21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yor. Sosyal Demokrat Parti (SPD), aşırı sağla mücadelede daha fazla kaynak ayrılmasını isterken, Birlik Partileri (CDUCSU) ise, para yerine sivil angajman talep ediyor. Ülkedeki azınlıkların temsilcileri ise, şiddete karşı somut planlar ve güvenliği sağlayacak adımlar talep ediyor. Avrupa Konseyi de, yabancı göçmenlerle ilgili yeni yasal düzenlemelerin gündemde olduğu Almanya’yı, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve göçmen hakları konusunda uyaran bir rapor yayımladı. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği tarafından hazırlanan ve Strasbourg’da yayımlanan raporda, Almanya’dan bir göç ülkesi olduğunu kabullenmesi ve göçmenleri toplum için zenginlik olarak algılaması isteniyor. Konseyin insan hakları komiseri, İsveçli Thomas Hammerberg’in raporda Alman makamlarına yönelik tavsiyeleri arasında, yabancıların topluma olumlu katkılarının Alman devleti tarafından resmen tanınması da bulunuyor. Rapor, Almanya’da gerçekleştirilen bir araştırmanın, halkın yaklaşık yüzde 35’inin Almanya’da işsizliğin artması durumunda yabancıların sınırdışı edilmesini istediğini, bunun da, Alman toplumunun çeşitliliğe açık ve çoğulcu bir toplumun avantajlarını henüz kavrayamadığını gösterdiği görüşü dile getiriliyor. Rapor bu çerçevede, uzun süredir Almanya’da yaşayan yabancıların çifte vatandaşlık hakkından faydalanabilmelerinin önünün açılmasını istiyor. Almanya’nın bazı eyaletlerinde Müslümanlara yönelik vatandaşlık testlerini de ayrımcılık olarak niteliyor. C S TRATEJİ 23 Fransa’daki ırkçı karşıtı gösteriler... ALMANYA’NIN İKİLEMİ Yaşlanan nüfusu nedeniyle yeterli kalifiye iş gücü bulamamaktan şikâyetçi olan Almanya, şu anda fiilen bir göçmen ülkesi durumunda. Bu duruma paralel olarak Almanya bir devlet politikası olarak, kapılarını kalifiye iş gücüne açmayı da sürdürme niyetinde. İşte bu noktada Almanya bir ikilemle karşı karşıya kalmış gibi görünüyor. Ülkede bir yandan yabancı düşmanlığı hızla artış kaydederken ve bunun sebebi de ekonomik sorunlarla desteklenirken, diğer yandan ülkenin kabullenmek zorunda olduğu "göç ülkesi" gerçeği durmakta. Buna bir de bazı sağcı politikacıların takip Bir yandan tepki çeken Göç Yasası’nı çıkaran, bir yandan da kalifiye iş gücüne kapılarını açan Almanya bir ikilem yaşıyor. Nazizme kayan Almanlar, işsizliklerinin nedeni olarak yabancıları görüyor. ettiği politikaları ve verdikleri demeçleri de eklersek tablo oldukça karmaşık ve vahim görünüyor. Bu süreçte Alman siyasi partilerine büyük görevler düşüyor. Ülkedeki tansiyonu düşürmek veya daha da yükseltmek Alman karar alıcılarının elinde. Artık farkına varılmalıdır ki, iktidar sahibi olabilmek için yabancılar üzerinden, ırkçılık üzerinden politikalar takip etmek her iki taraf açısından da son derece tehlikeli sonuçlar doğuruyor. Özellikle siyasi yelpazenin sağında olan liderlerin ağzından çıkan sözler halkın (özellikle de gençlerin) duygularında aşırı refleksler uyandırabiliyor. Sonuç olarak, tarih, siyaset ve felsefe alanındaki çalışmaları tüm dünyada yankı bulan Hegel gibi, Reinhold gibi, Kant gibi düşünürleri içinden çıkarmış Almanlar, böyle dünyanın ortak miraslarıyla mı övünmeye devam edecekler yoksa son yıllarda yeniden yükselişe geçen ırkçı saldırılara mı üzülecekler? Önümüzdeki süreç ise Almanya’nın hangi tercih ve davranışın peşinden gideceği açısından oldukça önemli. S T R A T E J İ Dr. Beşir DOSTER K İ T A P L I Ğ I kasından Mustafa Kemal’in savaşta ve barışta Türk hekimleriyle beraberliği tarihi süreç içinde, genişliğine ve derinliğine anlatılıyor. Cephedeki savaşlar ve cephe gerisindeki örgütlenmeler nefes kesen ayrıntılarla naklediliyor. Diğer ana başlıkların birkaçı da şöyle sıralanıyor: ? Mustafa Kemal’in İttihatçı doktorlarla tanışması ? Balkan Harbi’ne katılan tıbbiyeliler ? Mustafa Kemal ve tıbbiyeliler Çanakkale Savaşı’nda ? Kuvayı Milliyeci tıbbiyeliler ? Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün çevresindeki tıbbiyeliler… Ara başlıklarda ise Atatürk’ün tanıdığı ilk tıbbiyeliden, ölümüne kadar çevresindeki hekimlerin yaşam öyküleri, hizmetleri anlatılıyor. Prof. Dr. Özata yüzlerce biyografi ve anı kitabından, tıbbiyelilerin yaşam öyküsünü en ince ayrıntılarına varana dek incelemiş, o insanların görevlerini, kaderlerini bir tıbbiyeli duyarlılığı ile yazmış. Özata’nın eseri, büyük emek, uzun araştırma sonucu oluşmuş, önemli bir eser. Çılgın Türkler’in tıbbiyeliler cephesi adeta. Aynı yoğun duygu ve heyecanla okunuyor. Herkesin, bütün yurtseverlerin, özellikle de hekimlerin okuması gereken çok yararlı bir kitap. Okuyalım ve Türk hekiminin Türk toplumundaki yerini ve önemini derin derin düşünelim. O kahraman beyaz gömlekliler bu toprağın çocuklarıydı, ithal hekimler değil. Atatürk ve Tıbbiyeliler T heyecanın, bu duygunun ateşini yaşar. Gün gelir mektepleri mezun vermez olur… Bu tıbbiyeli ruhu Mustafa Kemal’i, Mustafa Kemal de bu tıbbiyeli ruhunu iyi tanımıştır. Balkan Savaşı’nda da, Trablusgarp Savaşı’nda da, Suriye’de ürk toplumunun uygarlık ve özgürlük savaşında de, Kafkas Cephesi’nde de, nihayet Ulusal tıbbiyeliler hep ön safta olmuştur. Çağdaşlaşma Kurtuluş Savaşımızda da Atatürk ve tıbbiatılımlarının başladığı Tanzimat’tan, Ulusal Kuryeli iç içe, gönül gönüledir. Atatürk’ün bütuluş Savaşı’na kadar, cephede de, cephe gerisintün ideali tıbbiyelinin beyninde, tıbbiyelide de tıbbiyeli hep vardır. Tıbbiyeli; Jöntürklerin nin dilindedir. Tıbbiyeli Hamit gibi, Tıbbide, İttihatçıların da, Kuvayı Milliyecilerin de önündedir, yeli Hikmet gibi. Öyle ki Mustafa Keiçindedir, örgütündedir. O nedenle Türk toplumunun çağmal’e bile, "Paşam, siz bile daşlaşma tarihi, Türk hekimliğinin mandayı savunsanız, size bitarihiyle iç içedir. İlk Türk hekimlele karşı geliriz" diyecek karinin hepsinin bir yabancı dil bilme Yazar: Prof. Dr. Metin Özata dar. Öyle ki üniversite rekleri, Batı uygarlığının her yönden Umay Yayınları, 429 sayfa törlüğüne, "Sizin burada Türk toplumuna taşınmasında Harrington’ununuz varsa, önemli neden ve avantajdır. Ayrıca bizim de Anadolu’da Mustafa Kehekimliğin evrensel bir uğraş olarak özü, bu uygarlaşma mal’imiz var" diyecek kadar. girişimlerinin adeta tamamlayıcısıdır. Bu giriş bir kitabın özü idi. Peki kitaTürk toplumunda tıbbiyelilik bir kavramdır. Bir hebın sözü nerede? kimlik pratiği ile sınırlandırılamaz. Çünkü tıbbiyelilik bir Onu da Prof. Dr. Metin Özata yazmış ruhtur. O ruh özveriyi, aydınlığı ve sınırsız bir yurtsever"Atatürk ve Tıbbiyeliler" adlı eserinde. lik duygusunu kapsar, içerir. Ülkenin her türlü sorunları Yazar, araştırmasında Türk toplumunun onun bilincinde gerçekçi çözümlere ulaşır. Gün gelir karkurtuluş ve kuruluş sürecinde Türk hekiminin yerini ve da kışta, yağmurda çamurda, ıssız diyarlarda, çöl sıcağınrolünü saptamış. 429 sayfalık kitap, 19 ana başlıktan oluda yüreği, eli, beyniyle çalışır. Gün gelir bütün tıbbiyelişuyor. İlk bölüm, Batıya açılan ilk pencere: Tıbbiye. Arler savaşlarda şehit düşer. Tıp öğrencisi de bu ruhun, bu STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle