17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

önce vicdanla bağdaşmaz... Hastane’de sıra bekleyen hastalar... Tasarrufu, dul ve yetimlerin aylığından yapılan kesintide arayan bir anlayışın yaptığının insanlık tanımı içinde yeri olabilir mi? Bir işçinin ölümünden dolayı ailesine yapılan ölüm yardımını kesmekten medet uman anlayışın mayasındaki duyguları düşünceleri sorgulamak hakkımız değil mi? Bunun adı sosyal güvenlik reformu değil, sosyal gasptır. Bu bir reform değil, bir utanç belgesidir. Türkiye'de sosyal devlet anlayışının rafa kaldırılmasında toplumsal muhalefetin sözcüsü olması gereken demokratik kitle örgütlerinin de rolü vardır. Başta sendikalar olmak üzere, toplumdaki çeşitli kesimlerin temsilcisi olan kuruluşlar siyasi iktidarın bu yöndeki tasarruflarına tepki göstermek karşı, sosyal devletin gerekliliğini tavsiye eden bir yerine, gelişmeleri kınayarak geçiştirmektedir. Bu iradeye ihtiyacı vardır. Bu konudaki iradenin kendini yaklaşımın kronik hal alması üzerine siyasi iktidar göstereceği önemli mekanizmalardan biri de Ekonomik halkın yaşam standardını düşüren, ona acı çektiren ve Sosyal Konsey'dir... Ama bugünkü yapıda ve uygulamalarına kararlılık içinde devam etmekten anlayışta bir konsey değil... kaçınmamaktadır. Bu durum sosyal devlet anlayışından Bugünkü siyasi iktidarın ’özendiği’Avrupa’da bu uzak uygulamaların yaygınlaşmasına yol açmakla anlamda çarpıcı örnekler vardır. kalmamış, sivil toplum örgütlerinin güvenilirliğini de İtalya'da Ulusal Ekonomi ve Çalışma Konseyi 50 baltalamıştır. yıldan bu yana faaliyetini sürdürüyor. Hazırlanan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda birey ile devlet yasaların hazırlık sürecine katılan konseyin, arasındaki ilişkileri daha sıcaklaştıracak, insanın parlamentoyu ve hükümeti denetleme yetkisi de var. devletine olan sadakatini samimileştirecek, karşılıklı Ayrıca hükümet ekonomik, mali ve sosyal konularda hak ve görevleri istismar etmeyecek bir anlayışı monte konseye danışıyor. Yani hükümet 'Ben yaptım oldu.." etmek yerine siyasi iktidarın milli birlik ve diyemiyor... beraberliğimize, bütünlüğümüze, milli kimliğimize, Fransa Ekonomik ve Sosyal Konseyi ülkenin Ulu Önder'imiz Mustafa Kemal Atatürk'ün hedeflerine üçüncü anayasal kurumudur. Hükümet, her yıl konseye uzak duran bir anayasa imal etme çabası manidardır, uygulamalar hakkında bilgi verir, başta devlet başkanı düşündürücüdür. olmak üzere parlamento ve hükümet ile karşılıklı iyi Türk halkı, sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik ilişkiler içindedir. hizmetleri bakımından kendisini 'aşağılayan' bir siyasi Aynı şekilde diğer batılı ülkelerde demokratik iktidarın acımasızlığıyla karşı karşıyadır... kurallara bağlı olarak benzeri konseyler vardır. Ama bu Türkiye'nin sosyal devleti tasfiye eden anlayışa konseyler Türkiye'de olduğu gibi 'süs' değildir. Cavid VELİEV TUSAM Yakındoğu ve Kafkasya Araştırmaları Masası [email protected] C S TRATEJİ 5 Katılımcılık, paylaşımcılık ve şeffaflık ilkelerinin lafta kalmadığı, hayata geçirildiği organizasyonlardır. Türkiye'nin Ekonomik ve Sosyal Konseyi'nin dar ve sabit gelirli kesime yansıyan olumlu bir icraatı olmamıştır. ESK çalışmaları çerçevesinde, sivil toplumun karar süreçlerine müdahil olduğunu düşünenler yanılmaktadır. Çünkü ESK’nin sağladığı bir toplumsal fayda yoktur. Bugünün Ekonomik ve Sosyal Konsey’i tek seslidir. Sadece işveren ve sanayicilerin düşünceleri ve önerilerine önem verilmekte, başta işçiler olmak üzere diğer kesimlerin seslerini ve taleplerini tıpkı Avrupa Sosyal Şartı’nda olduğu gibi ‘ekonomik ve sosyal gerekçelerle’ duymamaktadır… Yapılması gereken kararlarına, düşünceleri ve önerilerine itibar edilen bağımsız ve geniş katılımlı bir Ekonomik ve Sosyal Konsey’in inşa edilmesidir. Bu olmadığı sürece millet ‘fakrü zaruret’ içinde ‘harap’ ve ‘bitap’ kalmaya devam edecektir. Bugünün siyasi iktidarı, anayasa ve diğer yasalarda ‘tadilat’ yaparak hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, hem de Türk Milleti’ni ‘güçsüz’ ve ‘zayıf’ düşürme alışkanlığından artık vazgeçmelidir. Bunun tek yolu ekonomik ve siyasal anlamda Türkiye’yi başta IMF olmak üzere, Avrupa ve Amerika’ya ‘mecbur’ ve ‘mahkum’ edecek politikalardan vazgeçmektir. Bu konuda başta sendikalar olmak üzere tüm demokratik kitle örgütleri, her şeye rağmen siyasi iktidarla samimi bir çare arayışında bir araya gelmeye hazırdır. Türkiye, sadece bugünkü siyasi iktidarın değil, hepimizin ülkesidir. Devleti ve milleti güçlü hale getirecek her karar ve uygulama, siyasi iktidarın da lehine olacaktır. Martin Luther’in söylediği gibi ‘insanca yaşamak’ bu milletin de hakkıdır. yüzde 5’e çekme ve cumhurbaşkanının parlamentoyu feshetme yetkisinin kaldırılacağını sözü verdi. Fakat Saakaşvili’ye karşı ortak bir çatı altında birleşmeyi başaran muhalefet daha fazlasını elde edeceğini düşünerek Saakaşvili’nin kararını geç kalmış olarak niteledi ve 17 Ekim’de kendi seçim programını açıkladı. Bu programda şu ifadeler yer alıyordu: Devlet kurumlarının müdahale edemeyeceği demokratik seçimlerin yapılması; yasama, yürütme ve yargı arasında bir birini denetleyebilecek bir mekanizmanın oluşturulması; yargının bağımsızlığı; barışçıl yolla Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün sağlanması; yerel yönetimleri güçlendirmek ve cumhurbaşkanının temsil gücünü azaltmak; siyasi tutukluları serbest bırakmak ve Eduard Şevardnadze ve Saakaşvili döneminde işlenen büyük suçların araştırılması ve suçluların cezalandırılması; basın özgürlüğünün garanti edilmesi; mülkiyet haklarının geliştirilmesi ve Saakaşvili döneminde mülkü müsadere edilen vatandaşların mülklerinin bedelinin Saakaşvili Gürcistan’da muhalefet birlikte hareket edemiyor T ürkiye jeopolitiğinin yaşam alanlarından biri olan Gürcistan’da ülkenin geleceğini ilgilendiren ciddi olaylar yaşanmaktadır. Bir taraftan Abhazya’da patlak veren kriz diğer taraftan ülkedeki Rus askeri üslerinin kapatılması, hükümet ve iktidarı sokaklarda çatışma vaziyetine getiren anlaşmazlık ve son olarak KATB Demiryolu’nun temelinin atılması. Bu olaylar sadece Gürcistan’ı değil Türkiye’yi de yakından ilgilendiren olaylardır. Çünkü Gürcistan Türkiye’ye komşu olmanın da ötesinde Türkiye’nin stratejik müttefiki ve birçok projede ortağıdır. Bu olayların Gürcistan’da istenmeyen bir sonuca yol açması sadece TürkiyeGürcistan ilişkilerini değil Türkiye’nin Güney Kafkasya politikasını da derinden etkileyebilecek niteliktedir. Bu olaylarda en tehlikeli durum hükümet ve muhalefet arasında patlak veren anlaşmazlıktır. Siyasi krizin büyümesi Gürcistan Cumhurbaşkanı Saakaşvili’nin seçim kararı almasıyla şimdilik durdurulmuştur. Şimdi her iki taraf 5 Ocak 2007’de yapılacak seçimlere hazırlanmaktadır. Olaylar Gürcistan’ın eski savunma Bakanı Okruaşvili’nin tutuklanmasıyla başladı ve daha sonra on muhalif partinin oluşturduğu koalisyonun hükümete karşı gösteriler başlatma kararı almasıyla birinci aşama tamamlandı. Muhalefetin hedefinde sadece Saakaşvili iktidarı değil aynı zamanda ülkenin Saakaşvili’nin seçim kozu Renkli devrimlerin duraklarından biri olan Güricistan’da, Saakaşvili, muhaliflerinin sokağa dökülmesinin ardından seçim kararı aldı. Saakaşvili yeniden aday olurken, muhalefet tek isim üzerinde anlaşamıyor. ABD, hem muhaliflerle hem de iktidarla temaslarını sürdürüyor. yönetim sistemi de vardı. Koalisyon, yönetim sisteminin başkanlıktan parlamenter sisteme dönüşmesini istiyordu. İKTİDAR MUHALEFET ANLAŞMAZLIĞI 16 Ekim 2007’de Saakaşvili siyasi diyaloga hazır olduğunu ve seçim barajını partiler için yüzde 7’den
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle