20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Ankara, NATO Genel Sekreteri’ne PKK’nin silahlarını ittifak üyesi ülkelerden sağladığını iletti C dış haberler ATİNA’DAN MURAT İLEM 15 HAZİRAN 2007 CUMA Scheffer’a PKK sitemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Terör saldırılarının yoğunlaştığı bir dönemde Ankara’ya gelen NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer’ın ziyaretine, PKK konusu damgasını vurdu. Türk yetkililer, son dönemde yakalanan PKK’liler ile birlikte ele geçirilen silahların tamamına yakınının AB ve NATO üyesi ülkelerden sağlanmış olduğunun anlaşıldığını ortaya koyarken, Scheffer’dan “teröre karşı NATO dayanışması” istendi. Ancak somut bir yardım sözü alınamadı. Scheffer, Ankara’daki temasları çerçevesinde ilk olarak Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile bir araya geldi. Güzellik Kraliçesi Merkel! kes bilir ki, dünya savaşları dahil, ABDSovyetler Birliği, daha sonra Rusya Federasyonu ilişkileri kesinlikle çıkar ve liderlik üzerine kurulmuştur. Sonunda her iki süper devlet birçok konuda karşı karşıya kalmışlardır. Ancak bugünkü Rusya Federasyonu eskiye nazaran artık çok farklı konumdadır. Başta petrol ve enerji olmak üzere birçok konuda dünyayı kontrol eden güç haline gelmiştir. Örneklemek gerekirse, bugünkü Rusya, petrol arama, çıkartma ve satışında bir numaralı ülke konumundadır. ABD ise petrol için girdiği Irak’ta batağa saplanmış, çıkış için çare aramaktadır. ABD’de her gün artan petrol fiyatlarının, Bush ile partisini seçim sürecinde çok zor durumda bırakacağı başka bir gerçektir. Rusya’nın özellikle Türki cumhuriyetler ile son dönemde yaptığı enerji anlaşmaları ABD tarafından rahatsızlıkla izlenmektedir. Yapılan son anlaşmalarla Orta Asya ülkeleri petrol, doğal gaz ve enerji politikalarını artık Rusya ile ortak saptamak zorundadırlar. ABD’nin füze kalkanı balonu ise eski ajan Putin’i inanıyorum ki çok güldürmektedir. Putin’in G8 zirvesi sırasında yaptığı açıklama Bush ile dalga geçer niteliktedir. Ne dedi Rus lider? “ABD, Irak ya da Türkiye’ye Rusya’ya karşı füzeler yerleştirebilir.” Ajanlık dönemindeki takma adı “smokinli centilmen” olan Putin, “İsterseniz Türkiye’ye füze yerleştirin” diyerek ABD Başkanı ile adeta dalga geçiyor. Yağcı Bild’in Kraliçe Merkel konusunda ileri sürdüğü bu savın da boş olduğu dikkate alındığında, Alman Başbakan’ın neyin kraliçesi olduğunu biri bana söylemeli. ??? Federal Almanya İçişleri Bakanlığı, ülkede yaşayan AB ve İsviçre vatandaşı olmayan tüm dünya vatandaşlarını fişleme kararı almış. Bu çerçevede Almanya’daki tüm yabancıların parmak izleri alınıp bir veri bankasında toplanacakmış. Aynı uygulama Almanya’ya gelmek için vize başvurusunda bulunanlar için de geçerli olacakmış. “Der Spiegel”in haberine göre “Dünya Güzellik Kraliçesi” Angela Merkel’in talimatı ile başlatılan süreçte Alman istihbarat kuruluşu BND dahil kırk farklı kuruluşun elindeki veriler tek çatı altında toplanacakmış. Yabancıların parmak izlerinin yanında, adresleri, sabıka kayıtları ile elektronik posta adresleri de dosyaları içindeki bilgilerde bulunacakmış. Gerekçe “küresel terör ve çağın getirdiği güvenlik endişeleri” imiş. Tam “faşistçe” bir uygulama. Merkel’in emrini uygulayacak olanlara şu iki soruyu sormak lazım: Bugüne kadar kaç tane eli kanlı PKK mensubunun parmak izini alabildiniz? Buna gücünüz yetiyor mu? Önümüzdeki yıllarda “hepsi bir arada olsun, gözümüzün önünden ayrılmasınlar” diyerek yabancılar için toplama kampları da hazırlanabilir. Küresel terörü önlemek iddiası ile böyle bir uygulama başlatılırsa kimse şaşırmamalı. Alman hükümetine tavsiyem kamplar konusunda kesinlikle yeni binalar falan yapmaya kalkmamaları. Bugün artık müze olarak kullanılan Hitler’e ait toplama kamplarını yeniden faaliyete geçirirlerse bu işi çözmüş olurlar. Almanya’daki Türk vatandaşlarına tavsiyem: Kesinlikle darılıp gücenmeyin, utanıp, sıkılmayın. Sizler yıllardır namusunuzla çalışıp, ter döküp, helal yoldan ekmeğinizi kazanıyorsunuz. Üstelik Almanya’nın bugünlere gelmesinde katkınız büyüktür. Size bu faşistçe uygulamayı layık görenler utansın. Koyun orta parmağınızı mürekkepli “ıstampaya”, vurun Almanların istediği yere. [email protected] Ankara’ya gelen NATO Genel Sekreteri Scheffer’ın ziyaretine PKK konusu damgasını vurdu. Görüşmelerde Türkiye Scheffer’dan teröre karşı NATO dayanışması istedi ancak somut bir yardım sözü alamadı. (Fotoğraf: AA) nan Hizbullahı’nı örnek aldığını belirtti. Gül, örgütün klasik kara mayınları yerine, yol kenarına yerleştirilen ve cep telefonu ya da telsizle uzaktan kumanda edilen patlayıcılar kullandığına işaret ederek “Bu patlayıcıların hemen hepsi, aralarında NATO üyelerinin de bulunduğu Avrupa ülkeleri tarafından üretiliyor” dedi. Görüşmede, Türkiye’nin neyle karşı karşıya olduğunun farkında olduklarını ve terörle yapılan mücadeleyi desteklediklerini kaydeden Scheffer, Türkiye’deki terörist saldırıları şiddetle kınadıklarını belirtti. Scheffer, görüşme sonrası yaptığı açıklamada ise NATO’yu savunma gereksinimi duydu. Scheffer, gazetecilerin soruları üzerine “Müttefikler NATO’nun terörist örgüt olarak nitelendirdiği PKK’ye destek vermiyor. Müttefiklerimiz bunu çok net şekilde açıklamışlardır” diye konuştu. GÜL: TAKTİK DEĞİŞTİRDİLER Görüşmede, Türkiye’nin Irak’taki istikrarsızlık ortamı nedeniyle artan terörden büyük sıkıntı yaşadığını, hükümetin talimatıyla da TSK’nin sınırda yoğun güvenlik önlemi aldığını vurgulayan Gül, “NATO dayanışması bekliyoruz. Tüm bu önlemleri almaya mecburuz. Çünkü teröre her gün vatandaşlarımızı kurban veriyoruz” dedi. PKK’nin özellikle ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından gerçekleştirdiği saldırılarda taktik değiştirdiğine işaret eden Gül, teröristlerin, Irak’taki direnişçileri ve Lüb ANKARA’YI İKNA EDEMEDİ PKK’nin Kuzey Irak’tan silinmesi için NATO’nun Türkiye’ye yardım edip etmeyeceği sorularına ise Scheffer, NATO’nun bu konuda doğrudan bir rol oynayamayacağını ancak Türkiye ile dayanışma sergilemeyi sürdürece ğini söyledi. Scheffer, “NATO, zaten terorizme karşı savaşta rol alan bir örgüttür. Aynı zamanda umudumuz şu ki, bir çözüm bulunabilsin” dedi. Scheffer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile de bir araya geldi. Görüşmelerde NATOAB işbirliği de ele alındı. Türkiye’nin NATO içinde Rumlara yönelik vetosunun gündeme geldiği görüşmelerde, Scheffer Gül’e, “Şu anda bir çıkmaza girmiş durumdayız. Bunu nasıl aşabiliriz” diye sordu. Gül de Türkiye’nin tanımadığı Kıbrıslı Rumların yer alacağı hiçbir operasyonda, NATO’nun imkânlarının kullanmasına izin verilmeyeceğini vurguladı. Rumların, AB üyeliklerini kullanarak yaptıkları son diplomatik atak Kosova konusunda yaşanmıştı. Kosova’da oluşturulmaya çalışılan AB polis gücüne, Rumlar da katılmak istiyorlar. Ancak güç, harekâtlarında NATO’dan destek alacağından Türkiye Rumların bu operasyonda yer almasına karşı çıkıyor. Scheffer Hollanda’nın Ankara Büyükelçiliği’nde müsteşar olan kayınbiraderi Tom Van Oorschot’u de görme fırsatı buldu. Ankara’ya eşiyle gelen Scheffer otelde kalmak yerine Oorschot’un evinde kaldı. Merkel küresel ısınma konusunda anlaşmaya varıldığını açıkladı, ancak metinde bağlayıcı ifadeler yok G8’den net sözler çıkmadı Zirve çerçevesinde yapılan ikili görüşmeler arasında en merakla bekleneni hiç kuşkusuz BushPutin buluşması oldu. İki lider, füze kalkanı yüzünden gerilen ilişkilerden sonra ilk kez Almanya’da bir araya geldi. (Fotoğraf: AFP) başarıdır” diyen Merkel, zirveye katılan liderlerin, bağlayıcı kararlara ihtiyaç olduğu ve bu sürecin BM çatısı altında sürdürülmesi konusunda görüş birliği sağlamalarından dolayı çok mutlu olduğunu kaydetti ve “Bu süreci BM çatısı altında sürdürürsek gelişmekte olan ülkeleri ikna etmek de daha kolay olacaktır” diye konuştu. Liderlerin, süresi 2012’de dolan Kyoto protokolü yerine bir anlaşma için bir BM çatısı altında görüşmelerin yapılmasını kabul ettiği belirtiliyor. Merkel, liderlerin, emisyonun 2050 yılına kadar yüzde 50 oranında azaltılmasını dikkate alacaklarını açıkladıklarını, kaydetti. ABD nihai metinde somut hedeflerin bulunmasına şiddetle itiraz ediyordu. Merkel’in açıklamaları da nihai metne, bağlayıcı bir ifadenin konmadığını gösteriyor. Merkel’in yanı sıra İngiltere Başbakanı Tony Blair ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de küresel ısının, en fazla 2 santigrat derece daha yükselmesine izin verilmesi ve emisyonun 2050 yılına kadar yüzde 50 oranında azaltılması konusunda bağlayıcı kararlar alınmasıyla ilgili olarak diğer G8 liderlerini ikna etmeye çalışıyordu. Zirve çerçevesinde ABD Başkanı George W. Bush, müttefiki Blair ile de ikili bir görüşme yaptı. Görüşmenin ardından Darfur konusundaki uluslararası kuruluşların çabalarından hayal kırıklığı duyduğunu ifade eden Bush, “Eğer BM hareket etmezse o zaman kendimiz önlemler almak zorundayız. Darfur’da olanlar artık yeter” dedi. Bush ayrıca, füze kalkanı konusunda söz düellosuna giriştiği Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile de bir araya geldi. UTİN’DEN ORTAK KULLANIM TEKLİFİ Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada, Putin’in Bush’a, Azerbaycan’dan kiralanan bir Rus füze radar sisteminin ortaklaşa kullanılmasını önerdiği, buna karşın Doğu Avrupa ülkelerine yerleştirilmek istenen füze savunma sistemi planlarından vazgeçilmesini istediği belirtildi. Bush ise görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, açık ve yapıcı bir görüşme yaptıklarını söylemekle yetindi. Amerikan heyeti üyeleri, Putin’in de görüşmede açık konuşulmasından memnun olduğunu, saydamlık ve açıklığın, iki ülke arasındaki sorunların önlenmesi açısından çok önemli olduğunu söylediğini ifade etti. Adı açıklanmayan bir heyet üyesi ise Bush’un, Afrika’ya yapılacak yardımların 60 milyar dolar artırılmasını önerdiğini ve bunun için 30 milyar dolar ödemeyi kabul ettiğini söyledi. Liderlerin, küreselleşme konusunda çerçeve şartlarının belirlenmesinde Çin, Hindistan, Brezilya, Meksika ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerle birlikte çalışma kararı aldıkları, ancak G8’in Çin’e genişlemesine sıcak bakılmadığı ifade edildi. Liderler ayrıca AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile birlikte yaptıkları ilk toplantıdan sonra, G8 ülkelerinden ve Tanzanya’dan gençlerle bir araya gelerek dünya ekonomisi, Afrika’ya yardım ve AIDS gibi salgın hastalıklara karşı mücadele konularını görüştüler. Dış Haberler Servisi Almanya’nın Heiligendamm kentinde toplanan G8 ülkeleri hükümet ve devlet başkanları, en dikenli konu küresel ısınma dahil tüm konularda bir anlaşmaya vardılar. Küresel ısınmayla mücadele konusundaki anlaşma, ev sahibi Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından duyuruldu. Merkel, “Karbondioksit salınımının durdurulması ve kaydadeğer oranda azalma konusunda” anlaşmaya vardıklarını ifade etti. “Anlaşmaya varılması büyük bir P Hayır! Oysa, Irak’taki savaşın rejim değişikliği temelli olmadığını… Ortadoğu haritasında topyekun bir değişikliğin hedeflendiğini 2003’ten beri biliyorduk (*). Ülke sınırlarındaki değişikliğin Irak’la sınırlı kalmayacağını… Sınır ve komşu değişikliklerinin Türkiye de dahil olmak üzere bölgedeki tüm ülkelerin “yazgısı” olacağı da bildiklerimiz arasındaydı. Kaldı ki, Donald Rumsfeld Suriye’yi Irak’a yardım etmekle, İran’ı kitle imha silahları üretmekle suçlarken… Colin Powell’ın Irak’tan sonra Suriye ve İran’ın da ABD’nin saldırı listesinde olduğu sözleri hep kulaklarımızdaydı. Kısacası, savaşın, ulusal sınırların yanı sıra bu sınırlar içindeki coğrafyaları da haritalandıracağı… “Yeni Dünya”nın haritasının yeni silahlar, yeni silahların yarattığı yeni mikroplar, yeni hastalıklar ve yeni ölümlerle çizileceği belliydi. Daha dört yıl öncesinde kesinleşen bu tabloda Türkiye’nin, Türkiye’de yaşayanların bile algılayamadığı derecede yüksek bir askeri ve ekonomik önemi olduğunu söylemeye bilmem gerek var mı?.. Bunu anlamak için patlayan mayınlara, bombalara bakmak bile yeter. Türkiye böyle bir konjonktürde 23 Temmuz sabahına hazırlanmakta. Ne var ki, AKP de dahil olmak üzere seçime giren partilerin hiçbirinin programında bu konjonktüre uygun ekonomik karşılıklar yok! Aksine, başta insan ve enerji olmak GÖZ UCUYLA TÜRKEL MİNİBAŞ Irak’taki Tuzağın Farkında mıyız? faiz oranları. Pusulanın ibresi son yıllarda bizim gibi ülkeleri gösterirken geçtiğimiz günlerde değişmeye başladı ve... ABD’de faiz oranları uzun zamandır değişmemesine rağmen Avrupa Merkez Bankası’nın kararı faizleri yüzde 4’e yükseltti.. Avrupa ve Amerika kıtasındaki eğilime Asya kıtasından Yeni Zelanda da katıldı. ABD’deki uzun vadeli tahvillerin faizi bir yıl öncesine göre yükseldi. 10 yıllık tahvillerin yüzde 5 psikolojik sınırını kırarak yüzde 5.20’ye doğru tırmandırdı. Faizler yükseldikçe tahvillere olan taleple birlikte ABD Merkez Bankası’nın faiz arttıracağı beklentisi de arttı. Bu artışın New York ve diğer borsalardaki karşılığı şimdilik zararsız. Sürekli düşüşler yaşanmaması ABD’nin faiz indirimiyle ilgili kararına bağlı olacak. Dünya petrol fiyatlarının Irak nedeniyle çizdiği zik zaklara bir yenisi daha eklendi ve 72 dolara fırladı. Bu gelişmelerin iki anlamı var: üzere tüm kaynaklarını hesapsızca yeni dünyanın inşasına açmış bir Türkiye programı var. Kimi faiz dışı fazlayı düşürüp fakir fukaraya aktarma vaatleriyle oy toplamayı hedefliyor! Kimisi de “yapısal reform” adı altında son kalan kilit sektörleri piyasalaştırarak ulusötesi sermaye çevrelerinin desteğiyle iktidarı koruma çabasında! Oysa… Türkiye’den kafayı çıkarıp yeni dünyaya bakıldığında 2007 ve 2008’in geçen dört yılın bolluğunda geçmeyeceği görülmekte. Teröre dayalı global savaşın yaygınlaşması ve kısa vadeli sermaye hareketlerinin yön değiştirmeye başlaması iyimser öngörüleri zorlaştırmakta. İsterseniz işe yeniden inşanın temel girdisi olan kısa vadeli sermaye hareketlerinden, yani sıcak paradan başlayalım: Malum, sıcak para sermayenin globalleşmesinde bir nevi serhat beyi. Özellikle Türkiye gibi piyasa ekonomisiyle yeni tanışan ülkelerde global sermayenin doğrudan yatırımcılarının akıncıları görevi görmekte. Sıcak paranın pusulası da 1. Yeniden inşanın temel girdisi olan sıcak para hareketlerinin yön değiştirmek üzere olduğu! 2. Türkiye gibi ekonomi politikaları sıcak parayla beslenen ülkelerin sıcak paranın çıkmaması için faizleri yükselteceği ya da sıcak parasız yaşama geçiş yapacağı! Yani? İktidarı oluşturacak parti ya da partilerin AKP’nin geçmiş iktidar dönemi gibi likidite bolluğuyla karşılaşmayacağı kesin! Moody’s’in Başkan Yardımcısı Kristin Lindow’un Merkez Bankası’nın daha fazla kredibiliteye gereksinimi olduğu ve “Askerin Irak’a girmesi belirsizlik yaratır” sözleri başka nasıl yorumlanır bilmiyorum ama… Borsasının yüzde 70’ten fazlası yabancıların elinde olduğu; Cari açığın GSMH’nin yüzde 7’sini geçtiği ve yıl sonunda yüzde 7.25’e çıkacağını; Cari açığının yüzde 80’inin yabancı yatırımcı tarafından finanse edildiğini; artık bilmeyen yok. Zaten Moody’s gibi kurumlar da bildiği için bu denli fütursuzca konuşabiliyor ya!. Ya sıcak para karşılığında ABD’li askerlerin yeri, ya da terörle ıslah olmak! (*) Bu Kez Düşmanın Adı Terör, Türkel Minibaş, Cumhuriyet Kitapları, Sayfa 35 [email protected] www.turkelminibas.net en yağcı basını sadece Türkiye’de vardır diye düşünüyordum. Ancak hafta içinde Alman “Bild” gazetesini okuyunca anladım ki dostumuz Almanların da bu konuda bizden geri kalır yanları yokmuş. Üstelik Alman basınının bize fark attığını bile söyleyebilirim. “Bild” gazetesi önceki hafta yapılan G8 toplantılarındaki başarısından dolayı Angela Merkel’i “Dünya Güzellik Kraliçesi” olarak ilan etmiş. İlk başta Merkel ile dalga geçiyorlar sandım. Ama baktım ki kadıncağızı ciddi ciddi “Güzellik Kraliçesi” seçmişler. Önce oturup düşündüm. Kendi kendime sorular sordum ve sizinle paylaşmak istedim. Şimdi lütfen bana söyleyin, Angela Merkel dünya güzeli seçilecek kadar nefis bir kadın mı? Bence hayır. Üstelik çirkin ve soğuk bir kadın. Peki herhangi bir güzelin kraliçe unvanı alabilmesi için birtakım özelliklere sahip olması gerekmez mi? Tabii ki gerekir. Hadi diyelim ki “huyu güzel olsun, kendisinin güzel olması bir şey ifade etmez.” O zaman da şu soruyu sormamız lazım: Sizce Merkel’in huyu güzel mi? Almanya’da yaşayanlar daha iyi bilir, ama benim edindiğim izlenim ve aldığım bilgilere göre bu kadıncağızın huyu da güzel değil. “Bild” gazetesi Güzellik Kraliçesi seçerken neleri kıstas almış? Bu faktörlere de bir bakalım. Gazeteye göre Merkel, G8 zirvesi sırasında üstün performans göstermiş! Eski Doğu Alman istihbarat teşkilatı “Stasi’nin” yıllar önce uyguladığı (ter kokusu örneği alınması gibi) yöntemler ile protestocuların fişlemesinin ne gibi performansı olurmuş bilinmez. Üstelik Alman sahil güvenlik kuvvetlerinin protestocuların üzerine hücumbotlarını sürüp batırmasının “Bild” gazetesi için başarı hanesine yazılması aslında kınanacak bir olay. Gazeteye göre, Merkel G8 zirvesinden çıkan kararlar dikkate alındığında, global ısınma ile mücadele, Afrika’ya daha fazla yardım gönderilmesi ve Bush ile Putin’in barıştırılması konularında başarı sağlamış. İnsaf demekten başka bir şey söylenemez. Şimdi bu yağcı gazetenin Merkel konusundaki başarı kriterlerini tek tek mercek altına alalım. ABD yetkilileri global ısınma ile ilgili oluşturulacak organizasyonlara (KYOTO dahil) kesinlikle katılmayı reddediyorlar. Üstelik Amerikan basın organlarında geçen günlerde çıkan haber ve yorumlarda Bush hükümetinin bu konuda basına ambargo uygulamaya yönelik baskılar yaptığı da ortaya çıktı. O zaman Merkel’in ev sahipliğini yaptığı G8 toplantısında “Global ısınma ile mücadelede anlaşma sağlanmıştır” sözü kimi inandırır? İçinde ABD’nin olmadığı, karşı çıktığı bir konuda “anlaşma sağlanmıştır” ifadesi yalan değil de nedir? Geçelim “güzellik kraliçesi” seçilmesindeki diğer faktöre: Afrika ülkelerine daha fazla yardım sağlanması” konusuna. Geçtiğimiz yıl yapılan G8 toplantısında da bir karar alınmış ve 60 milyar dolar tutarındaki yardımın acil kaydıyla açlık çeken Afrika ülkelerine gönderileceği açıklanmıştı. Bu kararın üzerinden geçen bir yıl içinde liderlerin hiçbiri sözünü tutmadığı gibi bugüne kadar sadece 13 milyar dolar yardım toplanabildiği ortaya çıktı. Liderler, yani G8’in şovmenleri, Heiligendamm’daki zirvede de geçtiğimiz yıl olduğu gibi Afrika ülkelerine 60 milyar dolar “yardım sözü” vermiş. Ben kesinlikle bu paranın yarısının, hatta yarısının yarısı kadar bile bir paranın toplanamayacağını ileri sürüyorum. Siz, G8 ülke liderlerinin verdikleri sözleri tuttuklarını gördünüz mü? Dünya Güzellik Kraliçesi Merkel’in diğer “başarısına” gelince: Bush ile Putin’i barıştırmış! Her B Eski Sırp lidere 35 yıl hapis LAHEY (AA) Birleşmiş Milletler Savaş Suçları Mahkemesi, Hırvatistan’da Sırpların eski lideri Milan Martiç’i 35 yıl hapis cezasına mahkum etti. Hollanda’nın Lahey kentinde yargılanan 52 yaşındaki Martiç, Hırvatistan’ın kuzeydoğusundaki Krayina bölgesindeki yüzlerce kişinin ölümünden, işkenceden ve Sırp olmayanlara karşı yürütülen etnik temizlikten suçlu bulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle