02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C S büyük hedefler açıkladı… planlandı. Bir Rus gazetesine göre bu iddialı projeler Sovyet dönemindeki "asrın inşaatları" ile benzerlik taşıyor. Gerçekten de VolgaDon kanalıyla ilgili plan başta olmak üzere söz konusu projeler tarihin tekrarı gibi görünüyor. İkinci "elektrikleştirme" (elektrifikatsiya), yani elektrik enerjisinin üretiminin ve dağıtım ağlarının geliştirilmesinin yapılacağını belirten Putin, bilerek Lenin’in elektrik enerjisi ile ilgili ünlü sözlerini anımsatmış oldu. "Sosyalizm demek Sovyet iktidarı artı bütün ülkenin "elektrikleştirilmesi" demektir". Aslında bu formül ülkenin sanayileşmesi ve modernleşme hamlesine işaret ediyordu ve zamanla ideoloji yerine Sovyet meşruiyetinin temeli haline geldi. Sosyalist sistem içerisinde Sovyetler Birliği’nin gelişme ve modernleşme sınırlarına ulaşması, ülkenin çöküşüne zemin hazırlayan en önemli etkendi. Şimdi ise Rusya’da yeni bir modernleşme hamlesi bugünkü iktidarın meşruiyet temeli haline getiriliyor. Bu sene yapılacak olan Duma seçimlerini yılın en önemli olayı olarak adlandıran Putin, bu seçimlerin devlet politikasının devamlılığı açısından bir gösterge olacağını kaydetti. Bütün bunlara ek olarak Putin, konuşmanın çeşitli yerlerinde ülkenin gelişmesi açısından milli kültürün, dilin, sanatın, bilimin ve aydınların önemine geniş bir yer ayırdı ve bunlara verilecek somut devlet desteğinden bahsetti. Putin ayrıca, her bir proje için ayrılması planlanan para miktarı konusunda da bilgi verdi. Putin TRATEJİ 13 ‘son sesleniş’ Putin, son ulusa sesleniş konuşmasında iddialı bölgesel projeler açıkladı. Orta Asya’ya Hazar’dan Karadeniz’e yapılacak yeni kanalla denize çıkış öneren Putin, Avrasya’da entegrasyon çağrısı yaptı. Putin, ABD silahlanmasına yine sert çıktı. çalışıyor. Elbette Çin ve İran gibi oyuncuların da kendi seçenekleri var. Buna karşılık mevcut durumu korumaya çalışan Rusya, VolgaDon ile ilgili iddialı projesini gerçekleştirebilirse, Türkistan devletleri gerçekten de açık denizlere kolay çıkışa sahip olabilecekler. Açıkçası bu proje, diğer bütün ulaştırma projelerine alternatiftir. Bugüne kadar Türkistan ülkelerinin dünya pazarlarına Rusya üzerinden, ancak karasal ulaşımı tercih etmelerinin sebebi, mevcut VolgaDon kanalının sınırlı kapasitesidir. Putin’in önerdiği proje ise bu handikapı aşmayı amaçlıyor. Ancak bu ve diğer projelerin gerçekleşebilirliği üzerinde soru işaretleri bulunuyor. Bir kere Putin’in önerdiği bütün projelerin, kendi sözleriyle "bütçe disiplini" içerisinde ne tür bir yolla gerçekleşebileceği belli değildir. ve silahların çekilmesinin ikili ilişkiler kapsamında olduğunu ileri süren Rusya, bu konunun İstanbul zirvesinde AKKA’nın uyarlanmasıyla ilgili alınan kararın NATO ülkeleri tarafından onaylanmaması için bir sebep olamayacağını dile getiriyor. Rusya’ya göre, Moldova ve Gürcistan’dan Rus askerlerinin çekilmesini talep eden Batı ülkeleri, güncelleştirilmiş AKKA’yı onaylamayarak Doğu Avrupa’da Rusya’nın askeri olarak çevrelenmesine zemin hazırlıyor. Son zamanlarda Rusya, Avrupa’da artan ABD askeri varlığından hayati tehdit algıladığını göstermek için çabalıyor. Putin’in Münih konuşmasının bir amacı da, Rusya’nın görüşünü Batı’ya duyurmaktı. Ancak Rusya halen ABD tarafından dikkate alınmadığını düşünüyor. Rusya, Avrupa’daki askeri dengelerin değişmesine karşılık olarak defalarca AKKA ve/veya Orta Menzilli Füzeler Anlaşması’ndan (INF) çekilebileceğini belirtmişti. Ancak ilk defa olarak Rusya, AKKA’nın durdurulması konusunda prensip kararı aldığını açıkladı. NATO ülkeleri Rusya’nın AKKA’dan çekilme tehdidine karşılık Rusya’nın İstanbul kararlarına uyması gerektiğini tekrarladılar. Ancak Rusya yetkilileri, kendilerinin AKKA’ya uyan tek ülke olduğunu vurguluyor. 27 Nisan’da Oslo’da NATORusya Konseyi’nin toplantısında bulunan Rus Dışişleri Bakanı, Rusya’nın AKKA’dan çekilmesiyle Avrupa’daki askeri dengenin bozulmayacağını belirtti. Buna göre Avrupa’daki askeri denge çoktan NATO ülkeleri lehine bozulmuştur bile. Aynı tarihte açıklama yapan Putin, ABD’nin ulusal füze savunma sistemini Doğu Avrupa’ya yerleştirme planlarını 1980’lerdeki durumla karşılaştırdı. Buna göre Rusya, Avrupa’daki füze kalkanından, eskiden Avrupa’daki ABD orta menzilli füzelerinden algıladığı tehditle eşdeğer bir tehdit algılıyor. ABD’nin planlarına karşı koymaya çalışan Rusya, 1980’lerde olduğu gibi transatlantik ittifakı bölmeye çalışıyor. Avrupa’nın ABD planlarının "rehinesi" haline geldiğini belirten Rusya, bu konuyu önce NATO’nun gündemine "düşürdü", akabinde de konunun AGİT çerçevesinde görüşülmesi gerektiğini belirtti. Rusya, Avrupa’daki Soğuk Savaş sonrası güvenlik mekanizmalarının çoktan yıkıldığı kanısında. AVRASYA YÖNÜ Putin, önceki konuşmalarda olduğu gibi BDT coğrafyasına öncelikli önem verdiğinin altını çizdi. Putin, Şangay İşbirliği Örgütü’nü (ŞİÖ) de anmadan geçemedi. Putin’e göre Rusya, Avrasya coğrafyasında ekonomik bütünleşmenin öncüsü olmalıdır. Putin, ŞİÖ ve Avrasya Ekonomik Topluluğu (AET) söz konusu olduğu zaman, ekonomik bütünleşme ve milli güvenlik kavramlarının eşanlamlı olduğunu vurguladı. Diğer bir ifadeyle Putin, Avrasya coğrafyasında (ve belki de özellikle RusÇin ilişkilerinde) barış ve istikrarın sağlanması açısından ekonomik bütünleşmenin ön şart olduğunu belirtti. Avrasya coğrafyasında bütünleşme konusunda Putin, somut bir öneri de dile getirdi. Bu öneri, Karadeniz ve Hazar denizlerini birleştiren VolgaDon kanalının ikinci hattının inşa edilmesi ile ilgilidir. Bu konuda uluslararası konsorsiyum oluşturmayı öneren Putin, bütün BDT ülkelerini projeye katılmaya davet etti. Açıktır ki, son derece iddialı olan bu proje, başta Kazakistan olmak üzere öncelikle Türkistan coğrafyasındaki cumhuriyetleri yakından ilgilendiriyor. Putin’e göre söz konusu proje, Hazar ülkelerinin jeopolitik durumlarını önemli ölçüde iyileştirerek, onlara açık denizlere çıkış imkanı sağlayacaktır. Gerçekten de Türkistan coğrafyasının başlıca problemi açık denizlere çıkışının bulunmamasıdır. Bu yüzdendir ki, bölgede çıkarları bulunan ülkeler, bölgenin bu ihtiyacını göz önünde bulundurmak durumundadır. Rusya’nın önceliği, Sovyet döneminden kalan ve kendi topraklarından geçen altyapı sisteminin önemini korumak ve geliştirmektir. Buna karşılık ABD, 1990’larda Türkiye ve Güney Kafkasya’dan geçen DoğuBatı koridoruna önem vermişti. Bugün ise Orta Asya (Türkistan)Güney Asya altyapı projelerini geliştirmeye çalışıyor. AB ise, TRACECA ve İNOGATE projeleri çerçevesinde DoğuBatı koridorunu geliştirmeye AKKA’NIN YIKILMA SÜRECİ Ulusa seslenişte Avrupa’da artan ABD askeri varlığından ve bu varlığın artma eğiliminden dem vuran Putin, Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması (AKKA) konusunda Rusya’nın moratoryum ilan edeceğini belirtti. 1990 yılında Doğu ve Batı Blokları arasında imzalanan AKKA, Avrupa kıtasında asker ve ağır silah indirimini öngörüyordu. Bu anlaşmayla Rusya, sadece yurtdışındaki askeri varlığı konusunda değil, aynı zamanda kendi topraklarının batı ve güney kanadındaki askeri sınırlamaları da kabul etmişti. Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra değişen şartlar göz önünde bulundurularak 1999’da İstanbul AGİT zirvesinde AKKA’nın uyarlanmasıyla ilgili anlaşma kabul edilmişti. Ancak güncellenmiş AKKA halen NATO üyeleri tarafından onaylanmadı. Batı ülkeleri Rusya’nın, Moldova ve Gürcistan’ın ayrılıkçı bölgelerinden askerlerini ve silahlarını çekmeyerek 1999 İstanbul AGİT Zirvesi kararlarına uymadığını iddia ediyor. NATO ülkeleri, Rusya Moldova ve Gürcistan’dan askerlerini çekene kadar güncellenmiş AKKA’nın yürürlüğe girmeyeceğini belirtiyor. Rusya ise, AKKA’ya uygun olarak Gürcistan ve Moldova’dan kuvvetlerini çektiğini iddia ediyor. Moldova ve Gürcistan’ın ayrılıkçı bölgelerinden asker
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle