Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖRÜŞ M. Adnan Evrim info@renaissanceantalya.com Renaissance Antalya Beach Genel Müdürü 28 ANTALYA’DAN ALTERNATİF TURİZM Tarihin ilk çağlarından bugüne insanlar, hep yeni coğrafyalar görme isteği ile hareket etmişlerdir. Önceleri daha çok merakla başlayan bu istek sonraları, dinsel, kültürel, sosyal ve ekonomik kimi faktörlerin de devreye girmesiyle, insanları plan ve programlı seyahat eder hale getirmiş, bunun sonucu olarak da bugün adına turizm dediğimiz kavram ortaya çıkmıştır. Turizm, ulaşım sektöründeki inanılmaz teknolojik yeniliklerle birlikte, günümüzde bulunduğu noktaya gelmiştir. Ancak; unutulmaması gereken bir husus daha var ki; o da, bu kadar kolay, bu kadar çabuk, bu kadar rahat ulaşılabilir olmanın, rekabeti de beraberinde getirdiği ve rekabet edebilirliği güçleştirdiğidir. İşte tam bu noktada, ‘‘Günümüz dünyasında turizm sadece deniz, kum, güneş midir ya da tek bir seçenek midir?’’ sorusunu sormak gerekir. Elbette hayır. Hele ülkemiz açısından ele alacak olursak, kocaman bir hayır. Turizm, ülkemizi ziyaret etmeyi düşünen yabancı konuklarımız için, seçenek değil, seçenekleri olan bir kavram olmalı ve ülke dışında yapılan tanıtım ve pazarlama da bu şekilde yapılmalı, yapılandırılmalıdır.Turizmi çeşitlendirmek, diğer ülkelerle rekabet edebilmek, avantajlar sağlayabilmek ülkemiz için çok önemlidir. Bu seçenekler ise ülkemizde fazlasıyla mevcuttur. Hatta ‘‘alternatif turizm’’ için Türkiye tam bir cennet sayılabilir bile diyebiliriz. Üç tarafının denizlerle çevrelenmiş olması, Asya ile Avrupa arasında büyük bir köprü konumunda bulunması, Türkiye’ye dünyanın benzersiz coğrafyalarından biri olma özelliğini kazandırmaktadır. Bu özelliği nedeni ile de yüzyıllardır sayısız medeniyetlere ev sahipliği yapmış, her köşesinde tarihin izlerini taşımış ve hala taşımaktadır. Kısaca, ülkemiz mükemmel sahilleri, denizi ve güneşimizi tamamlayan, tarihi ve kültürel dokuları ile de öne çıkmaktadır. Bunlara ilaveten, kaplıcalarımız, dağlarımız, yaylalarımız, nehirlerimiz ve sayamadığım doğal nimetleri ile Türkiye, her yabancı konuk için eşsiz bir cazibe merkezi konumundadır. Doğal nimetlerimiz, güzelliklerimiz, zengin tarihi ve kültürel varlıklarımızın yanında, özellikle son bir kaç yıldır, golf, futbol ve sağlık alanlarında yaptığımız yenilik ve yatırımlarda ‘‘alternatif turizm’’imize son derece önemli destek ve katkı sağlayan hamleler olmuştur. Ayrıca; kongre otelleri ve kongre merkezlerimiz de unutulmamalıdır.Bu saydıklarıma, kış sporları ve bu amaçla yapılan tesisleri, dağcılık, yamaç paraşütü, rafting, kara ve deniz avcılığı gibi gittikçe gelişmekte olan ürünlerimizi de eklersek, yelpazenin ne kadar genişleyebileceğini varın siz düşünün. Alternatif turizm yapmak için ‘‘alternatifimiz’’ oldukça boldur. Şimdi bizlere düşen, bu değerleri sonuna kadar korumak, geliştirmek, onları yurt dışındaki pazarlama ve tanıtım stratejimizin bir parçası yapmak ve Türkiye’yi sadece bir seçenek olmaktan çıkarıp, seçenekleri olan bir marka haline getirmek için çalışmak olmalıdır. Hem de çok... Bugün, sadece yaz mevsiminde değil, kışın da dolan Konyaaltı sahilinde 1962 yılından bir görüntü Almanlar gelirken, bugün neredeyse tüm ülkelerden turistler tatil için Antalya’yı tercih ediyor. Ancak Almanlar yine de ilk sırada. Bunu Ruslar, İngilizler, Hollandalılar ve Fransızlar takip ediyor. Kente sektörün gerçek gelişimi ise 1983’ten sonra başlıyor. Kentin turizmle tanışması ve 20 yıldan biraz fazla süre içinde gösterdiği gelişimin bir benzeri ilçelerde de yaşanıyor. Bugün çok sayıda turistik tesisin bulunduğu Side, yıllar öncesinde Giritlilerin yaşadığı, ekonominin de tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu küçük bir yarımada. Side’de ev pansiyonculuğuyla başlayan turizm, bugün ilçede neredeyse hemen herkesin turizmden ekmek yemesine olanak sağlıyor. Side’de turizm hareketi önce antik yarımadada pansiyonculuk başlıyor. 1975’ten sonra da bu çevreye yayılıyor. Cennet, Turtel ve Defne bölgenin ilk otelleri arasında yerini alıyor. Golfun merkezi olan, fıstıkçamı, kızılçam ağaçları, zengin doğası, kuş gözlem alanları ve carettalarıyla adını dünyanın her yerine duyuran Belek’te ise 1980’lerden önce bataklıktan başka bir şey yok. Bugün çok sayıda 5 yıldızlı otel, tatil köyü ve temalı otelleriyle dikkat çeken Belek, önce planlamasını yapıp, ardından turizmi başlatmanın da avantajlarını yaşıyor. Beydağları ve Akdeniz’in muhteşem görüntüsü arasındaki Kemer’de turizm benzer bir gelişim gösteriyor. 1960’lara kadar karayolu olmadığı için sadece denizle bağlantı kurulan Kemer,