02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Dünya devleri, birbirlerini yutacak stratejiler geliştiriyor... C S TRATEJİ Çelikte küresel satranç Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili [email protected] G eçmişten bu yana ülkelerin kalkınması ve askeri güç kazanması açısından tartışılmaz bir öneme sahip olan çelik, küresel ekonominin günümüzdeki tekelci yaklaşımlarını belirtmesi açısından da önemli özellikler taşımaya devam ediyor. 20. yüzyılın emperyalist güçleri çelikten silahlanma ve güçlerini demiryolları vasıtasıyla sömürgelerine ve bu ülkelerin zenginliklerini kendi ülkelerine taşıma açısından alabildiğine yararlandılar. Geçmişte yayılmacılık emelleri olan Almanya, İngiltere, Belçika, Fransa, Japonya gibi ülkeler sanayilerini çelik üzerine inşa ettiler ve böylece sanayilerinin vardığı nokta ile hem toplumlarını maksimum refaha ulaştırdılar hem de uluslararası arenada her daim ön sıralarda yer aldılar. Sanayileşme ve çelik tüketimi ile toplumların eriştiği refah düzeyinin doğru orantılı olması ve fert başına çelik üretimi 200 kg. üzerinde olan ülkelerin otomotiv; 300 kg.’a erişmişlerin gemi inşa; 400 kg.’a erişmişlerin elektronik ve 500 kg.’ın üzerine çıkaranların ise uzay çağına erişecekleri gerçeği matematiksel bir kuram haline gelmiştir. Bu kurama uygun olarak, kalkınma hızlarını son yıllarda sürekli ve önemli ölçülerde arttırabilen bir zamanların sömürgesi veya geri kalmış ülkeleri, çelik üretimlerini arttırmaya özen göstermişlerdir. Bunların en güzel örnekleri arasında Çin, Hindistan ve Güney Kore’yi gösterebiliriz. Özellikle Güney Kore ulaşmış olduğu 45 milyon tonluk üretim ile gemi inşa sanayisinde dünyanın en güçlülerinden biri haline gelmiş ve elektronik çağını yakaladığını yine bütün dünyaya ihraç ettiği mamuller ve teknolojiyle kanıtlamıştır. Dünya çelik üretiminin büyük bölümünü, oluşan tekeller gerçekleştiriyor. Bu alanda tek başına kalmak isteyen firmalar, birbirlerini yutmak için stratejiler geliştiriyorlar. Türkiye’nin önemli kuruluşu Erdemir, bu anlamda firmaların iştahını kabartıyor. Topluluğu’nun (AKÇT), bu stratejik maddenin güçlü birlikteliklerle ve yatay ve dikey genişleme özelliğine sahip büyük şirketlerce gerçekleşebilecek evlilikler sayesinde kontrol altına alınabileceği hususuna önem vermesi ile bu sektörde özellikle son yıllarda oligopol, düopol ve hatta monopol olma yaklaşımları ağırlık kazanmıştır. Hatta bu yaklaşım son birkaç yıldır oyun sahasını ülkemiz üzerine de yöneltmiş ve Cumhuriyetimizin en başarılı ve önde gelen kuruluşlarından Erdemir’in bu oyunun hedeflerden biri olması şeklinde ortaya çıkmıştır. Dünyadaki düopolleşmeden, monopolleşmeye ulaşmak için çaba gösteren çelik devlerinin, ulusal sanayimizin lokomotifigözbebeği olan Erdemir’i satın alması ve böylece çocuklarımızın geleceğinin önünün kesilmesi tehdidi başta Türk Metal Sendikamız ve diğer duyarlı milli güçler tarafından engellenmiştir. Erdemir’in, OYAK gibi güvenilir bir kurum tarafından satın alınması, özellikle her yönden Türkiye’mizin önünü kesmek isteyen yabancı güçlerin bu alandaki tasavvurlarını suya düşürmüş gibi gözükmektedir. Günümüz dünyasında iki büyük demir çelik devi düopolleşme denilen piyasaya hakimiyet pozisyonundan monopolleşmeye geçerek, dünyadaki fiyat ve pazar kontrolünü sağlama amacıyla satranç tahtasında hamleler yapmaktadır. Geçtiğimiz aylarda Erdemir’e de el atarak ellerindeki onlarca büyük tesise bu milli kuruluşumuzu da eklemek isteyen dünyanın en büyüğü olma durumunu koruyan Mittal Steel ve ikinci durumdaki Arcelor S.A., yalnız kendilerinden küçükleri değil birbirlerini bile ele geçirmek için küresel ekonominin en çarpıcı mücadelelerini vermekteler. Aslında bu iki küresel şirketin sıralaÇelik dökümhanesinden... madaki konumları tartışmalı ve her geçen gün daha da tartışmalı hale gelecek bir durum arz ediyor. Arcoler yıllık 45 milyon metrik/ton üretimle 2004 yılında en çok çelik üreten ikinci firmayken, satış hasılatı açısından da yıllık 30,2 milyar Euro ile başa güreşiyordu. Merkezi Lüksemburg olan bu firma, İspanyol Aceralia, Fransız Usinon ve Lüksemburglu Arbed tarafından 2001 yılında kurulmuştu. 60 ülkede 96 bin çalışanı olan Arcoler Ocak 2006’da kendisini ele geçirme amacında olan Mittal Steel’in bir adım önüne geçme gayretlerinin stratejik satranç tahtasındaki akılcı bir hamlesiyle Alman ThyssenKrupp Grubu’na karşı Kanada’nın en büyük çelik üreticisi olan Dofasco’nun hissesinin yüzde 88.38’ini satın aldı. Bu hamleyle de dünyada bir numara olma amacı güden Mittal Steel’in önünü kesme yolunda ciddi bir adım atarak özellikle Kuzey Amerika pazarında önemli bir konuma ulaşmış oldu. MİTTAL STEEL Üretim açısından geçtiğimiz haftaya kadar 63 milyon/ton ile dünyanın en çok çelik üreten, hasılat açısından ise 28 milyar dolar ile ikinci şirketi konumunda olan Mittal Steel, dört kıtada, 16 ülkede çelik fabrikalarına sahip. 224 bin çalışanı olan firma, özellikle 1990’larda başlayan özelleştirme gayretlerini değerlendirerek birçok ülkedeki kamu ortaklığı ve mülkiyetindeki çelik fabrikalarını cesur hamlelerle satın alıp organize ettikten sonra kara geçirerek genişlemesini daha büyük adımlarla sürdürmeye devam etmişti. Özellikle otomotiv, beyaz eşya, mühendislik gibi sektörlerdeki gelişmeye paralel olarak müşteri portföyünü genişletmeye gayret gösteren firma, yüksek kaliteli yarı ve tam mamul yassı ve uzun ürünlerin pazarında egemenliğini sürdürme çabasında dünya çapında bir noktaya ulaştı. Hindistan asıllı Mittal ailesinin yüzde 88’ine sahip olduğu Mittal Steel, Rotterdam (Hollanda) merkezli olmasına rağmen Londra’dan yönetiliyor. Aile tarafından önce 1970’de Endonezya’da küçük bir fabrikanın ardından 1989’da TrindadTobago Demir Çelik Fabrikaları’nın satın alınması ile başlayan ve 4 kıtada toplam 17 fabrikaya sahip olunmayla devam eden süreç, hızından hiçbir şey kaybetmediği gibi daha da agresif bir ivme kazanmakta. 4 kıtaya yayılmış bu dev şirketin her ne kadar dünya çapında her çeşit üretim yapma kapasitesi varsa da Avrupa’da yassı mamul üretimi olmadığından Erdemir’imize talip oldu. Mittal Steel, şayet dünya çapında atılımlar yapmayı sürdüren bu milli kuruluşumuzu alabilseydi, yüzde 6’lık üretim payını hedefi olan yüzde 20’lere çıkarmak için ciddi bir adım atmış olacaktı. ARCELOR AB’nin kuruluş adımı olan Avrupa Kömür Çelik ‘VAR OLUŞ SAVAŞI’ Mittal Steel son yıllarda dünyanın her yerinde özelleştirmeye sunulan kamu şirketlerini birbiri ardına ele geçirirken, süreç içinde önüne çıkan bir engel hem istediği fabrikaları almada sorun yaratırken hem de rekabeti kızıştırarak satışa sunulan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle