02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Cavid VELİEV TUSAM Yakındoğu ve Kafkasya Araştırmaları Masası [email protected] 90’ların başlarında Hazar çevresinin dünya sermayesine açılması bölgenin siyasi ve ekonomik geleceği açısından önemli değişikliklere neden oldu. Bunlardan en önemlisi Batılı devletlerin şirketler üzerinden bölgeye yerleşmesi ve Rusya’nın bu açılıma kendi şirketleri ile karşılık vermesi sonrası şirketler üzerinden başlayan mücadelelerdi. Bölge devletlerinin kendi enerji kaynaklarını geliştirilmek için yeterli sermaye ve teknolojisinin olmaması yabancı şirketlerin bölgeye yerleşmesi açısından kolaylıklar sağladı. 90’lı yıllara kadar Rusya ve Batı arasında silahlı kuvvetler üzerinden yürütülen mücadele, yeni yüzyılın yeni şartlarına uyumlaştırıldı. Fakat bölge devletlerinin Rusya ve Batı arasında yürütülen bu mücadeleye karşılık verecek kuvvetli şirketleri bulunmuyordu. Azerbaycan’ın petrol şirketi SOCAR, bölgesel yatırımlara yöneldi… C S TRATEJİ enerji alanında iki yönde harekete geçti. Gürcistan içinde 25’e yakın petrol istasyonu kurmayı planlayan şirket, Rustavi şehrinde ilk istasyonun yapımına başladı. Bu yıl içinde toplam 6 istasyonun daha yapımı planlanıyor ve bu istasyonlarda Azerbaycan’dan getirilen petrol ürünleri satılacak. SEG Başkanı Mahir Memmedov’a göre, şirketin Gürcistan’da kuracağı benzin istasyonları Azerbaycanlıların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yer alacak. Kasım 2006’da Gürcistan’da faaliyete başlayan şirket Gürcistan petrol piyasasının yüzde 4045’ni kontrol ediyor. SOCAR istasyonlar dışında, bu alanla ilgili olarak Gürcistan’da 500’e yakın işyeri açmayı planlıyor. Ayrıca SOCAR, 2006’nın sonunda Gürcistan’ın Karadeniz kıyısındaki Poti Limanı yakınlarındaki Kulevi petrol terminalini satın aldı. Kulevi terminali daha önce Gürcü iş adamı Badri Patarkatsishvili tarafından satın alınmış fakat Gürcistan yönetimi ile anlaşamayan Patarkatsishvili ülkeden ayrılmak zorunda kalmıştı. SEG başkanı Memmedov’un belirttiği üzere, SOCAR terminaldeki yapım işlerini tamamlamak üzere ve 2007’nin sonuna doğru terminal kullanılabilir vaziyette olacak. Bunun yanı sıra Azerbaycan petrolünü Kulevi terminaline taşıyacak olan 13,8 kilometre uzunluğundaki KolkhetiKulevi demiryolunun yapımı da tamamlanmış durumda. Terminalin depolama kapasitesi ise 320 bin tondan 380 bin tona yükseltilecek. Bu terminalin kapasitesinin 10 milyon tondan 20 milyon tona çıkarılması terminalin dünya petrol piyasasındaki önemini artırabilir. Özellikle terminalin Romanya, Moldova, Ukrayna gibi Karadeniz’e kıyısı olan ve Rus kaynaklarına alternatif arayan ülkeler için önemi vurgulanıyor. Zaten SOCAR yetkilileri de şirketin amacının bu terminalden Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere petrol satmak olduğunu söylüyor. Poti limanı en fazla 100–150 bin tonluk tankerleri kabul edebilir ki, bu da Türkiye’nin Ceyhan limanının kabul edebileceği tankerlerin kapasitesi ile kıyaslandığında iki kat daha az. Kulevi terminalinden petrol tankeriyle yapılacak taşımacılık işleri, Karadeniz’de bu işi yapan Azerbaycan asıllı Rusya şirketi Palmali tarafından üstlenilebilir. SEG, terminalde rafineri kurma çalışmalarına da başladı ve Karadeniz ülkelerine sadece ham petrol değil diğer petrol ürünlerini de satmayı planlıyor. Dolayısıyla Kulevi petrol terminalinin kapasitesi 20 milyon tona çıkarıldığı zaman Gürcistan’ın Batum petrol terminalinin 120 yıllık tekeli kırılacak gibi görünüyor. Bu nedenle Batum Petrol Terminali’nin sahibi Greenoak Grubu Kulevi’nin SOCAR’a verilmesini Gürcistan hükümetinin hatası olarak değerlendiriyor. 19 Bakü, enerjide etkinliğini artırıyor BTC’nin faaliyete geçmesinin ardından enerji gelirlerinin Azerbaycan’a akması, devlet şirketi SOCAR’ın güçlenmesini beraberinde getirdi. SOCAR, sermaye girişini değerlendirerek, bölgesel yatırımlara yöneldi. Şirkete 20 milyar dolarlık değer biçiliyor. SOCAR, Batı sermayesinin Azerbaycan’a girdiği yıllarda, 13 Eylül 1992’de iki devlet şirketinin (Azerneft ve Azerkimya) birleşmesi sonucu kuruldu. AİOC’den farklı olarak SOCAR’ın bütün hisseleri Azerbaycan Devleti’ne ait. Şirketin 1999–2000 yılları arasında II. Özelleştirme Programı çerçevesinde özelleştirmesi planlandı fakat uygulama gerçekleştirilmedi. Dönemin SOCAR başkanı ve şimdiki Azerbaycan Enerji ve Sanayi Bakanı Natik Aliyev, SOCAR’ın Azerbaycan için sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasi önem de taşıdığı için özelleştirilemeyeceğini söylemişti. SOCAR, Azerbaycan devletinin denizde ve karada petrol ve doğalgaz alanındaki araştırma ve geliştirme işlerinden, ülke içindeki boru hatlarından doğalgaz, petrol ithalatı ve ihracatından sorumlu. 1994 yılından itibaren 25 büyük anlaşma imzalayan şirket, ayrıca iki boru hattı BTC ve Güney Kafkasya Boru Hattıanlaşmasının da ortağıdır. SOCAR bünyesinde 2005 yılında 56,541 kişi çalışıyordu ki, bu sayı 2004 yılındakinden 384 kişilik artışı ifade ediyor. Şirketin 2005 yılı karı 1 milyon 195 bin ABD Doları olmuştu. SOCAR’ın üretim yapan 78 kuyusu bulunuyor ve toplam üretiminin yüzde 80’ini denizdeki kuyulardan gerçekleştiren şirketin, 17,5 milyar varil petrol rezervinin bulunduğu tahmin ediliyor. SOCAR, 2005 yılında Azerbaycan petrol üretiminin yüzde 59’unu gerçekleştirdi ve üretimde AİOC’nin hep bir adım önünde oldu. 2006 yılında toplam 8 milyon 994 bin ton (65 milyon varil), 2007’nin birinci çeyreğinde ise 2 milyon 191 bin ton (16 milyon varil) petrol üreten SOCAR’a, Azerbaycan hükümetince hazırlanan 2005–2015 enerji stratejisinde büyük rol veriliyor. PARLAYAN YENİ YILDIZ Batı ve Rusya, Hazar ve Azerbaycan petrolleri üzerinde mücadele yürütürken, Azerbaycan’ın bu süreci etkileyebilecek güçlü bir şirketi bulunmuyordu. Fakat petrol satışlarının başlaması ile birlikte Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR giderek kendini göstermeye başladı ve SOCAR Başkan Yardımcısı Hoşbeht Yusufzade’nin ifadesiyle, şirket 1994’deki durumundan çok daha farklı olduğunu kanıtladı. 1994 Asrın Anlaşması’nda teslimiyetçi bir pozisyonda olması nedeniyle eleştirilen şirket, yükselen değeri ile birlikte hem ülke içinde hem de dışında giderek etkinliğini artırmaya başladı. SOCAR’ın bu konumu, hissesinin çoğunluğu yabancı şirketlerin elinde olan Azerbaycan Uluslararası Petrol Şirketi AİOC’yi ikinci plana itti. Son bir yıldır SOCAR başkanı Rövneg Abdullayev’in neredeyse tüm açıklamaları Gürcistan, Türkiye, Doğu Avrupa ile Baltık ülkelerince dikkatle takip edilmekte, bütün enerji görüşmelerine ve Avrupa’daki konferanslara Azerbaycan adına SOCAR’lı yetkililer katılmaktaydı. AVRUPA’YA ÇIKIŞ Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Brüksel ziyareti sırasında, 7 Kasım 2006’da Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Borroso ve İlham Aliyev, ABAzerbaycan enerji anlaşmasını imzaladı. Anlaşma karşılıklı olarak enerji işbirliğini, Hazar kaynaklarının Avrupa’ya taşınmasını ve Azerbaycan yasalarının AB enerji yasalarına uyumlaştırılmasını öngörüyor. Anlaşma SOCAR’a, Avrupa devletlerinin petrol ve doğalgaz alanlarına yatırım yapma imkânı veriyor. Bu amaçla Romanya’nın dört büyük rafinerisinden birini almak isteyen SOCAR, Romanya’nın başkenti Bükreş’te temsilciliğini açmış bulunuyor. SOCAR Romanya üzerinden Avrupa’ya sadece ham petrol değil aynı zamanda petrol ürünleri de satmayı planlıyor. Bunun dışında SOCAR Moldova, Ukrayna ve Yunanistan’da da yatırım SOCAR KARADENİZ’DE SOCAR’ın yeni başkanı Rövneg Abdullayev’in açıklamalarına göre, genel olarak Azerbaycan ekonomisinin özelde ise SOCAR’ın ekonomik potansiyelinin artması şirketin, ülke sınırlarının ötesinde doğalgaz ve petrol projelerinde yer almasına imkan sağladı. Şirketin ilk yurtdışı yatırımı Gürcistan’da gerçekleşti. Gürcistan’da faaliyet göstermek ve farklı sektörlerde yatırım yapmak için 2006 yılında, yüzde 51’i SOCAR’a ait olan SOCAR Energy Georgia Şirketi (SEG) kuruldu. Gürcistan’a 20 milyon dolar yatırım yapmayı planlayan SEG Abdullayev
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle