23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 İTALYA Suda yaşayan kent: Venedik Yazı ve fotoğraflar Ümit Otan arbar akınları ana karada yaşayan B balıkçı ve köylüleri ürkütüp denizin ortasındaki ‘‘çamur deryası’’na kaçırmasaydı, belki de şimdi Venedik diye bir kent olmayacaktı. Saldırılar 5. yüzyılda biraz durulur gibi olunca, geriye, ana karaya dönenler, 6. yüzyılda bu kez Lambard akınlarından çamur adacıklara tekrar kaçmak zorunda kaldılar. Bu son kaçış oldu. Çamurlara sığınanlar artık kesin kararlıydılar. Suya daha dayanıklı mekanlar yapmaya koyulduklarında Venedik’in temellerini attıklarını nereden bilebilirlerdi. Bugün, yüzlerce kanalın ayırdığı 118 adacık üzerine kurulu, 400’e yakın köprüyle birbirine bağlanan ve Napoliten şarkıların, aryaların hiç eksik olmadığı bir kent var. Üstelik tarihsel ve kültürel yapılarla donanmış, sanat etkinliklerinden biri bitmeden diğerinin başladığı bir kent. Ama Venedikliler her gün misafir ağırlamaktan çok da hoşnut görünmüyorlar. Kolay değil, kentleri suların yanı sıra insan kalabalığının yarattığı baskınlarla bunalıyor, kendilerini kendi mekanlarında misafir gibi hissetmeye başlıyorlar. Büyük çan kulesi, bazilika, seçimle işbaşına gelen düklerin resmi konutu Dükler Sarayı ile çevrili San Marco Meydanı’na varmadan bir köprü üzerindeki kalabalığa biz de dalıyoruz. Dükler Sarayı ile Venedik Cumhuriyet Hapishanesi’ni birbirine bağlayan ve üstü kapalı küçük bir geçit olan Venedik’in en ünlü köprüsü bu. Sarayda yargılanıp mahkum olanların hapishane binasına geçirilirken Venedik’e son kez kısa bir süre de olsa baktıkları bu köprüye Son Nefes adı verilmiş. Şimdi o yıllar çok geride kaldı, köprüye ‘‘Tövbe’’, ‘‘Özlem’’ gibi isimler de veriliyor. Üç tarafı tarihi yapılarla çevrili San Marco Meydanı’nı güvercinler teslim almış. Güvercinlerin peşinde daha çok çocuklar ve sevgililer var. Burası dünyanın en görkemli meydanlarından biri. Meydandaki çan kulesi 912 yılında yapılmış. 1902’de yıkılan kule 1912’de yeniden inşa edilmiş. Seçimle başa gelen düklerin resmi konutu Dükler Sarayı 814’de yapılmış. 976 yılındaki halk ayaklanması sırasında yıkılan saray, 1424’te Venedik gotiği üslubunda yeniden imar edilmiş. Venedik deyince akla ilk gelen kanallar ve tabii ki gondollar. Küçük köprü lerin hemen yanında bindiğiniz gondollarda, iki metre suyun üzerinde tarihin derinliklerine Venedik’in kalbine dalmaya başlıyorsunuz. Bele kadar suda yaşanan bir kentte, insanların rahatlığı mutluluğu etkileyici. Sulara yaslanan bu şehirde ‘‘dipten gelen dalgalar’’ her yeri kaplasa da koca meydanlar seller altında kalsa da Venedikliler bu saldırılara karşı savaşımda pes etmiyor. 1966, 1969, 1979 ve en son 1986’da sular altında kalan kentin kurtuluşu için dünyadan çeşitli örgütler yardıma koşarken, başta Pavarotti olmak üzere birçok sanatçı da korumaya yönelik çalışmalara katkı sağlıyor. Binlerce kazık sulara direniyor, su altındaki temellere beton enjeksiyon ediliyor. Goldola binmeden Venedik gezilmez; Napoliten şarkılar eşliğinde uzun bir gondol gezisi için 50 euroyu da bir kenarınıza ayırın. Bir de Venedik’in ölümsüzlük maskelerini unutmayın. Hani o, ister zengin, ister fakir, ister iş adamı, ister işsiz, ister ünlü, ister ünsüz herkesi eşitleyen, günlük hesaplardan arındıran ve özgürleştiren maskelerden biri, dönüşte mutlaka bavulunuzda olmalı. umitotan@gmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle