02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Bahadır Selim DİLEK Irak'ın güneyinde gölgeler savaşı... C S TRATEJİ yitirenlerin sayısı 40'ı geçmişti.(2) Bu, Irak güvenlik güçlerinin, 2003 yılındaki işgalden bu yana Amerikan ya da İngiliz askerlerinin desteği olmadan düzenlediği en büyük askeri operasyondu. Basra'da çatışmalar devam ederken Irak polisi, Bağdat'ın diğer kesimlerinde de çatışmalar çıktığını, Karrada mahallesinde 3, Risala'da 4 kişinin öldüğünü açıklıyordu. Yani ülke kendisini birden bire ateş çemberinin içinde buluvermişti. Sadr yanlısı milisler çatışmaların yoğunlaştığı ilk günlerde yedi bölgede denetimi ele geçirdiler. Durum gerek işgal güçleri gerekse Irak hükümeti açısından kaygı verici bir noktaya doğru gidiyordu. Bunun üzerine Başbakan Nuri el Maliki, Sadr'a bir ültimatom verdi. Operasyonları izlemek için Basra'ya gelen Başbakan Nuri el Maliki 26 Mart Çarşamba günü milislere 72 saatlik süre tanıdığını açıkladı. Hatta silah bırakan milisler hakkında yasal işlem yapılmayacağını güvencesini verdi. Sadr da bu ültimatom'a karşı El Maliki'ye bir çağrı yaptı ve Basra kentini terk etmesini istedi. Ancak Şii lider çatışmalara "barışçı ve siyasi çözüm" bulunması çağrısında da bulunarak, Bağdat'taki yönetim ile ipleri koparmamaya da dikkat etti. Gerilimin giderek artması üzerine Bağdat'ta, sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Çatışmalar, petrol zengini Basra'nın petrol üretimi ve naklini de etkiledi. Milisler, Zübeyir–1 petrol boru hattını bombaladılar. Oysa çatışmalar alevlenmeden daha birkaç gün önce Irak'ın petrol ihracının son dönemde 2003 yılındaki işgalden önceki düzeye ulaştığı açıklanmıştı. Bu gelişmeler dünyadaki petrol piyasasında önemli yankı buldu. Zübeyir–1 hattının bombalanması sonucu ABD'de yakıt stoklarının düşük olması nedeniyle de petrolün varil fiyatı 107 doların üzerine kadar çıktı.(3) Uluslararası piyasalarda tedirginliğin artması üzerine Irak Petrol Bakanı Hüseyin El Şehristani, çatışmaların petrol ihracatını etkilemeyeceğini açıkladı. Ancak bu açıklama çok fazla inandırıcı bulunmadı. Çünkü Şehristani ile eş zamanlı olarak Uluslararası haber ajanslarına açıklama yapan ve adının açıklanmasını istemeyen başka bir yetkili, petrol boru hattının bombalanmasının ham petrol satışını etkileyebileceğini söylemişti. Çatışmaların bir an önce sona erdirilememesi üzerine Başbakan El Maliki, Şii milislerine silahlarını bırakmaları için tanıdığı süreyi 8 Nisan'a kadar uzattığını ve bu çağrıya uyarlarsa para ödülü vereceğini açıkladı. El Maliki, Basra'daki çatışma yüzünden Arap Zirvesi'ne katılmama kararı da aldı.(4) Suriye'deki zirveye Maliki'nin yerine Devlet Başkan Yardımcısı Adil Abdülmehdi'nin katılması kararlaştırıldı. I raklı yetkililer, Basra'da geçen yılın sonuna doğru ilk silah seslerinin duyulmasından sonra Şii milis gruplarının, ülke gelirlerinin çoğunun kaynağı olan petrol sahalarının bulunduğu ve körfeze çıkış yolu olan ülkenin ikinci büyük kenti Basra'da denetimi ele geçirmek için yarıştığını açıklamışlardı. Bu açıklamanın perde arkasında aslında Irak'ın güneyindeki gölgeler savaşı vardı. Bir yanda Tahran destekli Şiiler, diğer yanda ABD'nin kurup eğittiği Irak Ordusu... Yani, bir anlamda İran ile ABD'nin gölgeleri Basra'da karşı karşıya güç mücadelesi veriyordu. Sözkonusu güç mücadelesinin sonucu ise Ortadoğu'nun geleceğinde önemli bir kırılma noktası oluşturacaktı. Yine eş zamanlı olarak uluslararası haber ajansları da Şii örgütü olan Irak Yüksek İslam Konseyi, radikal Şii lider Mukteda El Sadr'a bağlı Mehdi ordusu ve daha küçük Şii gruplar ile silahlı çetelerin Basra'da denetimi sağlamak için çatıştığını dünyaya duyuruyordu. Bu noktada bir ayraç açarak, Mehdi Ordusu'nun lideri Mukteda El Sadr'ın ve ailesinin siyasal kimliğine yakın gözlüğü ile bakmakta yarar var. Çünkü bugün Basra'daki en önemli siyasal Şii unsurunun El Sadr olduğu biliniyor. Necef merkezli Şii dinî önderlik düşüncesini savunan El Sadr ailesi, Şii dünyasında önemli bir yere sahip. Mukteda El Sadr müçtehid bir lider olmasına yani fetva verme yetkisine sahip olmamasına karşın gücünü ailesinden alıyor. Mukteda El Sadr'a en güçlü desteği, Bağdat’ın 2 milyonluk Sadr semti ve fakir Şii sınıfı veriyor. Bunun nedeni de babasının kurduğu hayır kurumlarının bugüne yönelik olumlu yansımaları.(1) Ez cümle El Sadr, siyasal desteğini ve milis gücünü Irak'taki fakir Şii tabandan almaktadır. Bu nedenle Mukteda El Sadr, Irak içinde ulusalcı tavrı ile bilinen hatta, çoğu zaman milliyetçi Sünni Arapların da desteğini almış bir siyasetçi olarak öne çıkıyor. Ayracı böylece kapattıktan sonra, son üç ay içinde yaşanan gelişmeleri kronolojik olarak mercek altına almakta yarar var. İngiliz güçleri, Basra'nın denetimini 16 Aralık 2007'de Irak güçlerine devretmişti. Basra o tarihten bu yana bu yana Şii grupları arasında egemenlik mücadelesine sahne oluyordu ve bu mücadele son bir aya gelene dek çok fazla dikkat çekmemişti. Ancak, mart ayı sonunda Şii milislerin giderek güç kazanması bir anda dikkatlerin Basra'ya çevrilmesine neden oldu. Washington yönetimi, Tahran destekli Şii milislerin Basra'da denetimi tamamen ele geçirmesinin, askeri ve stratejik açıdan önemli bir mevzi kaybedilmesi anlamına geleceğini biliyordu. Üstelik, Irak Sadr... işgali döneminde en yakın müttfeki olan İngiltere de askerlerini kentin dışındaki havaalanına çekmişti. Çekilme sırasında da İngiliz askerlerinin ateş altında kalmaması için askeri yetkililer, Şii gruplarla pazarlık bile yapmıştı. Bu geri çekilme hareketinin sonrasında ise Şii gruplar kentin tamamında denetimi sağladılar. Bir anlamda ABD'nin korkulu rüyası gerçekleşmişti. Çünkü Washington yönetiminin Basra batağı Irak’ta ABD’nin yanında yer alan İngiltere’nin kontrolündeki Basra’dan askerlerini çekmesi, Sadr Gurubu’nun bölgede egemenlik denemesinin olası sonuçları Mart ayında kendini gösterdi. Basra’da kontrolü sağlayan Şii milisler, petrol fiyatlarının uluslararası piyasada yükselmesine neden oldu. İşgal sonrası istikrardan söz edilmeyen Irak’ın güneyinde kontrol de sağlanamıyordu... yeni muhafazakar sıfatlı stratejistleri, Basra'da Şiilerin güç kazanmasının, bu bölgenin İran'ın denetimi altına girmesi anlamına geleceğini biliyordu. Irak Ordusu'nun harekete geçmesi için 25 Mart tarihinde düğmeye basıldı. Bu, merkezi yönetimi gücünün gösterilmesi açısından büyük önem taşıyordu. Yani bir anlamda, Irak ordusu üzerinden İran'a karşı gövde gösterisi yapılacaktı. El Maliki'nin talimatıyla Irak Ordusu 25 Mart'ta Basra'da operasyona başladı. Ancak, 26 Mart'ta çatışmalar birden bire Basra'nın dışındaki kentlerde de sıçradı. İlk bir haftada yaklaşık 150 kişi yaşamını yitirdi. Bu süre sadece petrol zengini Basra'da yaşamını KOALİSYON GÜÇLERİ DEVREDE Irak güçlerinin Şii misillerle başa çıkamaması üzerine devreye Irak'ta koalisyon güçleri girdi. ABD ve İngiliz uçakları Irak ordusunun operasyon başlatmasından üç gün sonra Basra ketindeki Şii milislerin mevzilerini bombaladı. İngiliz ordu sözcüsü Tom Holloway, çatışmaların başlamasından bu yana ilk kez düzenlenen bombardımanda uçakların Basra'da bazı roket atan grupları ve Şii milisleri hedef aldığını söylüyordu. Çatışmalar sürdükçe bilânço da ağırlaşıyordu. 30 Mart tarihine kadar koalisyon
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle