02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cavid VELİEV TUSAM Yakındoğu ve Kafkasya Araştırmaları Masası [email protected] Yönetim özendiriyor, halk radikalleşiyor… C S TRATEJİ 7 içinde tutmak zorunda kalan Ermeni gençliğinin öfkesini dışavurumudur. Sonuçta bu tepkinin bir şekilde ortaya çıkması gerekliydi ve önemli olan siyasi iktidarın zarar görmemesiydi. İşte bu iki sosyopsikolojik durumun bileşimi ortaya komşu devletlerin bayraklarını çiğneme ve yakma gibi milletleşme sürecini tamamlayan toplumlar için normal olmayan sonucu ortaya çıkarmaktadır. 1915 olaylarının 93. yıldönümünde Ermeni aydınlarının ve yöneticilerin yaratmış olduğu toplumsal psikoloji kendini ürkütücü bir şekilde dışa vurmuştur. Bu hastalıklı durumu herkes iyi düşünmelidir. Çünkü bugüne kadar hiç bir devlet başka milletten öç almak için o devletin bayrağını resmi törende çiğnenmek için yere atmamış veya yakmamıştır. Sonra bayrağını çiğnettiği devletle normal diyalog süreci başlatmak istediğini söylememiştir. Diyalog süreci "patolojik" durumdan çıkmış yönetimlerle başlatılabilir. Devletin bayrağına ve toprağına saygı duyulmuyorsa o zaman normal diyalog sürecinden de bahsedilemez. Bu radikalleşmeden en fazla zarar gören fakat yeterince farkında olmayan Ermeni halkının kendisidir. Ermeni yöneticilerin ve aydınlarının halkına yönelik siyaseti Ermeni halkının psikolojisini bozmaktadır. Aslında Ermeni yöneticileri de Ermeni halkına aşıladıkları bu bunalımdan siyasi amaçları için faydalanmak istemektedir. Bu süreçten en karlı çıkan taraf Rusya Federasyonu’dur. Bu nedenle Ermeni yöneticilerin başarısızlıklarını radikalleşen duygular üzerinden kapatma çabaları Ermenistan’ın bağımsız ve istikrarlı bir devlet olmasına en büyük engeldir. Ermeni halkının bu sosyopsikolojik bunalımından Ermenistan yöneticileri ve bağlı bulundukları Rusya Federasyonu başarılı bir şekilde yararlanmaktadır. Günün birinde sosyopsikolojik durumu bozulan Ermeni halkı kazmakürekle Türkiye sınırına saldırırsa şaşırmamak lazım. Bu "tehlike" Sarkisyan döneminde daha olağandır. Bugün hala Türkiye’de 1915 olayları ile ilgili tezlerin sadece yurt dışındaki Ermeni lobisine ait olduğuna ve Ermenistan’ın böyle bir talepte bulunmadığını savunanlar var. Fakat Ermenistan’ın Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın 24 Nisan’da Ermeni halkına hitaben yayınladığı mesaj Ermenistan’ın tutumunu ortaya koymaktadır. Mesajda Ermenistan’ın 1915 olaylarıyla ilgili tutumu şöyle özetlenmektedir:"Ermeni "soykırımının" uluslararası alanda tanınması ve kınanması Ermenistan dış politikasının vazgeçilmez ve meşru bir parçasıdır. Bütün Ermenilerin ana vatanı olarak Ermenistan, tarihi adaletin tecelli etmesi için çabalarını devam ettirmek zorundadır." İlginçtir ki, yeni Vakıflar Yasası’nı yeterli bulmayanlar, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonuna karşı çıkanlar, KKTC konusunda Türkiye’nin karşılıksız adımlar atmasını isteyenler ile Ermenistan’la kapıların açılmasını isteyenler aynı isimlerdir. S ekonomik ve dış ilişkilerde yaşadığı hüsran daha fazla ‘Türk nefretiyle’ bastırılmaya çalışılıyor. Devlet KAYBETTİKÇE RADİKALLEŞİYOR iradesiyle bayrak çiğnetme 24 Nisan’da yaşananların siyasi uzantısını son aylarda Ermenistan iç ve dış politikasında yaşanan yaklaşımı diyalog umutlarını, bunun başarısızlıklarda aramak gerekmektedir. 2007 ekonomik ve bölgesel sonuçları da yılına kadar Ermenistan’da her şey yolundaydı. Fakat Koçaryan iktidarının son günlerine doğru Ermenistan’ı bitirebilir… "galip devlet" tezi yavaş yavaş çökmeye başladı. Özellikle son iki yıldır TürkiyeAzerbaycan lobi teşkilatlarının Hocalı soykırımının tanınması için yürüttüğü başarılı propaganda çalışmaları Ermenistan’da rahatsızlıkla karşılanmaktadır. Durumun kendi aleyhlerine dönüşeceğinden ciddi anlamda rahatsız olmaktadırlar. 2007 yılında Nancy Pelocy’nin ABD’de Kongre başkanı olmasıyla umutlanan Ermenilerin, istedikleri sonucu alamaması da Ermenistan diplomasinin başarısızlığı olmuştur. Bu olayda ABD’nin Türkiye’yi "tercih" etmesi Ermenistan’da büyük hayal kırıklığı yaratmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde Levon TerPetrosyan’ın propaganda çalışmaları KoçaryanSarkisyan ikilisinin Ermeni halkını oyalama taktiğine bir darbe oldu. Çünkü Petrosyan, KoçaryanSarkisyan ikilisinin Ermenistan’ı Rusya’nın bir vilayetine dönüştürdüğünü Ermeni halkına duyurmaya başlamıştı. Azerbaycan topraklarının işgalinin Ermenistan’a hiçbir fayda vermediği gerçeğini Ermenistan vatandaşı birçok Ermeni anlamaya başlamıştı. Ermenistan’ın Koçaryan dönemindeki kötü yönetimi sadece Ermenistan Ermenilerinin değil yurtdışındaki Ermeni lobisinin de tepkisini çekmişti. 1 Mart 2008’de iktidarmuhalefet çatışmasına ilişkin uluslararası alandaki tepkiler üzerine 14 Mart 2008’de BM’de Ermenistan aleyhine alınan karar Ermeni diplomatları için bir hezimetti. BM karar, Vartan Oskanyan’ın dışişleri bakanlığının sonu oldu. Her ne kadar kendisi istifa ettiğini söylese de Ermenistan basını Oskanyan’ın, "Ermenistan’ın Dağlık Karabağ konusunda diplomatik anlamda yapacağı bir şey kalmamıştır" sözlerinin faturasının kendisine çıktığına dikkate çekmekteydi. Ermenistan’ın Dağlık Karabağ konusunda diplomatik anlamda yapacağı bir şey kalmadığı gerçeği kısa sürede ortaya çıktı ve Ermeni yazarları Ermenistan’ın bu politikasının kökünden değiştirmesi gerektiğini tartışmaya başladı. Bu gelişmeler Ermenistan yönetimi için bir tehlikeydi ve bu sebepten gündemi değiştirme ihtiyacı ortaya çıktı. En iyi yöntem yavaş yavaş gündemden düşmekte olan konuları tekrar ve daha radikal bir biçimde gündeme getirmekti. Yeni oluşturulan Ermenistan hükümeti radikal açıklamalar yaparak gündemi siyasal iktidarın lehinde değiştirmeğe çalıştı. Ermenistan’ın yeni Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın 1915 olaylarının "soykırım" olarak tanınması için diplomatik çalışmalarını ikiye katlayacaklarını ve Dağlık Karabağ’daki sözde devletin tanınmasının Ermenistan dış politikasının ana hatlarından biri olacağını vurguladı. Savunma Bakanlığı’na 1992’de Azerbaycan’ın Hocalı kasabasında soykırım yapan 366. Motorize Alayın komutanı Seyran Ohanyan’ı getirdi. Ohanyan 2007’de Azerbaycan Parlamentosunca Hocalıyla ilgili kabul edilen kararda suçlanan üç şahıstan (Seyran Ohanyan, Yevgeni Nabokin ve Valeri Mkrtçyan) biriydi. Ermeni siyasetçilerin halkı radikalleştirmek amaçlı yaptığı açıklamaları ve adımları Ermeni aydınlar tarafından da desteklendi. 24 Nisan’da düzenlenen toplantıda Ermeni Milli Akademisi Tarih Enstitüsü Başkanı Aşot Melkonyan, 1915 olaylarıyla ilgili yeni bir safhaya gelindiğini ve Ermenistan’ın "soykırım"ın tanınmasından sonraki adımları belirlemesi gerektiğini söylerken, Siyaset Bilimi profesörü Armen Ayvazyan, "soykırım" meselesi Ermenistan’ın güvenliğini ilgilendiren bir meseledir, manevi konudan topraksal konuya dönülmeli ve bu nedenle toprak talebinden vazgeçilemez, açıklamasını yaptı. Aydınlar ve siyasetçiler tarafından yapılan radikal değişimler ve açıklamalar Ermenistan’daki Ermenilerin yatmış öfkesini dirilmesine sebep oldu. Son yıllarda sürekli diplomatik yenilgilere maruz kalan Ermenistan yönetimi, yenildikçe saldırganlaşıyor ve bu da Ermeni halkına yansıyor. Diğer taraftan kendini toparlamak ve Ermeni halkına hala "galip" devlet olduğunu gösterebilmek için Ermenistan yönetimi Türkiye ile ilişkilerini ve Karabağ görüşmelerindeki tutumunu daha da radikalleştirebilir. Radikalleşme Ermeni toplumu için normal olmanın da ötesinde Ermeni yöneticilerinin istedikleri ve yarattıkları bir sonuçtu. on iki aydır Ermenistan’da iki büyük siyasi ve sosyopsikolojik kriz yaşanmaktadır. 1 Mart’ta iktidarın sokaklardaki sivil muhalefetin üzerine silahlı polis güçlerini sürmesi sonucu 10 kişi hayatını kaybetti. Bu olay Ermeni halkının Rusya’dan kurtuluş mücadelesine büyük bir darbe oldu. Ermenistan’da yaşanan ikinci büyük siyasi ve sosyopsikolojik kriz 24 Nisan’da yaşandı. Ermeni aydınlarıyla Ermeni siyasetçilerinin propagandası arasında sıkışıp kalan Ermeni halkı, komşu Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinin bayraklarını yaktı. Ermenistan’da bunalım İşgalci Ermeni yönetiminin RADİKALLEŞTİKÇE KAYBEDİYOR 24 Nisan’da yaşananları sadece siyasi boyutuyla analiz etmek yeterli olmayacaktır. Aslında bu olaylar Ermenistan için alışılmış bir gerçektir ve bu gerçeklik Ermeni kilisesinin, siyasetçilerinin ve aydınlarının son iki yüzyıldaki eseridir. Ermeni kilisesi, aydınları ve siyasetçilerinin propagandasının ürünü olan bu psikolojik durum Ermeni halkının yararına değildir. Buna paralel olarak 24 Nisan olayları iktidarmuhalefet çatışmasında iktidarının baskısı nedeniyle tepkisini Ermenilerin gösterilerinden...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle