02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C S TRATEJİ 5 Türkiye'nin, Türk insanının duygularını, düşüncelerini kendisine anavatan yapmış olan, bayrak sevgisini, vatan ve bağımsızlık aşkını, devlete ve millete olan bağlılığı önce yozlaştırmak, sonra çürütmek emperyalizmin başlıca amacıdır. İnsanlarımızın yanlışlarla dolu ekonomik politikalarla, işsizlikle, yoksullukla tehdit edilmesi, yolsuzlukların tavan yapması, sosyal devletin katledilmesi bu ülkenin güzel insanlarının milli ve manevi değerlere olan inancını ve bağlılığını erozyona uğratmakta ve bunlar neticesinde milli dayanışmamızın, milli direncimizin temelleri sarsılmaktadır. Bunun yanı sıra insanlarımızın İslamiyet’i sahiplenmesi, İslamiyet’e beslediği bağlılık şimdi yine emperyalist Amerika'nın ve onun beslediği ve himaye ettiği sahte İslamcıların birlikte uydurduğu Vatikan kaynaklı "ılımlı İslam" projesinin saldırısına maruz kalmaktadır. Ilımlı İslam'ın İslamiyet’ten soyutlanmış ve Hıristiyanlığın delik deşik ettiği şemsiyesi altına sürüklenen dindar insanlarımız, dünyadan elini ayağını çekmeye zorlanmaktadır. Bu proje gerçekleşirse, insanlarımızı 'sürü' haline getirenler de her türlü niyetlerine kolaylıkla ulaşacaktır. Günümüzün gerçeği; tıpkı Afganistan'a özgürlük, tıpkı Irak'a demokrasi diyerek yaptıkları gibi Türkiye'yi de demokrasi, insan hakları, ılımlı İslam ve çok kültürlülük masallarıyla parçalamaktır. Amerika'sı, Avrupa'sı ve İsrail'i milli ve dini değerlerinden uzaklaşmış, bayrağına, bağımsızlığına, vatanına yabancılaşmış bir toplum inşasına hız vermiştir... Türkiye'yi "müstemleke" yapmak isteyen zihniyet, bu inşaatın yapımında kullanacağı robotlaşmış bireyler için 301'in kaldırılmasını istemektedir. Amerika'da, Avrupa'da ve İsrail'de 301 benzeri maddeler, devlet tarafından sadakat görürken, Türkiye'de 301. maddenin muhatap olduğu hükümet yaklaşımı üzücüdür, düşündürücüdür. Ama hepimizin idrakinde olduğumuz, buna rağmen gereğini yerine getirmediğimiz bir önemli nokta da Mustafa Kemal'in ölümünden sonra bu ülkede milli bir iktidarın işbaşında olduğunu görememektir. Amerika'nın, Avrupa'nın ve İsrail'in dalkavukluğunu yapmak, Türkiye'de iktidara ulaşmak için aranan ilk şartlardan biri olmuş durumdadır... İktidar olmak için, Amerika'nın, Avrupa'nın ve İsrail'in arkasından atıp tutacaksın, ama iktidara gelince her üçünün de en sadık adamı, işbirlikçisi olacaksın... Bu sadece bu milleti kandırmak anlamına gelmez. Bu aynı zamanda İstiklal Savaşı ile mazlum milletlere örnek olan bağımsız, egemen Türkiye Cumhuriyeti imajını da siler süpürür. Özellikle bugünkü siyasi iktidar, devlet ve millet olarak sahip olduğumuz bu onur kırıcı imajın yegâne sorumlusudur. Siyasi politikaları sebebiyle sorumludur. Ekonomik politikalarıyla, eğitim, sağlık ve kültür politikaları sebebiyle sorumludur... Alman Tarihçisi Ludvig Beg'in söylediği gibi "Türkler, tarihi yapan bir millettir..." Ama tarihi yapan bir milletin evlatları olarak, emperyalizme kul olarak, köle olarak tarihten dışlanmayı, tarihin kapısında bekleyip tarihi seyretmeyi biz hak etmiyoruz. gururla dile getiren Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin uzun yıllar boyu üzeri örtülen öz kimliğini öne çıkararak, "temelinde yüksek Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü" harcı bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmuştur. Eğitimden kültüre, sanattan siyasete, mimariden, askerliğe her yönüyle Türk Milliyetçiliği kokan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ne yazık ki o büyük insanın aramızdan ayrılışından hemen sonra yeniden emperyalizmin güdümüne sokulmuştur. Yetmiş senedir ülkeyi yönetenlerin basiretsiz ve bağımlı politikaları ile Türkiye, adeta yeniden bir mütareke ortamına getirilmiştir. Devleti kuran milletin ve onun medeniyetinin adı olan "Türk" ve "Türklük" sadece bir etnik grup adı seviyesine indirilerek, milli birlik ve beraberliğimiz bozulmuş; ülke güvenlik çemberinde etkisiz hale getirilmiştir. Yüzde doksanı Türk olan bu ülkede adeta Türküm demek suç haline getirilmiştir. Türk’ün inanç değerleri bozulmuş, emperyalizmin hakimiyet stratejileri kapsamında geliştirdiği "ılımlı İslam" safsataları ile bağımsızlık dini olan İslamiyet; sahte islamcıların da marifetiyle teslimiyetçi bir mantıkla Hıristiyanlılaştırılma yoluna sokulmuştur. Lozan hukukunun Fener Rum Kilisesi ile ilgili hükümleri delinerek Baş Papaz’a ekümeniklik yolu açılmakta, Kilise Vatikanlaştırılmakta, Heybeli Ada Papaz Okulu’nun açılması dayatılmaktadır. Tıpkı Tanzimat Fermanı gibi, bir "medeniyet ve çağdaşlaşma projesi" olarak davul zurna ile ve havai Atatürk, dil devrimi ile fişeklerle sunulan Avrupa Birliği Türkçe’ye verdiği önemi ortaya koydu. ilişkiler süreci; ülkemizin egemenliğini ortadan kaldıran, milli birlik ve ayak izleri görülüyor... bütünlüğümüzü bozan, ülke ekonomisini borç 11 Eylül saldırılarındaki parmak izi silinmeyen batağına sokan, üniterulus devlet yapımızı ve laik ve bu saldırıların faturasını, sinsi ve kirli amaçlarını demokrasimizi ortadan kaldıran bir süreç haline gerçekleştirmek amacıyla önce "özgürlük" diyerek gelmiştir. AB süreci aynı zamanda Türklüğe Afganistan'a sonra da "demokrasi" diyerek Irak'a hakaretin ve devletin temel değerlerine saldırmanın kesen Amerika kan ve vahşetle süslediği projelerini bir aracı olarak da kullanılmaktadır. AB süreci artık hayata geçirmeye devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvenliğini ve Bu projede esas hedef, her ne kadar Ortadoğu bekasını tehdit eden bir unsur olmuştur. gibi görünse de aslında Türkiye'dir... Ortadoğu'nun Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu en güçlü ve tek demokratik, modern ve laik ülkesi tarafından alınan kararların başlıklarına olan Türkiye'nin kan kaybına uğraması için hem bakıldığında, Avrupa'nın niyetini anlamak daha da Amerika hem de Avrupa yanlarına aldıkları İsrail ile kolaylaşacaktır... birlikte her gün yeni bir siyasi, ekonomik ve Kıbrıs’ı, Ege’yi, Bölücülüğü, Ermeni İddialarını, kültürel tuzak hazırlamaktadır. Türkiye, kendisini Patrikhane’yi isteklerinin en ön sırasına koyan ve tehlikeli sonlara götürecek bir kuşatma altındadır. Kıbrıs'ın, Ege'nin Yunanistan'a kazandırılmasını, Irak'ın kuzeyinde Yahudileşmiş bir Kürt İstanbul’da Ortodoks din devletinin kurulmasını, Peşmerge’nin, Amerika, Avrupa ve İsrail'in Ermenilere toprak ve tazminat verilmesini köleliğini kabul edip kurma aşamasında olduğu "demokrasi" ve "insan hakları" ambalajıyla isteyen "Kürt Devleti", Amerika'nın özellikle Avrasya Avrupa'nın bu talepleri, Türkiye’nin idam coğrafyasındaki kirli niyetlerine ulaşmak amacıyla fermanıdır... inşa ettiği Büyük Ortadoğu Projesi, bu projeyi Aynı şekilde emperyalizmin dünyadaki en vahşi, gerçekleştirmek adına çeşitli devlet adamlarına en acımasız ama en güler yüzlü temsilcilerinden biri verilen görevler, Uluslararası Para Fonu'nun ve Avrupa ile işbirliği içinde olan Amerika'nın da borçlandırmaları, yabancılara toprak satışları, Türkiye için "ciddi bir tehdit" olduğu bir sürece özelleştirmeler, bankaların yabancı sermayenin şahitlik yapmaya devam ediyoruz. emrine girmesi bunlar Türkiye'nin bugün içine Amerika'nın Türkiye ile kurduğu ilişkilerin düştüğü/düşürüldüğü tuzaklardan sadece bazılarıdır. tarihine bakıldığında, Amerika ile kurulan Türkiye'ye kurulan bu tuzakların amacına beraberliklerin hiçbirinde dostluk, samimiyet ve ulaşması için Amerika, Avrupa ve İsrail'in başını karşılıklı çıkarları gözetme düşüncesinin olmadığını çektiği küresel güçler şimdi iki önemli silahı dün gördük, bugün görüyoruz, böyle giderse yarın kuşanmıştır... Bunlardan biri Türklüğümüz diğeri da göreceğiz... ise Müslümanlığımız, yani milli ve dini Çünkü Türkiye'nin karşı karşıya olduğu önemli kimliğimizdir. sorunların temeline bakıldığında hep Amerika'nın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle