03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27 TEMMUZ 2007 CUMA haberler AYDINLANMA EMRE KONGAR Baykal: İstifa etmiyorum yüzde 20’lerin üzerine çıkardık. CHP yükselmesini yetersiz ölçüde de olsa sürdürmüştür, oy oranı 1.5 puan artmıştır” dedi. Baykal, genel başkanlıktan ayrılmayı düşünmediğini belirterek, “CHP tabanında bu konuda dikkate alınmayı gerekli kılacak bir durum söz konusu değildir. Medyamızın heyecan yaratma arayışına elbette malzeme bulması mümkündür, ama bizi siyasi bakımdan ilgilendiren, etkileyen bir durum kesinlikle söz konusu değildir” diye konuştu. Yeni Meclis Neler Yapmalı? Açıkça Cumhuriyet karşıtı olduklarını ve Cumhuriyet’in İslami kurallara göre yeniden örgütlenmesi gerektiğini söyleyenlerin, devletin en üst bürokrasi makamlarında görev almaları engellenmeli. ??? Stratejik öneme sahip devlet işletmelerinin yabancılara satışı durdurulmalı, satılanlar geri alınmalı. ??? AB ile uyum yasaları adı altında altüst edilen hukuk sistemi yeniden gözden geçirilmeli, halkın güvenliği yeniden tesis edilmeli. ??? Yargı bağımsızlığı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısı yeniden düzenlenip özerk ve bağımsız bir niteliğe kavuşturularak güvence altına alınmalı. ??? Kadın hakları, genel insan hakları bağlamında korunmalı, kadını tesettüre sokmak için Kuran kurslarında, imamhatip okullarında ve belediyelerde yapılan resmi baskılar önlenmeli. ??? Medya siyasal iktidarların kölesi olmaktan kurtarılmalı, halkın özgürce haber alma hakkı güvenceye kavuşturulmalı. ??? Tabii bu öneriler Meclis’e giren partiler kanalıyla gerçekleştirilecek. Peki geçen dönemin iktidarı AKP ve ana muhalefet partisi CHP bu konularda değişiklik yapma konusunda ne kadar istekli? İşte bu noktada iş seçmene düşmekte. Seçmen, demokratik görevinin sadece seçimden seçime sandığa gitmek olmadığının, rejime de sahip çıkması gerektiğinin bilincine varmalı ve bu bilinçle örgütlenerek ağırlığını Meclis ve Meclis’e girmiş olan partiler üzerinde duyurmalıdır. C 5 SORULARI YANITLADI CHP lideri Baykal: CHP’yi yüzde 4.70’lerden yüzde 20’lere taşıdık. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, seçim sonuçlarını “başarısızlık” değil “beklentilerin gerçekleşmemesi” olarak değerlendirirken “Partiyi yüzde 4.70’lerden CHP lideri Baykal, genel merkeze gelerek seçim sonuçlarını değerlendirdi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. AKP’yi kutlayan Baykal, şu değerlendirmeleri yaptı: “Milletimizin kararı hepimiz için büyük değer taşır, saygıyla karşılıyoruz. Bu seçimde ortaya çıkan sonuçları önümüzdeki dönemde hep birlikte değerlendireceğiz. Ama milletin iradesini temel alan bir anlayışla buna hiç kuşku yoktur, CHP çok ciddi bir görev yapmıştır. Ülkenin menfaatlarını, çıkarlarını, Türkiyemizin tarihsel doğrultusunu, cumhuriyetin birikimlerini, kazanımlarını sahiplenen, savunan, onların önemini herkese anlatmaya çalışan etkin bir çalışma yapmıştır. Türkiye’nin tarihi doğrultusunu sahiplenen, zaman zaman buna yönelik tehlikeleri caydıran, zaman zaman ülke yararları doğrultusunda iktidarı yönlendiren etkin bir parlamento çalışma dönemini başarıyla tamamladık. Gelecek dönemde de Türkiye CHP’nin çalışmalarına büyük ihtiyaç duyacak. CHP Türkiye’nin siyasal sigortasıdır.” Baykal, seçim sonuçlarının kendileri açısından “tatmin edici olmadığını” vurgularken, “CHP’nin 2002 seçimlerinde elde ettiği oy oranını 1.5 puan artırmış olması hiçbir şekilde bizim için yeterli sayılamaz. Bu sonucun altındaki toplumsal dinamikleri, siyasi şartları irdeleyeceğiz. CHP olarak bu seçimde arzu ettiğimiz kadar hızlı bir artış sağlayamamış olmamızın bizimle doğrudan ilgili nedenlerini de kapsamlı bir biçimde inceleyeceğiz, araştıracağız” dedi. Baykal, “partinin hedefleri ve politikaları konusunda hiçbir kuşkuları bu Ağar’ın çete dosyası açılacak İstanbul Haber Servisi Genel seçimlerde partisi baraj altında kaldığı için istifa eden DP lideri Mehmet Ağar, Susurluk davası kapsamında yargılanacak. Suç işlemek için örgüt kurduğu iddia edilen Ağar’ın 7 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Ağar’ın 1999’da ve 2002’de milletvekili seçilip dokunulmazlık kazanması nedeniyle ara verilen çete dosyası yeniden açılacak. Susurluk davası kapsamında hakkında gıyabi tutuklama kararı bulunan Ağar, aranan Abdullah Çatlı’nın yerini bildiği halde yetkililere bildirmediği, Çatlı’yı sakladığı, Yaşar Öz ve Çatlı gibi kişilere silah taşıma izin belgesi ve özel yeşil pasaport vererek görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle yargılanacak. İstanbul DGM Başsavcılığı, Susurluk olayı sırasında İçişleri Bakanı olan Ağar’ın dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle Şubat 1997’de fezleke hazırladı. Fezleke TBMM’ye gönderildi. ZIRHI KALKTI (Fotoğraf:AA) lunmadığının” altını çizerken, “Bunu günün değer yargıları ve bekleyişleri ışığında daha geniş bir destek sağlayacak şekilde ortaya koymanın gerekleri nelerdir, bu konuda neler yapılmalıdır, bunu araştıracağız. CHP’nin yeni süreçte yeniden yapılanmaya yönelmesi gerekli ve yararlı görünüyor. Bu doğrultuda üzerimize düşeni yapacağız. CHP doğru hedefleri ve politikaları doğrultusunda etkin bir çalışma yapmıştır. Türkiye’nin bu ortamında CHP’nin oylarını 1 milyon 200 bin civarında artırmasının bizim için çok büyük değeri vardır’’ açıklamasını yaptı. Baykal, “Seçim kampanyanız süresince cumhuriyetin kazanımlarının tehlikede olduğunu söylediniz, bu teziniz çürütüldü mü” sorusuna, “Seçim sonuçlarının kuşkusuz bir anlamı vardır. Ama cumhuriyete yönelik tehditler bulunduğu gerçeğini bir seçim sonucunun ortadan kaldırması söz konusu değildir. Tehlike ve tehditler vardır, var olmaya devam ediyor. Biz de buna karşı görevimizi yapıyoruz. Teşhisimizle ilgili tereddütlerimiz yok” yanıtını verdi. CHP tabanında istifa etmesi gerektiği yönünde görüşler bulunduğu anımsatılarak yöneltilen bir soru üzerine Baykal, şunları söyledi: “CHP tabanında böyle bir değerlendirme olduğuna dair benim bir gözlemim yok. CHP’li bile olmayan bazı çevrelerin bir arayışı olduğunu biliyoruz. Bu sırada medyamız bir heyecan ihtiyacı içinde bu olayları bir malzeme olarak kullanma eğilimi içindedir ama CHP’nin tabanı, örgütü, kadroları, partinin verdiği siyasi mücadeleyi, partinin seçimde yaptığı çalışmaları çok iyi biliyorum ben.” KURULTAY YOK Baykal, “Güven tazelemek için kurultay toplamayı düşünüyor musunuz” sorusuna “Böyle bir ihtiyaç hissetmiyorum, bunu gerektiren bir durum olduğu görüşünde değilim” karşılığını verdi. Bir gazetecinin “Ağır yenilginin sorumlusu olarak istifa etmemeniz güvenilirliğinizi zedelemez mi” sorusu üzerine Baykal, “ağır yenilgi” saptamasının “bekleyişten kaynaklandığını” söyledi. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben Türkiye’nin en güvenilir siyasetçilerinden biriyim. Halkımı hiç aldatmadım, hiç yanıltmadım. ‘İktidara gelmemek kaybetmektir’, böyle bir şey yok. 12 Eylül’de partimiz kapatıldı, 12 yıl partisiz kaldık. 1992’de partiyi açtık. 4.70 oy oranıyla yola çıktık. 2002’de yüzde 19.4 düzeyine geldik. O zaman da ayrıl diyenler oldu. Biz partiyi inşa etmeye çalışıyoruz. Hazıra konmaya çalışmıyoruz. 2007 seçimlerinde CHP yüzde 20 platosunu sahiplenmiştir. Oy oranını 1.5 puan artırmıştır. Parti yüzde 4.70’ten yüzde 20’lerin üzerine çıktı. Bu seçimlerde beklentilerimiz, heyecanlarımız gerçekleşmemiştir. Ama bu CHP’nin başarısız olduğu anlamına gelmez. CHP yükselmesini yetersiz ölçüde de olsa sürdürmüştür.” Baykal, DTP ile diyalog konusundaki bir soru üzerine “etnik ayrımcılık temelinde siyaseti sakıncalı gördüklerini” vurguladı. Zülfü Livaneli’nin Recep Tayyip Erdoğan’a başbakanlık yolunu açması ve “Bunlar 2 ay sonra iflas eder” dediğine ilişkin sözlerine yer verdiği yazıyla ilgili sorular üzerine de CHP lideri, bunların “yapay, haksız çarpıtmalar” olduğunu söyledi. Baykal, “AKP Genel Başkanı’nın 2002 seçimlerinden sonra siyasi haklarını kazanması konusunda hiç tereddütüm yoktu, 360 milletvekili olan bir partinin liderine kişisel ambargo koyup engellemekle demokrasiye hizmet edilmez. 2 ay sonra iflas edeceği umuduyla bu yetkiyi tanımayı düşünmedim, böyle bir tek cümlem yoktur” açıklamasını yaptı. Baykal, bir başka soru üzerine “CHP’nin siyasal söylemi ile ilgili bir değişiklik arayışında olmadıklarını” bildirdi. andıktan ne sonuç çıkarsa çıksın, mevcut “demokratik yapımızı”(!) ve seçim sistemimizi düzeltmek için” yeni Meclis neler yapmalı? ??? 2002 seçimlerinde kayıtlı seçmenlerin dörtte birinin, seçime katılanların üçte birinin oylarıyla, tek bir partinin Meclis’te anayasayı değiştirebilecek üçte iki çoğunluk sağlamasına yol açan seçim sistemi değiştirilmeli. ??? Meclis’te üçte iki çoğunluk sağlayan partinin 10.8 milyon oyundan daha fazla olan 13.5 milyon oyun Meclis dışında kalmasına yol açan yüzde on barajı kaldırılmalı. ??? Bazı seçim bölgelerinde yaklaşık 80 bin, bazı bölgelerde ise yaklaşık 30 bin kişiyle bir milletvekili seçilmesine yol açan adaletsiz seçim bölgeleri düzenlemesi düzeltilmeli. ??? Halkın kendi adaylarına değil, siyasal parti liderleri tarafından “atanmış” adaylara oy vermek zorunda bırakılması önlenmeli. ??? Siyasal partilerin, kaçakçıların, yağmacıların, vurguncuların, yolsuzluk sanıklarının sığınağı olmasına yol açan, iktidardakilerin vurgun yapmasına olanak sağlayan dokunulmazlık zırhı kaldırılmalı. ??? Başbakanların, bakanların çocuklarının birdenbire gemi sahibi olabilmelerine olanak sağlayan ve onlara “nereden buldun” diye sorulmasını engelleyen vergi yasaları değiştirilmeli. ??? Siyasal partilerin içinde demokratik yapılanma sağlanmalı, genel başkanların, bir kez seçildikten sonra bir daha yerlerinden kımıldatılamaması engellenmeli. ??? S DOKUNULMAZLIK Sarıgül’e ‘görev’ çağrısı CHP’nin seçimde aldığı düşük oy oranının ardından bir grup muhalif partili, Genel Başkan Deniz Baykal’ın istifasını isteyerek Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ü göreve çağırdı. Sarıgül ise CHP yetkililerinden açıklama beklediklerini söyledi. Esentepe’deki Şişli Belediyesi önünde Türk bayrakları ve CHP bayrakları ile toplanan bir grup CHP’li, “Baykal istifa”, “Sarıgül göreve” ve “Halkçı Sarıgül” sloganlarını attı. Mustafa Sarıgül ise CHP’nin muhalif isimlerinden, eski milletvekili Hasan Aydın’la birlikte grubun yanına gelerek bir açıklama yaptı. CHP’nin durumundan dolayı çok üzgün olduğunu söyleyen Sarıgül, “CHP’yi yönetenlerin halktan ve haktan uzaklaşması sonucunda bu sonuç ne yazık ki tecelli etmiştir. Tek sevincimiz, seçimlerin ulusumuza ve demokrasimize yakışır olgunlukla yapılmış olmasıdır” dedi. Gruba, “Değerli sosyal demokrat arkadaşlarım, sizi anlıyorum. Ancak sağduyulu olmamız gerek, biz fırsatçı değiliz” diye seslenen Sarıgül, “Partimizin yetkili kurullarından açıklama bekliyoruz. Sanırım gereğini yapacaklardır. Her sorun demokratik kurallarla çözülmeli. CHP ve sosyal demokratlar sahipsiz değildir” diye konuştu. Sarıgül, CHP Genel Merkezi’nin kararının ardından yapacakları değerlendirme sonucunda, önümüzdeki günlerde geniş katılımlı bir basın toplantısı düzenleyeceklerini açıkladı. ekongar?cumhuriyet.com.tr; www.kongar.org Ağar hakkında, dokunulmazlığı kaldırılınca, 11 Aralık 1997’de dava açıldı. İstanbul 6 No’lu DGM, 4 Mayıs 1998’de Ağar’ın Yüce Divan’da yargılanabileceği gerekçesiyle “görevsizlik kararı” verdi. Savcılığın kararı temyiz etmesi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 9 Temmuz’da Ağar hakkındaki suçlamaların Emniyet Genel Müdürlüğü dönemini kapsadığı kararına vardı. Ağar’ın Memurun Muhakematı Yasası’ndaki usul izlendikten sonra yargılanabileceği belirtilerek görevsizlik kararını bozan Yargıtay, “yargılamanın durdurulması” kararı aldı. İstanbul 6 No’lu DGM, dosyayı Danıştay’a gönderdi. Ağar, 1999 ve 2002 yıllarında milletvekili seçilip dokunulmazlık kazandığı için yargıç karşısına çıkmadı. LUC VAN DEN BRANDE ‘Baraj yüzde 3’e indirilmeli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genel seçimi izlemek üzere Türkiye’de bulunan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) heyetinin başkanı Belçikalı Parlamenter Luc van den Brande, yüzde 10’luk barajın yüzde 3’e düşürülmesi gerektiğini söyledi. Van den Brande, düzenlediği basın toplantısında, “oylama sürecinin çok iyi organize edildiğini ve profesyonelce idare edildiğini” belirterek bunun Türkiye’deki demokrasi ve seçim geleneğinin ne kadar köklü olduğunu gösterdiğini bildirdi. AKPM’nin Türkiye’deki yüzde onluk seçim barajına ilişkin değerlendirmesini de aktaran Van den Brande, Türkiye’deki barajın Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında en yüksek seçim barajı olduğunun altını çizdi. Bunun sona erdirilmesini isteyen Van den Brande, “Gerçekten parlamentodaki temsil oranlarını azaltıyor, bunun çok acil biçimde değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi. BAŞKA DİLDE PROPAGANDA... Brande yüzde 3’lük bir barajın uygulamayı kolaylaştıracağını savundu. “Bir önceki seçimde seçmenlerin yüzde 45’inin Meclis’te temsil edilmediğini” belirten heyet başkanı, “Genel olarak sonuca baktığımız zaman, gerçekten önemli bir nokta var ki yeni parlamentoda temsil oranları bir öncekine kıyasla çok daha yüksek olacak” dedi. Van den Brande, seçim mevzuatı nedeniyle adayların kayıt sürecini aksatan bazı bürokratik işlemlere ihtiyaç duyulduğuna işaret ederek bunların farklı etnik kökenli yurttaşlar için sorun yarattığını söyledi. Van den Brande, Türkçe dışında başka bir dilde propaganda yapabilme imkânının sağlanması gerektiğini de ileri sürdü. kestirimleri aşan bir destek buldu. Bu bir büyük dalgadır. Doğrusu bu desteği beklemiyordum. AKP’nin oy kaybedeceğini hesap ederken esas dayanağım, uyguladığı ekonomi politikalarından mağdur olan önemli bir kitlenin varlığı idi. Evet, ekonomide istikrar sağlamıştı. Ancak işsizliğe bir çözüm bulamamış, genç işsiz kitle büyümüş; köylü nüfusta ekonomik kayıp nedeniyle önemli çözülmeler olmuş; Kürt bağımsız adaylar nedeniyle de Doğu ve Güneydoğu’da büyük oy kaybına uğrayacağı hesap edilmişti... Ayrıca yol açtığı bölünmeler ve rejim kavgaları ve kaygıları, ve yolsuzlukları nedeniyle de ulusu huzursuz etmişti! Bütün bunlar AKP’nin ekonomik istikrara rağmen puan kaybı nedenleri olmalıydı... Fakat olmadığı görüldü. Neden? Okurlar bu köşede olguları, olayları gözlemeye, saptamaya ve sonuç çıkarmaya birinci derecede önem verildiğini bilir. Şimdi “sular durulduğuna” göre, durumu yeniden değerlendirmenin zamanıdır... ??? 1) Seçimi esas belirleyen olay, ekonomik istikrardır. Son 5 yıl içinde Türkiye’ye akan, girençıkan yüz milyarlarca dolar, ekonomiye müthiş bir canlılık kazandırmıştır. İhracatın 100 milyara dayanması, bu canlılığın ana göstergesidir. Türkiye demek ki iyi para kazandı, büyük kitleler en azından geleceğin ekonomik bakımdan daha iyi olabileceğine inandı. İş dünyası, tüccar vb. yakalanan bu momentin korunmasından yanaydı... Bu dalgayı, yatırım ve iyi para kazanma alanları arayan küresel sermaye yaratmıştır. AKP CUMA YAZILARI ORHAN BURSALI 2) Türkiye’de seçimlerdeki büyük iniş çıkışları belirleyen genellikle hep ekonomi oldu. Ekonomide büyük başarısızlıklar veya başarılar, iktidarları devirdi, partileri sildi süpürdü ve yenilerini iktidar yaptı. AKP’nin iktidarına, önceki büyük başarısızlık ve iktidarındaki “başarı” damgasını vurdu. 3) Ekonominin kırılganlığının artmış olması, borçların yükselmesi, cari açığın artması, bunlar şüphesiz gerçektir, ama sonuçları görülmemiştir ve sadece “beklenti”de kalmıştır. Seçmen genellikle “eyvah mahvolacağız”a göre değil, “Eyvah mahvolduk, kahrolsunlar”a göre davranır! “Çıkmayan can”da her zaman umut vardır! 4) Laiklik ve rejim değişikliği: AKP’nin bu yoldaki zorlamaları gerçi önemli zararlar vermiş, cemaatçiliğe bağımlılık artmıştır. Ancak, bu konuda uyanıklık henüz toplumun en kültürlü ve önemli orta sınıfının tepkisinin (Cumhuriyet mitingleri!) ötesine geçmemiştir. AKP’nin rejim zorlamaları, ana konularda Cumhuriyet kültür ve kurumlarının duvarlarına çarpmıştır. Gedikler açılsa bile, bu konuda daha büyük toplum kesimlerinin tepkisi için, dinci politikanın epey yol alması gerektiği görülmektedir! Ne yazık ki Büyük Dalga (Sonuçlar Üzerine Tezler) toplumun genel kültürü de, AKP’nin bugüne kadarki “adımlarını” kabul edebilecek bir yapıda ve düzeydedir! Özellikle AKP’leşen bir kısım aydın güruhu da toplumun uyanıklığını köreltici davrandı! 5) AKP, Kürt bölgelerinde umulan oyu kaybetmedi! Bu da oylarının yüksek kalmasında etkenlerden biri. Ayrılıkçıların sadece 23 milletvekilliğinde kalması ve AKP’nin oradan önemli oy alması aslında Türkiye için iyi bir sonuç! Kürt yurttaşların önemli bir kesimi Türkiye ile birlikten yana! Diğer partilerin Kürtleri dışlayıcı ve Irak Kürtleriyle “mutlak savaş” yanlısı tutumu, birlikten yana Kürt seçmenin AKP’ye tutunmasına yol açtı! Tutunacakları başka parti mi vardı! 6) AKP’nin 23 milyon kişiye para, erzak vb. dağıtması, her ne kadar oylarında beklenen “düşürücü etki”yi azaltıcı bir faktör olsa da, oy patlamasında belirleyici olduğunu söyleyemeyiz! Fakat mevsimlik işçilerin kadrolara alınması, belediyelerdeki etkinlikleri, ekonomi politikalarının bir kesimi yoksullaştırıcı etkilerini dengelediği söylenebilir! 7) Şüphesiz ABD ve Avrupa’nın desteği de AKP’ye rüzgâr verdi! Ekonomide diğer partilerin yükselen konjonktüre “olumsuz müdahale” olasılığı korkuttu! 8) CHP ise bu yükselen ekonomik dalganın önünde duramazdı! CHP seçim politikasını, kitlelerle ilişkisini yanlış bulsak, beğenmesek, demokratik vurguları az veya eksik bulsak bile, eğer birçok “doğru” yapmış olsaydı bile, CHP ekonomik konjonktür karşısında tutunamazdı! Ayrıca Kürt politikası sonucu Doğu ve Güneydoğu’da mezara gömülen CHP, Türkiye’nin partisi demek ki olamadı! 9) AKP’nin yükselişini “Milletin 27 Nisan emuhtırasına yanıtı” olarak değerlendirmeleri sadece siyasal ve aydın lafazanlıklar ve şarlatanlıklar olarak nitelendirmek gerekir! Onların amacı başka! Bilimsel bir yanları olmadıkları için ancak soytarıca sonuçlar çıkartabiliyorlar! Bizim millette tanrım ne büyük ve derin demokrasi inancı, bilinci, kültürü, refleksi varmış!!! 10) Tam tersine, ordu ile takışmanın ve her şeyi ele geçirme politikasının AKP’nin daha büyük bir oy oranı almasını engellediğini bile öne sürebiliriz! AKP bu noktada oy kaybetmiş ve CHP’nin oyunu artırmıştır! 11) CHP, eğer Cumhuriyet ve laiklik tepkisi olmasaydı, yükselen ekonomik dalganın çok daha altında kalabilir ve daha büyük hasar alabilirdi! Daha akıllı politikalar izleyebilseydi, AKP dışında kalan oyları biraz daha toplayabilir ve AKP’nin başarısını sadece biraz azaltabilirdi! 12) Seçimin görülmeyen galibi, bu konjonktürde yok olacak bir parti iken Meclis’e giren DSP’dir! 1 MİLYON OY GEÇERSİZ SAYILDI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Seçim sandıklarının tümünün açılmasının ardından oluşan tabloya göre, AKP parlamentoda 340, CHP 112, MHP 71 vekille temsil edilecek. Meclis’e ayrıca 23’ü DTP’li olmak üzere 27 bağımsız girdi. Türkiye genelinde oy kullanılan 158 bin 950 sandığın sayılma işlemleri tamamlandı. 35 milyon 804 bin 716 seçmen sandık başına gitti. Seçime katılım oranı yüzde 84.19 olarak gerçekleşti. Kullanılan oyların 34 milyon 774 bin 841’i geçerli sayılırken 1 milyon 29 bin 875 oy iptal edildi. obursali?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle