17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

çağırmıştır. Temmuz 2007’de, Rusya’nın en önde gelen petrol şirketi Lukoil, Türkmenistan ile Hazar kıta sahanlığında petrol ve gaz arama anlaşması yapmıştır. Ağustos 2007’de Çin’in CNPC şirketi ile AmuDerya Gaz sahasının sağ sahiliyle ilgili arama ve geliştirme projesi resmen başlatılmıştır. Bu bölgede yıllık 17 milyar metreküp gaz üretilmesi beklenmektedir. Türkmenistan’ın Çin ile somut olarak başlayan bu ilişkisinin Rusya’yı belli ölçülerde rahatsız ettiği söylenmektedir. Ancak Türkmenistan’ın Çin ile yaptığı anlaşmada satılacak gazın 1000 metreküp fiyatının 90 ABD Doları olması, Rusya ile yapılmış olan ve 2009 yılına kadar geçerli olacak fiyatın arttırılması konusunda Türkmenistan baskısına karşı Rusya’ya bir koz vereceği için bir anlamda olumlu kabul edilmektedir. Ekim 2007’de Hindistan tarafından yapılan açıklamalar, bu ülkenin, TürkmenistanAfganistanPakistan boru hattı projesine katılmaya hazır olduğunu teyit etmektedir. Asya Kalkınma Bankası’nca desteklenen projenin bu günlerde resmi sözleşmesinin yapılması beklenmektedir. Kasım 2007 başında İngiltere’nin Türkmenistan ile imzaladığı ve İngiltere’nin Türkmen gazı sahalarına adım atmasına olanak sağlayacak niyet anlaşması da önemlidir. Bu anlaşma sayesinde İngiliz petrol firmalarının Hazar havzasına girmeleri sağlanacaktır. Halen Türkmenistan’da İngiliz kökenli Burren firması Nebit Dağı bölgesinde günde 16.000 varil petrol çıkarmaktadır. Ayrıca İngiliz, Malezya, Dubai ilişkili Dragon Oil firması da Hazar civarındaki Çeleken petrol havzasında faaliyettedir. Bütün bu gelişmeler, Türkmenistan’daki yeni yönetimin, Türkmenbaşı’nın ölümünden sonra ülkenin Rusya’ya olan bağımlılığını azaltma gayretlerinin göstergesi olması açısından önemlidir. C S TRATEJİ 11 her iki yetkilinin de, ticari koşulların oluşması için ilişkilerde şeffaflığın ve haksız rekabeti önleyecek, adil bir ticaret düzeninin yasalarca korunmuş olarak kurulmasının şart olduğunu dile getirmiş olmaları bu ülkelerin bakış açıları bakımından önemlidir. Ülkenin doğalgaz rezervlerinin bugün tahmin edilenin de üstünde olma ihtimali, özellikle ülkenin Kara Kum Çölü’nde bundan böyle yapılabilecek araştırmalarla artabilecektir. Bu ihtimal de Batılı şirketlerin ilgisini daha da arttırmaktadır. Yine ülkenin eski, demode olmuş arama ve geliştirme faaliyetleriyle ilgili tesislerinin yenilenmesi hususunun ileri batı teknolojisine bağımlılığı da bu bağlamda dile Rusya, Kazakistan ve Türkmenistan’la yaptığı anlaşmalarla öne geçmiş gibi görünüyor. Çin ve Malezyalı firmaların yaptıkları anlaşmalar da dikkat çekiyor. ABD ve İngiliz firmalarının da dikkatleri bu ülkede. Türkiye ise uzun süredir donmuş durumdaki ilişkilerini yeniden hızlandırabilir. bu projenin, Pakistan’ın Lahor şehrinden sonra Hindistan’ın Bikaner şehrine uzatılması da planlanmaktadır. Bu projede ihraç edilecek doğalgazın, Türkmenistan’ın Devletabad bölgesinden çıkarılacağı ve bu bölgenin yaklaşık 1.5 trilyon metreküp gaz rezervine sahip olduğu söylenmektedir. Ancak konuyla ilgili uzmanlar bölgeden çıkacak gazın başlangıçta birkaç yıl yeterli olacağı ve bilahare başka bölgelerdeki gazla takviye edilmesi gerektiğini dile getirmektedirler. Güney Asya hattı konusunda Türkmenistan’ın önündeki bir başka engelin ise, İran kıta sahanlığında çıkan İran doğalgazının 7 milyar dolar maliyetli bir boru hattıyla Pakistan ve Hindistan’a taşınması olabileceği uzmanlarca ifade edilmekteyse de Pakistan ve Hindistanlı yetkililerin artacak ihtiyaç ışığında yıllık 50 milyar metreküpten fazla gaza gereksinimleri olduğu ve birden çok kaynak ve boru hattının kendileri açısından yararlı olacağını söylemeleri konuyu gündemde tutmaktadır. Güney Asya’ya kadar uzanması söz konusu olan böyle bir boru hattının, Türkmenistan’a yeni pazarlar ve ayrıca Pakistan ve Hindistan’a ucuz enerji sağlamasının yanı sıra Afganistan’a da geçiş ücretleri açısından ekonomik anlamda katkıda bulunacak olması bütün bölge ülkelerinin yararı açısından önemli ve gerçekleştirilmesi gereken bir proje olarak kabul edilmelidir. GÜNEY ASYA’YA AÇILIMLAR Türkmenbaşı zamanında başlatılan ve Afganistan üzerinden Pakistan’a ve daha sonra Hindistan’a uzanacak bir gaz boru hattı projesi Türkmenistan’ın Rusya dışındaki seçeneklerine Çin’in dışında bir yenisini ekleyebilecektir. Bir süre ihmal edilen projenin bu sıralarda yeniden ele alındığı bilinmektedir. Bu projeye göre; 145 km.’si Türkmenistan’da, 735 km.’si Afganistan’da ve 555 km.’si Pakistan’da inşa edilecek toplam 1.435 km.’lik boru hattı ile Türkmenistan yeni bir alternatif pazar kazanmış olacaktır. Asya Kalkınma Bankasınca desteklenen, yaklaşık 4 milyar dolarlık AVRUPA VE TÜRKİYE Türkmenistan’ın son aylarda dış dünya ile hızla artan söz konusu ilişkileri başta ABD ve Batı ülkelerinde heyecan yaratmış ve bu ülkelerin pastadan pay alma heveslerini yeniden uyandırmıştır. Kasım 2007 başlarında ABD Enerji Bakanı ile AB Enerji Komiserinin Aşkabat’taki ilişkileri sonucu dile getirdikleri görüşlerden Batılı ülkelerin orta ve uzun vadede bu ülke ile ilişkilerini sağlamlaştıracaklarının işaretleri çıkmıştır. Ancak getirilmektedir. Batı’nın Türkmenistan’a olan ilgisinin gün geçtikçe artması ve buna karşılık Türkmenistan’ın ilişkilerde şeffaflık sağlamaya başlamasının belirtileri, 14 Kasım 2007’de Aşkabat’ta yapılan petrol ve doğalgaz konferansında açıkça ortaya çıkmıştır. Bu toplantıda Türkmen Petrol Bakanı Baymurat Hocamuhammedov’un yabancı yatırımcılara hitaben, "Dünya pazarlarına girmedeki başarımız taşıma sistemlerimizin kapasitesine bağlıdır. Bu konulardaki sorunların aşılmasındaki stratejik müttefiklerimiz ise Rusya, Çin ve başka ülkelerdir" demesi, Türkmenistan’ın konuyu çok daha uluslararası düzeyde ele alma stratejisi izlemeye karar verdiğini göstermektedir. Türkiye açısından bugün gelinen nokta ise, Türkmenistan ile son yıllarda donma noktasına gelen ilişkiler ile ortaya çıkmaktadır. Maalesef geçmiş yıllarda Rusya ile hızla alelacele yapılmış doğalgaz anlaşmalarının Türkmenistan ile ilişkilerimizin bozulmasında en önemli husus olduğu konusunda tespitler vardır. Süreç içinde de Türkmenlerin doğalgazlarının neredeyse tamamını Rusya’ya veya diğer ülkelere yine Rusya üzerinden satma çizgisine girmeleri bu ülke ile olan ilişkilerimize en azından bu alanda zarar vermiştir. Yine Ruslar’ın etkisiyle TransHazar hattının adeta unutturulması, doğalgaza ucuz ve güvenilir bir şekilde gereksinim duyan ülkemiz açısından zararlı olmuştur. Türkmenistan’ın bu günlerde değişmeye başlayan dış politikaları bağlamında başlatılan dışa açılım süreci ise belki de önümüzde, yeni ilişkiler kurmak için bir fırsat yaratabilecektir. Kaldı ki Berdimuhammedov’un söylemleri de Türkmenistan’ın Rusya’ya verdiğinden daha iyi fiyatlardan Avrupa Birliği ülkelerine gaz satma amacında olduğunu göstermektedir. Bu konu da TransHazar’ı ve Türkiye üzerinden geçecek boru hatlarını yeniden gündeme getirmesi bağlamında Türkiye açısından fırsat zemini yaratabilecek bir durum olarak değerlendirilebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle