Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ANTALYA’DAN 27 1964 yılında Antalya’ya gelen ilk yabancı turist kafilesi. 90 kişilik Alman grup kentin küçük otellerinde konaklamıştı. Dünden bugüne çok şey değişti Gürsu Kunt Fotoğraflar Hüseyin Çimrin NTALYA A Antalya’nın doğası önce Almanları çekti, ardından dünyanın onlarca ülkesinden insanı. Turist artınca otellerin sayısı da kalitesi de arttı. Turizmin turist memnuniyeti ilkesine, Türk konukseverliği de eklenince, Antalyalı bu yolda büyük adımlarla yürümeye başladı. Antalya’da büyük fedakarlıklarla başlayan turizm, hala turizmcilerin fedakarlıklarıyla devam ediyor. Ancak 20 yıldan biraz fazla sürede alınan yol, zaman zaman turizmcileri bile şaşırtıyor. Sayıları 10’u bile bulmayan, küçük otellerin yerine kurulan, 5 yıldızlı, çok yataklı, su parklı, kongre merkezli, villalı tesisler gelişimin tek somut örneği değil. Bugün 7 milyonun üstünde turisti konuk eden ve 9 milyar liralık turizm girdisi sağlayan Antalya, bu rakamlarla Türk turizm potansiyelinin de yarısını karşılıyor. Dünya Turizm Örgütü’nün bile öngörmediği bir hızda büyüyen sektörün, bugünlere gelişi de sektöre yıllar öncesinin bakışı da oldukça ilginç. Tamamen amatör ruhlarla biraz da el yordamıyla başlayan sektör, bugün uzmanlaşmış, konusuna hakim çalışanı ve dünya standartlarının üzerindeki tesisleriyle hizmet vermeye devam ediyor. 1950’lerde Konyaaltı obaları, 60’larda da küçük bir kaç otelle sektöre başlayan Antalya’da, ilk kafile 1964’te geliyor. Bugün de kentin en iyi pazarı olan Almanya’dan gelen 90 kişilik grup, yine kentteki küçük otellerde konaklıyor. Bugüne gelindiğinde ise durum oldukça farklı. Bir zamanlar haftada bir kaç kez İstanbul’dan gelen küçük uçakları karşılayan havalimanı, bugün ikinci terminalini de açtı ve günde 50 binden fazla turist karşılıyor. Turizmin ilk yıllarından bu yana değişenler turist sayısıyla da sınırlı değil. Çorbadan ve zeytinyağlıdan oluşan yemeklerin, bir kaç zeytin ve beyaz peynirden oluşan kahvaltıların yerinde şimdi birbirinden leziz yiyeceklerin hatta dünya mutfaklarının yer aldığı açık büfeler yer alıyor. Denizle sınırlandırılan turizmse bugün, sağlıktan, kongreye, doğadan, kültüre, avcılıktan, spor turizmine kadar pek çok alana yaygınlaştırılmış durumda. Bir yatak ve banyonun bulunduğu tesisler ise bugün dünya standartlarındaki donanımıyla, kentin tercih edilmesinde en büyük etken. 1960’lı yıllarda Diva, Park, Teras, Villa Park, Derya ve Perge Otel’le sınırlı olan tesisler ise bugün, Kaş’tan Gazipaşa uzanan sahil şeridinde, temalı otellerden, tatil köylerine kadar çeşitlenmiş durumda. Kente ilk yıllarda sadece