02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 H. Miray VURMAY TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası [email protected] Suriye’de ‘zafer’ yine Baas’ın C S TRATEJİ yönetim mekanizması ya da ülkeyi tam anlamı ile her yönden avucunun içine almış olan "sistem" sınırsız gücünü korumak için demokrasiye geçit vermiyor. Çünkü demokrasinin yolu özgür bir ortamda, eşit şartlar altında gerçekleştirilen şeffaf seçimlerden geçer. Ancak, Ortadoğu’da bir önceki cümlede geçen kavramlardan tek bir tanesini bile görmek mümkün değil. Çünkü demokrasi demek gücün sınırlandırılması demek. Sınırlı güç ise diktatörlüğün sonu demek. Nitekim gücünü ve meşruiyetini halktan değil kılıçtan alan yönetimlerin ki Ortadoğu’daki mevcut rejimlerin, iktidarların neredeyse tamamı güçlerini birbirinden keskin kılıçlardan alıyor demokrasiye tahammülü yok. Demokrasiye tahammülü olmayan bu ülkelerin birçoğunda ise ne hikmetse dışarıya karşı "demokratikmiş" gibi görünme hevesi vardır. Bu hevesin dışavurumu olarak da belli aralıklarla göstermelik seçimler yapılır. Söz konusu seçimler daha çok referandum olarak geçer ve istinasız bir şekilde iktidar sandıktan mutlak bir zaferle çıkar. Bu kurgulanmış seçimlerden sonuncusuna Suriye’de şahit olduk. 250 sandalyelik Suriye Halk Meclisi için yapılan seçimlerde 40 yılı aşkınca bir süredir Suriye’de iktidarın tek sahibi olan Baas Partisi önderliğinde birçok partiden oluşan Ulusal İlerici Cephe Koalisyonu 167 sandalyeyi anayasal olarak "garanti ediyor". Geriye kalan 83 sandalye içinse çeşitli listelerden seçime giren "bağımsız" adaylar yarışıyor. Gerçi bu adayların ne kadar "bağımsız" oldukları son derece tartışmalı. Çünkü aday olabilmek için her şeyden önce "temiz bir sicil" gerekiyor. Suriye’de "temiz sicil" ise aday olacak şahsın Baas Partisi’ne karşı herhangi bir karşıtlığı, küçücük bir siyasi muhalefeti dahi olmaması anlamına geliyor. Hatta sadece kendisinin değil, ailesinin, akrabalarının ve yakın çevresinin de aynı şekilde "temiz" olması gerekiyor. Ülkede kurgu da olsa "seçim heyecanının" en yüksek oranda yaşandığı şehirlerden biri olan başkent Şam’ın işlek caddelerinden birinde asılı olan bir seçim afişinde yazan şu ifadeler "bağımsızlığın" resmini çok net olarak çiziyor aslında: "Ben bağımsız adayım. Ama asla muhalif değilim. Ben bugün aday olabildiysem bunu önce Allah’a sonra da Baas Partimiz’e borçluyum." Bunun yanı sıra bağımsız aday olacak kişilerin iş dünyasının tanınan isimlerinden biri olması ya da halkın itimat ettiği dini bir kişilik olması da "tercih sebebi" olarak değerlendiriliyor. Bu da rejimin ya da daha doğru bir tanımlama ile sistemin ne denli "pragmatist" olduğunu açıkça gösteriyor. ürkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Türk Ulusu olarak tarihi günler yaşıyoruz. Halk, ellerinde bağımsızlığın, demokrasinin simgesi ay yıldızlı bayraklar ile demokratik, tam bağımsız, laik bir Türkiye için meydanlarda… Artık görmezden gelinemeyecek kadar yükselen bu ses, Türkiye’de bir şeyleri değiştirmek için, Türkiye’yi hak ettiği geleceğe kavuşturmak için günden güne daha da güçlenen toplumsal bilincin sesi. Türkiye’nin önünde normal, erken ya da acil, sıfatı ne olursa olsun son derece yaşamsal bir "seçim" var. Bu seçim sadece sandığa gidip oy kullanmaktan, vatandaşlık görevlerinden birini ifa etmek için yapılacak bir eylem olmaktan çıkmış durumda. Bu seçim(ler) Türkiye’nin geleceğini, kaderini belirleyeceği bir pusula olacak. Başka bir deyişle, Türk Ulusu olarak geleceğin Türkiye’sine yön verecek son derece kritik bir dönemeçte bulunuyoruz. Yıllar sonra dönüp baktığımızda tarih bugünleri nasıl not etmiş olacak, tarihin Türkiye sayfalarında neler yazıyor olacak şimdiden kestirmek zor ancak tarih, içinde bulunduğumuz 2007 yılını sadece Türkiye’de değil tüm dünyada seçim yılı olarak yazacak gibi görünüyor. Ortadoğu’dan Avrupa’ya, Asya’dan Amerika’ya, Afrika’ya kadar dünyanın birçok ülkesinde resmi olarak belirlenmiş 500’den fazla "seçim yapılacak" bu yıl içerisinde. Söz Seçimlerde oy kullanan bir Suriyeli... konusu seçimlerin ne yazık ki çok büyük bir kısmı "seçimsiz seçimler" olarak anılacak. Başka bir deyişle "kurgulanmış parlamenter piyesler" olacak her biri. Eser miktarda siyasetin, yok denecek kadar az, içi boşaltılmış demokrasi söylemlerinin cirit atacağı söz konusu seçimlerin sonucunda ise iktidarlar, oyuncakları haline getirdikleri seçimlerden sonra sahte "demokratik zaferlerini" ilan edecekler. Bu demokrasi oyunlarına "ruhları alınmış" figüranlar olarak katılan halk ise gerçek demokrasi ile tanışmayı yine bir başka bahara ertelemek zorunda kalacak. Hatta birçoğu tıpkı kendisinden önceki nesiller gibi demokrasi, adalet, hak, hukuk, özgürlük, siyaset kısacası insanca yaşamak nedir bilmeden göçüp gidecek bu dünyadan… T Zorunlu seçmeli seçim Ortadoğu’da demokrasinin göstergesi olabilecek son seçimler Suriye’de yapıldı. Parlamenterlerin önemli bir bölümünü Baas Partisi belirledi. Bağımsızların ise ailelerinin dahi muhalif olmamasına özen gösteriliyor. ZORUNLU SEÇMELİ SEÇİMLER Yukarıda çizilen son derece iç karartıcı tablonun neredeyse bir kader haline ge(tiri)ldiği mekanlardan biri de Ortadoğu’dur hiç şüphesiz. Demokrasiyi bir masal, seçimleri ise bir iktidar oyuncağı olarak belleyen Ortadoğu’nun büyük bir çoğunluğu diktatörlükle yönetilen, totaliter rejimlere sahip "sözde cumhuriyetler"; geri kalanı da monarşiler ya da yarı monarşiler olunca demokrasinin bu kişiselleştirilmiş egemenlik sistemlerinin elinde oyuncak olması kaçınılmaz oluyor haliyle. İktidar sahiplerinin aileleri ve sadık hizmetkârları tarafından işgal edilen GÖRÜNMEZ MUHALEFET Bağımsız adaylardan sonra, Suriye’de muhalefet ne durumda bir de buna bakmak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle