03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAFTA C ROBINHO Redaksiyon/Redaktion: Starkenburg Str. 5, 64546 MörfeldenWalldorf. email:[email protected] Tel: 0610598174446 İmtiyaz Sahibi/Inhaber: İlhan Selçuk (Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’yi temsilen, Cumhuriyet Vakfı adına) Genel Yayın Yönetmeni/ Chefredakteur: İbrahim Yıldız Yazı İşleri Müdürü/ Redaktionsleiter: Osman Çutsay Editör/ Redakteur: Gonca Kanber Yayın Koordinatörü/ Koordinator: Hayri Arslan Reklam/Anzeigen: Ömer Aktaş Yayın Kurulu/Redaktionsbeirat: İlhan Selçuk (Başkan/ Vorsitzender), Prof. Dr. Emre Kongar (Berater), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara Baskı/Druck: Hürriyet A.Ş Zweigniederlassung Deutschland, An der Brücke 2022 D64546 MörfeldenWalldorf. Dağıtım/ Vertrieb: ASV Vertriebs GmbH (Der Verlag übernimmt keine Haftung für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen) Güney yıldızı ezilya’nın Copa Amerika’yı kazanmasında attığı 6 golle büyük pay sahibi olan Robinho, aynı zamanda turnuvanın en çok gol atan isim olarak dünyanın önemli futbolcuları arasında yerini aldı. Brezilyalı yıldız, potansiyeli ve yaptıklarıyla henüz 2005’te İspanyol devi Real Madrid’in dikkatini çekmiş ama kadroya girmekte zorlanınca yeteneklerini fiziksel mücadelenin üst düzeyde olduğu maçlarda gösteremediği yönünde eleştiriler almıştı. Bunun üstüne 2006 Dünya Kupası’nda hem kendisinin hem de Brezilya’nın başarısız olması eklenince Robinho 20062007 sezonu başlarında iyice gözden düşmüştü. Zaten yeni teknik direktör Fabio Capello’nun da Robinho’ya takımda yer vermeye pek niyeti yoktu. Ancak işler kötü gidip Bernabeu tribünlerinden İtalyan hoca için beyaz mendiller sallanmaya başlanınca, Capello son umut olarak Robinho’ya sarıldı. Fırsatı çok iyi değerlendiren sambacı da seon sonuna kadar bir daha formasını çıkarmadı ve son hafta kazanılan mucizevi şampiyonlukta büyük pay sahibi oldu. Copa Amerika’da gelen kupa ve gol krallığyla birlikte Robinho için bir buçuk yıldır devam eden kötü dönem tamamen sona erdi. Sao Paulo eyaletinin turistik sahil şehri Sao Vicente’de NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN Spor Yoluyla Kapadokya lerinin başında gelir. Yılda 1 milyon turistin geldiği Kapadokya, dünyanın en yaygın spor kanalı Eurosport’un bugünlerde yayınlayacağı 26 dakikalık özet yayınla dünya köşelerine dek uzayacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yapamadığını sporcular yapacak. Spor aracılığıyla Afrika’nın en ücra köşeleri Galatasaray’ı tanıdı, Gana’da Appiah’ın Sarı Lacivertli forması kapışılır oldu. İlhan Mansız sevgisi Uzakdoğu’dan Türkiye’ye turlar düzenletti. Son yıllarda yapılan astronomik transferler belki Türk futbolunun gelişmesine katlı sağlamadı ama dünya medyası Türkiye’ye gelen futbolcuların peşinde koştu. Son örnekte de görüyoruz ki Fenerbahçe’ye gelen Roberto Carlos, Süper Lig boyunca yerli ve yabancı medyayı meşgul edecek. Bir anlamda sporun sınırlarını aşıp ekonomide yoğunlaşması sonuçta paraya dönüşün bir ifadesidir. Kapadokya’daki bir bisiklet yarışının sonucu elbette ki sporumuz açısından da önemlidir ama TV’lerde saatlerce havadan ve karadan çekilmiş görüntüleri izleyen yabancıların dünyasında mutlaka büyük ilgi topladığı asla tartışılmaz. ayucelman?yahoo.com B 25 Ocak 1984’da dünyaya gelen Robinho ya da tam adıyla Robson de Souza, çocukluğunu, genelde fakirlerin yaşadığı Parque Bitaru bölgesinde geçirdi. Henüz 9 yaşındayken bir futsal takımında kaydettiği 73 golle dikkatleri üzerine çekti ve Santos takımının altyapısında top koşturmaya başladı. Pele’den sonra vasat bir takım haline gelen Santos Robinho’yla birlikte takıma katılan Diego ve Renato gibi gençlerle kısa bir süre içinde eski başarılı günlerine dönecekti. Daha genç takımda oynarken , Robinho’nun zarif stili Pele’nin dikkatini çekmiş ve A takıma çabucak yükselmesini sağlamıştı. Genç takımdayken antrenörleri tarafından sık sık daha basit oynaması konusunda uyarılan Robinho bunları dinlemedi Ve sonunda “Pdalada” adı verilen hareketi geliştirmeyi başardı. “Pedalada” kanattan gelen oyuncunun rakibi karşısına aldığında her iki ayağını da topun üstünden hızla geçirmesi ve bu sırada topa temas etmemesidir. Portekizli Christiano Ronaldo da bu hareketin ustalarından biri olarak ünlendi. Santos formasını sadece 18 yaşındayken sırtına geçiren Robinho, ilk sezonunda 24 maçta 9 kez ağları havalandırmayı başardı. İkinci yılında 37 maçta 21 gol kaydeden Robinho Santos’un kazandığı üsüste 2. şampiyonlukta bu kez başrolü oynuyordu. Sezon sonunda Diego ve Renato’nun takımdan ayrılıp Avrupa’ya gitmesiyle Robinho artık Santos’un en önemli değeri haline gelmişti. Kendisini uzun süredir takip eden Real Madrid de genç futbolcuyu kadrosuna katmaya karalıydı. İspanyolların astronomik teklifine rağmen Santos, futbolcuyu satmak istemiyordu. Robinho’da kariyerinin en önemli kararlarından birisini vererek Brezilya’da kaldı. Ancak Real Madrid ısrarlarını sürdürünce Robinho da Brezilya’da sezon ortasına denk gelen 2005 yazında Real Madrid’e transfer oldu. Hikayenin bundan sonraki bölümünü yukarıda anlatmıştık. Kendini La Liga’da ispatlaması için biraz sabretmesi gerekiyordu. Ancak yeteneği ve hırsı olan her futbolcu gibi Robinho da hakettiği başarılara kavuştu. S porun en önemli tanıtım aracı olduğu, Kapadokya’da yapılan Avrupa Dağ Bisiskleti Şampiyonası’yla bir kez daha vurgulandı. 2 gün Avrupa Şampiyonası’na katılan 26 Avrupa ülkesinin kızlı erkekli 317 pedalı çok zorlu, ama o denli de doğa harikası Kapadokya’nın inanılmaz görüntüleri arasında yarıştı. 10 Avrupa ülkesinden 25 gazetecinin gazetelerine neler yazdıklarını bilemeyiz ama TRT 3, iki gün boyunca canlı yayınla havadan karadan Kapadokya’yı dünyaya tanıttı. Volkanik kalıntıların izlerini taşıyan daracık ve inişli yokuşlu parkurda bir de puan kazanmanın getirdiği sürat her an bir tehlike yaşatabilirdi ama neyse ki böyle bir talihsizlik olmadı. Sadece bisikletseverler değil , ekran başındaki milyonlarca izleyici sporun, dostluğun, sınır tanımayan arkadaşlığın tanığı oldu. 7.1 km.’lik parkurda 3 ambulans, 16 sağlık görevlisi ve 100 de gönüllü ekibin görev aldığı yarışlar boyunca milyonlarca insan evlerinde, cafelerde Kapadokya’nın, doğanın olağanüstü güzelliğini gördü. Bu ülkemiz adına son yıllarda yapılan en güzel ve en anlamlı tanıtımlardan birisi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kapadokya, ülkemizde kültür turizminin en önemli yöre Olimpiyat şampiyonu güreşçi Yerlikaya ‘Hizmet için varım’ dedi Spora evet, siyasete hayır Spor Servisi Sıvas’tan milletvekili seçilen “Asrın Güreşçisi’’ dünya ve olimpiyat şampiyonu ulusal sporcu Hamza Yerlikaya, sakatlığının geçmesi halinde milletvekili olarak katılacağı olimpiyat oyunlarında son kez mindere çıktıktan sonra güreşi bırakmayı hedeflediğini söyledi. Genel seçimlerinde AKP 2. sıradan Sıvas milletvekili seçilen Hamza Yerlikaya, oylarıyla kendilerini onurlandıran tüm hemşerilerine teşekkür ettiğini söyledi. Halkın teveccühüne yapacakları hizmetlerle layık olmaya çalışacaklarını anlatan Yerlikaya, Sivas’ı ve Türkiye’yi en ileri noktalara taşımak için mücadele edeceğini bildirdi. Amacının siyaset yapmak değil, hizmet etmek olduğunu bildiren Yerlikaya, “Topluma ne kadar çok faydalı olabilirsek, ne kadar çok destek olabilirsek, bu bizim için kârdır. Bizim avantajlarımızdan en önemlisi başbakanımızın spora, sporcuya ve gençliğe çok fazla önem vermesidir. Güreş benim tabi ki sevdiğim, inandığım ve sonuna kadar desteklediğim branştır. Ancak biz bütün branşların Meclis’teki sesi olmak için çalışacağız. Hiçbirini ayırmadan...’’ diye konuştu. Şu anda boynunda bir sakatlığının bulunduğunu ve ameliyat olduğunu ifade eden Hamza Yerlikaya, “Bu süreçte sağlığım müsaade ederse, seve seve bir vekil sıfatıyla ülkemi son bir kez olimpiyatlarda layıkıyla temsil etmeyi düşünüyorum’’ dedi. Yerlikaya, ayrıca şunları da kaydetti: “Hedefim hiçbir zaman ikincilik, üçüncülük veya başarısızlık olmadı. Hani bazı zihniyetler vardır, ‘önemli olan katılmaktı’ diye. Benim böyle bir zihniyetim olmadı. Her zaman üste, yukarıya oynamışımdır. Her yerde hedefim, mücadelemi her zaman en iyi şekilde yapabilmek, en iyi yerde olmak, Türk milletinin yüzünü ak çıkartmak, Türk bayrağını her bayrağın üstünde en üst seviyeye çıkartmak, İstiklal Marşı’nı herkesten önce okutmaktı.” ‘Kupa Avcı’ları Murat İLTER lkemize 1997’de Avrupa Ralli Şampiyonluğu’nu kazandıran Nejat Avcı’nın 23 yaşındaki oğlu Yağız Avcı, babasının yarış hayatına başladığı yaşta Türkiye Ralli Şampiyonası birinciliği kazandı. Hitit Rallisi’ni tüm deneyimli pilotları geride bırakarak kazanan Yağız, kupa kolleksiyoncusu “Avcı” ailesinin müzesine yeni bir kupa daha ilave etmiş oldu. Türkiye’de ve Avrupa’da sayısız zaferlere imza atan ve Türkiye’nin yetiştirdiği en başarılı ralli pilotlarından biri olan Nejat Avcı, oğlu Yağız’ın 34.Hitit Rallisi genel klasman birinciliğini kazanmasıyla aynı zamanda kendisinden daha iyi bir pilot olduğunu ispat ettiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Yağız, benim jenerasyonum olan ve hâlen yarışan Hakan Dinç, Ercan Kazaz gibi usta isimleri geride bırakarak, beni de geçebileceğini kanıtladı.” Yağız ise kazandıkları bu önemli başarıyı, babasının deneyimleri ve tecrübelerine bağlıyor: “Takım Direktörlüğümü yapan babam, benim ilk öğretmenim ve bana güven veriyor. Tecrübelerini bana yansıtıyor. Bu da benim için çok büyük bir imkan.” Ü TBMM’DE YOLU AÇIK 22 Temmuz seçimlerinde Sıvas 2. sıradan AKP milletvekili olarak Meclis’e giren dünya ve olimpiyat şampiyonu güreşçi Hamza Yerlikaya, taraflı tarafsız tüm kesimlerin takdirini kazandı. Seçim bölgesi Sıvas’ta parti gözetmeksizin birçok yurttaşın oyunu toplayan Yerlikaya için geleceğin spor bakanı yorumu yapılıyor. AKP iktidarında şu an kabineye girmesi beklenmeyen Yerlikaya’nın spordan sorumlu devlet bakanlığı komisyonunda aktif görev alıp tüm sporcuların sorununu dile getireceği ifade ediliyor. MHP milletvekili adayı olan ancak Meclis şansını kılpayı kaçıran eski olimpiyat şampiyonlarından Mahmut Demir de Yerlikaya’yı ilk tebrik edenler arasında yer aldı. lisi’nde hiç birincilik kazanamamış. Onun yarım bıraktığı ve zaferlerle dolu başarı zincirinin eksik kalan halkasını tamamlamak ise oğlu Yağız’a kısmet olmuş. İpragaz Energy Team pilotu Yağız Avcı 23 yaşında Türkiye Ralli Şampiyonası birinciliği kazanarak, 30 yıl aradan sonra bu başarıya en genç yaşta ulaşan ikinci isim unvanını da aldı. Yağız, 1977 yılında Ali Bacıoğlu’nun 21 yaşındayken elde ettiği en genç genel klasman birinciliği kazanma başarısını 30 yıl sonra 23 yaşında tekrarladı. Yağız Avcı, ayrıca bir yarışta üç kupa birden almayı başaran ilk Türk pilot oldu. Yağız, genel klasmanın yanı sıra ayrıca Grup N ve Gençler kupalarını da kazanarak Hitit Rallisi’nden tam üç birincilik kupası ile birlikte ayrılmayı başardı. Yağız, copilotu Ersan Alkır ve İpragaz Energy Team ekibi çalışanları ile birlikte bu sezon pilotlar genel klasmanında ilk üçü hedefliyor. HEDEF ARTIK AVRUPA Copilotu Ersan Alkır ile birlikte ralli etaplarında Mitsubishi Evo 9 kullanan Yağız’ın gönlünde yatan aslan ise Avrupa parkurları... Baba Nejat Avcı’da oğlunun kendisi gibi Avrupa etaplarında Türkiye’yi temsil etmesini ve Avrupa Ralli Şampiyonu olmasını arzuluyor. Eğer Yağız Avcı, bu tatlı düşünü gerçeğe dönüştürebilirse, Avrupa Ralli Şampiyonası tarihinde şampiyonluk kazanmış ilk babaoğul pilotlar onlar olacak. Yağız Avcı, ilk yurt dışı deneyimine gelecek ay Bulgaristan’da yapılacak olan Hebros Rallisi ile çıkacak. ABASI BIRAKTI OĞLU TAMAMLADI Kariyerinde 2 Avrupa ikinciliği ve bir de Avrupa Ralli Şampiyonluğu bulunan Nejat Avcı, başarılarla dolu yarış hayatında ne ilginçtir ki, Hitit Ral B eçim bitti. Hayırlı olsun. Sandıktan demokrasi mi çıktı? Hayır. Yine AKP. Değişen bir şey yok. Peki, AKP demokratik mi? Hadi canım sen de... Demokrasi, halkın kendi kendini idare etmesi demek. Peki, öyle mi? Halkın en kutsal hakkı olan oy verme özgürlüğü var mı? Keşke olabilse... Halk dinsel güçlerin, aşiret başkanlarının, tekke şeyhlerinin, parasal güçlerin baskısı altında... Böyle bir durumda, yani güçlerin olduğu yerde, halkın oy verme özgürlüğü olabilir mi!.. O halde sandıktan çıkan halkın demokrasisi değil, birtakım güçlerin demokrasisi... Peki, seçmen var, sandık var, gizli oy var, açık tasnif de var; niye sandıktan demokrasi çıkmıyor? İşte asıl mesele de burada... Bunlar şekilden ibaret. Seçim öncesi ayni yardım, temmuz sıcağında kok kömürü dağıtılması, arsa tahsisi gibi kıyaklar hangi demokratik ülke literatüründe var?.. Bu şekil davranışlar devam ettiği sürece boşuna umutlanmayalım... Ne var ki her toplum kendine layık olan yönetimi getiriyor. Galiba Montesqieu’nun sözü bu... Saygı S GÖRÜŞ HALİT DERİNGÖR TC Vatandaşı Değil miyim? çim Kurulu’nun web sayfası yoğunluk nedeniyle açılmıyordu. Okuldan umudu kesince geri döndüm. Bir şeyler yapılmalıydı. Bir çözüm olmalıydı. Çünkü 40 yıldır aynı adreste yaşıyorum. Bundan önceki seçimlerde hiçbir sorun yaşamamıştım. Aklıma Kadıköy İlçe Seçim Kurulu’na telefonla başvurmak geldi. Ama boşuna... Telefon numaraları meşgul. Gidip araştırmaya karar verdim ve oradaki bayana durumu anlattım. Kimlik kartımı verdim. Ama o kimlik numarasıyla yapılan sorgulamada bu kriterlere uygun kişi yok yanıtı veriyor bilgisayar. Neden böyle dedim, bir başka bayanı parmağıyla işaret etti. Ona gittim, durumu özetledim ve nedenini sor göstermek durumundayız. Ben de her sorumlu vatandaş gibi üstüme düşen yurttaşlık görevimi yerine getirmek üzere Göztepe İhsan Kurşunoğlu Lisesi’ndeki sandığın başına gittim. Seçmen kartım gelmemişti. Ama olsun, muhtarlıkta ilan edilen listede ismim vardı. Nüfus kâğıdımla oyumu kullanabilecektim. Ama sandık başında bir sürpriz beni bekliyordu. Listede eşimin ismi vardı, ama benimki yoktu. “Oy kullanamazsınız” dediler. Ondan sonra maraton başladı. Okuldaki tüm listeleri teker teker aradım. Yok... Okul müdürüne internetten yararlanabilir miyim diye sorduğumda, “İnternet bozuk” diye saçma bir laf etti. Oysa Yüksek Se dum, yanıtı enteresandı: “Kimlik bilgilerinizde bir hata varsa kayıtlarınız da çıkmaz.” 40 yıldır oturduğum semtte geçen seçimlerde de aynı kimlik bilgileriyle oy kullanmıştım. Çözüm nedir, dedim? Bir dahaki seçim dedi, sanki alay eder gibiydi. Son çare, ilçe seçim kurulu müdürüne başvurdum. Odasına gittiğimde benim gibi birçok kişinin aynı durumda olduğunu gördüm. Odada tam bir karmaşa yaşanıyordu. Gözüm müdürün masasındaki telefonlara ilişti. 3 telefon cihazı vardı, 3’ünün de ahizesi masanın üzerinde açık bırakılmıştı. O zaman telefonların neden hep meşgul olduğunu anladım. Hâkim olduğunu bağıra bağıra söyleyen, kendisine sorununu anlatmaya çalışan bir öğretmeni azarlayan müdür beyin verdiği cevap kısa ve netti: “Listede isminiz yoksa yapacak bir şey de yok.” Saat 16.45 olmuş, cehennem sıcağında, cehennem gibi bir seçim günü yaşamış ve oyumu kullanamamıştım. Düşündüm, acaba Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil miyim diye. Haliç Üniversitesi Avrupa ikincisi ’da Hollanda’da yapı2006 lan Avrupa Üniversitelerarası Futbol Şampiyonası’nda şampiyon olan Haliç Üniversitesi, 2007’de de İtalya’nın başkenti Roma’da gerçekleştirilen aynı şampiyonada (915 Temmuz) ikinciliği elde etti. Haliç Üniversitesi, şampiyonada gruptaki ilk maçta Atina Üniversitesi’ni 41 yendi. 2. karşılaşmada Litvanya Üniversitesi’yle golsüz berabere kalan, son sınavda da Varşova Üniversitesi’ni 160’la geçen Haliç Üniversitesi, ‘averajla’ lider oldu ve yarı finale yükseldi. Yarı finalde ise İtalya’nın Chieti Üniversitesi’ni normal süresi 11 biten mücadelede penaltılarda 109 mağlup eden Haliç Üniversitesi, finalde Orleans Üniversitesi’nin (Fransa) rakibi oldu. Finalde şanssızlık yaşayan Haliç Üniversitesi, normal süresi 11 sonuçlanan Orleans Üniversitesi’ne penaltılarla 53 yenilince Avrupa ikinciliğini elde etti. Son 2 yılda Avrupa Üniversitelerarası Futbol Şampiyonası’nda final oynayan Haliç Üniversitesi, Avrupa’nın da dikkatini çekti. Üniversite yönetimiyle teknik direktör Müslüm Gülhan’ın uzun vadeli ortak çalışmaları da alınan sonuçlarda önemli rol oynadı. hderingor?hotmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle