05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı Hrant Dink cinayeti zanlısı O.S, mahkemede vicdan azabı duyduğunu söyledi 5 EKİM 2007 CUMA GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK Din Özgürlüğü anayasa taslağı üzeRTE, rinde yapılan açıklamaları aceleci buluyor ve “yargısız infaz” diye niteliyor. Son incilerinden biri bu. Ancak; RTE, tartışmalardan uzak tutmaya çalıştığı konu, bir başka konu: Din özgürlüğünün Türkiye’de uygulanma biçimi. Din özgürlüğünün ülkemizde laik bir sistemde olması gerektiğinden fazla, İslam devletlerine yakışır hatta ilkel biçimde uygulandığı yadsınabilir mi? Havaalanında ikinci kez apronda namaz kılınması… Namaza durmak için uçağın kıbleye çevrilmesinin dayatıldığını öne süren açıklamalar… Yakın bir dostun eşi anlattı Tokat’tan otobüsle gelirken tek bir kişinin, namaz kılacağını söyleyerek şoförün aracı durdurmasına neden oluşu… …Yine bir aile dostunun bizzat yaşadığı bir olay Ankara’nın göbeğinde pazara giden başı açık bir hanımefendiye takkeli bir satıcının, “Bu kadına mal satmayınız” diye bağırması üzerine pazar esnafının çoğunun çağrıya uyması… …Geçen cuma günü New York’un ünlü Waldorf Astoria otelinde RTE’nin de katıldığı iftar sürerken balo salonunun yanındaki küçük salonun mescide çevrilmesi ve halılar üzerine beyaz çarşaflar serilerek davetlilerin toplu akşam namazı kılmaları… ...gibi olaylar ülkemizde din özgürlüğünün RTE sayesinde artık yasal, toplumsal hiçbir kuralı dinlemeyecek ölçütlerde uygulandığını kanıtlıyor. Dünden bugüne RTE’de İslam anlayışı ve uygulaması üzerinde hiçbir değişim olmadığı nedense kabul görmüyor. RTE, İslam cumhuriyeti özlemiyle “demokrasi bir araçtır” diyordu; bugün “din de bir amaç değildir” gibi ekleme yaparak dünkü sözünü yumuşatmaya çalışıyor. Bu yoldan aslında demokrasi elbette kafasındaki amaçlara varmak için bir araç olduğunu içeren dünkü sözünün arkasında durduğunu göstermek istiyor. ??? Hocaları Erbakan’ın “kanlı mı kansız mı” sözcüklerindeki yanlışlığı kavrayan bugünkü öğrencileri; başta RTE ve peşinden gidenler, amaçlarının uygulamalarla “kansız” gerçekleşebileceğini kanıtladılar. Laiklik sadece sözde değil özde de erozyona uğradı. Bugünlere demokrasinin bütün kurallarından yararlanan Erbakan’ın 1965’lerden sonra başlattığı eylemlerle gelinmedi. Din konusundaki gelişmeler geriye dönüşü olmayan bir nehre benziyor. Demokratik sürecin başladığı 1946’lardan bu yana gelen giden bütün hükümetlerin din konusunda verdiği ödünlerle olay, ılımlı İslama ve artık daha ileri aşamadaki örneğin Malezya benzeri rejimlerin kapıyı çalmasına kadar uzandı. Seçimde Ankara’nın Çankaya dışında bütün ilçelerinde AKP’nin kazanması, AKP hükümetinin din etkenini kullanmadan sosyal ve ekonomik vaat ve yardımlarına bağlanabilir mi? Ankara’yı çevreleyen varoşları gezip dolaşınız. Sokakta başı açık birkaç kadına rastlayabilirsiniz, çoğu “kapalı”. Ramazan günlerinde kimi ilçelerde iftar sonrası eğlenceler düzenleniyor; takkeli, cüppeli adamlarla tamamen örtünmüş kadın konuşmacılar dinle ilgili yarışmalar düzenliyor, din kitapları dağıtılıyor. Plana göre toplum adım adım alt düzeyden üst düzeye doğru laiklikten uzaklaştırılıyor. ??? Malezya’dan yazıyorlar: “Aslında –bizde olduğu gibi Malezya Anayasası, din özgürlüğünü garanti altında tutuyor. Ancak bu garanti, toplumsal baskı mahalle baskısı nedeniyle kâğıt üzerinde kalıyor.” Türkiye’de bir başbakan, kimsenin kıyafetine karışılamaz sloganı altında devrim yasalarını savunur görünüyor. Ama türbana, kapanmaya, şimdilik az da görünse kara çarşafa yeşil ışık yakıyor. Anayasal din özgürlüğü mü? İslam kurallarını uygulamak koşuluyla evet! Savunur görünerek laikliği kâğıt üzerine hapseden bütün uygulamalara şapka çıkarmak! RTE’nin dilinden düşürmediği Atatürk’ün sözü “Türkiye’yi muassır medeniyet seviyesine çıkarmak mı?” Batı’ya (çağdaşlığa) giden yolda Doğu’ya (gericiliğe) koşmak! ‘Beni Yasin zorladı’ Hilal KÖSE Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 19 sanıklı davanın ikinci duruşması yapıldı. Psikolog nezaretinde ifade veren katil zanlısı O.S. kendisini Yasin Hayal’in zorladığını söyledi. Hap ve uyuşturucu kullandığını belirten O.S. pişman olduğunu belirterek “Ailesi olduğunu bilseydim öldürmezdim” dedi. Davanın ikinci duruşması yoğun güvenlik önlemleri altında gerçekleştirildi. Katil zanlısı O.S’nin 18 yaşından küçük olması nedeniyle basına ve izleyicilere kapalı yapılan duruşmaya muhbir Erhan Tuncel, azmettirici Yasin Hayal ve katil zanlısı O.S’nin de aralarında bulunduğu 8 tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar katıldı. Duruşmada, sanıklar O.S, Zeynel Abidin Yavuz ve Uzundal ilk kez ifade verdi. Sanıkların ifadesi alınırken, etkilenme olmaması için müdahil avukatların isteği üzerine diğer sanıklar dışarı çıkarıldı. Kendisini Hayal’in azmettirdiğini söyleyen O.S, silahı ve yol parası olarak 50 YTL’yi de Hayal’den aldığını ifade etti. Dink’i öldürmek istemediğini, Hayal’den korktuğu için vazgeçemediğini söyleyen O.S, bir hafta önceden esrara başladığını, cinayet günü de Hayal’in verdiği iki adet Extacy hapını cesaret vermesi için içtiğini ifade etti. İstanbul’a geldikten sonra cinayeti işlemekten birkaç kez vazgeçtiğini, ancak Hayal’in telefonda “Ben buradayım, ailen de burada” diye tehdit ettiğini anlatan O.S, başına taktığı beyaz berenin anlamı sorulunca, “Aslında ben bilmiyorum ama bir anlamı varmış” dedi. Dink’i bankadan çıkarken gördüğünde şoka girdiğini ifade eden O.S, “Sonrasını, ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Dayımın evinde kendime geldim. Sabaha kadar uyuyamadım” dedi. Olaydan sonra vicdan azabı duyduğunu ifade eden O.S, yakalanacağını anladığı anda Trabzon’a doğru yola çıktığını ifade etti. Hayal’den korktuğu için bir önceki oturumda ifade vermediğini dile getirdi. Erhan Tuncel’in ev arkadaşı sanık Tuncay Uzundal ise bu cinayetin arkasında PKK’nin olduğunu ileri sürdü. Tuncel’in namaz kılmadığını, Trabzon’da PKK’li üst düzey birisiyle ilişkisi olduğunu bildiğini anlatan Uzundal, Abdullah Öcalan’ın bu davada yargılanması gerektiğini söyledi. Zeynel Abidin Yavuz ise “Bana ‘Dink’i sen öldüreceksin’ dediler. Ama ben uzak durmaya çalıştım” diye konuştu. Sanıkların ifadesi alındıktan sonra diğer sanıklar da içeri alınarak çapraz sorguya geçildi. Bu sırada taraf avukatları sanıklara doğrudan soru sorma fırsatı buldu. Tuncay Uzundal ile ilgili sorular yöneltildiğinde O.S, “Onun jandarmayla ilgili çok büyük sorumlulukları var” yanıtını verdi. Uzundal ise kendine yöneltilen bir soruya, “Jandarmadan çekiniyorum. Zaten McDonald’s bombalaması jandarmanın sorumluluğunda gerçekleştirildi” yanıtını verdi. Meclis’in Yeni Dönemi! Temmuz seçiminde oluşan Meclis, yeni yasama yılına res22 men başladı. Ama fiilen bayramdan sonra çalışacak... AKP’liler, “Meclis toplandı dağıldı” demesinler diye, TBMM’yi bayrama kadar açık tutacaklar, yeni yasa getirmeyerek büyük ölçüde açkapa yapacaklar. İlk dikkati çeken şu ki; Meclis ortak bir ruhtan uzak görünüyor. AKP’den başlarsak... Tüm iktidar partisi milletvekilleri biliyor ki, başta anayasa olmak üzere, hangi konuda ne tür bir değişiklik planlanıyorsa bunun hazırlığı partinin genel merkezinde yapılacak, kendilerine parmak kaldırıp indirmek düşecek. 22 Temmuz’dan sonra “Başbakan bürokratı” olarak adlandırabileceğimiz özel kişilerin yaptığı anayasa değişikliği çalışması ve kamuoyunun onlara bakışı dikkate alındığında, bu saptamamız yerine oturacaktır. TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın elbette en büyük şansı bu koltuğa Bülent Arınç’tan sonra oturmuş olması. Bunun yanında son 10 gün içinde yaptığı açıklamalar, TBMM’nin bütün partilerin ortak zemini olması için çaba harcayacağını gösteriyor. Yeter mi? Sanmıyoruz! Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açılış konuşmasının özeti şuydu: AKP’nin cumhurbaşkanı olarak anayasa konusundaki taraflılığını sürdürdü, “Mutlaka yenisi yapılacak” deyip onaylama makamı olarak “ihsası rey”de bulundu! ??? İktidar böyle; muhalefet nasıl? CHP, Gül’e karşı nasıl bir tutum takınacağını dalgalanmaya bırakmış görünüyor. Zaten ana muhalefetin ana işi kendi içindeki gelişmeler. CHP’de 22 Temmuz sonrasındaki derin sessizlik, derin çatlaklar oluşturmuş olabilir. Derin çatlakların yarattığı bir dizi fay dalı dikkati çekiyor. Bakalım her fay dalı, ne kadar faydalı! Önümüzdeki günlerde başlıca işlerimizden biri CHP’nin içi olacak! MHP için şöyle bir yorum yapsak, bilmem abartmış olur muyuz: Meclis dışındayken sesi daha çok çıkıyordu! 22 Temmuz sürecinde MHP için şu yorumu yapanlar vardı: Ana muhalefet işlevini CHP’nin elinden alacak bir hareketlilikte görünüyor! Düne kadar MHP böyle bir tablo çizmedi. Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin sözleri ise MHP’nin Meclis’e ısınmaya başladığı yorumlarını gündeme getirebilir. Yeniden altını çizelim, MHP’den gerilimli muhalefet isteyen yok; AKP iktidarının ulusal duyarsızlıklarına bir nebze denge oluştursun yeter. ??? DTP’nin kendi gündemi doğrultusunda siyaset yapacağı bir kez daha ortaya çıktı. Şırnak’ta terör örgütünün yöre insanlarına karşı giriştiği saldırıda DTP’nin takındığı tutum, hangi zeminde siyaset yaptığını gösteriyordu. Şırnak’ta 12 kişinin ölümüne neden olan saldırı akıllara şu soruyu getirdi: Terör örgütü başa mı dönüyor? Yeniden silahlı propaganda yöntemini mi öne çıkarıyor? Bu sorunun yankıları sürerken DTP’nin terörü ve terör örgütünü kınamak yerine, doğrudan hükümeti sorumlu tutması dikkat çekiciydi. Türkiye, terörün ulaştığı boyutları tartışırken ABD’den bir haber geldi: ABD’nin terörle mücadele özel koordinatörü Ralston istifa etti! Amerikalılar bu bilgiyi doğrulamıyor ama kulislerde Ralston’un istifa mektubunu verdiği konuşuluyor. Yaklaşık bir yıl önce oluşturulan koordinatörlüğün o ilk günlerinde böyle bir yöntemin tutmayacağını sık sık vurgulamıştık... TBMM’nin 23. dönem 2. yasama yılı başladı. Genel görünüm umut vermiyor. Dileyelim ki yanılalım; Meclis, tam anlamıyla milletin Meclis’i olsun! ankcum?cumhuriyet.com.tr PAMUK’TAN ÖZÜR Duruşmada azmettirici Yasin Hayal’in yazar Orhan Pamuk’u tehdit etmek suçuna ilişkin savunması alındı. Hayal, “Kendisinden ve kamuoyundan özür dilerim” dedi. Dink ailesinin avukatı Ergin Cinmen, yakın zamanda basına yansıyan polis memuru Muhittin Zenit ile Erhan Tuncel’in konuşmalarını okuyarak, Zenit hakkında soruşturma açılması için valiliğin iznine gerek olmadığını belirterek suç duyurusunda bulundu. Duruşmaya tanık olarak gelen jandarma çavuş Veysi Ateş’in bir sonraki oturumda dinlenmesine karar verildi. Dosyaya Kocaeli Devlet Hastanesi’nden gönderilen raporda, O.S’nin psikiyatrik incelenmesinde akıl hastası olduğuna ilişkin bir bulguya rastlanmadığı belirtildi. Gece saat 22.30 sıralarında kararını açıklayan mahkeme heyeti, ilkinde kabul ettiği bazı talepleri bu oturumda reddetti. Cinayetten sonra Tuncel ile yaptığı telefon görüşmeleri basında yer alan polis memuru Zenit hakkında, yargılanmasına gerek olmadığı yönünde karar verildiğini anımsatarak, yeniden suç duyurusunda bulunulmasına yer olmadığına karar verdi. Zenit’e ait üç sayfalık, üzerinde gizli damgası bulunan telefon çözüm tutanağını basında yayımlayanlar hakkında gerekli işlemin yapılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılmasına hükmetti. Tuncel’e ilişkin İstihbarat Daire Başkanlığı’nın savcılığa gönderdiği ve incelendikten sonra imha edilen tutanakların ‘imha edilmiş olduğundan’ mahkeme dosyasına istenilmesine yer olmadığına da hükmedildi. Tuncel’in Mülkiye müfettişlerine tanık olarak yaptığı açıklamaların İçişleri Bakanlığı’ndan istenmesine karar veren mahkeme heyeti duruşmayı 11 Şubat’a ertelendi. Dink’in eşi Rakel Dink, kızı Delal Dink ve kardeşi Hosrof Dink, Beşiktaş’taki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya katılmak üzere adliyeye girerken destek için toplananların alkışlarıyla karşılandılar. Araçta kışkırtıcı çıkartma İstanbul Haber Servisi Hrant Dink cinayeti zanlısı O.S’yi Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan adliye binasına getiren 06 AG 6063 plakalı cezaevi aracının ön kısmındaki daire içine alınmış Türk Bayrağı ve etrafında “Ya sev ya terk et” yazılı olan çıkartma dikkat çekti. Çıkartma daha sonra güvenlik güçleri tarafından beyaz bir kâğıtla kapatıldı.Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na ait cezaevi aracındaki çıkartmayla ilgili adli ve idari soruşturma başlatıldığı bildirildi. Sanıklardan Zeynel Abidin Yavuz’un üzerinde üç hilal bulunan çorabındaki “Hepimiz Türküz, MHP” yazısı dikkat çekti. Duruşma başlarken başka davalardan yargılanan bazı sanıklar “Hepimiz Hrant Dink’iz, hepimiz Ermeniyiz” sloganları atarken, Dink davası sanıkları da “Hepimiz çeteyiz, hepimiz Mehmetiz” sloganlarıyla karşılık verdi. Duruşmaya verilen arada basına bilgi veren Dink Ailesi’nin avukatlarından Ergin Cinmen, “Bu olayı bir sene önceden Celalettin Cerrah biliyordu. Bu konuda suç duyurusunda bulunacağız. Bütün bu mekanizma Cerrah’ta kilitleniyor. Ama aslında kilitlenmiyor. Her şeyi saklıyorlar” şeklinde iddialarda bulundu. Adliye önünde açıklama yapan Alman Birlik Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile 301. maddeye ilişkin görüşme yapacağını ifade ederek “Hrant için şu sözü hatırlayalım. Unutmayın, unutmak öldürür” diye konuştu. Duruşmaya girmeyen Dink’in kardeşi Yervant Dink ise “Davanın bu hafiflikte gideceğini biliyordum. TCK’nin oturmamış yanlarından yararlanacaklarını biliyordum. Suçu birbirlerinin üzerine atarak işin içinden çıkacaklar” dedi. Çok sayıda aydın, sanatçı ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi Barbaros Parkı’nda “Hepimiz tanığız, adalet istiyoruz” yazılı pankart taşıyarak bir araya geldi. ÖDP Milletvetkili Ufuk Uras, “Bugün bazı devlet görevlilerinin cinayetin planlanmasına ortak olduklarını gördük. Bu çok acı” diye konuştu. TBMM Başkanı Toptan ve eşinin ev sahipliğinde düzenlenen resepsiyona 78 AKP’li ‘türbanlı’ eşleriyle geldi. (AA) AKP’den Meclis’te türban şov ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Köksal Toptan ile eşi Saime Toptan’ın yeni yasama yılının açılışı nedeniyle verdikleri resepsiyona, Şırnak’ta 12 kişinin yaşamını yitirdiği PKK saldırısı ve anayasa tartışmaları damgasını vurdu. Askerlerin katılmadığı resepsiyona, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül eşsiz gelirken 78 AKP’linin “türbanlı” eşleriyle katılması dikkkat çekti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Şırnak’taki olayların arkasında “başka güçler”in olduğunu ima eden DTP’lilere, “Gaflet içindeler, yeminlerine sadık kalmalılar” diyerek tepki gösterdi. TBMM’de 5 yıl aradan sonra Toptan’ın Meclis Başkanlığı’na seçilmesiyle “eşli resepsiyon” dönemine dönüş yapıldı. Toptan çiftinin ev sahipliği yaptığı resepsiyonun başlangıcı iftar saatine denk geldiği için konuklara önce kâğıt bardakta çorba ve ardından yemek ikramı yapıldı. İftar saatinde garsonlar ortada dolaşarak içki servisi yapmazken yan masalarda isteyenlere alkollü içki ikram edildi. İbrahim Halil Mazıcıoğlu, Ziyaettin Akbulut, Muzaffer Baştopçu, Abdurrahman Kurt’un da aralarında bulunduğu 78 AKP milletvekili ile Zonguldak Belediye Başkanı Mustafa Yavuz türbanlı eşleriyle resepsiyona katıldı. Askerlerin katılmadığı resepsiyondaki tek üniformalı Gül’ün yaveri Kurmay Albay Metin Özbek’ti. Bülent Arınç da resepsiyona katılanlar arasında yer aldı. CHP lideri Deniz Baykal resepsiyona katılmadı. MHP lideri Bahçeli, DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu da resepsiyona katılanlar arasında yer aldı. Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth resepsiyonda uzun süre ÖDP milletvekili Ufuk Uras ile sohbet etti. DSP’liler ise Zeki Sezer’e davetiye gönderilmemesini protesto ederek resepsiyona katılmadı. Toptan, Zeki Sezer’e davetiye gönderilmemesi ile ilgili olarak “DSP son seçimlere katılmadığı için davetiye gönderilmemiş olabilir. Ama yine de bunun bilgisi bana verilmeliydi. Eğer gerçekten gönderilmedi ve bizden kaynaklı bir şey ise telefon edip yarın özür dileyeceğim” dedi. Resepsiyona Gül gibi eşsiz katılan Tayyip Erdoğan’ın salondan ayrılmasından yaklaşık 1 dakika sonra Gül, salona geldi. Toptan’la sohbet eden Gül, kalabalığı işaret ederek “Aslında dışarıda da olabilirdi” dedi. Bahçeli, DTP’lilerin Şırnak’taki saldırıların arkasında başka güçler olduğunu iddia ettiklerinin anımsatılması üzerine “Bunlar bilinen taktiklerdir. Hiçbir gerçeğin üstü örtülemez” dedi. Bahçeli, mahalle baskısı tartışmalarıyla ilgili olarak “Türkiye mahalle baskısı aşamasını geçti” diye konuştu. Resepsiyona bir grup partili milletvekili ile katılan DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın açıklamaları ile ilgili sorularla karşılaştı. Şırnak’taki olaydan dolayı “herkesten çok acı duyduğunu” belirten Türk, ancak olayla ilgili faturanın kendilerine çıkarılmaya çalışıldığını savundu. Türk, “Farklı düşündüğümüz için hedef haline getirilmekteyiz” dedi. Bu arada DTP milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Akın Birdal Şırnak’taki olayın araştırılması için Komisyon Başkanlığı’ndan “alt komisyon oluşturulmasını” istedi. Çankaya’daki Olay?.. Baştarafı 1.Sayfada Eğer yeterli önlemler alınsaydı, belki de iftar davetine çağırdığı kişiler şehit aileleri sıfatını taşımayacaklar, kaybettikleri sevdikleri bugün hayatta olacaklardı. Yeni Cumhurbaşkanı hem şehitlerin sorumluluğunu bizzat taşıyor, hem de eşinin türbanını ve iftar davetini Çankaya’da meşrulaştırmak için şehit ailelerini öne sürüyor. Yeni Cumhurbaşkanı kamuoyuna güven vermek için “Rol yapmıyorum’’ demişti. Ancak soru bugün gündemdedir: Sayın Gül Çankaya’da rol mü yapıyor? Ne yazık ki Türkiye’de politikanın içeriği bu dereceye inmiş, bu derekeye düşmüştür. C
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle