22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 OCAK 2007 CUMA dizi Değişen ülke ve dünya koşullarına çok hızlı uyum sağlayan Çin ‘süper güç’ olma yolunda O artık küresel bir ‘dev’ in efsanelerinde, yedi farklı hayvanın özelliklerini kendinde toplamış olan ejderha, gücün, kuvvetin, şansın ve mutluluğun simgesi. İmparatorun gücünü de simgeliyor. İmparatorun, ejderhanın oğlu olduğuna inanılıyor. Yeşim taşından yapılmış ejderhanın oğlu motifli bileziklerin insanı kötülüklerden koruduğuna inanılıyor. On beşinci yüzyılda inşa edilmiş olan Yasak Kent’i, imparatorun sarayını gezerken, eşim hemen bir tane bu bileziklerden alıp koluna takıyor. Çinliler, tarih ile ticareti, kültür ile alışverişi bütünleştirmeyi çok iyi becermişler. Her kültürel ve tarihsel alanda müthiş bir ticaret var. Yine imparatorun simgesi olan aslan heykelleriyle, ejderha motifleri ve heykelleri her yerde. Şanghay’daki ünlü parkın binalarının çatıları, ejderhanın kuyruğu biçiminde uzanıyor. Çin aslında dev bir ejderha. Nüfusu Türkiye’nin nüfusunun yaklaşık yirmi katı; 1.3 milyar tahmin ediliyor. Yüzölçümü Türkiye’ninkinin on iki katından fazla; 9 küsur milyon kilometrekare. Yani Anadolu Kaplanları’nın ülkesinden yaklaşık on iki kat daha büyük ve yaklaşık yirmi kat daha kalabalık bir ejderha ülkeden söz ediyoruz. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK C Kurumsal Yoksulluk 11 Ç T Çinliler, tarih ile ticareti, kültür ile alışverişi bütünleştirmeyi çok iyi becermişler. Her kültürel ve tarihsel alanda müthiş bir ticaret var. 3 DOLARA MARKA SAAT NASIL SATILIR? Köylülük ile kentliliğin, tarım kültürü ile endüstri kültürünün birlikte, aynı anda yaşadığı ülke olarak Türkiye’nin en iyi örnek olduğunu sanırdım. Çin’i görünce yanıldığımı anladım. Çin, Türkiye’den daha hızlı bir dönüşüm süreci yaşıyor. Üstelik bir ejderhanın büyüklüğü ve gücü, ona inanılmaz sentezler yapma olanağı sunmuş. Son derece ucuz insan gücü ve ithal teknolojiyi taklit edebilme yeteneği birleşince, en ünlü saat markalarının bire bir taklitlerini 3 Amerikan Doları taban fiyatına satın almanız olanaklı. Tabii size 3 dolarlık saatin 30 dolarlık açış fiyatı ile sunulduğuna dikkat etmeniz gerek. İlerde ayrıntılı olarak anlatacağım gibi, geleneksel Çin ticaret davranışı Çin, Türkiye’den daha hızlı bir dönüşüm süreci yaşıyor. Üstelik bir ejderhanın büyüklüğü ve gücü, ona inanılmaz sentezler yapma olanağı sunmuş. Hemen hemen her yerde yükselen yeni gökdelen inşaatları Pekin’i büyük bir şantiyeye çevirmiş. Genel görünüm olarak Pekin’in büyük bir Avrupa, hatta bir Amerikan kentinden pek farkı yok. 2008 Olimpiyatları’nın bu kentte yapılacak olması, büyümeye yeni bir ivme kazandırmış. “pazarlık” üzerine kurulu. Pazarlığı büyük bir keyifle ve adeta bir seremoni gibi uyguluyorlar; sizin de bu seremoniye uymanızı bekliyorlar. Zaten uymazsanız, yediğiniz kazık büyük oluyor. Ama yine de özellikle saat ve hediyelik eşyada fiyatlar o kadar ucuz ki, alabileceğiniz fiyatın on katı kazık da yeseniz, zararınız yirmiotuz doları geçmiyor, çünkü zaten aldığınız mala ödediğiniz fiyat o kadar. Pazarlık seremonisini ilerde anlatacağım ama, burada vurgulamak istediğim nokta, bir İsviçre saatini bire bir üretebilecek aşamaya ulaşmış bir endüstriyel gücün, taklit aşamasında kalması ve onu inanılmaz bir pazarlık süreci ile tam bir geleneksel köylü davranışı çerçevesinde satışa sunması. İşte köylülükten kentliliğe, tarımdan endüstriye dönüşümün çok hızlı olması ve çok büyük bir nüfusu kapsaması böyle ilginç sentezler yaratmış. Çinliler dünyayı çok iyi izliyor. Küresel marka bağımlığını çok iyi teşhis etmişler. Küresel marka bağımlılığı ile Çin Ejderhası birleşince size 30 dolara satılmaya çalışılan 3 dolarlık taklit İsviçre saatleri ortaya çıkmış. Gökdelenler yükseliyor Büyük bir şantiyeye dönüşen kentin Avrupa metropollerinden farkı yok İŞLERİNE GÖRE AD SEÇİYORLAR Rachel, Alfred, Yücel, Heidi isimli Çinliler Çin Seddi. Pekin’de olimpiyat hazırlığı Havaalanından Tiananmen’e giderken hepimizin dikkatini komünist dönemin en belirgin özelliği olan geniş bulvarlar çekiyor. Yeni Pekin bu bulvarlar üzerine inşa ediliyor. Efsanevi Tiananmen Meydanı’nda müze binasının duvarını kaplayan koskoca bir Mao resmi karşılıyor bizi. Ç in Havayolları ve Türk Havayolları’nın ortak uçuşuyla geceyarısı İstanbul’dan kalkıp ertesi gün öğleyin Pekin’e iniyoruz. Çinliler Pekin’e Beijing diyorlar; belki bizim de öyle dememiz gerek ama ben bu yazıda geleneksel tutumumuzu sürdürüp Pekin diyeceğim. Pekin, İstanbul’dan beş saat ilerde. Uçuş süresi yaklaşık dokuz saat, beş saat daha ekleyin buna, saat 14 gibi Pekin’deyiz. Havaalanında bizi Kültür Bakanlığı Dış Kültürel İlişkiler Bürosu’na bağlı, Uluslararası Kültürel Değişim Merkezi’nden Rachel Zhengxia karşılıyor. Rachel, 26 yaşında, İngiliz Dili mezunu, Pekin’de tek başına oturan, ama hasta olan emekli annebabasını da yaşadıkları kentten yanına getirtmiş ve onların da sorumluluğunu üstlenmiş, aydınlık, hanımefendi, sakin ama çok becerikli bir genç. İsmindeki Rachel bizi şaşırtıyor. “Bu benim Avrupalı ismim” diyor. Sonradan, pek çok Çinlinin, özellikle de yabancılarla sürekli temas etmeyi gerektiren işler yapanların, kendilerine birer Avrupalı isim seçtiğini öğreniyoruz. Bu arada kendisine Türk ismi seçenler olduğunu da hemen belirtmeliyim. Bu isimlerin bir yararı da elektronik posta adreslerinde kolaylık sağlaması. Örneğin Şanghay’daki mahalli rehberimiz kedisine Heidi ismini seçmiş. Sian’daki (Xian yazılıyor) Turizm Geliştirme Bürosu’nun İş Hayatını Destekleme Bölümü Başkanı Zhang Qiang, Alfred adını almış. Pekin’de Kültür Bakanlığı’nın Dış İlişkiler Bürosu’nun Türkiye’yi de kapsayan Batı Asya ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Yu Jian ise kendine Yücel ismini yakıştırmış, bunu elektronik posta adresinde de jianyucel olarak kullanıyor. Çinliler değişen ülke ve dünya koşullarına uyum sağlamakta çok hızlı ve başarılılar. Bu nedenle, köylütarım nüfusundan, kentliendüstriyel bir topluma dönüşmeleri, muazzam nüfuslarına ve büyük yüzölçümlerine karşın, çok zaman almayacak. Pekin Olimpiyatları’nın simgesi olan bebekler Beibei, Jingjing, Huanhuan, Yingying, Nini adlarını taşıyor (Küçük fotoğraf). on derece tinden pek farkı modern ve yok. etkileyici Hiç kuşkusuz fsanevi Tiananmen Meydanı’nda Kitap. Her marka taklit saat. Pekin Havaalabir dünya metromüze binasının duvarını kaplayan Üzerinde Pekin 2008 yazan (tabii Beijing nı’nda, Rachel polü. koskoca bir Mao resmi karşılıyor 2008 yazıyor aslında) olimpiyat şapkaları. ile birlikte bizi 2008 Olimpibizi. Tiananmen Meydanı ve öteki turistik bekleyen miniyatları’nın bu Etrafımız derhal seyyar satıcılar, yerlerin fotoğrafları. büse biniyoruz. kentte yapılacak dilenciler ve hatta yerli Çinli turistler Böylece olimpiyatların Çin ekonomisine Çince Müterolması, büyümetarafından sarılıyor. etkisinin tüketiciye yansıyan somut cimTercümanye yeni bir ivme Dilenciler ve seyyar satıcılar yapışkan, örneği ile daha otele gitmeden lık Bölümü’nü kazandırmış. yerli Çinli turistler saygılı ve mesafeli. Tiananmen Meydanı’nda karşılaşıyoruz; kurmuş ve eğitiPek çok spor Satıcılar dört mal pazarlıyor: her türlü olimpiyat ürünleri Çin me başlamış tesisiyle birlikte, Mao’nun özdeyişlerinden ve pazarının canlanmasına ve genişlemesine olan Okan Üniikinci bir havadüşüncelerinden oluşan ünlü Kırmızı katkıda bulunuyor. versitesi’nin Daalanı inşası da nışma Kurulu başlamış. Üyesi Güven Olimpiyatlar mine oturmuştu. Terzioğlu ve eşi ile birlikte, dört kişilik hekonusunda tanıtım etkinlikleri şimdiden Havaalanından Tiananmen’e giderken yetimiz, rehberimiz Rachel’in önerisini kabaşlamış. hepimizin dikkatini komünist dönemin en bul ederek, otele bile gitmeden önce, ünÖyküsünü ilerde anlatacağım Pekin’debelirgin özelliği olan geniş bulvarlar çekilü Tiananmen Meydanı’nı ziyaret etmeyi iski resmi öğlen yemeğinden sonra ev sahiyor. Yeni Pekin bu bulvarlar üzerine inşa tiyor. bimiz Wang Yansheng bize Pekin Olimediliyor. Yol yorgunluğunu ve uçuş sersemliğini piyatları’nın simgesi olan bebekleri armaDikkatimizi çeken ikinci bir nokta, yeüzerimizden atamadan kendimizi dünyağan ediyor. ni inşaatların çokluğu. Hemen hemen her nın en büyük meydanı Tiananmen’de buBeibei, Jingjing, Huanhuan, Yingying, Niyerde yükselen yeni gökdelen inşaatları luyoruz. ni adlarını taşıyan bu beş sevimli bebeğin Pekin’i büyük bir şantiyeye çevirmiş. Meydan 1989’daki öğrenci ayaklanmaisimleri, yukardaki sırayla okunduğu zaman Zaten genel görünüm olarak Pekin’in sıyla ve bu ayaklanmanın kanlı bir biçimÇince’de “Olimpiyatlara hoş geldiniz” anbüyük bir Avrupa, hatta bir Amerikan kende bastırılmasıyla bütün dünyanın gündelamı çıkıyor. S Tiananmen’de saat, Kırmızı Kitap ve olimpiyat şapkası E oplumu bir arada tutan, kurumlarıdır. Ancak bilmem kaç bin yıllık devlet geleneği ve büyüklük sözleri ne olursa olsun, toplum çok ağır bir kurumsal yoksulluk yaşıyor. Kuşkusuz, 11 kez değiştirilmesine karşın bir türlü biçimlendirilemeyen 12 Eylül rejiminden kalma bir anayasa ve ona dayalı kurumsal yapılar var. Ancak, kimi kurumların yalnızca adları var. Pek çoğu, kendi iç evrimleriyle değişemediği gibi, diğer kurumlarla ilişkilerini sağlıklı bir biçimde yürütemiyor. Toplum, tepeden tırnağa ya da baştan sona, kamu ya da özel olsun, kurumlarını çalıştıramamanın sıkıntılarını yaşıyor. Kurum içi işleyişlerde yaşanmakta olan büyük sıkıntılar; yapı kooperatiflerinden siyasal partilere, hemşeri derneklerinden sendikalara uzanıyor. Bu büyük alan bir tarafa, devletin en üst kurumları arasında yaşananlar da kurumsuzluğun ve kuralsızlığın çok acıklı ve zararlı örnekleridir. Kuralsızlık ve ilkesizlik, kurumların kanına işlemiştir. Toplum, neredeyse sürekli olarak, devletin en üst kurumları arasında bir türlü sona ermeyen kavgaların yaşandığı bir durumla karşı karşıya kalıyor. Kavga ortamı, yukarıdan aşağıya yayılıyor; atama ile gelen vali ve kaymakamlarla seçimle gelen belediye başkanları arasında, çoğu kez uyumlu bir çalışma ortamı sağlanamıyor. Belediye başkanları ile kendi partilerinin örgütleri arasında, olmaması gereken bir noktada bulunuyor; bunlar arasında ya çok sıkı çıkar bağları oluşuyor ya da çok kavgalı bir ortam. ??? Devletin en üst düzey kurum ve kuruluşlarında yaşanan kavga ortamı, çok büyük ölçüde hükümetin yanlış tutumundan kaynaklanıyor. Hükümet, “biz seçimle geldik, seçmenin üzerimize yüklediği siyasal sorumluluğumuzun gereği olarak istediğimizi yaparız” yaklaşımıyla davranıyor. Bu yaklaşım, yanlıştır. Hiçbir demokrasi, “seçimle geldim, her şeyi yaparım” anlayışını içermez, içeremez; çünkü bu anlayış, tanımı gereği, demokratik değildir. Gerçekte hükümet işbaşına geldiği günden bu yana, bu büyük yanlışın içindedir ve bundan bir türlü kurtulamıyor. Bu yönetme politikasıyla, niteliği gereği özerk olması gereken kurumların üst yöneticilerini bile tek başına kendisi atamaya çalışıyor; yasaları değiştirerek bunu zorluyor. Yeni kurulan üniversitelerin rektörleri ve TÜBİTAK yönetimi bu anlayışın kurbanlarıdır. Hükümet, başka bir zorlama daha yapıyor; Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Merkez Bankası gibi para konusuyla doğrudan ilgili kurumlara yönetici atama işini beceremiyor. TRT, yıllardır yönetimsiz bırakılmıştır. Hükümet bu görüşe o kadar bağlıdır ki, geçen mayıs ayında, yine çok tartışmalı bir biçimde de olsa “kendi” atadığı Merkez Bankası Başkanı’nın elini kolunu bağlıyor; bankanın diğer yöneticilerinin atama işlemini bir türlü yapmıyor; Başbakan, yasal olarak bağımsız olan kendi atadığı Merkez Bankası Başkanı’nı, acımasızca suçluyor. ??? Üst düzey bürokrat atamalarındaki bu büyük eksikliği, hükümet çevreleri, “Mayısı bekleyin” diye öteliyor. Mayısta cumhurbaşkanı seçilecek ve işte o zaman hükümetin istediği üst düzey kamu yöneticileri atanabilecektir. Geçmişte cumhurbaşkanı ile bir başbakan yardımcısı arasında yaşanan “anayasa fırlatma” olayının nelere mal olduğu çok açıktır; bundan ders çıkarılmaması da kurumsal yetersizliğin acı bir göstergesidir. Seçimlere gidiliyor; son dört yılın deneyimleri kanıtlamıştır ki, işbaşında bir koalisyon değil de tek parti hükümeti de olsa, siyasal istikrar tam olarak sağlanamıyor. O zaman bozukluğun kurumsal ve yapısal olduğunun kavranması; ana nedenlerinin tartışılması ve yeni anayasal ve yasal açılımların sağlanması gerekiyor. yakupkepenek06@hotmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle