02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27 TEMMUZ 2007 CUMA haberler SÖZ ÇİZGİNİN DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 Merkezi Sağa Kaymış Olan Türkiye Temmuz seçimleri, bütün tahminleri altüst eden biçimde (hiç değilse benimkileri) AKP’nin ezici zaferiyle sonuçlandı. Türkiye’de hemen hemen iki seçmenden biri, AKP’ye eğilimli olduğunu gösterdi. Sonucun tartışma götürür yanı yok. Demokrasilerde milli iradeye saygı esastır. Tabii milli iradenin temsilcilerinin rejimin temel niteliklerine, hukuka, temel hak ve özgürlüklere saygısı da o denli önemli bir öğe. Bu iki öğe bir arada olmadığı takdirde demokrasiden söz etmek olanaksız. Seçim sonuçlarının çözümlemesi daha çok yapılacak, yapılmalı da; hatta bundan sonra, kaybedenlerin görevi bu konuda anketler de düzenleyerek, bilim kurulları toplayarak analizlere yönelmek olmalı. AKP sürekli anketlerle çalışır, bilimsel yöntemleri kullanırken muhalefetin bu yolu hiç benimsememiş olması, gelişmeleri doğru değerlendirmesini engelleyen faktörlerin başında geliyor. İlk yaklaşımda görünen, Cumhurbaşkanlığı seçiminin AKP’nin yararına işlediği olgusu. Siyasette, bir olayın, bir davranışın, bir sözün, bir vaadin nasıl algılandığı çok önem taşıyor. Seçmen, Cumhurbaşkanlığı seçimini AKP’nin istediği doğrultuda algıladı, Erdoğan da bunu iyi kullanırken, bu sütunda da belirttiğimiz gibi, hep aynı temanın çevresine hapsolup kalan Baykal bence ustaca kurulmuş bir oyuna düştü. ??? Kimse görmezden gelmesin! AKP’nin en önemli kozu şu oldu: İlk kez dindar bir cumhurbaşkanı seçecektik, seçtirmediler! Oysa Cumhurbaşkanlığı seçiminin önemli noktası, seçilecek kişinin ne kadar mütedeyyin olduğunda değil, Erdoğan’ın sivil darbesine ne kadar destek olup olmayacağında odaklanıyordu. Ne var ki bu gerçek, halka başka türlü sunuldu ve seçmen tarafından da, sunulduğu gibi algılandı. Tabii ki burada dinin siyasete alet edilmesi olayıyla karşı karşıya bulunuyoruz. Hatta AKP’liler arasındaki bir tartışma sırasında, Turgut Özal’ın da dindar olduğunu anımsatanlara, Milli Savunma Bakanı’nın “İçki içiyordu, pek dindar sayılmaz” dediği gazetelere bile yansıdı. Düşünebiliyor musunuz, kimin dindar olup kimin olmadığına siyasiler karar veriyor. Bu olaya baktıktan sonra, AKP’nin laiklik için tehdit oluşturup oluşturmadığına siz karar verin! Son seçim kampanyası sırasında dinsel motiflerin ne denli rol oynadığında karar yine sizin. ??? Bugün ortaya çıkan tablo, Türkiye’de dört yıl daha AKP politikalarının olduğu gibi devam edeceğidir. Başbakan’ın, seçimin hemen ertesinde yaptığı, uzlaşma izlenimi yaratmaya çalışan konuşmasını inandırıcı bulamamamı da hoş görün. AKP’nin geride kalan sürede izlediği politika, seçim kampanyası sırasındaki taktikleri, bu partinin katı çekirdeği, Tayyip Bey’in yapısı, bu konuda ümitli olmayı mümkün kılmıyor. AKP yine yola eskisi gibi devam edecek. Bizim çok eleştirdiğimiz ekonomik politika, dört yıl daha çok kötü sonuç vermeden sürerse, eleştirilerimiz de tabii ki geçerliliğini yitirecek, yok bir duvara toslarsa, o zaman bugüne değin dikkate alınmayan hususlar gündemin ön sıralarına gelecek. Bunları yaşayarak göreceğiz. Her iki seçmenden birinin oyunu almasının hemen sonrasında, AKP’nin bir merkez partisine dönüştüğü savına katılmak da mümkün değil. AKP klasik bir demokrasinin alışılmış merkez partisi niteliğine hiçbir zaman kavuşmuş değil. Türkiye’de son seçim zaferiyle AKP’nin merkeze kaymış olduğu söylenemez. İlhan Selçuk’un da birkaç yıl önce belirttiği gibi, eskiden dinci partiler, merkez sağın kanatları altına sığınırken şimdi AKP ile birlikte sağ, merkez dinci partinin kanatları altına sığınmak durumuna geldi. Kısacası, AKP merkeze kaymadı, Türkiye’de merkez daha sağa, AKP’ye kaydı. Merkezi dinci sağa kaymış olan Türkiye, daha güzel, daha iyi, daha umut veren bir ülke değil. Milli iradeye saygı, bu gerçeği saptamamıza engel olmamalı. Alt Kattakiler ve Üst Kattakiler... Alt kattakiler ve üst kattakiler bir olup AKP’nin zaferine büyük katkıda bulundular... Alt kattakiler büyük kentlerin varoşlarını kuşatan işsizler, yoksullar, lumpenler, kırsal kesimde yaşayan üreticiler, Güneydoğu Anadolu’da şeyh, şıh, ağa baskısıyla yaşayanlar, dinciler, tarikatçılardı... Ege’de tütün, pamuk, üzüm, incir üreticileri ABD’nin koyduğu “kota” baskısında inim inim inlerlerken neden oylarını AKP’ye verdiler? Ege kentlerinin pek çoğu Güneydoğu’dan göç almıştı. Varoşlarda onlar yaşıyordu... Yoksuldular, işsizdiler... İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Mersin... Oralar da aynı fotoğrafı yansıtıyordu... Üst katta oturanlar kimlerdi?.. Borsadan vurgun vuranlar, rantçılar, son dörtbeş yıl içinde köşeyi dönenler, ihalelerden çarpanlar, yeni zenginler, medya patronları, yeşil sermaye, her gece İstanbul’un gece kulüplerinde boy gösteren kendilerine “sosyete” etiketi yapıştıranlar... Alt kattakilerle üst kattakiler, arada gelir dağılımında büyük bir uçurum olmasına karşın oylarını AKP’ye verdiler... İşsizler, yoksullar, dar gelirliler, müteahhitler, ihalelerden çarpanlar, sanayiciler, işadamları.... Bu işbirliği demokrasi ve özgürlükler adına mı oldu, yoksa Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilememesi nedeniyle mi? Yüzde 35’le 2002’de iktidara gelen parti oyunu, nasıl olur da yüzde 46’ya çıkarırdı? Televizyon ekranlarında Soros çocukları, dönekler zaferin tadını çıkarırken saptamayı şöyle yaptılar: “Seçim sonuçları milletin muhtırasıdır!” AKP, yüzde 46’lık oy yüzdesini tek başına almadı. Alt kattakiler, üst kattakiler, Soros çocukları, dönekler, dinciler, tarikat şeyleri, ABD ve AB’nin katkısıyla gerçekleştirildi. Zafer laik, demokratik Cumhuriyetin altını oyanlarındır... ??? Sorulması gereken bir soru var: “Türkiye bugünlere nasıl geldi?” Tamam AKP yüzde 46 oy aldı ve tek başına iktidar oldu... 2002 seçimlerinde AKP yine tek başına iktidar olmuş, ancak Meclis’e sadece CHP girmişti... 22 Temmuz seçimlerinin sonucuna baktığımızda bu kez AKP, CHP, MHP ve DTP destekli sanırım 24 bağımsız girdi Meclis’e... CHP, 2002 seçimlerine göre oylarını yüzde iki yükseltti 22 Temmuz seçimlerinde... Peki CHP’liler, seçim süresince “Biz iktidar olacağız” dediler mi? Hayır demediler!.. Seçim süreci içinde Ege ve Akdeniz’de CHP örgütlerinin seçimlere hiç asılmadığını, bir iktidar yarışı içinde olmadığını gördüm... AKP ve MHP’liler harıl harıl çalışırken, CHP’nin 60 yaş ve üzerindeki göbekli ve yorgun adaylarının, örgütlerin çalışmadığına tanık oldum... CHP’nin üst düzey yöneticilerine bir bakalım... Deniz Baykal ve arkadaşlarıyla 2002 seçimlerinde yüzde 18 alan CHP, 22 Temmuz’da 20’ye ulaşabildi... CHP’nin üst yönetimi yorgundu, Türkiye’nin sorunlarını algılamakta zorluk çekiyordu, il ve ilçe örgütleri isteksizdi... İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentlerdeki milletvekili listelerine bir bakın isterseniz.... Ad vermeme hiç gerek yok!.. Çoğunluğu 60 ve 70 yaş üzerinde... Genç adaylar ise birkaç kişi. Çoğu seçilecek sırada değildi... ??? ABD’nin ve AB’nin Türkiye’ye biçtiği “Ilımlı İslam Modeli” artık bu süreçte yaşama geçecektir... Bilmem ABD’nin, Avrupa’nın etkin gazetelerinin manşetlerine baktınız mı? “Laiklere tokat!” ABD ve Avrupa medyası, AKP’nin zaferini böyle kutladı... Ya bizimkiler... Onlardan hiç farkı yoktu!.. Şimdi ne yapacağız? Ben Cüneyt Arcayürek’in söylediğini yineliyorum: “Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!” Bu konuda biz de (Cumhuriyet Gazetesi olarak) kendi özeleştirimizi yapmalıyız. Salt milliyetçilik ya da ulusalcılıkla değil, sol söylemlerle emeksermaye çelişkisini ortaya koyarak bir yayın politikası izlemeliyiz, Güneydoğu ya da Kürt sorununun sosyalekonomik, kültürel boyutunu tartışmalıyız. Peki Deniz Baykal, Önder Sav ve öteki yöneticiler ne yapacak? İstifa etmelerini bekliyorum... hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69 22 BOP (BÜYÜK ORTA DOĞU PROJESİ) ‘Alevilerin inancı hiçe sayılıyor’ İstanbul Haber Servisi İstanbul 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun, Beyoğlu Sütlüce’de Alevilerin önemli simgelerinden Karaağaç Tekkesi’nin kalıntılarının bulunduğu alanı ikiye bölerek bir tarafından inşaat çalışmalarına izin vermesi tepkilere yol açtı. Alevi Bektaşi Eğitim ve Kültür Vakfı, arazinin tamamının tarihi yapı sayılarak koruma altına alınmasını talep ederken Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, tekkenin kalıntılarının bulunduğu alan korunmadan diğer alanın yapılaşmaya açılmasının hatalı bir uygulama olacağına dikkat çekti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) “özel imar izni” verdiği, Alevi ve Bektaşilerin İstanbul’daki önemli simgelerinden biri olan Karaağaç Tekkesi’ne ait tarihi kalıntıların bulunduğu Beyoğlu Sütlüce’deki arazide, koruma kurulunun “Kalıntılar korunmadan yapılaşmaya izin verilemez” kararına karşın 15 gün önce, “Kültür Merkezi Binası” inşasına başlandı. Alevi Bektaşi Eğitim ve Kültür Vakfı Derneği Başkanı Hüsniye Takmaz, tekke arazisinin bir bölümünün özel imara açılmasının tarihi eserlere saygısızlık olduğuna dikkat çekti. Avrupa Kültür Başkenti olmaya hazırlanan İstanbul’da AKP hükümetinin Alevilerin kültürünü hiçe saydığını belirten Takmaz, “AKP seçim meydanlarında tüm inançlara saygılı olduğunu belirtiyor, sonra da bizim için çok önemli olan 500 yıllık bir dergâhın alanında yapılaşmaya izin veriyor. Bu nasıl saygı? AKP Alevilerin inancını hiçe sayıyor” dedi. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı da alanla ilgili imar planını “aşırı ayrıcalıklı” olarak değerlendirdi. (Fotoğraf: FIRATCAN SUCU) Bir OYAK kuruluşu: “OYAK ANKER Bank” OYAK Bank’ın bir Hollanda bankası tarafından satın alınması, son haftaların en çok tartışılan konularının başında yer alıyor. Türk bankalarının yabancı sermaye tarafından satın alınmasının doğuracağı sonuçlar üzerine değişik görüşler gazete sütunlarında yer alırken, merkezi Almanya’nın Frankfurt kentinde bulunan ve OYAK (Ordu Yardımlaşma Kurumu)’na ait olan OYAK ANKER Bank tarafından konu ile ilgili bir basın açıklaması yayınlandı. OYAK ANKER Bank Grup Müdürü Zuhal Ergiden imzasıyla yayınlanan açıklamada, 1958 yılında kurulmuş olan ve 1996 yılında OYAK tarafından satın alınarak OYAK ANKER Bank adını alan kuruluşlarının, OYAK Bank’ın Hollanda sermayeli ING Bank’a satılması ile bir ilgisi olmadığı vurgulandı. OYAK ANKER Bank tarafından yapılan açıklamada, uluslararası ticaret finansmanı ve bireysel bankacılık konuları başta olmak üzere tüm bankacılık hizmetlerini 49 yıldır sunmaya devam eden OYAK ANKER Bank’ın, özellikle “Bireysel Krediler” alanında çok uygun koşullarda geniş bir müşteri kitlesine hizmet vermeye devam ettiği yer aldı. OYAK ANKER Bank’ın çalışmaları ve “OYAK HAVALE” sistemi hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler bankanın, internet sitesi olan www.oyakankerbank.de’ye veya 069299 229 70 nolu telefona başvurabilirler. renkli ilan asirmen?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle