17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ali TURGUT [email protected] BOP’un son perdeleri sahneleniyor… C S TRATEJİ 7 olageldiğini kanıtladı. Bu toplantılardan sonra, yeni imzalananlarla beraber, anlaşmaların sayısının yirmiyi bulduğu söyleniyor (3). Türkiye yeni petrol yasası şartlarında yüzde 2.5 hisseye razı olurken, diğer yanda varlığı bile kanıtlanmamış Kürt devletinin yüzde 85 alabilmesi çok ilginç. Sınırımızın yüzelli metre dışında Suriye topraklarında petrol çıkarılmasına karşın, bizim hala somut bir girişimde bulunmamış olmamız da, BOP’a bağlı birçok soruyu akla getiriyor. Ankara’da ABD’li görevliler tarafından yansıtılan mesajlarda, Türkiye’ye Barzani ile diyaloga girmesi, yoksa KerkükYumurtalık petrol hattı yerine, KerkükMusulHayfa hattının destekleneceği şantajı ortaya çıktı! Bütün veriler açıkça Kürt bölgesinin çıkarlarını korumanın ABD’nin gayesi olduğunu gösteriyor. urdumuzda birçok önemli konular üzerinde durulmayarak halktan saklanıyor. Çok satan basın bu haberleri ya basamıyor, ya da çarpıtılmış olarak bildiriyor. Kürt yetkilileri ile yapılan toplantı haberinin Washington Post gazetesinde, birinci sayfada verilmesi gerekirken, haber 27 Kasım’da Ekonomi bölümünde yayımladı(1). Niteliği ekonomik olmaktan çok siyasi olan haberin, gazetenin ilk bölümünde dış haberlerle ilgili kısımda çıkması gerekirdi. Bu tür haberlerin gazetenin ana kısmında çıkmaması doğal değildi. ABD bakımından haberin maskelenmesi Irak hükümeti ile olan ilişkilerin kamuya yansıtılmasında çelişki yaratmamak, aynı zamanda da dış basında fazla dikkat çekmemek için olsa gerekti. Bizim bakımımızdan ise önemi çok daha etraflıydı. Bu habere basınımızda yer verilmemiş ve üzerinde durulmamış olması hayret vericidir. BOP’un babalarından Richard Perle’nin adı karışan haberlerin Türkiye için önemini değerlendirmemek gaflet olur. Perle AKP’nin iktidara gelmesini tezgahlayan üç kişiden birisi olarak belirlenmişti (2). Türkiye’yi çok yakından tanıyan ve boyutlu ilişkiler kurmuş olan Perle, aynı zamanda BOP’un da yaratıcılarından olarak biliniyor. Irak’ın ayrılmaya hazır Kürt Bölgesinin hükümetinin Başbakan yardımcısı Omar Fattah Hüseyin, Reagan Beyaz Sarayının politik direktörü, şimdi de Barbour Griffith & Rogers kulis firmasının idare heyeti başkanı Ed Rogers’ın Washington’daki malikanesinde ağırlandılar. Toplantıya eski savunma bakan yardımcısı Richard Perle, eski Beyaz Saray yardımcısı Lewis Libby, eski Beyaz Saray basın sözcüsü Tony Snow katıldılar. Dahası, 28 Kasım’da Hüseyin Kürt hükümetinin petrol bakanı Abdullah Hawrami ile beraber, petrol krallarıyla önemli ilişkilerde bulunmak için Huston Texas’a gitti. ABD tarafından yerleştirilmiş Irak hükümeti, ABD’nin önerdiği petrol kaynakları anlaşmasını, iç sorunların çözülmemiş olmasından ötürü, iki yıldır gerçekleştiremediği izlenimini veriyor. Kürt bölgesi hükümeti ise bağlı olmaları gereken Irak hükümetine aldırmadan, sanki bağımsızmış gibi, kendi bölgeleri için petrol şirketleriyle anlaşmalar yapıyorlar. ABD bu anlaşmalardan sözde memnun olmadığı izlenimini verse de, Washington’da 27 Kasım ve sonra Huston’da gösterilen kırmızı halı ağırlanması duruma başka gözle bakmayı gerektiriyor. Özerkliği olmaması gereken Kürt hükümetinin ABD üst kişileriyle ilişkilerde olması, Bush Y Kürt petrolü Kuzeydeki Kürt yöneticilerinin Türkiye’nin terörle mücadelesini de kapsayan görüşmelerle aynı dönemde petrol görüşmesi yapmaları dikkat çekti. Yapılan petrol anlaşmaları, olası devletin mali kaynaklarını sağlama alma girişimi olarak değerlendirilebilir. Türkiye’nin çıkarlarının BOP’UN SON PERDESİ korunması için zaman daraldı. Perle’ün tekrar ortaya çıkışı BOP’un hükümetinin onayı olmadan yapılamayacağı anlamındadır. Diğer taraftan Irak’ın petrol bakanı Hüseyin Şehristani yapılan anlaşmaları kanunsuz olarak değerlendirirken, zaten ABD hariciyesinin olumlu karşılıyor görünmesi de beklenemez. Saddam zamanından beri bakımsız kalmış petrol kuyularının verimini arttırmak için Royal Dutch Shell gibi büyük şirketler yardım etmeye çalışsalar da, durumun belisizliği ve çalışacakların karşılaşacağı tehlikeler nedeniyle girişimlerde bulunmaktan çekiniyorlar. Buna karşın, emniyetli ve kontrol altındaki Kürt bölgesinde böyle bir endişe olmaması, bilhassa küçük petrol şirketleri için çok çekici oluyor. İlgili firmalar arasında Rusya’nın AlfaAccessRenovo gurubu, Hindistan’ın Reliance İndustries ve G. Kore’nin Kore National Oil Corp., Avusturya’nın OMV’si yer alıyor. Bunların yanında British Petrol’ün Rus ortağının girmiş olması da ayrıca ilişkilerin ciddiyetini belirtiyor. 10 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM Kürt hükümeti, meclisinin oybirliğiyle onaylamış olduğu kendi petrol yasasına dayanarak, geçen ay petrol araştırma firmalarıyla bir düzine anlaşma imzaladılar. Firmaların on milyar dolar yatırım yapmaları ve gelecek beş yıl içinde üretimi günde bir milyon varile eriştirmeleri bekleniyor. Huston’da oyuncular arasında Bush’un seçilmesine büyük maddi katkılarda bulunan, şimdi Beyaz Saray Dış İlişkiler Kurumu’nda danışman olan, güçlü petrol şirketi Hunt Oil’un CEO’su, Ray L. Hunt da var! Yönetimle bu kadar yakın kişilerin de işe karışması olaya daha ilginç bir boyut kazandırıyor. Hawrami yeni açılacak kuyulardan yabancı firmaların yüzde 15 den fazla almayacağını, hatta payın emniyetli bölgelerde daha da az olacağını söylüyor. Ayrıca yeni kuyularda petrol bulunduğunda şayet Irak hükümeti yüzde 25 alırsa, şirketlerin hisselerinin daha da azalacağını çekinmeden ilave ediyor. Çıkacak petrolün de Türkiye üzerinden ihraç edileceğini, sanki anlaşma yapılmış gibi belirtiyor. Irak hükümetinin Kürtlerin yaptıkları anlaşmaların yasal olmadığını söylemesine rağmen, yeni anlaşmalar yapacaklarını da saklamıyor. Washington Post’un gene ekonomi bölümünde çıkan yazıda, 30 Kasım’da ABD Başkan Yardımcısı Cheney’in hariciyenin geçmişteki hoşnutsuz tutumuna rağmen, Ömer Fattah Hüseyin ve Abdullah Hawrami ile buluşması da, yönetimin tutumunda mühim bir değişiklik olduğunu izlenimini yarattı. Bu toplantıda Cheney ile beraber Enerji ve Tarım Bakanı Yardımcısı Reuben Jefferey’in de bulunması, görülür bir değişikliğin uygulanmakta olduğuna şüphe bırakmıyor. Kerkük ve Suriye petrol sahalarının Türk sınırları içine girdiği konuşulduğu halde, hiçbir somut girişim yapılmaması da aynı denklemin bir ayağı mıdır? Petrolün çıkması için bu toprakların el değiştirmesi mi bekleniyor? Beyaz Saray konuşmalarındaki gizlilik, PKK ile mücadelede ortaya atılan değişik öneriler, Kürt bölgesi yetkilileri ile ilişkilerdeki değişiklik ve bunların hepsinin BOP’un gelişmesiyle örtüşmesini bir rastlantı olarak kabullenmek gaflet olur. BOP oyununun son perdeleri yaklaşırken, Kürt bölgesinin petrol zengini yapılmasının tezgahlanması ile karşı karşıyayız. ABD’nin, ordusunun bir kısmının uzun yıllar konuşlanacağı müstakbel Kürt devletinin mali yükünü sırtından kaldırmak için gereken girişimleri şimdiden yapmakta olduğu da görülüyor. İşler sarpa sarmadan Türkiye’nin çıkarlarını hükümetin koruması gerekmiyor mu? Görünürde ümit verici olmayan bu durumda: ? Korumak gittikçe zorlaşmıyor mu? ? Ne zaman? ? Kim koruyacak? ? Sormak, cevap almak ve eyleme geçmek kaçınılmaz bir hale gelmedi mi? Dipnotlar: (1) The Washington Post 28 Kasım yazısı. (2) Turhan Yavuz, Çuvallayan İttifak. (3) The Washington Post 1 Aralık yazısı. Barzani Cheney
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle