Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 İTALYA Suda yaşayan kent: Venedik Yazı ve fotoğraflar Ümit Otan arbar akınları ana karada yaşayan B balıkçı ve köylüleri ürkütüp denizin ortasındaki ‘‘çamur deryası’’na kaçırmasaydı, belki de şimdi Venedik diye bir kent olmayacaktı. Saldırılar 5. yüzyılda biraz durulur gibi olunca, geriye, ana karaya dönenler, 6. yüzyılda bu kez Lambard akınlarından çamur adacıklara tekrar kaçmak zorunda kaldılar. Bu son kaçış oldu. Çamurlara sığınanlar artık kesin kararlıydılar. Suya daha dayanıklı mekanlar yapmaya koyulduklarında Venedik’in temellerini attıklarını nereden bilebilirlerdi. Bugün, yüzlerce kanalın ayırdığı 118 adacık üzerine kurulu, 400’e yakın köprüyle birbirine bağlanan ve Napoliten şarkıların, aryaların hiç eksik olmadığı bir kent var. Üstelik tarihsel ve kültürel yapılarla donanmış, sanat etkinliklerinden biri bitmeden diğerinin başladığı bir kent. Ama Venedikliler her gün misafir ağırlamaktan çok da hoşnut görünmüyorlar. Kolay değil, kentleri suların yanı sıra insan kalabalığının yarattığı baskınlarla bunalıyor, kendilerini kendi mekanlarında misafir gibi hissetmeye başlıyorlar. Büyük çan kulesi, bazilika, seçimle işbaşına gelen düklerin resmi konutu Dükler Sarayı ile çevrili San Marco Meydanı’na varmadan bir köprü üzerindeki kalabalığa biz de dalıyoruz. Dükler Sarayı ile Venedik Cumhuriyet Hapishanesi’ni birbirine bağlayan ve üstü kapalı küçük bir geçit olan Venedik’in en ünlü köprüsü bu. Sarayda yargılanıp mahkum olanların hapishane binasına geçirilirken Venedik’e son kez kısa bir süre de olsa baktıkları bu köprüye Son Nefes adı verilmiş. Şimdi o yıllar çok geride kaldı, köprüye ‘‘Tövbe’’, ‘‘Özlem’’ gibi isimler de veriliyor. Üç tarafı tarihi yapılarla çevrili San Marco Meydanı’nı güvercinler teslim almış. Güvercinlerin peşinde daha çok çocuklar ve sevgililer var. Burası dünyanın en görkemli meydanlarından biri. Meydandaki çan kulesi 912 yılında yapılmış. 1902’de yıkılan kule 1912’de yeniden inşa edilmiş. Seçimle başa gelen düklerin resmi konutu Dükler Sarayı 814’de yapılmış. 976 yılındaki halk ayaklanması sırasında yıkılan saray, 1424’te Venedik gotiği üslubunda yeniden imar edilmiş. Venedik deyince akla ilk gelen kanallar ve tabii ki gondollar. Küçük köprü lerin hemen yanında bindiğiniz gondollarda, iki metre suyun üzerinde tarihin derinliklerine Venedik’in kalbine dalmaya başlıyorsunuz. Bele kadar suda yaşanan bir kentte, insanların rahatlığı mutluluğu etkileyici. Sulara yaslanan bu şehirde ‘‘dipten gelen dalgalar’’ her yeri kaplasa da koca meydanlar seller altında kalsa da Venedikliler bu saldırılara karşı savaşımda pes etmiyor. 1966, 1969, 1979 ve en son 1986’da sular altında kalan kentin kurtuluşu için dünyadan çeşitli örgütler yardıma koşarken, başta Pavarotti olmak üzere birçok sanatçı da korumaya yönelik çalışmalara katkı sağlıyor. Binlerce kazık sulara direniyor, su altındaki temellere beton enjeksiyon ediliyor. Goldola binmeden Venedik gezilmez; Napoliten şarkılar eşliğinde uzun bir gondol gezisi için 50 euroyu da bir kenarınıza ayırın. Bir de Venedik’in ölümsüzlük maskelerini unutmayın. Hani o, ister zengin, ister fakir, ister iş adamı, ister işsiz, ister ünlü, ister ünsüz herkesi eşitleyen, günlük hesaplardan arındıran ve özgürleştiren maskelerden biri, dönüşte mutlaka bavulunuzda olmalı. umitotan@gmail.com