluştuğu, teknolojik yeniliklerin ilk orada sergilendiği, ekonomik yanı bir yana başlı başına sosyal bir olay olan, bir dönem ‘‘Arşıulusal İzmir Fuarı’’ adıyla anılan İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF). Mihrap yerinde! Üç bin, beş bin derken son bulgular, tarihinin 8 bin 500 yıl öncesine dayandığını gösteriyor yaşlı kentin. Ama yine de mihrap yerinde! Kordon ‘‘6 şeritli otoyol’’ yağmasından kurtarılmış, kentlinin hizmetinde. Alsancak, Karşıyaka ‘‘dilber’’ kaynıyor. Yaşam, öyle bir ritm tutturmuş ki, başka hiçbir yerde olmadığı gibi akıyor. O ritme kapılıp, İzmir’e gelmek için tonlarca bahane var. Kendisi başlı başına bir ‘‘gezme nesnesi’’ ama aynı zamanda uzun tatil yolculuğunda tatlı bir mola. Çeşme, Kuşadası, Bodrum, Marmaris öncesi Tescilli güzeller İzmir’le tanışması fuara denk gelmesin insanın, yaşamında ayrı bir yer tutar. Üstelik gün gelir fuardan söz açar, ‘‘tescilli’’ güzellerinden fuar hikayeleri dinler: ‘‘Ben küçükken, ağustos eylül ayları fuarla özdeşti. Büyükler, televizyonda gördükleri sanatçıları canlı dinlemek için can atarken, benim gözüm lunaparktaydı. Çarpışan arabalar, dönme dolap, kahkaha aynaları... Evden istedikleri kadar tok çıkılsın, fuardaki abur cuburlara dadanmadan olmazdı. Gez gez bitmezmiş gibi gelirdi. Dönüşte yorgunluktan ayaklarımın ağrıdığını hatırlıyorum.’’