10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞAHİN Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü [email protected] Asya ve Ortadoğu jeopolitiğinin ABD ve İsrail’den gelen işaretler… Orta ortasına konumlanmış düşman bir rejim, C S TRATEJİ artık ABD’nin görmek istemediği bir durum haline gelmiştir. ABD açısından, İran’ın hem bölgeyi etkileme çabaları hem de kendi topraklarını küresel sisteme kapalı tutması ABD açısından çekilmez olarak görülmektedir. 2003 Irak Savaşından sonra bölgeye baktığımızda ABD ile Siyasal İslam arasında bir mücadelenin/savaşın yaşandığı anlaşılmaktadır ve bu savaşta Siyasal İslam’ın devlet olarak temsilciliği de İran olarak tanımlanırsa 2003’den bu yana yaşanan savaşı ABD’nin kazandığını söylemek kolay gözükmemektedir. İşte ABD’yi İran’a karşı harekete geçiren ana sebep de budur. A BD ile İran arasında yaşanan gerginlik hız kesmeden devam ediyor. Bu gerginlik mevcut haliyle devam ettiği sürece, başta Ortadoğu olmak üzere dünyada ciddi etkiler doğuracak bir sonuca doğru gideceği gözlemlenmektedir. ABD ile İran arasında yaşanan gerginliğin günümüzde dillendirilen nedenlerine baktığımızda olayı anlamak biraz yanıltıcı olabilir. Çünkü ABDİran gerginliğini sadece İran’ın nükleer çalışmalarıyla açıklamak yeterli değildir. Günümüzde söz konusu iki devlet arasında yaşanan mevcut gerginliği 1979 yılından bu yana gelen birikimin zirve yapması veya patlama noktasına doğru yaklaştığının göstergesi şeklinde değerlendirmek mümkündür. 1979 yılında İran’da gerçekleşen İslam Devrimi, ABD’nin bölge politikalarını olumsuz yönde derinden etkiledi. İslam Devrimiyle birlikte ABD, bölgedeki en önemli müttefikini kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda yeni rejim ABD’nin bölge politikalarına düşman bir yapı ortaya çıkardı. İran’daki yeni rejimin "rejim ihracı" politikası 1979’dan sonra ABD’nin bölgede var olmak için en önemli sebebi haline geldi. İslam Devriminin gerçekleşmesinden bir yıl sonra ortaya çıkan, 198088 yıllarında yaşanan İranIrak Savaşı, İran’daki yeni rejimin bölgede yayılmasını engelledi. Bütün çabalarına rağmen ABD, İran’daki kendisine düşman gördüğü rejimi dize getiremedi. İran’a nükleer saldırı senaryosu İran’daki İslam devriminin ardından ABD yalnızca bölgede bir müttefikini EHDİT’ İRAN yitirmekle kalmadı. Aynı zamanda ‘T ABD son yıllarda İran’ın nükleer ileri sürerek İran’ı hedef Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya’nın faaliyetlerini almakta ve uluslararası kamuoyunu yanına çekmeye çalışmaktadır. Bunun için de İran’ı ortasında büyük bir bölge ABD hem bölgeye hem de küresel sisteme karşı olarak sunmaktadır. etkisine kapandı. ABD’nin çıkarlarını tehdit Gelinen noktaya baktığımızda; ABD nükleer sahip İran’ı hem Batı’ya hem de savunmak için kullanabileceği savaş güce Ortadoğu’daki Sünni Arap yönetimlerine bir tehdit olarak kabul ettirmiş gözükmektedir. dışı kozlar tükenmiş görünüyor. Nükleer güce sahip bir İran’ı başta ABD ve Başta uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurmak olmak üzere, tüm nükleer faaliyetlerini denetime açması ve şeffaf olması, Başta Hizbullah ve HAMAS olmak üzere, bölgedeki örgütlere desteğini kesmesi, Iraklı direnişçilere desteğini kesmesi ve Irak’ın iç işlerine karışmaması, İsrail’e karşı olan düşmanca tutumundan vazgeçmesi. Aslında ABD’nin 1979’dan sonra İran’a yönelik politikasına bakılırsa, ABD’nin isteklerinin bunlarla sınırlı olmadığı söylenebilir. Bu istekleri (Irak’ı işgal sebepleri de göz önünde bulundurulduğunda) İran’ı sıkıştırmak, dize getirmek ve bu uğurda uluslararası alanda İran’a karşı bir destek arayışının sebepleri olarak da görmek mümkündür. Ancak, esas sebep 1979’da ortaya çıkan ABD karşıtı bir rejimin dize getirilerek bitirilmek istenmesidir. 2003 yılında ABD Irak’ı işgal ederek İran’ı düşman bir komşudan kurtardı ve bu ülkenin bölgede daha da etkin hale gelmesine fırsat yarattı. Kısaca ABD’nin ileri sürdüğü savlar ABDİran gerginliğini tam olarak anlatmaya yetmemektedir. Kafkasyaİsrail olmak üzere Batılı devletler de istememektedir. Bölgede ise, başta Körfez ülkeleri olmak üzere Sünni Arap yönetimleri, nükleer güce sahip bir İran’ı bölgede ciddi bir tehdit olarak algılamaktadırlar. Bütün bu tepki ve itirazlara rağmen İran yönetimi ise nükleer çalışmalarının barışçıl amaçlı olduğunu, enerji amaçlı olduğunu, düşmanca niyetlerinin olmadığını ileri sürerek, ABD ve destekçilerinin uyarılarını dikkate almadan faaliyetlerini tüm hızıyla sürdürmektedir. Tabii ki İran’ın bu söylemi kullanarak nükleer faaliyetlerini sürdürmesinde, ABD’nin Irak’ta çıkmazda olması ve uluslararası alanda itibar kaybı yaşamasının rolü muhakkaktır. İran’ın bu ısrarcı politikaları karşısında ABD, uzun zamandan beri, İran’a karşı sürdürdüğü sıkıştırma politikasını daha da sıkılaştırmakta ve ciddi yaptırımlar devreye sokmaktadır/sokmaya çalışmaktadır. Bu konuda Avrupa Birliğinin önemli ülkelerini de yanına almış gözükmektedir. ABD’YE ENGEL İranIrak Savaşı’nın bitmesi, Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Ortadoğu dengelerinde ciddi değişikliklere sebep oldu. 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra, ABD’nin önce Afganistan’a müdahalesi ve ardından 2003 yılında Irak’ı işgali, İran’ı iki düşman komşu yönetimden kurtarmış oldu. Bunların yanında ABD hem Afganistan’da hem de Irak’ta beklediği başarıyı göremediği gibi her geçen gün daha da kötü sonuçlarla karşılaştı/karşılaşmaktadır. Bütün bunların sonucunda İran, ABD’nin beklemediği bir şekilde bölgesel gücünü artırmaya devam ettiği gibi, ABD’nin bölge politikalarının önünde önemli bir engel olarak varlığını sürdürmektedir. İran’ın jeopolitiği ve sahip olduğu petrol ve doğal İran’ın füze denemelerinden... gaz kaynakları düşünüldüğünde ve bu önemli unsurların ABD’ye düşman bir rejimin elinde olduğu da göz önüne alındığında, küresel güç olan ABD’nin buna tahammülünün olmadığının sebebi kolayca anlaşılabilir. Bir de bunların üzerine İran’ın nükleer güce sahip olma isteği ve çabası eklendiğinde, ABD’nin hiç düşünmek istemediği bir durum ortaya çıkmaktadır. ABDİran gerginliğinin kısa tarihi gelişimine değindikten sonra hâlihazırda ABD ile İran arasında yaşanan sıcak gerginliğin görünen argümanlarına bakalım; Nedir ABD’nin İran’dan istediği? İRAN’A OLASI SALDIRI Son dönemde İran’a karşı ekonomik ve diplomatik girişimlerden ve yaptırımlardan istediğini alamayan ABD’nin İran’a bir saldırıda bulunacağı uluslararası medyada sıkça yer bulmaktadır. Siyasal analizciler Irak’taki ABD deneyimini göz önünde bulundurarak, İran’a ABD saldırısının işgal şeklinde olmayacağı, daha çok hava saldırısıyla önemli stratejik noktaların vurulacağını ifade etmektedirler. Fakat ABD’nin söylemleri ve hedefleri göz önüne alındığında muhtemel bir hava saldırısıyla İran’ın devre dışı bırakılamayacağı söylenebilir. Bu durumda ABD’ye düşman bir rejim daha da güç kazanma ihtimali taşımaktadır. Eğer İran yönetimi mevcut politikalarından geri adım
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle