Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AFRİKA 21 GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr NUH’TAN KALAN SOFYA Evliya Çelebi’nin de Seyahatname’sinde yer verdiği efsaneye göre, Nuh tufanından kurtulan 70 kişinin her biri dünyanın değişik yerlerine dağıldılar. İşte onlardan biri bugünkü Sofya’nın kurulduğu bölgeye gelince, “Başka yere gitmem” dedi. Sofya kenti kuruldu. Sofya her şeyiyle Balkan şehirlerinin özelliklerini taşıyan bir yer. Soğuk Savaş döneminin bütün fırtınalarını, buzlarını yaşamış. Ardından Doğu Avrupa ülkeleri AB’ye kapağı atarken, biraz geride kalınca, Soğuk Savaş sonrasının sancılarını da yaşamış bir güzel şehir Sofya... Sofya’ya Deliorman bölgesinden Kubadın Belediye Başkanı Vehbi Dahil Osmanlı ile birlikte geldim. Makam aracında Türkçe şarkılar dinleyerek, yeşil coğrafyanın ortasında kıvrıla kıvrıla seyahat ettik. Her Bulgaristan Türkü gibi onun da kafasındaki en acı türkü Jivkov döneminin yok sayma operasyonu. Ad soyad değiştirmeler, kenti terk etmeye zorlamalar. Bu dönem aşılınca Vehbi Osmanlı nüfus müdürlüğüne gidip, soyadını değiştirmek istediğini söylemiş. Adamlar şaşırmışlar. Bir Türk “Osmanlı” soyadını değiştirmek istiyor! Ne ile değiştirmek istediğini sormuşlar. Bizim başkan yanıt vermiş: “Osmanlı olan soyadımı Osmanlılar şeklinde değiştirmek istiyorum!” Ee biraz sorun olmuş, “Bu kadarı yeter, bir de çoğul yapmayalım” demişler. Gezdiğim yerlerde temel uğrak yerlerimden birisi Türkiye’nin temsilcilikleridir. Sofya Büyükelçiliğimizin bulunduğu yeri ziyaretimin bir başka amacı vardı; Vasil Levski Bulvarı 80 numaradaki elçiliğimizin bulunduğu yerde geçen yüzyılda Atatürk’ün askeri ataşe olarak görev yaparken oturduğu bina vardı. O binadan sadece ahşap kapısı arta kalmış. Onu da büyükelçiliğin üst katında özel bir bölmeye koymuşlar. Sofya’da en çok dikkatimi çeken binalar sanat kurumlarıydı. Adım başı tiyatro, opera desem yeridir. Atatürk’ün ilk operayı burada izlemesi boşuna olmasa gerek. Kilise, cami gibi ibadet yerleri de sanat eserlerinin bir parçası gibi... Bulgarların, Osmanlı dönemini tam olarak kafalarından atamadıkları her hallerinden belliydi. Ben oradayken Türkiye Büyükelçisi bir yeri ziyaret edince gazetelerden biri şu başlığı kullanmıştı: Rumeli Beylerbeyi seyahatte! Sofya insanlarının yüzünde bir parça da Anadolu vardı. Hani Avrupa’nın Anadolu’ya açılan ilk kapılarından biri Sofya’dır desem yeridir... Gezekalın... tarihsel yapıdır. Great Enclosure, küçük ama muhteşem bir kaletapınak. Yükseklikleri en az sekizdokuz metre olan iç içe iki sur duvarının arasındaki mesafe bazı yerlerde sadece bir insanın geçebileceği kadar azalıyor. Bu tarz mimari bir yaklaşım, ciddi bir düşman tehlikesinin de varlığını gösteriyor. Oval biçimdeki yapının çapı 255 metre, duvarları 10 metre yüksekliğinde ve kimi yerlerde kalınlığı tepeye doğru incelmesine rağmen 5 metredir. Bu yapının inşasında bir milyondan fazla granit blok kullanıldığı ve 2030 yılda tamamlandığı tahmin edilmekte. Büyük miktarda altın ve tören savaş baltalarının bulunduğu bu yerleşimin, krala veya bir yöneticiye ait olduğu düşünülmekte. Büyük Yerleşim’in duvarları tam anlamıyla düz ve tamamen bir örnek. Dikkat çekici olan şey yapımı sırasında harç kullanılmamasıdır. Granit bloklar eşit olarak kesilmiş ve birbirlerine tam olarak oturur. Alandaki en merak uyandıran ve hala gizemini koruyan yapı, Konik Kule’dir. 54 metre uzunluğundaki iki yüksek duvar, dar bir geçit oluşturur ve Kule’ye direkt giriş sağlar. Kule, 10 metre yüksekliğinde, tabanda 5 metre çapında, tepeye doğru 2 metreye kadar daralmakta. Arkeologlar büyük olasılıkla dini amaçlar için kullanıldığını söylemekteler. Üst kaleye giden antik yol, gerçekten enfes. Zaman zaman yedisekiz insan boyuna yükselen kayaların arasındaki daracık patika harika bir savunma taktiği üzerine inşa edilmiş. Küçük bir kaya blok, tüm yukarıya çıkışı kapatmaya yeter. Tepeden, ovanın ve Great Enclosure’ın görüntüsü muhteşem. farukbudak?gmail.com