04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Erdoğan’la görüşen Ahmedinejad, ‘Enerji konusunda aramızda sorun yok’ dedi C dış haberler ATİNA’DAN MURAT İLEM 5 EKİM 2007 CUMA ABD’ye rağmen işbirliği Dış Haberler Servisi BM Genel Kurulu toplantıları için New York’ta bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad bir araya gelirken ABD’den Türkiye’nin bu ülkeyle enerji işbirliğine gitmemesi yönünde bir uyarı daha geldi. Erdoğan ve Ahmedinejad, BM’de yaklaşık 30 dakika süren bir görüşme yaptılar. Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın da katıldığı görüşmede iki ülke arasındaki ilişkiler ve enerji işbirliği konularının ele alındığı belirtildi. Gazetecilerin sorularını BM koridorlarında cevaplayan Ahmedinejad, iki ülkeyi ilgilendiren konularda görüş alışverişinde bulunduklarını belirterek “Erdoğan ile çok yararlı bir görüşme yaptık. Türkiye ile özellikle enerji konusunda aramızda hiçbir sorun yok” dedi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tom Casey, ABD Temsilciler Meclisi’nin, İran’ın enerji sektörüne yatı Yazdım Gitti (!) kontrolü altındadır. Tüm bunlar dikkate alındığında Bush yönetiminin önemli (!) ismi sayılan Matt Bryza bizim KKTC’li sözde bakana ne desin? Başından savmak için kelime oyunları ile süslü açıklamalar yapıp geçiştiriyor. ??? ABD’de bunlar olurken Bakan Avcı’nın Cumhurbaşkanı da boş durmuyor. Atina’da yayımlanan To Vima gazetesine konuşan M. Ali Talat hem önemli (!) tespitlerde, hem de itirafta bulunarak “ben resmen işbirlikçiyim” diyor. AB istediği için Kıbrıs’taki tüm stratejilerini ve politik sistemlerini değiştirdiklerini belirten Talat, “Yes be annem, dememize rağmen bize verdikleri sözleri tutmadılar” diyerek dert yanıyor. Yine Talat’a göre eskiden Kıbrıs’ta yalnız siyasetçiler bölünürmüş, şimdi artık halklar da bölünmüş. Siyasetçiler şu anda bir çözümü kabul etseler bile halkların kabul edeceğinden emin değilmiş. Üstelik, gözlemine göre, referandumdan sonra halklar da birbirlerine yabancılaşmış. Röportajın sonunda bilinen gelişmeyi dile getirip “Rumların tepkileri nedeniyle izole durumdayız” diyor. Bunları söyleyen KKTC’nin sözde cumhurbaşkanı. Nasıl olmuş da Kıbrıs gerçeğini fark etmiş, hayret. Bir de utanmadan sızlanarak “Rumların tepkileri nedeniyle zor durumdayız” diyor. Bu noktada Talat’a şu soruları yöneltmek lazım: Peki sen “Yes be annem!” diye ortalıkta dolaşıp, milleti kandırmak için yapmadığın cambazlık kalmazken, bu olacakları tahmin edemiyor muydun? EOKA’nın hızlı çetecisi Tassos Papadopoulos’u tanımıyor muydun? Sana söz veren AB’nin oyun oynadığını göremedin mi? Seni ve satılmış ekibini kullandığını anlayamadın mı? Kıbrıs gerçeği ile senin politikaların arasında kan uyuşmazlığı olduğunu herkes görürken sen neden “beyaz bastonluyu” oynadın? 1974 barış harekatından sonra yıllarca Rum tarafı ile görüşmeler yapıp ipliklerini pazara çıkartan Denktaş’ın politikalarını neden hiç incelemedin? Neden tüm dünyanın Denktaş’a karşı olduğunu araştırıp sorgulamadın? Rumları izledikleri yol ve tutumları konusunu neden mercek altına almadın? Neden ve neye dayanarak RumYunan ikilisine ve Papadopoulos’a güvendin? Sorular çok, ancak karşında muhatap yok. Daha doğrusu adam gibi adam yok. Sizin anlayacağınız Kıbrıs bildiğiniz gibi. Biz ise bir kere daha yazdık gitti [email protected] TÜRKİYE İLE İRAN İMZAYI EKİMDE ATIYOR Ekonomi Servisi Türkiye ile İran arasında, İran ve Türkmenistan doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılmasının önünü açan mutabakat zaptının ikinci aşamasının ekim ayında Ankara’da imzalanması bekleniyor. Türk ve İranlı yetkilileri, gelecek ay İran Petrol Bakanı Gulamhüseyin Nozari’nin Ankara’yı ziyaret edeceğini ve iki ülke arasında temmuz ayında imzalanan doğalgaz mutabakat zaptının ayrıntılarının netleştirileceğini ifade ettiler. Ön anlaşmaya göre, İran ve Türkmenistan’dan gelecek olan yılda 30 milyar metreküp doğalgaz Türkiye üzerinden Avrupa’ya ihraç edilecek. Türkiye yıllık üretimi 20.4 milyar metreküp olan Güney Pars’taki üç sahayı ihalesiz olarak alacak. rım yapan yabancı şirketleri hedef alan yasa tasarısını kabul etmesinin Türkiye’ye ne tür bir mesaj gönderdiği sorusu üzerine “...Bu tasarının Türkiye’yi veya herhangi bir başka ülkeyi tek başına hedef aldığını düşünmüyorum’’ yanıtını verdi. Casey bununla birlikte ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Nicholas Burns’ün, Türkiye’ye yaptığı ziyaretinde belirttiği gibi şu sıra herhangi bir ülkenin İran’daki ekonomik faaliyetlerini genişletmesi için uygun bir zaman olmadığını savundu. Uluslararası toplumun, Güvenlik Konseyi kararlarına uymaya İran’ı ikna etme yönünde tam desteğe ihtiyacı olduğunu söyleyen Casey, “Elbette Türkiye’nin, bu çerçevede tam işbirliği yaptığını görmek isteriz’’ dedi. ABD Temsilciler Meclisi’nden geçen yasaya ve Washington yönetiminden gelen uyarılara karşın Ahmedinejad’la Erdoğan arasındaki görüşmede enerji işbirliğinin ele alındığı kaydedildi. (Fotoğraf: AA) WASHINGTON ABD Senatosu, önde gelen Demokrat Senatör Joe Biden tarafından önerilen ve Irak’ın gevşek bir federatif yapı içinde 3 bölgeye ayrılmasını öngören tasarıyı Cumhuriyetçilerin de desteğiyle 23’e karşı 75 oyla kabul etti. Tasarı Irak’ın, “bağımsız, tek bir federal ülke” olarak kalmasını önererek Şii, Suni ve Kürt bölgelerine ayrılmasını öngörüyor. Tasarıda, “ABD, Irak anayasasında yer alan ana bölgeler arasında federal bir sistemi ve federal bölgelerin yaratılmasını sağlayacak siyasi çözümü desteklemelidir” ifadeleri yer alıyor. ABD Kongresi’nin üst kanadı Senato’nun Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat Senatör Biden’in tasarısı, petrol gelirlerinin denetiminin ise Bağdat yönetiminde kalmasını öneriyor. Bağlayıcı olmamayan ve Başkan George W. Bush’un Irak politikasına karşı çıkan önerinin ABD Kongresi’nin ileride bu konudaki tutumu için temel oluş ABD Senatosu Irak’ın bölünmesine ‘yeşil ışık’ turabileceği görüşü iletiliyor. Kimi uzmanlar, Biden’in önerisinin, Irak’ın parçalanarak 3 ayrı ülkeye bölünmesini öngörmemekle birlikte, gelecekte bu yöndeki bir gelişmeye dolaylı olarak “yeşil ışık’’ yaktığı görüşünü savunuyor. Demokrat başkan aday adayı Senatör Hillary Clinton da Biden’in tasarısını destekleyenler arasında. Biden’in tasarısının 26 Cumhuriyetçi senatör tarafından desteklendiğine işaret eden gözlemciler, bu parti içinde Cumhuriyetçi Başkan Bush’a karşı isyanın yaygınlaşmakta olduğunu belirtiyor. ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat Senatör Joe Biden’in önerdiği tasarı 23’e karşı 75 oyla kabul edildi. (AP) Olli Rehn: Türban konusunda AİHM kararlarına uyulmalı AB’den AKP’ye uyarı Elçin POYRAZLAR WASHINGTON Avrupa Birliği’nin (AB) Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn, türban konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uyulması gerektiği uyarısında bulundu. Washington’da German Marshall Fonu adlı düşünce kuruluşunda “AB genişlemesinin geleceği nedir” konulu toplantıya konuşmacı olarak katılan Rehn, AKP hükümetine yeni anayasa, türban, laiklik ve ifade özgürlüğü konularında mesajlar gönderdi. Türkiye’deki türban tartışmalarına yönelik olarak Rehn, “Biz AİHM’nin türban konusunda iki yıl önce aldığı kararları temel alıyoruz. Mahkeme hükmünün, ileride verilecek kararlarda dikkate alınması önemlidir” şeklinde konuştu. AİHM temyiz mahkemesi Kasım 2005’te Türkiye’deki üniversitelerde türban yasağının “insan hakları ihlali olmadığı” yönünde karara varmıştı. AKP tarafından hazırlanan anayasa taslağının Türkiye’nin laik, demokratik yapısını değiştirme olasılığına yönelik Cumhuriyet’in sorusunu yanıtlayan Rehn, “Benim laik demokrasiye inancım çok güçlü. Bu iki unsur da Türk anayasasının 1’inci maddesinde yer alıyor. Umarım Türk halkı AB sürecini ülkede laik demokrasiyi sağlamlaştıracak bir süreç olarak görüyordur” dedi. ENİ ANAYASAYI GÖRMEYİ BEKLİYORUZ’ Türkiye’nin yeni anayasasının içeriğini görmek için beklediklerini söyleyen Rehn, ifade özgürlüğünün yanı sıra temel özgürlüklerin yer aldığı bir anayasayı memnuniyetle karşılayacaklarını ifade etti. Yeni anayasada özellikle ifade özgürlüğü konusunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun biçimde değiştirilmesi veya düzenlenmesi gerektiğini söyleyen Rehn, “Onlarca yazar ve gazeteciye görüşleri yüzünden dava açılmasını kabul edemeyiz” dedi. Rehn, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda Avrupa halkının olumsuz tavrını Amerikalıların anlamadığına dikkat çekerek “ABD başkanlık seçiminde bir ‘Y adayın Meksika’nın ABD’nin 51. eyaleti olması talebiyle geldiğini düşünün” şeklinde benzetme yaptı. Rehn, Amerikalılar için de göç, kültür ve sınırlar konusunun gündeme geleceğini belirterek Türkiye konusunun AB kamuoyu için hassas olduğuna dikkat çekti. Rehn benzetmesinde ayrıca, “Meksika’da derin devlet reforma uğradı, Türkiye’de ise halen reform sürecinden geçiyor” ifadelerini kullandı. amam, dedim, artık bir süre Kıbrıs konusunda kalem oynatmayacağım. Ancak yine olmadı. KKTC’nin dışişleri bakanı ABD’ye gitmiş ve orada bir dizi temaslarda bulunmuş. Önce Bush’la, ardından mevkidaşı Rice’la ve son olarak müsteşar yardımcısı Matt Bryza ile görüşmüş! Keşke bu yukarıdakilerin ilk ikisi ile görüşebilseydi. Ya da görüşemese bile yanlarında yürüseydi. Maalesef görüşme bu yazdıklarımdan sadece sonuncusu ile gerçekleşebildi. KKTC dışişleri bakanını resmi anlamda tanımayan ABD dışişleri yetkilileri bizimkinin karşısına müsteşar yardımcısı Matt Bryza’yı oturtmuşlar. O da Avcı’yı karşısına alıp bol bol nasihat vermiş. “Aman” demiş, “sakın bir adım önde olma politikanızdan vazgeçmeyin. Sürekli önde olun. Önde olmak için sürekli taviz verin. Bir adım arkaya düşerseniz bizi de zor durumda bırakırsınız. Siz önde olursanız desteğimiz sürecek” demiş. Tabii ardından bilinen en önemli klişeyi tekrarlamış: “Biz BM kararları çerçevesinde size yardım etmekte kararlıyız.” Bizim kukla dışişleri bakanı da yaklaşık bir saat süren görüşme boyunca ağlayıp sızlamış. İngiliz futbol takımının maçının Rumlar tarafından engellenmesinden tutun, KKTC’ye yönelik izolasyonlar konusunda tüm bilinenleri dile getirmiş. İnanıyorum ki, Bryza çok üzülmüştür. (!) Hatta o kadar üzülmüştür ki, geçtiğimiz günlerde evlendiği Türk eşi Zeyno’ya o gece sarılıp ağlamıştır. Bilmiyorum belki de görüşmeden sonra sabahlara kadar düşünüp “Bu KKTC’nin hali ne olacak?” sorusuna cevap aramıştır. Türkiye’yi çok iyi bilen Hudson Enstitüsü Avrasya konuları uzmanı olan eşi Zeyno Baran ile birlikte belki de bu konuyu saatlerce tartışmıştır. (!) Kendimizi kandırmayalım, ABD, KKTC için parmağını dahi oynatmaz, oynatamaz. Sadece onlarca yıldan bu yana olduğu gibi Kıbrıslı Türkleri ve Türkiye’yi avutmaya dönük açıklamalar yaparak kendi politikalarını uygulayacak zemin oluşturmaya çalışır. Bryza’nın bizimkine söyledikleri oynadıkları oyunun bir parçası. ABD’deki hiçbir yönetim durduk yerde kalkıp RumYunan lobisini karşısına almaz. Hele Kıbrıs konusunda bunu kesinlikle yapamaz. Yunan asıllı senatörler, milletvekilleri, istihbarat örgütü üst düzey yöneticileri, Beyaz sarayın politika danışmanlarının önemli bir bölümü ya da önemli noktalarında bulunanlar genelde Yunan asıllıdır. Bu saydıklarımıza lobicilik şirketlerini dahil etmiyoruz. İsrail’den sonra ABD’deki en kuvvetli lobiler Yunan asıllıların, dolayısıyla Atina’nın T Ç ok öfkeliler çook!.. Cengiz Çandar’ın ilan ettiği “İkinci Cumhuriyetin milli takımı”, yedekte kalan ama ilk 11’i zorlayacak pek değerli kalemler ve dinci medya, ulusalcı yurtseverlere ateş püskürüyorlar!.. Peki, nedir bu kızgınlığın nedeni?. Türkiye’nin gündemine tüm ağırlığıyla oturan ve tartışma yaratan iki konu: Mahalle baskısı ve “Türkiye Malezya olur mu” sorusu… Öncelikle, ulusalcılara kızmaları yersiz; iki konuyu da gündeme taşıyan onlar değil ki!.. Mahalle baskısı kavramını, Saidi Nursi’ye olan hayranlığı bilinen sosyolog Şerif Mardin, bir röportaj sırasında ortaya attı. Malezya ile Türkiye’yi ABD’nin istediği “ılımlı İslam”a örnek gösteren ise yukarıda saydığım kadronun pek sevdiği ABD’li diplomat Richard Holbrooke’tu!.. Mahalle baskısı kavramını tartışmak, şimdiden hangi boyutlara ulaştığını ve bu gidişle hangi dehşet verici durumlara ulaşacağını örnekleriyle ortaya koymak gerek. Bir örnekle bu konuya şimdilik noktayı koyalım: Anadolu kentlerine uzanmaya gerek yok; büyük kentlerin merkezlerinin biraz dışına çıkın, mahalle baskısının nasıl elle tutulurcasına somut ve vahim olduğunu görebilirsiniz!.. ??? İşte Malezya örneği tam bu noktada önem kazanıyor… DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ ‘Kuyruklu Malezya Yalanı!..’ Yazı, “Türkiye’deki laiklik yaygaracıları” sözcükleriyle başlıyor, Malezya övgüsüyle sürüyor, Osmanlı’ya derin bir özlemle sona eriyor!. Kösebalaban, Malezya’yı “çokkültürlü yaşamanın muhteşem örneğini sergileyen” bir ülke olarak tanımlıyor. Toplumun neredeyse yüzde ellisini oluşturan diğer din mensuplarına başka türlü davranmanın olanaksızlığı zaten ortada. Bizim sözünü ettiğimiz, Müslümanlara yapılan baskı!. Şu anlatım tarzına bakın. İslam hukukunun medeni hukuka dair kurallarının yalnızca talep halinde Müslümanlar için geçerli olduğu, ancak laik mahkemelerin de Müslümanlar dahil olmak üzere herkes için mevcut olduğu bir hukuk sistemiyle yönetiliyor… Düpedüz çok hukuklu sistem demiyor, Müslümanların ezici çoğunluğunun şeriat kanunlarına göre yaşamaya zorlandığını, anayasada yeni yapılacak değişikliklerle tam anlamıyla şeriat hukukuna geçileceğini gizliyor ve Malez Dinci medyanın ve işbirlikçi kalemlerin öfke patlaması da bundan kaynaklanıyor. Bunun için Malezya dizilerinde ortaya konulan “baskıyı ve zorlamayı” sözcük oyunları ve de düpedüz yalan söyleyerek inkâra yelteniyorlar.Yakında bir başka kapıya bağlanacak TMSF gazetesinin genel yayın yönetmeni sırf bu nedenle akıl sınırlarını zorlayarak şu tanımı yapabiliyor: Bugün Türkiye’de sivil anayasa girişimini “Malezya örneğiyle baltalamak isteyen” çevreler… Hiç kuşkunuz olmasın, geçmişinde birçok “manevra” yapan bu türden kalemler, yarın 180 derecelik bir dönüşü aynı maharetle yapabilirler!.. Gazete sayfalarında, ekranlarda bu türden örnek çok. Bir saklama, bir reddetme telaşı ki, sormayın gitsin!.. Bir de saptırma, olabildiğince çarpıtma örnekleri var tabii.. Michigan State Üniversitesi’nden öğretim üyesi Hasan Kösebalaban’ın Zaman gazetesine yazdığı makale tam da bu cinsten… ya’nın bugün sahip olduğu değerleri Türkiye’nin bin yıllık tarihi boyunca yaşattığı değerler olarak gösteriyor. Küçük Osmanlı modeli olarak alkışladığı Malezya değerlerine bir bakalım: 10 yıl önce yüzde 10 olan türbanlı kadın oranı bugün yüzde 80’i aşmış durumda… Kız çocukları 67 yaşından itibaren tesettüre sokuluyor. Malezya’da kadın memurların kamusal alanda türban takması zorunlu. Ramazanda oruç tutmayanları ve iftardan önce Müslümanlara yemek veren lokanta ve büfeleri cezalandıracak bir “oruç polisi” bile mevcut!.. “İslam Dini Dairesi” kadınlara kapanmaları gerektiğini ve nasıl kapanacaklarını anlatıyor. Yoksul insanlara para yardımı yapıyor. Karşılığında özel merkezlerde İslami eğitim almak zorunlu. Eğitim yoksa para da yok!.. Üniversitelerde öğrenciler “brother erkek kardeş” ve “sister kız kardeş” olarak ayrılıyor. İşte ABD’den yazan öğretim üyesinin “Bu değerleri özümsemiş Türkler kendilerini evlerinde hisseder” dediği Malezya bu!.. Şeriat sevdalısı bu arkadaş yazının tek doğru cümlesini ise başlıkta kullanmış: Kuyruklu Malezya yalanı!.. umitzileli?gmail.com Bush savaş parası istiyor Elçin POYRAZLAR WASHINGTON ABD yönetimi, Irak ve Afganistan’da 2008 yılı savaş harcamaları için yaklaşık 190 milyar dolarlık bütçe talep etti. ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Senato’nun Tahsisler Komisyonu’nda söz konusu bütçenin “terörle küresel mücadele” için kullanılacağını söyleyerek şubat ayında talep ettiği 141.7 milyar dolarlık savaş bütçesine ek olarak 42 milyar dolarlık bütçe talep etti. Gates, ayrıca “çatışmalarda yıpranan ekipmanın yenilenmesi, askerleri yol kenarı bombalardan koruyacak araçların satın alınması ve Irak’taki Amerikan üslerinin takviye edilmesi” için de ek bütçe gerektiğini ifade etti. Kongre’nin Araştırma Ofisi’nden edinilen bilgiye göre Kongre, Mayıs 2007’den bu yana Irak ve Afganistan için 610 milyar dolar tutarında bütçeye onay verdi. 2008 yılı için Savunma Bakanlığı tarafından talep edilen 190 milyar dolarlık bütçenin kabul edilmesi durumunda, ABD’nin savaşlar için harcadığı bütçe yaklaşık 800 milyar doları bulacak. BLACKWATER’A İNCELEME Gates, Irak’taki özel güvenlik şirketlerinin çalışma yöntemlerinin araştırılması yönünde talimat verdi. Blackwater çalışanlarının 11 sivilin ölmesinden sorumlu tutulması üzerine Gates, özel güvenlik şirketlerinin çalışma yöntemlerini izlemesi için Irak’a bir heyet gönderme kararı aldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle