02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 Gözde İYİDOĞAN TUSAM Araştırmacı uruluşundan bu yana ABD dış politikasının belirlenmesinde ekonomik öncelikler önemli bir yer tutar. Çok çeşitli etnik unsurları bir arada bulunduran ABD’nin sürdürülebilirliğini sağlayan en önemli etmen güçlü bir ekonomi ve dolayısıyla 1850’lerden bu yana sürekli biçimde geliştirdiği teknolojisidir. Teknoloji ilkin deniz aşırı ticareti koruma amacıyla ABD donanması ve uluslararası ticarette avantaj elde etmek üzere ABD malları için geliştirildi. ABD, giderek arttırdığı teknolojik üstünlük ve büyüyen ekonomisi ile İkinci Dünya Savaşı’ndan başat güç olarak çıktı. Bunun yanında Avrupa devletlerinin savaştan zayıf çıkmış olması ve SSCB’nin ortak bir tehdit unsuru olarak belirmiş olması, ABD’nin Soğuk Savaş’ta Avrasya’da etkinliğini arttırması için uygun bir zemin yarattı. Burjuva devleti olarak kurulmuş olan ve ekonomik refahın bünyesinde tutkal işlevi gördüğü ABD, bu mantığı Avrasya coğrafyasında da uygulamış, savaş sonrası işe Avrupa ve Japonya ekonomilerini güçlendirmekle başlamış ve bu sayede kapitalist sistemin çözülmesini engellemiştir. Ancak 1970’lerden itibaren ABD karşısında güçlenen ekonomiler belirmiş ve bu ekonomilerin yararlanacağı enerji kaynaklarını bulunduran ya da bu kaynaklara geçiş sağlayan bölgelerde SSCB’nin dağılması sonucunda bir güç boşluğu oluşmuştur. Bu güç boşluğu oluşan bölgeler, ABD’nin Soğuk Savaş sonrası Avrasya politikasının en temel belirleyicileri olmuştur. ABD’nin yakın dönem Avrasya politikası C S TRATEJİ Dolayısıyla Avrupa, Soğuk Savaş Dönemi’nde hem ekonomik, hem de askeri çevreleme politikası açısından çok önemliydi. Bu dönemde Avrasya coğrafyasında ABD’nin etkinliğini arttırdığı diğer bir bölge ise Ortadoğu’ydu. O zamana kadar Ortadoğu’da ABD’nin etkinliği büyük ölçüde Suudi petrolleriyle ilgilenen Amerikan petrol şirketlerinin varlığıyla sınırlıydı. Ekonomik amaçların yanında, ABD’nin Ortadoğu’ya olan ilgisinin bir diğer önemli sebebi, bölgede İngiltere’nin siyasi iflası ile boşalmış olan yeri Sovyetlere kaptırmak istememesiydi. Bölge petrollerinin kontrolünü sağlamak, Sovyetlere karşı nüfuzunu arttırmak ve İsrail’in güvenliğini sağlamak ABD’nin Soğuk Savaş boyunca Ortadoğu’da başlıca hedefleriydi. Sovyetlere kaptırmamak bağlamında ABD, Ortadoğu’da muhafazakâr elementleri ve demokratik olmayan rejimleri destekleme yoluna gitti. 1970’lere gelindiğinde, ABD’nin Vietnam Savaşını finanse etmek için bastığı fazla dolarların sonucunda Bretton Woods sistemi çökmüş; belki bundan da önemlisi, Almanya ve Japonya ekonomilerinin üretimde verimliliği, ABD karşısında artmıştır. İşte bu noktada, ABD’nin petrole ve dolayısıyla Ortadoğu’ya ilgisi fazlalaştı. (ABD’nin 1970’lerde petrol üretiminin ciddi oranda düşmüş ve ithalatının artmış olması da önemli bir noktadır) Sonuçta Ortadoğu petrollerini kontrol uğruna şahı, kralları ve diktatörleri destekledi. Çöken Bretton Woods sisteminin ardından gelişen 1973 petrol şoku, doların kilit para olma statüsünü devam ettirdirdi. İşin diğer bir boyutu ise petrol şokunun yarattığı uluslararası borç krizinin, IMF gibi vasıtalarla gelişmekte olan ülkelerde ABD’nin etkinliğini arttırmasına yardımcı olması ve neoliberal dönüşüm için uygun zemini sağlamış olmasıdır. Soğuk Savaş’ın sonuna doğru Sovyetler Afganistan’ı işgal etti, İran’da devrim oldu, Angola’da solcular güçlendi ve Sovyetler, Irak ve Suriye ile anlaşma imzalandı. Bunların doğrultusunda Sovyetlere karşı çevreleme politikası bırakılıp, sertlik politikası uygulandı ve Reagan Doktrini yürürlüğe kondu. Üçüncü dünyada SSCB’nin nüfuzunun azaltılması için radyo yayınları, insan hakları söylemleri, din ve savunma harcamaları vasıtasıyla sol karşıtı hareketlerin desteklenmesi gerekiyordu. Afganistan’da mücahitler, Sovyetlere karşı silahlandırıldı ve 1989’da Sovyetler, Afganistan’dan çekildi. ABD’nin dünyanın birçok yerinde uyguladığı sertlik politikası sonucunda komünizmin ideolojik atılımı ve jeopolitik inançları kırıldı. Bu dönemde savunma harcamaları da arttırılarak Sovyetler silahlanma yarışına ve savunma harcamalarına zorlanarak çökertildi. Reagan’ın çevreleme yerine yıkma politikası neoliberal dönüşüm sürecini kolaylaştırdı. K ABD’nin "Ortadaki" Etkisi SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ POLİTİKALARI İkinci Dünya Savaşı’ndan başat güç olarak çıkan ABD, ilk olarak uluslararası alanda hegemonyasını pekiştirmek için düzenlemeler yaptı. Bu kapsamda, Amerika’nın en önemli öncelikleri mallarına pazar bulmak, ekonomisini geliştirmek, dünyada kendisine dost olacak rejimleri kurmak ve desteklemekti. Bunun için uluslararası sistemin ABD’nin bu çıkarlarına uygun olarak işlemesini sağlayacak Bretton ABD Soğuk Savaş sonrası ilk iş olarak Avrupa’da egemenlik için gerekli adım olan neoliberalizmi sabitleme yoluna giderken, sisteme entegre olmak istemeyen Yugoslavya savaşa sürüklenmişti. ABD böylece Balkanlar’da bir üs kurarken, Rusya gibi etkinlik arttırabilecek diğer devletlerin de önünü kesmiş oldu. Washington’un aynı politikalar ile Gürcistan, Ukrayna ve diğer Orta Asya ülkeleri ile ilişkileri de bu ülkelerin Rusya’dan uzaklaşmasını sağladı. Woods Para Sistemi, IMF, IBRD, BM, Uluslararası Adalet Divanı gibi mekanizmalar ve kuruluşlar oluşturuldu. Hem SSCB’yi çevreleme politikası, hem de Amerikan sermayesine pazar yaratılabilmesi için Batı Avrupa’ya Marshall Yardımları düzenlendi ve Avrupa Kömür Çelik Topluluğu’nun kurulmasına destek verildi. GATT ile uluslararası ticarette yüzde 100’ü aşan gümrük duvarları yüzde 25’in altına çekildi. Avrupa ve Japon ekonomilerine sermaye ve üretim fazlası aktarıldı, böylece hegemonik yapı Avrupa ve Japonya ayağıyla oturdu. Keynezyen politikalarla emek ve sermayenin uzlaşması sağlandı. Çünkü komünizm bir yerde başarıyla uygulanıyordu. Dolayısıyla Soğuk Savaş Dönemi’nde ABD’nin SSCB’yi çevreleme politikası, kapitalist sisteme rağmen ulus devletlerin ömrünü uzattı. ABD’nin askeri olarak da SSCB’yi çevrelemesi gerekiyordu ve NATO kuruldu. SOĞUK SAVAŞ SONRASI AVRASYA POLİTİKASI Neoliberal stratejinin temel hedefi, dünya ekonomisinde bütünleşmeyi derinleştirmek ve sermayenin dünya çapında devlet müdahalelerinden özgürleşmiş hareketini sağlamaktır. Bu doğrultuda en büyük adım eski Doğu Bloku ülkelerinde atıldı, böylece Doğu Avrupa, Rusya ve Çin ekonomileri gittikçe Bush
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle