02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C S S T R A T E J İ Oktan ERDİKMEN TRATEJİ 23 K İ T A P L I Ğ I 01 yılında kurulan Avrasya hareketinin liderliğine seçilen Aleksandr Dugin, Eylül 2003’te kurulan Avrasya Partisi’nin genel başkanlığını sürdürüyor. Köşe Avrasyacılığın İdeolojisinin Gelişim Aşamaları ve yazarlığı ve radyo programcılığı da yapan Dugin, Yan Akımları, Yeni Avrasyacılığın Esas 19982004 yılları arasında Rusya Federasyonu Felsefe Kavramları, Avrasyacılık Bugün parlamentosu Duma’nın siyasi ve Nedir? Avrasya Virajındaki coğrafi–stratejik kurulunun Türkiye, Türkiye’nin başdanışmanı olarak görev aldı. Avrasyacılık Stratejisi, Yazar: Aleksandr Dugin Avrasya hareketinin öncülerinden Rusya: Demokratik Kaynak Yayınları olan Aleksandr Dugin’in Kaynak İmparatorluk, Avrasya ve Yayınları’ndan çıkan Kıbrıs Sorunu, Avrupa "Moskova–Ankara Ekseni" başlıklı kitabı, merkezi Birliği ve Avrasya, Küreselleşme Moskova’da bulunan Avrasya Hareketi’nin temel Hakkında Tezler, Doğal Kaynakların görüşlerini de ortaya koyuyor. Metafiziği ve Jeopolitiği gibi bölümler Kitap, Dugin’in Avrasya ve Türkiye üzerine son bulunuyor. Dugin’in Türkiye’ye yedi yıl içinde yazdığı makalelerden ve yaptığı ilişkin değerlendirmesinden kısa bir konuşmalardan oluşuyor. Türkiye’de ilk kez bölüm şöyle: yayımlanan bu metinler, okurların Avrasya "Mesele, Türkiye’nin son yıllarda hareketinin tarihsel boyutu ile ilgili bilgi sahibi sadece bölgesel değil, daha geniş olmasını sağlarken, Türkiye’nin bu süreçteki rolü ve anlamda medeniyetler düzeyinde hareketin siyasal yönelimine dair bir ufuk turu da jeopolitik konumunu ciddi bir şekilde yeniden yaptırıyor. gözden geçirmesinden kaynaklanmaktadır. Kitabın çevirisi ise Dugin’in denetiminde Leonid Türkiye’yi ‘Batı yanlısı, Avrupa Birliği için can Bahrevski tarafından gerçekleştirilmiş. atan Washington’a tam boyun eğen’ olarak kabul Avrasyacılık İdeolojisi, Ankara–Moskova Ekseni ve etmeye alışık dış gözlemcilerin hemen hemen hiç Küreselleşme gibi temel başlıklardan oluşan fark etmedikleri bir şekilde, Türk elitinin genel ruh kitapta, Avrasyacılık İdeolojisinin Kısa Açıklaması, hali nitel olarak değişmiştir. Türkiye, Soğuk Savaşın Klasik Avrasyacılık, Yeni Avrasyacılığın Ortaya sert çerçevesi dışında kalınca kendisinin Avrasyalı Çıkması: Tarihsel ve Toplumsal Koşullar, Yeni bir devlet olduğunu kavradı. Bu formül, 20 MoskovaAnkara Ekseni Türkiye’deki belli başlı politik güçler için bir kurtarıcı oldu: Avrasyacılığın Batıcı modeli sıkı sıkıya takip etmeyi reddetmesi, gelenekselcileri (Erbakan’ı ve arkasından gelen Erdoğan’ı) tatmin ediyordu. Avrasyacılığın ‘ulusal ve kültürel kimliğini muhafaza ederek Batıya yönelmek’ şeklinde yorumlanabilir olması, askeri çevreleri ve Kemalistleri kendine çekti. Avrasyacılık, Türk toplumundaki iki karşıt kutbu, yani İslami ve laik kutupları birleştirmede ideal bir dünya görüşü oldu. Avrasyacılık, Türkleri kendisi de jeopolitik açıdan bir Avrasyalı olan Rusya’ya karşı yeni bir anlayışla yaklaşmak zorunda bırakmaktadır. Sovyetler sonrası oluşan BDT ülkeleriyle ilgili olarak Ankara, Pantürkist projelerin desteklenmesi üzerine kurulu ve Çeçen ayrılıkçılığına müsamaha ile yaklaşan başlangıçtaki politikasının yerine, bugün Moskova’yla partnerlik arayışına girmiştir". Avrasyacılığın önderinin bölgeye ve dünyaya ilişkin yorumlarını okurken, satırlarda ülkemize ve geleceğimize dair çok şey bulacaksınız… “Avrasya Hareketinin Temel Görüşleri” Barış DOSTER üreselleşme yandaşlarının tüm iddialarına, "Liberalizm kazandı, dünya küçük bir köy oldu" yönündeki söylemlerine karşın, ABD’nin Afganistan ve Irak işgalleri, emperyalizmin varlığını koruduğunu, güçlünün canının istediğini yaptığını, adeta Orta Çağ zihniyetinin sürdüğünü kanıtlıyor. Irak’taki vahşetin geldiği nokta ve ABD’nin yöntemleri, barbarlığın boyutlarını ortaya koyuyor. Küreselleşmenin neler getirdiğini ve emperyalizmin saklamaya çalıştığı yüzünü ilk gören ve yüksek sesle dillendiren aydınlarımızdan olan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Işıklı, "Yeni Orta Çağ" adlı kitabında, dünyanın ve ülkemizin geldiği, getirildiği durumu, tarihsel arkaplanıyla anlatıyor. Işıklı, emperyalist saldırılarla Haçlı Seferleri, ABD’yi yöneten kadroyla silah tekelleri arasındaki bağa dikkat çekerken, Gazi Mustafa Kemal’in antiemperyalist, tam bağımsızlıkçı, ulusalcı, aydınlanmacı ve devrimci eyleminin, küreselleşmenin ağababalarını rahatsız etmeyi sürdürdüğünü vurguluyor. Atatürk’ün, "Türkiye’nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına K Yeni Orta Çağ durumun, Avrupa’nın aydınlanmacı ve sorgulayıcı olsaydı, belki daha kısa, daha az kanlı olur ve daha düşünürlerine de ihanet olduğunu anlatıyor, çabuk bitebilirdi. Türkiye azim ve mühim bir Türkiye’nin sömürgeleşmesinin, kimi çevreler gayret sarfediyor. Çünkü müdafaa ettiği tarafından "demokratikleşme" olarak sunulduğunu bütün mazlum milletlerin, bütün şarkın vurguluyor. Işıklı’ya göre; sözde davasıdır" şeklindeki Ermeni soykırımı iddialarından, sözlerini anımsatan Işıklı, Yazar: Alpaslan Işıklı etnik bölünmenin "insan hakları, Türk Devrimi’nin öncü Toplumsal Çözüm Yayınları demokrasi ve özgürlük" kılıfı adı ve örnek konumuna altında özendirilmesine, TCK 301. dikkat çekiyor. madde için yürütülen "Küreselleşme, kampanyadan kimi sivil toplum emperyalizmin yeni adıdır, örgütlerinin çalışmalarına kadar ülkemize pek çok kapitalizmin küreselleşmesidir ve konu başlığı üzerinden, çok yönlü ve çok boyutlu özünde antiemperyalist olan bir saldırı yapılıyor. Doğası gereği toplumcu, Kemalizm’le çelişmektedir" diyen aydınlanmacı, bütünleştirici ve antiemperyalist Işıklı, Atatürk’ün mazlum olan Atatürk milliyetçiliğinin sürekli saldırıya milletler politikasını da bir kez uğradığını, ama ulusalcılık olmadan, uluslararası daha gündeme getiriyor. dayanışmanın da olamayacağını yazan Işıklı, Küreselleşmeyle sömürünün kitabında sadece saptama yapmıyor, uluslararasılaşmasının daha da Cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin, ulusal arttığını ve kumarhane solcuların çözüm önerisini de şu sözlerle ortaya kapitalizminin egemen koyuyor: olduğunu vurgulayan Işıklı, spekülatif "Yalnızca laiklik ilkesini değil, Atatürk’ün tüm kazançların, diğer kazanç türlerini ezip geçtiğini ilkelerini yürekten benimsemiş bir demokratik ifade ediyor. Küreselleşmeyle, sosyal devletin tüm iktidar, Atatürk’ün öncülüğünde kurulmuş olan bu kazanımlarının birer birer budandığını belirten devlete er geç ve yeniden damgasını vuracaktır. Işıklı’ya göre; sosyal devlete karşı mücadele, Laikliğin yanı sıra, devletçilik, halkçılık, devleti küçültme stratejisi adı altında yürütülüyor. cumhuriyetçilik, devrimcilik ve özünde Türkiye’nin bir yandan Avrupa Birliği bir yandan antiemperyalizm demek olan milliyetçilik da Genişletilmiş Ortadoğu Projesi kıskacına ilkeleriyle birlikte bir bütün olarak Atatürkçülük, alındığını, Batı’yı sorgulamayan, Batıcı, mutlaka ve mutlaka yeniden iktidar olacak ve biz teslimiyetçi ve nakilci aydınların ise bu durumu dünyaya bir kere daha örnek olacağız" alkışladığını yazan Işıklı, Batı’nın bugün geldiği STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle