02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cavid VELİEV TUSAM Yakındoğu ve Kafkasya Araştırmaları Masası [email protected] ABD’de gündemin üst sıralarında… C S TRATEJİ 21 N’nin seçimlerle ilgili kararsızlığı ise daha da tehlikeli. Bhutto ölümünden önce PMBN Başkanı Navaz Şerif’i seçimlere katılmak için ikna ettiyse de PMBN partisi hala PHP ile ilişkiler konusunda ve seçimlerin demokratikliği konusunda kararsızlığını devam ettiriyor. 8 Ocak seçimlerinin ertelenmesi tehlikeli bir adımdı çünkü 18 Şubat seçimleri de yapılamazsa durum Pakistan açsından daha da tehlikeli olabilir. 18 Şubat seçimlerinin yapılması Pakistan açısından ElKaide ve Taliban’a karşı psikolojik mücadeleyi en azından devam ettirmek adına çok önemli bir adım. Dolayısıyla belki de yarı demokratik seçimler bile hiç yapılamayan seçimlerden daha iyi olacaktır. Butto’nun ölümünden sonra PHP’nin arkasına aldığı destekle seçimleri kazanacağı yorumlarına karşın Pervez Müşerref’in seçimlerde usulsüzlükler yapabileceği de konuşulmaktadır. Usulsüzlük yapılmaması durumunda seçimleri PHP’nin büyük çoğunlukla kazanacağı ve PMBN ile koalisyon kuracağı ve PMBQ’nin ise üçüncü parti olacağı düşünülmektedir. Pervez Müşerref’in seçimlerde hile yapacağını iddia edenler ise seçimde Müşerref’in partisinin kazanması durumunda seçimleri meşru saymamak için kendilerine bir temel hazırlamaktadır. Bu iddialara karşı Pervez Müşerref seçimlerle işbaşına gelecek yeni hükümetin hakkında dava açmaması durumunda görevinden istifa edebileceğini ifade etmiştir. B utto’nun Pakistan’a dönüşünün iki temel gerçeği vardı: 1. Pakistan’da giderek tırmanan etnik ve mezhep çatışmalarından bıkan halk, Butto’yu bir umut olarak görüyordu. 2. ABD Pakistan’da çeşitli nedenlerden dolayı Butto’yu yönetimde görmek istiyordu. Butto’nun beklenmedik bir şekilde suikastta kurban gitmesi hem Pakistan halkını hem de ABD’yi şok etti ve bu şok dönemi atlatılır atlatılmaz Butto’nun misyonunu kimin devralacağı düşünülmeye ve tartışılmaya başlandı. Pakistan’ın "demokratik dönüşü" için yeni bir aday aranırken sadece Pakistan halkının çıkarları değil ABD’nin de çıkarları düşünülmektedir. Bu nedenle olsa gerek Pakistan’ın geleceği sadece Pakistan basınında değil ABD basınında da ciddi ciddi tartışılmakta ve alternatif strateji ve adaylar sunulmaktadır. Aranan adayın en önemli özelliği "demokrat" olmasıdır. ABD’nin ilgisinin boyutu anlaşılır oluyor böylece. Bu demokrat adayın başarılı olması için siyasetin içinde olan orduyu siyasetten uzak tutması da gerekiyor. Bu adaylar arasında öne çıkan Butto’nun müttefiki ve bugünkü PMLN Başkanı Nawaz Şerif, dini muhafazakar liderlerle yakın ilişkisi bulunan ve 1990’da şeriat yasasının geçmesini destekleyen birisidir. PHP Eşbaşkanı Asıf Zerdari ise hakkında yolsuzluk davaları olan ve zamanında Pakistan’da "Bay yüzde 10" olarak anılan birisidir. Pakistan’a kurtarıcı aranıyor Benazir Butto’nun suikast sonucu ölmesi ve seçimlerin bir ay ertelenmesinin ardından Pakistan’a bir kurtarıcı aranıyor. Bu tartışmalar yalnızca Pakistan’da değil ABD’de de yapılıyor. Pakistan’da önümüzdeki dönemde oluşacak yönetim bölge KURTARICI ARANIYOR Pakistan’ın kurtarıcısı olacak isim, Beyaz açısından önem taşıyor. Saray’da ABD istihbaratıyla Bush yönetimi arasında yapılan toplantılarda tayin edilmeye SİYASİ PAZARLIKLAR çalışılmaktadır. Pakistan’ın Benazir Butto, Fatma Butto, Butto’nun ölümü Pakistan’ın öncelikli sorunu "terör mü yoksa demokrasi mi" sorusunu gündeme getirdi. Çünkü Pakistan "demokratlarının" lideri radikaller tarafından öldürülmüştü. Aynı şekilde "öncelikli olarak radikalleri yenmek için seçim mi yapılmalıdır" tartışmaları da gündemde yerini aldı. Butto’nun ölümünden sonraki uzun tartışmaların sonucu Pakistan Merkezi Seçim Komisyonu, 8 Ocak genel seçimlerinin 18 Şubat’a ertelendiğini açıkladı. Seçimlere hazırlığın yapılamaması ve güvenlik yoksunluğu nedeniyle genel seçimlerin 18 Şubat’a ertelenmesine rağmen siyasi partiler hala seçim kampanyalarının terör tehdidi nedeniyle yapılamamasından şikayet ediyorlar. Bu konuda en çok suçladıkları kurum da Merkezi Seçim Komisyonu ve bu nedenle komisyonunun yapısının değişmesi isteniyor. Bu talep, geçici hükümetin seçim kampanyasına hile karıştırmakla suçlanmasına kadar gidiyor. Bu talep gerçekleşmezse 18 Şubat seçimlerinin meşruluğu bir tartışma konusu haline gelecek gibi görünüyor. PMB ASKERİN SİYASETTEN UZAKLAŞMASI Ordunun Pakistan siyasetindeki gücü Güney Asya güvenlik ortamından, Afganistan’daki sivil savaştan, HindistanPakistan silah yarışından ve Keşmir çatışmasından kaynaklanmıştır. Bu nedenle ordunun siyasi karar vericiler üzerinde doğrudan ve dolaylı etkisi olmuştur. Sivil hükümetler başarısız olduğu zaman asker devreye girmiş ve bu da gerçek anlamda Pakistan’da demokrasi gelişimini engellemiştir. Pakistan’da ordunun siyasete müdahalesinin en son örneği 1999 darbesidir. Butto hem 1989 hem de 1996’da ordunun müdahalesiyle Başbakanlık görevinden alınmış, Butto’nun babası Zulfikar Ali Butto da askeri darbeyle indirilmiş ve idam edilmiştir. Pakistan ordusu ülkenin demokratikleşmesi önünde en büyük engel olarak görünmektedir ve ülkenin demokratikleşmesi için ordunun siyasetin dışında tutulması gerekmektedir. Ordunun siyasetin dışında tutulması onun terörizmle savaşa yoğunlaşmasına neden olacaktır. Bu yorumu yapanların yeni Genelkurmay Başkanı Ashfaq Pervez Kayani üzerinde yoğunlaşmaya başladıkları görülüyor. NewYork Times gazetesi Pakistan’da istikrarsızlık yükseldikçe Kayani’nin Bush yönetimi için önemli bir figür olduğuna dikkat çekmektedir. Kayani, özellikle İngiliz ve ABD basının dikkatini çektiği ve yazılı medyada Kayani’nin özgeçmişi ve askersivil ilişkilerine bakışıyla ilgili yorumlara yer verildiği gözlemlenmektedir. Asıf Zerdari, Navaz Şerif ve Bilaval Butto gibi siyasi muhalifleri de Pakistan’da sorunun çözümü için ABD’den destek arıyorlar. 2008 yılında ABD’de yapılacak seçimler için artık Irak değil Pakistan, dış siyaset sorunu olarak görülmekte ve tartışmalar iç siyasi alana da yansımaktadır. Başkan Adayı Hillary Clinton Pakistan’daki nükleer başlıkların ABD ile ortak korunması gereğini söylerken Pakistan, Afganistan’daki ABD ordusunun müdahalesi tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. ABD sadece Pakistan’da terör ve radikal eğilimin yükselmesine değil, sivil siyasete ve demokrasiye de darbe vuran adımlar atıyor. Pervez Müşerref’in ABD’nin hedefinde olması, askeri diktatör olmasından değil Pakistan dış ve bölge politikasının ABD’nin çıkarlarına uymamasından kaynaklanıyor. Çünkü Pakistan sadece Afganistan nedeniyle değil ABD’nin bölgede Çin ve İran’ı çevrelemesi açısından da önemli bir jeopolitik konuma sahip. Pakistan, Çin’le askeri, ekonomik, nükleer alanda çok iyi düzeyde işbirliği içinde olduğu gibi ABD’nin karşı çıkmasına rağmen İranPakistanPakistan’daki protesto gösterilerinden... Hindistan doğalgaz boru hattının İranPakistan kısmında ısrar etmektedir. Demokrasi, Pakistan’ın iç işlerine müdahale etmek için en kolay ve ahlaki araç olarak göründüğü için hem içte hem de dışta bu yönde destek almak daha kolaydır. Her şey bir tarafa, Pakistan’ın tek sorunu demokratikleşme değildir. Pakistan patlak verdiği anda etnik ve mezhep farklılıkları nedeniyle Irak’ı bile unutturacak özelliğe sahip bir nükleer bomba gibidir. Pakistan patlarsa Afganistan, Hindistan ve İran hatta Orta Asya ve Ortadoğu ülkeleri bundan en fazla zarar görebilecek ülkelerdir. Bu yelpaze istenirse ABD’ye kadar uzatabilir. Pakistan’ı kurtaracak kişi sadece Pakistan’ı değil aynı zamanda bölge ülkelerini de kurtarmış olacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle