02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 Melek KIRMACI TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası [email protected] nce 22 Temmuz genel seçimleri ardından da Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanan Türkiye, yeni döneme yeni bir parlamento yeni bir kabine yeni bir cumhurbaşkanı ile giriyor. Seçimler nedeniyle iç siyasete odaklanan bu nedenle dış dünya ile bağlantımızı yitirdiğimiz günler geride kaldı. Üzerimizdeki ölü toprağını atmanın zamanı geldi, şimdi yeniden iş yapma zamanı. Tam da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi’nin seçim mitinglerinde dilinden düşürmediği sloganda söylediği gibi: "Durmak Yok, Yola Devam". Çankaya Köşkü ve sivil anayasa tartışmalarının tam ortasında eskiden adını sıkça duyduğumuz ancak son bir yıldır adeta kelime dağarcığımızın en dip köşesine ötelediğimiz bir isim yeniden dillendirilmeye başlandı: AB, unutanlar, unutmak isteyenler için küçük bir hatırlatma yapalım, Avrupa Birliği.... Öyle, alfabenin ilk iki harfinin yanyana gelişinden doğan kelimenin dillere pelesenk oldugu neden sonra karşılıksız sevdayı gönülden koparıp atmak istercesine adını bir kez olsun ağzımıza bile almadığımız ya da olanlardan sonra dilimizin adına anmaya varmadığı bir dönemden uyanmak üzereyiz. Bu nedenle hatırlatmakta fayda var: Hani şu bizim AB; bizi kapısında uzun yıllardır bekleten platonik aşkımız… Nazdan öte biraz da gönülsüz maşukumuz... Türkiye’yi yakın gözlüğü ile izleyen AB… Bu kısa hatırlatmadan sonra şimdi de ikili arasında yaşanılanlara ve yaşanılacak olanlara bir göz atalım. Bildiğimiz gibi ilişkilerini bir süre askıya almaya karar veren iki uzatmalı sevgili bugünlerde yeniden birarada. Birçoklarının ve Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri Olli Rehn’in sevdiği tabirle, "Devre arası sona erdi". Şimdi, AB’ye söz Ev ödevleri için acele edilecek C S TRATEJİ ekonomik reformları daha ciddi bir kararlılıkla gerçekleştirmemiz, ülkemiz için gereklidir" diyor. Hayal kırıklığına uğramış Türk halkına sesleniyor Gül şöyle diyerek: "Reformlarını aksatmadan hayata geçirerek Avrupa Birliği ile her alanda uyum sağlamış bir Türkiye, zamanı geldiğinde, kendi tercihini kendisi yapacaktır." Görünen o ki Gül, Köşk’ten ziyade Avrupa’da olacak ve cumhurbaşkanı olarak AB başkentlerini ziyaret edecek. Yeni Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ise yeni görevine şimdiden alışmış görünüyor. Ne de olsa kendisi önceki görevi sırasında AB ile ilişkilerde Başmüzakereci sıfatını taşıyor olduğundan Dışişleri Bakanlığı mensuplarıyla tanışıyor. Hem ekonomiyi hem de AB ile müzakereleri yöneten kişi olması nedeniyle zaman zaman Brüksel tarafından eleştirilen Babacan, artık Türkiye’yi hem Avrupa’da hem de dünyada temsil eden isim olacak. Hatta Babacan ilk resmi davetlisini ağırladı bile. İngiltere’nin yeni Dışişleri Bakanı David Miliband, Türkiye’ye ziyaretinin hemen öncesinde, İngiliz Daily Telegraph gazetesine yazdığı yazıda "Türkiye’nin Avrupa’nın geleceği için hayati öneme sahip olduğunu" çünkü "Avrupa ile Asya arasındaki uçurumu kapatmak için Türkiye’den daha önemli başka bir ülke olmadığını" söylüyor. Türkiye ziyaretini "Sembolik değil, içi dolu, anlamlı bir ziyaret" olarak nitelendiren Miliband böylece çiçeği burnunda Dışişleri Bakanı Ali Babacan’a "Destekçiniziz" mesajı verdi. Ö Durmak yok! yola devam 22 Temmuz’de gerçekleştirilen genel seçimlerin ardından, seçilen yeni Cumhurbaşkanı ve yeni kabine, İlerleme Raporu’nun yayımlanmasına yaklaşık 2 ay kala, 301. Madde, Vakıflar Yasası, Ombudsman Yasası ve Sayıştay Yasası’nın biran önce çıkarılması için büyük bir çaba göstererek, Ankara’nın karnesini düzeltmeye çalışacak. verildiği üzere, iş yapma zamanı. Kişisel problemleri ile boğuşan tembel öğrencinin (Türkiye), hocasına (AB) söz verdiği, ev ödevlerini yerine getirme zamanı geldi. Alışkanlığımız olduğu üzere, her işi son dakikada alelacele yaparak, Kasım ayında AB Komisyonu İlerleme Raporunu yayınlamadan, dönem karnemizi düzeltmeye çalışacağız anlaşılan. Baştan aşağı kırıklarla dolu karnemizi toparlamak için Kasıma kadar vaktimiz var. Sırada bekleyen öncelikli işler ise 301. Madde, Vakıflar Yasası, Ombudsman Yasası ve Sayıştay Yasası. Ne yapıp edip elimizi çabuk tutmalıyız. Meclis bir ay tatilde, geriye kaldı yalnızca bir ay başka bir ifade ile 30 gün... Öyleyse, "Durmak Yok, Yola Devam"... MESAİ BAŞLIYOR Müzakerelerin başlamasıyla Türkiye, AB’de genişleme tartışmalarının bir numaralı ismi haline geldi. Türkiye ile aynı tarihte müzakerelere başlayan Hırvatistan, tembel öğrenci ile aynı sırada oturmaktan pek hoşlanmıyor. Zira Avusturya’nın ve Katolik AB üyelerinin desteğini alan Hırvatistan, Brüksel koridorlarının "parlayan yıldızı" haline gelmiş durumda. Türkiye ise kişisel problemleri nedeniyle kendini derslerine bir türlü veremeyen öğrenci… Hırvatların AB ile ilişkilerini "Dışişleri ve AB Bütünleşmesi Bakanlığı" yönetiyor. Dışişleri ve AB Bütünleşmesi Bakanı Kolinda Grabar Kitorovic ve Başmüzakereci Vladimir Drobnjak, Brüksel’deki AB Daimi Temsilcilik ofisini boş bırakmıyor. Türkiye’de ise hem Başmüzakereci hem de Dışişleri Bakanı Ali Babacan AB ile ilgili tüm işlere tek başına bakıyor. Bununla birlikte özerk bir kurum olarak görev yapması öngörülen Başbakanlığa bağlı Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinin Dışişleri Bakanlığı’na bağlanması ise yeni döneme ilişkin beklentileri tam olarak karşılamadı maalesef. Türkiye’nin AB mesaisi başlıyor. Zira AB Komisyonu Kasım ayında İlerleme Raporu’nu açıklayacak. Komisyonun Türkiye hakkındaki olağan ilerleme raporunu yayımlamasına iki ay kala, TürkiyeAB ilişkilerinde kımıldamalar başladı. Avrupa Parlamentosu’nun yeni Türkiye raportörü Hollandalı Hristiyan Demokrat Ria Oomen Ruijten’in "ABTürkiye İlişkileri" başlıklı karar tasarısı 11–13 Eylül tarihlerinde düzenlenen AP Dış İlişkiler Konseyi’nde görüşüldü. OomenRuijten, AB Komisyonu’nun İlerleme Raporunu hazırlarken AP’nin oylayacağı taslak kararı dikkate almasını istiyor. Eğer, AB Komisyonu OomenRuijten’in hazırladığı AP’nin onayladığı tavsiye niteliğindeki raporu İlerleme Raporunun yazımı sırasında dikkate alacak olursa Türkiye’nin dönem karnesi üç aşağı beş yukarı belli olmuş olacak. Türkiye’nin AB mesaisi başlamak üzere… Gelişmeleri yakından takip etmek son derece önemli! DEVRE ARASI BİTMEK ÜZERE Yukarıda da değinildiği üzere seçim tartışmalarının hayatımızı esir aldığı dönemin en fazla unutulanı hiç şüphesiz AB oldu. Aslına bakılırsa bir önceki yılın son aylarından itibaren AB’ye küsüsüz. Her fırsatta Türkiye’ye "yükümlülüklerini" hatırlatan AB Komisyonu, Türkiye ile müzakereleri Kıbrıs Rum Kesimi’ne deniz ve havalimanlarını açmayı kabul etmediğimiz gerekçesiyle sekiz başlıkta askıya almıştı. Hal böyle olunca ha durdu ha duracak denen AB treni, Türkiye’deki seçimler, Avrupa Birliği’ndeki anayasa tartışmaları nedeniyle olduğu yerde öylece bırakılmıştı. Olli Rehn’in tabiriyle AB Türkiye maçı devre arasında. Ne de olsa iki taraf da yorgun idi, gergin sinirlere en iyi gelen ise hiç şüphesiz bir süre mecbur kalmadıkça görüşmemek olabilirdi. Başka bir ifadeyle Türkiye AB hattındaki raylarda çalışma yapılacaktı. YENİ DÖNEM, YENİ HEYECANLAR... Yeni sezona yeni dizilerle girmiş televizyon kanallarının duyduğu heyecana benzer bir heyecanı yaşıyoruz galiba… 59.hükümetin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, bundan böyle 11. Cumhurbaşkanı. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ise artık Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci. Çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 28 Ağustos’ta TBMM’de yaptığı konuşmada, " 3 Ekim 2005 tarihinde tam üyelik müzakerelerine başladığımız Avrupa Birliği yolunda kararlı bir biçimde ve kendi irademizle yürümeye devam etmeliyiz. Avrupa Birliği üyeliği hedefi, siyasi ve Babacan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle