11 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

çok tesisin kuruluşunda da büyük pay sahibi olmuştur. O günlerde Cumhuriyetin kurumları arasında tatlı bir rekabet vardır. O rekabet son dönemlerde çokça yaşadığımız memleket değerlerini satma, yıkma, yok etme üzerine değil, tersine, kurma, var etme üzerinedir. Kurumda uzun yıllar İdare Müdürlüğü yapmış Ahmet Sevük övünçle şunları anlatır; ‘Karabük Demir Çelik’tekiler Karakaya Barajı’nın demir işlerini, Tuzla tersanesini, işte köprüleri filan yaptık diye övünürler. İyi de daha Karabük’ün adı bile yokken bu işleri kim yaptı? Biz her şeyi yaparız. Kumpanya dedin mi duracaksın. Bak eskiden bir kız istedin diyelim. Sorarlar ‘nerede çalışıyorsun’? Kumpanya dedin mi kızı aldın demektir. İtibarı çok yüksekti. Şimdi de yüksektir. Bakma sen fabrikayı aylak oturttuklarına...’ Sık sık ismini değiştirseler de bu tesis hep önemli ve hatırlanacak işler yapmıştır hızla gidip gelen ve bugün belli bir yaştaki Ankaralıların mutlulukla ve çocukluk heyecanlarıyla hatırlayacağı 35 ton yük kapasiteli iki küçük buharlı lokomotif bir yandan o çocukların sevinçlerini, bir yandan Eskişehir Cer Atölyesi’nin gururunu ve büyük lokomotifleri de üretebilmenin umudunu taşır. Lokomotiflerden her biri yaklaşık 50.000 liraya mal olmuştur ve her parçası fabrikada imal edilmiş tamamı Türk yapısı lokomotiflerdir. C S TRATEJİ 7 İLK LOKOMOTİF ‘KARAKURT’ 1961 yılına gelindiğinde ise, Türk işçi ve mühendislerinin şeref anıtı fabrikada istim tutar. Bu, 1915 beygir gücünde, 97 ton ağırlığında, 70 km/saat hız yapabilen ilk Türk buharlı lokomotifidir ve adı ‘ Karakurt’tur. 1923’de 8000 metrekare olan kapalı alan, 1984’e gelindiğinde 174.000 metrekareye ulaşır. Bugün TÜLOMSAŞ çeşitli tipte lokomotif, demiryolu bakım aracı, bocili yük vagonu, çeşitli tipte dizel motor, alternatör, cer motoru, çelik ve Karakurt lokomotifi... pik döküm üretim kapasitesiyle Türk ağır sanayinin lokomotifi olarak hizmet vermektedir. 2007 sonu itibariyle, 700’ün üzerinde çeşitli tipte lokomotif ve 8000’e yakın çeşitli tipte bocili yük vagonu üretimi gerçekleştirilmiştir. Bunların onarımları ile diğer demiryolu araç ve gereçlerinin üretim ve onarımları da yapılmaktadır. Ancak, birçok ilki gerçekleştiren bu tesis ana alanı olan lokomotif üretiminde önce Alman ve Fransız lisansıyla üretimini gerçekleştirir, son zamanlarda ise ABD ve Japon firmalarından aldığı lisanslarla elektrikli lokomotif üretimine yönelir. Oysa bu tesisin pek çok diğer örnekte olduğu gibi– birikiminden yeterince yararlanabiliyor muyuz? Sorusunu belki de çok uzun zaman önce sormamız gerekirdi. CER ATÖLYESİ’NDEN TÜLOMSAŞ’A 1958’de Eskişehir Cer Atölyesi, Eskişehir Demiryolu Fabrikası olur. Buharlı lokomotif dönemi kapanırken fabrika da değişime uyar. 1967’de ilk dizel manevra lokomotifi üretilir. 1970’de ise dizelelektrikli lokomotife geçilirken adı bir kez daha değişir ve Eskişehir Lokomotif ve Motor sanayi Müessesesi (ELMS) olur. 1970’de yapılan Motor Döküm ve Kimyasal İşlemler Fabrikalarına 1971’de Bakım ve Yardımcı Üretim, Elektrik, Dişli Takım ve Kalıp Fabrikaları eklenir. Fabrika teknolojik değişime de ayak uydurmaya çabalamaktadır. 1976’da dizel lokomotif üretiminde yerli üretimin payı yüzde 77’lere çıkmıştır. 1984’de General Motors (GM) ile dizel elektrikli lokomotif üretimi için lisans anlaşması yapılır ve üç yıl içinde 7 GM lisanslı lokomotif üretilir. 1986’da fabrikanın ismi yeniden değişir ve bugün bilinen ismini alır: Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi A.Ş. (TÜLOMSAŞ). 1988’de de Toshiba lisansı ile 5 elektrikli lokomotif devreye sokulur. Evet, Eskişehir Cer Atölyesi ile başlayıp bugün TÜLOMSAŞ olarak devam eden, demiryollarının kuvvet merkezi bu tesiste pek çok ilk ve yeni şeyler yapılmıştır. Bu tesis ülkenin mühendislik birikiminin oluşumunda ve bu birikimle neler yapılacağının test edilmesinde de birçok özel işe imza atmıştır. 1951 yılında Türkiye’de ilk mekanik kantar imalatı, lisans veya knowhow alınmaksızın bu Atölyede gerçekleştirilir. Yıl 1957, Gençlik Parkı bir bayram yeridir. Her şeyi ile Eskişehir Cer Atölyesi’nde üretilen iki küçük buharlı lokomotif, "Mehmetçik" ve "Efe", hem Ankara’yı, hem de Eskişehir’i sevince boğar. 1750 metrekarelik bir güzergâhta, Havuzbaşı ve Esmen adı verilen istasyonlar arasında 20 km /saat TREN GERİ GİDİYOR Aykut Göker 1 Haziran 2007 Demiryolculuk konusunda birçok ilklerin tarihli Cumhuriyet Bilim Dergisi’nde gerçekleştirildiği yer olan Cer Atölyesi Cumhuriyetin Teknoloji yukarıdaki soruyu sorar ve bu şöyle yakınır; ilk ağır sanayi tesisi olarak da gösterildi. Buharlı ve konuda ‘...Sonuçta, TÜLOMSAŞ’ın bugün geldiği noktayı ki bu dizelelektrikli lokomotif üreten Cer Atölyesi, Türkiye’nin geldiği noktadırancak 2000’li yıllarda uyanıp günümüzde Tülomsaş adı ve yabancı lisansıyla hızlı tren işine başlamamız ve Türkiye’nin ilk hızlı trenini üretimini sürdürüyor. İspanyol CAF firmasına sipariş etmemizden daha iyi hiçbir şey anlatamaz. ‘CER’E ADANAN ÖMÜRLER Genç Cumhuriyet’in yokluk yıllarında, Bu iki küçük trenden yıllar önce, bu emektar ve üretken demiryolu atölyesinde buharlı lokomotifin "kalbi" sayılan "buhar kazanı" üretimi de başarılmıştır. Bu atölyede üretilen ilk buhar kazanının çeliğine alnının terini katmış 1911 doğumlu emekli "cer" işçisi Sabri Altınkap, 1994 yılında 83 yaşında iken kendisiyle konuşan gazeteciye o günlerin heyecanını ve gururunu şu sözlerle anlatır: "Efendi, buhar kazanı bu, buhar kazanı! Yani makinenin [lokomotifin] kalbi! 'Cer' ne demektir bilir misin? 'Cer' kuvvet [lokomotifin çekiş, çekme gücü] demektir. Cer Atölyesi’nde 'cer'in kendisini yapacağız şimdi anlayacağın. Ben on altı yaşındayım efendi o sıra (1927). Kazan lafı duyuldu ya mahallede, [Eskişehir'in eski kent merkezi] Odunpazarı'nın arkasında oturuyoruz o sıra, yetişkin usta muamelesi yapılır oldu bana. Buhar kazanı bu efendi! Üstünde Grup (Krupp) yazmıyor, Tüsen (Thyssen) yazmıyor, ‘Cer’ yazıyor Cer!" Cer "kuvvet" demektir, ama aynı zamanda onu yapan fabrikanın ismidir. O isim aynı zamanda başarabilmenin gücü demektir, cumhuriyet demektir, bağımsızlık demektir ve geleceğe umutla bakabilmek demektir o kuşağın gözünde. demiryollarında, son derece bilinçli bir atılım politikası uygulayabilen o siyasî kadroları ya da 1960’larda gözlerini kırpmadan imalât yeteneklerinin sınırlarını zorlayabilen, Eskişehir’deki Demiryolu Fabrikası’nın o teknik kadrolarını yetiştirebilen bir ülke, demiryolu ulaşımında niçin bu duruma düştü, sorusunun yanıtını da vermek zorundayız.’ Gerçekten de, 1961 yılında yapılan ilk Türk buharlı lokomotifi Karakurt, gene aynı yıl gene bu fabrikanın atölyesinde tasarlanıp hayat bulan ve Türk mühendislik birikiminin geldiği noktayı tüm dünyaya gösteren başka bir ilki, ilk Türk Otomobili ‘Devrim’i, Cumhuriyet Bayramı törenleri için Ankara’ya taşıma onurunu da yaşayacaktır. Türk mühendis ve ustalarının kendilerine imkân tanınsa neleri başarabileceği ve yaratabileceğinin en önemli bir delilidir ‘Devrim’. Evet, ilk ve hem de her şeyiyle ‘Türk Malı’ bu otomobil, istense Cumhuriyet döneminde yaratılan birikimle neler yapılabileceğinin; ama bu birikimin ve yaratıcı gücün nasıl harcandığının önemli bir tanığıdır. Bu günleri anlamak için ‘Devrim’in öyküsü, almasını bilene pek çok ders verir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle