Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net Çin’in gücü yükseliyor C S TRATEJİ arttırarak Tayvan’a karşı konuşlandırmaya da devam etmiştir. Ayrıca, özellikle Tayvan ile olası bir çatışmayı hesaplayan Çin, ABD’nin olası müdahalesi durumunda da artık geçmişteki güçsüz görünümde olmadığının sinyallerini yeni ve daha uzun menzilli, daha hassas isabet özelliğine sahip orta ve uzun menzilli balistik füzelerini silah envanterine katarak göstermektedir. Amerikan Savunma Bakanlığı kaynaklarına göre Çin’in elinde halen; ? 40–50 adet 1770 km menzilli CSS–5 ? 14–18 adet 3000 km menzilli CSS–2 ? 16–24 adet 5470 km menzilli CSS–3 balistik füze bulunmaktadır. CSS–3 tipi füzelerin bugünkü kapasiteleriyle Amerika’nın en kuzeyine erişme yetenekleri vardır. Öte yandan ellerinde 20 kadar bulunduğu tahmin edilen 12.900 km. menzilli CSS–4 füzesi ile hemen bütün Amerika kıtasına erişme yeteneğine sahip olan Çin ayrıca geliştirip envanterine yeni soktuğu 7.500 km menzilli DF–31, 8.000 km menzilli JL–2, 11.200 km menzilli DF31A’lar ile de uzun menzilli askeri yeteneğini ortaya koymaktadır. Kaldı ki bir zamanlar, Soğuk Savaş döneminde Hint Okyanusu ve Pasifik’te tartışmasız üstünlüğü olan ABD bugün Çin’in geliştirdiği ve edindiği silahlar nedeniyle özellikle Güney Doğu Asya ve Pasifik’teki üstünlüğünü kaybetmiştir. Çin’in Rusya’dan son yıllarda edinmiş olduğu ve Sizzler tipi süpersonik Cruise Füzeleri ile donattığı 12 adet Kilo sınıfı ve geliştirmekte olduğu Shang sınıfı nükleer saldırı denizaltılarına Çin’in elindeki 200’den fazla Rus kökenli SU–27 ve SU–30 tipi savaş uçağı da eklendiğinde ABD’nin özellikle Pasifik’teki üstünlüğüne artık son verilmiş gibi gözükmektedir. ABD’nin askeri gücüne ve teknolojisine olası bir çatışma durumunda sınırlı şekilde karşı koyabileceğini bilen Çin’in yeni savaş taktikleri geliştirdiği de iddia edilmektedir. T ek küresel güç olan ABD ve küresel güç olma çabasındaki Çin ve Rusya’nın silahlanma ve silah satışları dünya gündemini meşgul ediyor. İran’a karşı Orta Doğu’da yaklaşık 63 milyar Dolarlık bir silah satarak müttefik edinme ve edinmiş olduklarını güçlendirme çabasında olan Bush yönetiminin önde gelenleri Ağustos ayını bölgede turlayarak geçirdiler. Bu ziyaretlerde Orta Doğu ülkelerine yönelik askeri yardım paketleri arttırıldı. Özellikle İsrail’e olan askeri yardım paketi geçmiş yıllara göre yüzde 25 arttırılarak yıllık 3 milyar Dolar düzeyine çıkarıldı. İhmal edilmeyen Mısır’a da on yıllık bir program çerçevesinde yardımın yıllık 1,3 milyar Dolar’a çıkarılması kararlaştırıldı. Suudi Arabistan ve Körfez’deki öteki beş küçük krallığa da 20 milyar dolarlık bir silah satışı için Kongre’den onay alındı. Bu girişimler ABD’nin bölgedeki garantörlüğünün ve bölgedeki dengelerin İran’a karşı hiç olmazsa korunacağının da işareti oldu. Bütün bu girişimlerin ABD silah sanayinin geleceği açısından büyük pazar olanaklarının sürdürülebilir kılınması anlamına geldiği de çok açık bir husus olarak gözükmektedir. Bütün bunlar ABD açısından önemli gelişmeler idiyse de Putin’in giderek hızlanan ve bu hızıyla ABD’yi de gereği kadar tedirgin eden Rusya’sı da Ejderha’nın Tek Küresel Güce Karşı Yeni Askeri Konsepti Çin’in askeri gücünün artık bölgesel sınırların ötesine eriştiği görülürken, Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun başarılı bir şekilde modernize edilmesiyle geçeceği, bu ülkenin bir zamanlar silah satın aldığı Rusya’nın da önüne geçeceğini ve ABD’ye karşı 2020’lerde ciddi bir rakip olacağı anlaşılıyor. Moskova’daki silah fuarında satışa çıkardığı silahlarının ve özellikle uçaklarının becerilerini sergiliyordu. Putin ile hızlanan askeri çabaları ile Rus silah sanayinin de, beklentilerin tersine iddialı bir şekilde tam gaz yol alacağını ve her zamanki gibi özellikle uçak sanayi alanında yüksek performanslı ama düşük kaliteli, kısa ömürlü silahlar üretmeye devam edeceğini gösteriyor. ÜÇÜNCÜ GÜÇ: SİLAHLANMADA YÜKSELİŞ Giderek üçüncü bir güç haline gelen Çin’in silahlanmada yükselen emellerinin bugün erişmiş olduğu noktanın bölgede özellikle Tayvan ile olası bir çatışmada ABD ve Tayvan’a karşı koyabilecek ve deniz ticaretini ve ihracat yollarını da özellikle stratejik Malakka Boğazı’nda koruyabilecek düzeye geldiğini uzmanlar ifade etmektedirler. Hatta bunun da ötesinde Çin’in askeri gücünün artık bölgesel sınırların ötesine erişebileceği görülmektedir. Ejderha’nın silahlanma ve Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun modernizasyonu konusunda gerçekleştirmekte olduğu başarılar, bu ülkenin bir zamanlar silah satın aldığı Rusya’nın da önüne geçeceğini ve ABD’ye karşı 2020’lerde ciddi bir rakip olacağını göstermektedir. Son 15 yılda etkin ve caydırıcı bir askeri güç olmanın en kestirme yolu olan balistik füzelere sahip olma ve bunları geliştirme konusunda Çin çok hızlı yol almıştır. Özellikle Tayvan’ı hedeflediği kısa menzilli taktik nükleer balistik füzeleri olan DF–11 ve DF15’lerin sayısını 900 civarına çıkarmış, bunları Hu Jintao her yıl 100’er adet ASİMETRİK SAVAŞ VE ÇİN Teknoloji alanındaki üstünlüğü ve kaynaklarının çokluğu belli olan ABD ordusunun olası bir çatışmadaki avantajlarına ve özellikle bilgi iletişimi teknolojilerine olan bağımlılığını bir zayıf nokta olarak değerlendirmeye aldığı anlaşılan Çin’in bir süredir bu alanda ciddi çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Bilhassa ABD’nin haberleşme ve bilgi toplama alanında uydu bağımlılığını bilen Çin’in geçtiğimiz Ocak ayındaki deneme olarak kendine ait eski bir haberleşme uydusunu balistik füzeyle imha etmesi hatırlardadır. Ayrıca Çinli uzmanların ABD Savunma Bakanlığı bilgisayarlarına yoğun bir şekilde girmeye çalıştıkları da uzmanlarca iddia edilmektedir. (The Economist, 4 Ağustos 2007, sayfa 23). Bu çabalar da, ABD’nin askeri gücünün önemini iyi bilen Çinli askerlerin, ABD’nin bu avantajının Vietnam ve Irak’ta asimetrik savaşlarla ve basit yöntemlerle alt edilmiş olmasından hareketle, teknolojik alandaki avantajının da benzeri yöntemlerle alt edilebileceği doktrinine giderek önem verdiklerini göstermektedir. Geçmişteki savaş konsepti, kitlesel güç kullanma