26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

tercümanının İstanbul’u Konstantinapol olarak çevirmesi, ? 14 Nisan 2005’te Atina’da oynanan Efes PilsenPanatiakos maçındaki çoğunluğu küfür içeren pankartlar : "1453’te barbardınız, 1821’de ölü barbardınız, şimdi ise bir hiçsiniz." ? F459 borda nolu Adrias isimli Yunan Fırkateyninin subay salonunda, İstanbul limanında bir Yunan askeri gemisini gösteren ve duvarı boydan boya kaplayan yağlı boya bir tablo bulunmaktadır. ? Ekim 2003’te Yunanistan’a resmi ziyarette bulunan Türk Dışişleri Bakanı Gül’ün ziyareti öncesinde, Yunan istihbaratına ve Genelkurmayına yakınlığı ile tanınan Yunan gazetesi Stohos’un birinci sayfasında bir Türk yeniçeri ve Ayasofya’nın resimleri konularak şu başlık ve başlık altında şu satırlar vardı: Hiç unutmayacağız İzmir’i, Efes’i, Konstantinupol’ü. Moğollar hala ellerinde tutuyor. Hiç unutmasınlar ki, yeniden döneceğiz ve o yerler bizim olacak. Gazetenin iç sayfasındaki iki Ayasofya fotoğrafının birinin üzerinde haç, öbüründe ise Yunan bayrağı monte edilmişti. ? İstanbul Atatürk Kültür Merkezi ile Yunan Kültür Bakanlığı tarafından ortak olarak yapılan bir çalışmada, serginin açılış davetiyesinin Türkçe kısmında yine Patrik Hazretleri Bartholomeos, Yunanca kısmında ise yine Ekümenik Patrik Bartholomeos, yazılmıştı. Ayrıca Kültür merkezi önüne asılan Türkçe, İngilizce ve Yunanca flamalardan Yunanca olanında "Konstantinople Atatürk Kültür Merkezi" yazılmıştı ve bu flamanın rengi özellikle Helenizm’i temsil eden maviydi. ? Nisan 2005’te, Yunanistan Kara Harp Okulu’ndaki misafir Türk öğrencilerin odasına konulan yırtık Türk bayrağı üzerindeki hakaret ve düşmanlık içeren sloganlar, ? Selanik’te Pontus soykırım anıtının açılması, resmi kimlikli de olsa, Yunanlılardaki Türk düşmanlığının, misafir statüsünü bile dikkate almayan bir derinlikte ve şiddette olduğunu gösteriyor. Bu konudaki örneklerin araştırıldığında kolaylıkla çoğaltılması olanaklıdır. C S Karamanlis TRATEJİ 17 öncesinde ortaya çıktı. Patrikhane tarafından AB’ye; ? Ruhban Okulu’nun açılması, ? Patrik’in Türk vatandaşı olma zorunluluğunun kaldırılması, ? Patrik seçimlerinin Hristiyanlık geleneklerine göre yapılması, ? Bazı mülklerin geri verilmesi gibi talepleri içeren 10 maddelik bir istek listesi verildi. Patrikhane bu güne kadar hem Batı’nın hemde Hellenizm’in çıkarlarına kesintisiz hizmet etti. Şüphesiz Hellenizm’e olan hizmetleri daha fazladır. Türkiye’den kopartılan her toprak parçası Fener’e bağlanmıştır. Bugün Yunanistan’ın Atina’da bağımsız bir kilisesi olmasına rağmen, Girit, On iki Adalar, Aynaroz’daki kiliseler ile Selanik ve kuzey Yunanistan’daki kiliselerin çoğu İstanbul’daki Fener’e bağlıdır. Bu ne demektir? Yunanistan’la Fener Patrikliği bir bütündür. Eski Yunan Dışişleri Bakanı Papendreau’nun açıkladığı gibi, İstanbul Patrikhanesi onların Mekke’leridir. Bu bütünlük, Yunan Anayasası’sında şöyle yer alıyor: Grek Devleti İstanbul Patrikhanesi’ne ayrılmaz bir biçimde ebediyen bağlıdır. Yunanistan bu statüsü ile laik değil bir din devletidir. PatrikhaneYunanistan ilişkisi Yunanistan Anayasası’nda başka hükümlerle de güçlendirilmiştir. Şöyleki; Girit Metropolitliği ile On iki Ada’daki dört metropolitlik ve Aynaroz Manastırları da Atina Bağımsız Kilisesi’ne değil, doğrudan Patrikhane’ye bağlıdır. Ayrıca kuzey Yunanistan (Selanik) kiliseleri de idari bakımdan Atina Kilisesi’ne, fakat ruhani bakımdan Patrikhane’ye bağlıdır. Görüldüğü gibi Yunan Devleti ile Patrikhane arasında organik bağlar vardır. Resmi veya özel İstanbul’a gelen her Yunan vatandaşının Patrikhane’yi ziyaret etmeden gitmesi mümkün değildir. Patrikhane’nin bu günkü statüsünün resmen Ekümenikliğe dönüşmesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin idari ve sosyal yapısında tehlikeli gelişmelere yol açabilir. Bu nedenle Patrikhane’nin gitmesi gereken yer, kiliselerinin yarıdan fazlasının zaten kendisine bağlı olduğu Yunanistan’dır. Türkiye ile Yunanistan arasında ‘dostluk’ girişimlerini yoğunlaştıran ‘aydınlar’ tarihsel ve güncel gerçekleri gözden kaçırıyor. Yunan devleti, halkı, medyası, politikacıları, ‘megali idea’ çerçevesinde hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. etmekte olduğunu gösteriyor. Patrikhane bağlısı anılan metropolitlikler için Türk hükümetinden izin alınmış mıdır? Böyle bir izin yoksa yasal olmayan bu durum için ne yapılmıştır? Yunan mahkemeleri Lozan’ı referans göstererek üyesi oldukları AB hukukunu bile çiğneyebiliyorlar. Türk isimleri Türk okullarından silinmiş durumda. Patrik, Etnos gazetesine verdiği demeçte, 7 Mayıs 2000'de Kapadokya'da yapacağı ayin vesilesiyle ''Hıristiyan'lar Anadolu'ya yerleşebilir'' diyor ve şunları ekliyor: "Türkiye'nin AB üyeliği, Anadolu'da önceden varolmuş Hıristiyan toplumları, yaşadıkları bölgelere tekrar yerleşirse, o zaman Patrikhane de o bölgelerde bulunan kiliselerin yeniden ayine açılmasını düşünebilir." Fener Patrikhanesi Lozan’dan bu yana geçen zaman içinde, Kuzey Amerika’dan Ortadoğu’ya, Finlandiya’danAvustralya’ya kadar 320 milyon insanı kontrol eden idari, finansal ve dini bir kurum haline geldi. Patrikhane’nin statü değiştirmeye yönelik son fırsatçılığı, Türkiye’ye tarih verileceği 17 Aralık 2004 PATRİKHANE VE HELLENİZM GERÇEKLER GÖRÜLMELİ Her alanda ve her seviyede TürkYunan ilişkilerini yürütenler iki ülke arasındaki tarihi, kültürel ve ideolojik farklılıkların hala devam ettiğini asla unutmamalıdırlar. Mayıs 2006 başında Bergama’da yıkık bir kilisede yapılan ve bizzat Patrik tarafından yönetilen ayinin hukuki, sosyal ve insani yönden gerekçelerini kim açıklayabilir? Bugün iki ülke arasında paylaşılacak ve çözülecek bir sorun kalmamıştır. Ege Sorunu 1947’den beri artık bir Yunan sorunu değil Türk sorunudur. TürkYunan dostluğunu her yerde bilinçsizce savunanlara gelince, tarihi gerçekleri ve bugün yaşananları görmezden gelerek, kardeş belediyecilik ziyaretleri yaparak, Türkiye’den göç eden Rumların hikayelerini kaleme alarak, ortak konserler vererek bu ortamı yaratmak mümkün değildir. Böylesine bir dostluk gerçekten isteniyorsa bunu ancak Yunanistan yapabilir. Eğer, gerçek TürkYunan dostluğu arzu ediliyorsa, başta politikacılar olmak üzere tüm Yunan toplumunun yeniden indoktrine edilmesine gereksinim vardır. Konu, bölgemiz ve iki ülke halkları için çok hayatidir ve aksinin sağlanabilmesinin de oluşturulması kadar zaman alacağından hiç şüphe yoktur. Patrikhane ve faaliyetleri için daha fazla bir şey söylemeye gerek yok. Bu topraklarda bulunduğu sürece bu vatana hizmet etmelidir. Herkes için son bir hatırlatma, Türk milleti kendisine ihanet edenleri ve hizmet edenleri asla unutmaz. 19181922 arasında Patrikhane de Yunan yayılmacı politikasının yörüngesine girdi. 25 Ekim 1918’de Patrik Yermanos Kavakopulos istifaya zorlandı ve yerine göreve atanan Doroteos yeni bir politika izledi. Bu yıllarda Patrikhane politik girişimlerle Yunan politikasını ve Megali İdea diye bilinen geniş Yunanistan düşüncesini destekledi. 16 Mart 1919’da kiliselerde Yunanistan'la birleşme isteği dile getirildi ve bu tarihten sonra Osmanlı yönetimiyle ilişkilerden kaçınıldı. Takip eden yıllarda inatla ve ısrarla özellikle 195060 yılları arasındaki hükümetin tavizkâr Rumların Anadolu’yu çıkışını politikalarından yararlanan simgeleyen çalışma... patrikhane, metropolit sayısını fırsat buldukça arttırdı. Günümüzde de hiçbir Rum Ortodoks’un ikamet etmediği bölgelerde bile tayinli metropolit kadrosu vardır. Bu metropolitliklerin bir kısmı, Türkiye’deki halihazır isimleri ile değil tarihi Yunan isimleri ile anılmaktadır .Şöyleki; Kolonia (Şebinkarahisar), Lystra (Konya), Tranupoleos (Antalya veya Uşak), Teodorupoleos (Safranbolu), Tianon (Çatalca), Laodikya (Denizli), Apamias (Gaziantep). Metropolitliklerin tarihi isimlerle anılarak, sanal da olsa Patrikhanenin teşkilatı içinde korunmaya devam edilmesi Megali İdea’nın altı, sekiz ve dokuzuncu maddeleri ile ilgili mücadelenin devam
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle