Katalog

Mavri Mira Heyeti Yunanistan, 19 Mayıs’ı çarpıtmaya çalışıyor. tarafından yönetilen Rum okullarının izci teşkilatları, yirmi yaşından yukarı gençleri de içine almak üzere her yerde kuruluşunu tamamlıyor. İstanbul’daki merkeze bağlı bulunan Pontus Cemiyeti hiçbir engelle karşılaşmadan kolaylıkla ve başarıyla çalışıyor"(8). Bu örgütler bir taraftan can, mal ve namus güvenliğini tehdit ederken diğer taraftan emperyalizmin bildik yöntemlerini sahneye koydular. 1830’lardan başlayarak Osmanlı Devleti içinde açılan ve ana amaçları Hıristiyanlığı yaymak olan "Misyoner Okulları" öncelikle, devlet içindeki gayrimüslim vatandaşları kendi menfaatleri ve politikaları çerçevesinde kullanabilmek için onlara milliyetçilik bilinci aşıladılar. Osmanlı Devleti’nin bütünlüğünü parçalamak için çalışmalarının bir sonucu olarak Türkiye’nin değişik yerlerinde olduğu nüfusunun, günün Türk makamlarının sistematik gibi Merzifon’da da "Merzifon Amerikan Koleji" imha politikasının kurbanı olduğunu ve bundan açılmıştır. Pontus fikrinin Anadolu’da yayılmasında kurtulanların, ancak Yunanistan’a sığınmakla önemli katkıları olan Merzifon Amerikan Koleji canlarını kurtardıklarını iddia etmektedirler. 24 Şubat eylemlerini Mondros Mütarekesinden sonra da 1994 tarihinde, Yunan Parlamentosu "19 Mayısı" sürdürmüş ve İstanbul Pontus Örgütü’nün bir şubesi Pontus Rumlarının Türklerce Katlinin Anma Günü" gibi çalışmıştır. 1920 yılı sonlarında okula yapılan olarak kabul etmiştir. Karar, 7 Mart 1994’te baskından pek çok Pontus örgüt yayını, kitap ve Cumhurbaşkanı Kostantin Karamanlis tarafından da haritaları ele geçirilmiştir.(9) onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Karadeniz Bölgesindeki Rum çeteleri: Birinci 14 Eylül ise "Küçük Asya Helenleri"nin Türk Dünya Savaşı sırasında ve özellikle de Mütareke Devleti tarafından soykırıma uğratılışlarını Anma Döneminde amaçlarına ulaşmak üzere, Türk ve Günü" olarak kabul edilmiş ve 25 Ağustos 1999’da Müslüman halkı sindirmek, Türk nüfus yoğunluğunu Yunanistan’da yasallaşmıştır.(14 Eylül, 15 Mayıs azaltmak için, Türk köylerini yakıp yıkmaya ve 1919’dan itibaren Anadolu’yu haksız bir şekilde işgal Türkleri katletmeye giriştiler. Pontus isyanının eden Yunan askerinin Urla’dan Türk topraklarını terk bastırılmasından sonra katliamlar 12 bölgede ettiği tarihtir) yoğunlaştığı anlaşılıyordu. Bu bölgeler şunlardır: Türkiye’de kurulan ve Pontus iddiası güden Bafra, Samsun, Çarşamba ve Terme, Amasya, örgütlerin Fener Rum Patrikanesi ile ilişkileri Merzifon, Köprü, Ladik, Gümüşhacıköy, Havza, belgelerle sabittir. Günümüzde Patrikhane daha da Tokat, Erbaa, Zara. Buralarda Rumlar Türk köylerini ileri giderek "ekümenik patrik" yani "cihan patriği" ve çiftliklerini bastılar. Beşikteki bebekten ihtiyarlara yada "evrensel", dünyadaki bütün Ortodoksların başı kadar halkı öldürdüler. Köyleri ateşe verdiler, yağma olduğu iddiasındadır. Lozan’a rağmen daima resmi ,gasp ve akıllara gelebilecek her türlü zulmü kabullerde (O’nu çağıranlar da başta ABD yaptılar.(10) Büyükelçiliği olmak üzere) bu sıfatını yurt içinde ve Milli Mücadele sırasında Anadolu’da çıkan dışında kullanmışlardır. Bu da yetmiyormuş gibi yine isyanlar içinde en son bastırılan Pontus’çuların Lozan’a rağmen İstanbul Rum Fener Patrikhanesi’nin çıkardığı isyanlardır. 1923 yılında Pontus çetelerinin Sen Sinod Meclisi’ne yabancı uyruklu üyeler ataması, isyanları tamamen bastırılmıştır. Bu olaylar sırasında, ekümenik sıfatını fiilen ele geçirmeye çalıştığı ve Pontus çeteleri tarafından 1.817 Türk öldürülmüş, bütün dünyaya Ortodoksların İstanbul’dan yönetildiği 3.723 ev yakılmış 1.800 civarında soygun ve gasp tezini kabul ettirme çabası içinde olduklarını olayı gerçekleştirilmiştir. Buna karşılık bu mücadele göstergesidir. Ayrıca Bartollomeos’un Sen Sinod sırasında 1.118 Rum çeteci öldürülmüştür.(11) Meclisi’ne atadığı 12 kişiden 6’sının yabancı metropolitten oluşmasını ABD’nin Patrikaneyi bir üst olarak görmesinden kaynaklandığı yolunda UNANİSTAN’IN İDDİASI düşüncelerde mevcuttur.(12) Sonuç olarak Millî Mücadele’nin başarıya Altı kişiden birisinin Amerikan Ortodoks kilisesi ulaşmasına paralel olarak imzalanan Lozan Barış Başpsikopsu Demetrious olduğu (ki Başbakan R.T. Antlaşması ile bölgede kalan Rumlar, mübadele ile Erdoğan kendiside Ocak 2004’de ABD’de de Yunanistan’a göç etmişlerdir. Mübadele gereğince görüşmüş ve başbakandan ısrarla Heybeliada Ruhban 1.104.216 Rum göç etmiştir. Bu sayının 182.169’u Okulu’nun açılmasını talep etmiştir) dikkate alınırsa Karadeniz Bölgesinden giden Rumlardır. bu görüşlerin doğru tespitler olduğu anlaşılır. Atanan Amaç kin ve nefret tohumları ekmek olmadığına ikinci kişi İngiliz Ortodoks Kilisesi’nin başı göre Türklere yönelik olayların ayrıntılarına burada Başpsihopos Gregonos Kıbrıs doğumlu ve girilmeyecektir. Buna rağmen Yunanistan günümüzde, Makarios’un öğrencisi, Üçüncü kişi Girit 19161923 yılları arasında, o zaman Türkiye’nin Başpsikoposu Timotheos, dördüncü kişi ise Yeni Doğu Karadeniz bölgesinde yaşayan Rum Ortodoks Zelanda Rum Lobisini kuran Dionysios beşinci kişi C S TRATEJİ 17 İznik Metropoliti İoannis ve altıncı kişi, Rodos Metropolitidir. (13) Yeni Patrik büyük ihtimalle bu dört kişi içinden seçilecektir. Böyle bir durumda İstanbul’un durumu da yavaş yavaş netlik kazanmaya başlayacak ve Türkiye’nin paylaşılma süreci hızlanacak.(14) Patriğin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması gerekir. Ancak 1946 yılında döndüğümüz zaman Patrikhaneyi kullanarak içişlerimize nasıl karışıldığını ve kural tanınmadığını görürüz. İLK GERİ ADIM İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Patrikhane de iki kutuplu savaşın bir parçası haline getirilmiştir. Amerikalılar, 1946’da Patrik olan V . Maksimos’un Rus ajanı olduğunu düşündükleri için onun görevden istifası sağlanır. Yeni Patrik ise 18 seneden beri ABD’de yaşayan Athenegoras’dır. Athenegoras, Türkiye’ye Başkan Truman’ın İnönü’ye yolladığı özel bir mesaj ile gelir ve derhal Türk vatandaşlığına kabul edilir. Bu Türkiye’nin Fener Rum Patriği meselesinde attığı ilk geri adımdır.(15) Bütün Rum ve Emperyalist güçlerin planlarına karşılık Türkiye’nin planı, nedir? Cevabı yetkililer verecektir herhalde. Emperyalist güçlerin ve Yunanlıların politikaları belli. Rumlar dün de bugün de politikalarını tamamen etnik temele oturtmuşlardır. Bu politikaların değişmez hedefi "Enosis"tir. Peki Türkiye’nin politikası ve hedefi nedir. Esas olan budur. Türkiye’nin Lozan’a rağmen verdiği tavizlere karşılık Batı Trakya’da yaşayan Türkler Lozan ile sağlanan haklar bir tarafa AB’ne üye bir ülke de insan hakları ihlali altında yaşıyor. Ayrıca yine bu konularla iç içe olan 14.02.2008 tarihinde çıkarılan Vakıflar Yasası ve Karadeniz ile Trabzon üzerinde oynanan oyunlar da ayrı bir yazının konusu olacak kadar önemlidir. Tekrar üzerinde durmak gerekirse amaç düşmanlığı körüklemek değil, tam tersine dostluğun Ege’de kalmaması. Kalıcı dostluğun sağlanabilmesi için sorunların ortaya konması tek taraflı tavizlerle değil, gerçekçi yaklaşımlar çözüm getirilmesidir. Yunanistan, kendi politikası doğrultusunda Ege’de ‘dostluk’ oluşturmaya çalışırken, gerçek niyeti Enosis’i andıran yaklaşımlarıyla ortaya çıkıyor. Türkiye’nin karşı politikası ise yok. Y Dipnotlar: 1 Benett, John; Godolphin "Witness", Turnstone Books, Londra 1947, s.14 2 Göyünç, Nejat; Atatürk ve Milli Mücadele, İstanbul, 1984,s.6869 3 Göyünç.Nejat, a.g.e.,s.72 4 Güler, Ali; Sorun Olan Yunanlılar ve Rumlar, Ankara, 2007, s.85 5 Sertoğlu, Mithat; "Mustafa Kemal’in Samsun’dan gönderdiği iki Mühim, rapor", Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Sayı.14.s,89 6 Şimşir, Bilal;İngiliz Belgelerinde Atatürk, Ankara, 1973,79. IIII.TTK Yayını,s.1516 7 Tunaya, Tanık Zafer, Türkiye’de Siyasi Partiler Cilt I. İkinci Meşrutiyet Dönemi, 2.Baskı 1988,s.504 8 Atatürk, Mustafa Kemal; a.g.e., s.47 9 Güler, Ali; a.g.e.,s.8384. 10 Güler,Ali; a.g.e.s.8687 11 Bulut, Arslan; Çift Başlı Yılan, Ankara, 2005,s.109 12 Bulut, Arslan, a.g.e.,sf.60) 13 Cihan, Süleyman Sefer; Adım Adım "Fener Patrikhanesi Devleti’ne", Yeni Batı Trakya Dergisi, Sayı 180, s.3738 14 Bulut Arslan;a.g.e.,s.61 15 Özdağ, Ümit; "Patrikhane ile devam edelim 2" Yeniçağ, 13 Temmuz 2006