02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 ABD’nin küresel ekonomik güvenliğinin Türkiye’ye etkileri... C S TRATEJİ Serbest piyasa totaliterliği Yrd. Doç. Dr. Deniz TANSİ Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü E konomik güvenlik kavramı, ülkemizde her zaman gerektiği ilgiyi bulamıyor. Bu konuda yapılan pek çok akademik yayına karşın, özellikle ulusal güvenlik kapsamında sanki sadece silahlı ya da fiziksel güvenlik kavramı anımsanıyor. Oysa, Milli Güvenlik Yasamızda da belirtildiği üzere ulusal güvenlik, içine ekonomik güvenlik kavramını da alan, anayasal, siyasal, toplumsal, diplomatik, kültürel pek çok konuyu barındıran bir konuma sahip. Lord Palmerston ulusal güvenlik kavramını üç ayrı başlıkla tanımlıyor. Bu başlıklar, Fiziksel Güvenlik, Ekonomik Güvenlik ve Değerlerin Teşviği’dir. Modern siyaset biliminin kurucusu Duverger ise çağdaş imparatorluk tanımını, İdeololoji İhracı, Teknoloji İhracı ve Sürekli Yayılma Zorunluluğu’yla ifade eder. Palmerston’un ulusal güvenlik tanımındaki her bir başlık bağımlı bir değişken olarak kabul edilirse, sözkonusu bağımlı değişkenlerin arasında korelasyonel bir ilişki olduğu ortaya çıkıyor. Yani hiçbir başlık diğerinden daha az önemli değil. Dolayısıyla küresel güçlerin güvenlik anlayışı, silah, finans ve iletişimle oluyor. Duverger’nin başlıkları çözümlendiğinde, yine aynı yapıyla karşı karşıya kalmaktayız. Sermayenin bir ülkeyi teknolojiyle fethedip sisteme dahil etmesiyle, ekonomik güvenlik kavramı birbirine örtüşüyor. Bu çalışmada, ekonomik güvenlik kavramını, ABD’nin küresel (kendisi için ulusal) zeminini ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi (NSS 06) üzerinden inceleyip, ülkemizin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler açısından etkilerini ve olması gereken Ulusal Ekonomik Güvenlik anlayışımızı irdeleyeceğiz. teşviği ya da ideoloji ihracı çerçevesinde ele alınmakta, serbest piyasa modeli ise bu bütünün olmazsa olmaz eş parçası olarak kabul edilmektedir. Soğuk Savaş döneminde Doğu Bloku ülkelerinin ekonomide kamusal mülkiyet tekeli ve piyasayı dışlayan ekonomik model anlayışları ekonomik totaliterlikle suçlanırken, günümüzde serbest piyasa modeli bir başka totaliterliğin simgesi konumuna gelmiş durumda. ABD’ye göre, serbest piyasa modeli uygulamazsanız, demokratik uygulamalarınızın bir hükmü kalmamakta, demokrasinizin ölçümü, ekonomik modelle gerçekleştirilmektedir. Karma ekonomi ya da devletçi ekonomi modeli uygulayan bir ülke ABD’ye göre ulusal güvenlik sorunu olmakla kalmayıp, aynı zamanda demokratik altyapısı da geçersiz kılınmaktadır. Küreselleşmenin standardı, serbest piyasa modeli olarak kabul edilmekte, adı geçen modeli uygulayan ülke, küresel sisteme dahil olmaktadır. Standart dışı olmak, tehditle eş anlama gelmektedir. Öte yandan demokratik ölçüldüğü, keyfiyetin hangi kademede uygulandığı gibi sorularla analiz derinleştirilebilir. Dikkat edilmesi gereken nokta, yine ekonomik ödüllendirme ya da yaptırımın, değerlerle ortaya konma çabasıdır. SERBEST TİCARET HARİTASI Bu çerçevede ABD açısından, dünya ekonomisinin, ABD egemenliği çerçevesinde küreselleştirilmesi zemininde, serbest ticaret anlaşmaları önemli rol oynamaktadır. ABD’ye göre, serbest ticaret anlaşmaları, "açık pazarları, ekonomik reformları ve hukuk devletini teşvik" için değerlendirilmektedir. Aynı konuyla bağlantılı olarak, "Amerikan çiftçi ve işçilerine yeni fırsatlar yaratma" tümleci de eklenmektedir. ABD’nin dünya çapındaki serbest ticaret anlaşmaları haritası şu zeminde gözükmektedir: ? MEFTA (Ortadoğu Serbest Ticaret Alanı): İsrail ve Ürdün’ün dahil olduğu girişimde, Bahreyn ve Umman’la müzakereler sürmekte, Türkiye’nin, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yorumuyla, AB’ye koşullu bir üye olarak, MEFTA’da başarıyla yerini alacağı savlanmaktadır. MEFTA kapsamında ‘nitelikli sanayi bölgeleri’ gümrüksüz alanlar yaratılmakta, Türkiye’ye güneydoğu Anadolu ve Irak’ın kuzeyi arasında, ‘nitelikli sanayi bölgesi’ kurması salık verilmektedir. ? ASEAN (Güneydoğu Asya Ulusları Kuruluşu) çerçevesinde Singapur’la anlaşmaları tamamlama, Tayland ve Malezya’yla müzakereleri sürdürme anımsatılmaktadır. ? Avustralya’yla serbest ticaret anlaşmasını Ekonomik güvenlik, ulusal güvenliğin önemli bir unsuru olarak ABD’nin politikalarında öne çıkıyor. ABD, ekonomik güvenliğini IMF ve DB gibi kurumlarla sağlamaya çalışıyor. Türkiye, uluslararası ilişkilerini ekonomik temelden yoksun çözümleyemez. standartlara uymayan ülkeler eğer serbest piyasa modeli uyguluyorlarsa, demokrasi açısından ‘umut verici’ konumda değerlendirilmektedirler. Yolsuzluk ta, mali disiplinin bozulması, küresel sistemin aşındırılması anlamına gelmektedir. Az gelişmiş ülkelerin en önemli sorunu yeterli sermaye birikimine sahip olamamaktır. Bu zeminde, gelişmiş ülkelerden katma değer yaratacak yatırım beklerler. Bu yatırımların, vergi, istihdam ve benzeri olumlu etkileri getireceği hesaplanır. Bu noktadan yola çıkınca, ABD ‘doğrudan yabancı sermaye yatırımı’ kapsamında, az gelişmiş ülkelere yapılacak yatırımları, ‘hukuk devleti’, ‘yolsuzlukla mücadele’ ve ‘demokratik saydamlık’ koşullarına bağlamaktadır. İlk bakışta göze hoş gelen bu koşulların, adı geçen kavramların, hangi ölçütlerle sonuçlandırma gereği vurgulanmaktadır. (ABD’ye göre AsyaPasifik’teki en önemli müttefik) ? Afrika’da SubSahara bölgesi aynı zeminde değerlendirilmektedir. Bir tümcenin altını çizelim. "Gelişmekte olan ülkeleri, tercihlerin genelleştirilmiş sistemine dahil etme." EKONOMİK GÜVENLİĞİNİN ARAÇLARI Mart 2006’da Beyaz Saray tarafından yayınlanan Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde (NSS 06) , ekonomik uygulamalar, değerlerle bağlantılı olarak ele alınmakta, bir başka deyimle meşrulaştırılmaktadır. ABD’ye göre ulusal güvenlik konusu olan ekonomik konuların başında serbest piyasa ve serbest ticaret kavramları geliyor. NSS 06, dünyanın herhangi bir ülkesinde, serbest piyasa ekonomi modeli ve serbest ticaret uygulanmamasını Ulusal Güvenlik Sorunu olarak görüyor. Öte yandan yolsuzluk ve dengesiz ekonomiler de aynı kapsamda değerlendiriliyor. Bu çerçevede ele alındığında, ABD, siyaseten demokrasi, ekonomik açıdan serbest piyasa ekonomisi modelini bir bütün olarak ifade etmekte, demokrasi, değerlerin EKONOMİK JANDARMA: IMF ABD küresel ekonomik sistemin güvenliği açısından iki küresel kuruluşa önemli işlevler yüklemektedir. Dünya Bankası’nın özel sektör yatırımlarını ekonomik özgürlük ve yönetişim için güçlendirerek, sosyal sorumluluk çerçevesindeki yatırımları özendirirken, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF), küresel finansal istikrarı sağlayarak, ekonomik krizlere müdahalesi öngörülmektedir. Yani ABD, kendi ulusal ekonomik güvenliğini, küresel kuruluşlarla yerine getirecek bir ağ ortaya koymaktadır. Özellikle IMF, ekonomik açıdan, deyim yerindeyse dünya üzerinde bir jandarma işlevi üstlenmektedir. Bu bağlamda gelişmekte olan ülkelerde yerel sermaye piyasalarının kurdurulması ve resmi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle