02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 ABD ve Türkiye ziyaretleri... C S TRATEJİ İsrail tam destek bulamıyor H. Miray VURMAY TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası [email protected] ünyanın kaynayan kazanı Ortadoğu’da gün geçmiyor ki yeni bir sorun çıkmasın; kemikleşmiş sorunlar zincirine yeni birer halka eklenmesin. Bölgenin sosyolojik ve siyasal dokusu da bu döngüye son derece uygun bir zemin oluşturunca sorunlarla yaşamak kaçınılmaz olarak Ortadoğu’nun kaderi haline geliyor. Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerin iç içe geçmiş tarihi mirasları ve bazıları birbirine zıt bir görüntü çizseler bile aralarındaki etkileşimin son derece yüksek oranlarda olması ülkelerin iç meselelerini bile bir anda bölgeselleştirebiliyor. Dahası, küresel mücadele sahası olma özelliğini tarihin her döneminde korumuş olan Ortadoğu’nun içsel problemleri de hiçbir zaman için bölgesel ya da yerel boyutta kal(a)mıyor ve istemsiz bir şekilde uluslararasılaşıyor. Hal böyle olunca sorunlara yeni aktörler ve faktörler dahil oluyor. Özneler ve nesneler çoğaldıkça da çözüme giden yol uzuyor, çoğu zaman da tıkanıyor. Ana hatları ile çizilen bu teorik kompozisyonun pratiğe geçmiş halini en açık biçimde İsrailFilistin Sorunu’nda görüyoruz. Kaldı ki İsrailFilistin Sorunu’nun en başında olaya müdahil olmuş hatta bizzat fitili ateşlemiş uluslararası aktörler var. Sorunun ortaya çıkış süreci, gelişmesi ve çözümsüzlüğe sürüklenmesinde de yine bu üçüncü, dördüncü hatta beşinci dereceden aktörlerin etkisi çok büyük. İsrailFilistin Sorunu’nun oldukça uzun aktörler listesinin başında da hiç kuşkusuz ABD geliyor. Sorunun tarihsel gelişimine baktığımız zaman ABD’nin direk ya da dolaylı müdahalelerinin etkisinin son derece büyük olduğu da açıkça görülüyor. Özellikle İsrail üzerinde büyük bir etkileme kapasitesine sahip olan ABD, uzun yıllar boyunca İsrail’in uluslararası alanda en büyük desteği oldu. Bugün gelinen noktada da biçimsel olarak değişen fazla bir şey yok. Ancak, ABD artık "kayıtsız şartsız tam destek" vermiyor İsrail’e. Ama İsrail alacağı cevap olumlu da olumsuz da olsa halen her konuda ABD’ye danışıyor. Bu bağlamda İsrail’in attığı hemen hemen her adım, ABD tasvip etsin ya da etmesin, ABD’nin bilgisi dahilinde atılıyor. Hatta İsrail’de iktidara gelen hükümetlerin ilk yurt dışı ziyaretleri geleneksel olarak ABD’ye yapılıyor. D Yeni kabinenin görev başı yaptığı İsrail’de hükümet, özellikle de Kadima, ‘Nihai Sınırlar Planı’na destek turuna çıktı. Başbakan Olmert ABD’ye, Dışişleri Bakanı Livni Türkiye’ye ziyaretlerde bulundu. İsrail hükümetinin her iki üyesi de ziyaretlerinde istedikleri destekleri bulamasalar da kararlı oldukları mesajını ilettiler. İSRAİL DESTEK TURUNDA İsrail’de 28 Mart’ta yapılan erken seçimlerden sonra iktidara gelen Ehud Olmert de bu geleneği sürdürenlerden biri olarak ilk ziyaretini ABD’ye yaptı. İsrail için dönüm noktası olacak planların uygulamaya konulacağı kritik bir dönemde iktidara gelen Başbakan Olmert, ABD’ye iki önemli gündem maddesi ile gitti. Bunlardan ilki çiçeği burnunda hükümetin koalisyon içerisinde bazı pürüzler olsa da öncelikli konusu olarak gündemini tamamen işgal etmiş olan ve özellikle hükümetinin en büyük ortağı olan Olmert ve Bush... Kadima’nın hararetle savunduğu "Nihai Sınırlar Planı"ydı. Ehud Olmert bu bağlamda ABD başkanı Bush’tan Nihai Sınırlar Planı’na destek isterken, her fırsatta İsrail’i tehdit eden açıklamalarda bulunan İran cumhurbaşkanı Ahmedinecad’dan duydukları rahatsızlığı da dile getirdi ve daha da önemlisi nükleer bir İran’a karşı ABD’den "güvence" istedi. ABD başkanı Bush ise çözüme giden tek yolun "Yol Haritası"ndan geçtiğini vurgulamakla yetinip İsrail’i Nihai Sınırlar Planı konusunda hayal kırıklığına uğratarak tam destek vermekten kaçınırken, İran konusunda tam destek ve güvence verdi. ABD’den her konuda tam destek alamasa da İsrail’e "mutlu" değil belki ama "umutlu" dönen Ehud Olmert’den sonra sıra destek turunun ikinci durağı olan Türkiye’ye gitmek üzere Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’deydi. Livni’nin Türkiye ziyaretinin bir diğer önemli özelliği de Şubat ayında Hamas’lı yetkililerin tartışmalı Türkiye ziyareti sonrası reflektif olarak gerilen ilişkilerin yeniden eski düzeyine getirilmesiydi. Çünkü Türkiye İsrail’in bölgede düşman olmadığı neredeyse tek ülke durumunda. İsrail kendisini, eski güçlerini yitirseler de varlıkları bile tehdit unsuru olmaya devam eden Arap ülkeleri ve tehlike boyutu her geçen gün artan İran tarafından "çevrelenmiş" hissediyor. Bu nedenle de "stratejik müttefiki" olarak gördüğü Türkiye’yi Hamas’a rağmen kaybetmek istemiyor. 29 Mayıs’ta Ankara’da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan ile görüşen Livni’nin yoğun görüşme gündeminde öne çıkan iki temel konu vardı; ziyaretin asli sebebi olan nihai sınırlar konusunda destek ve İran’ın nükleer çalışmaları. Ancak ABD’den umduğunu tam olarak bulamayan İsrail, Türkiye’den de elleri boş ayrıldı. Dışişleri Bakanı Livni Türkiyeİsrail ilişkilerini her ne kadar "mükemmel" olarak nitelendirse de aradığı desteği bulamadı. Bilakis, Türkiye’den Filistin’de yaşanan ekonomik kriz ve İsrail’in varlığını kabul etmese de hiçbir zaman reddetmediği nükleer çalışmaları konusunda uyarılarla karşılaştı. Türkiye’nin söz konusu "uyarılarını" diplomatik manevralarla ustaca "geçiştiren" Livni, Gül ve Livni... Türkiye’den destek bulamadı belki ama ziyaretle birlikte İsrailTürkiye ilişkilerinin üzerine çökmüş olan "Hamas gölgesi" kalkmış oldu. İSRAİL KARARLI İsrail bugüne kadar birçok kez uluslararası sistemde tepki çeken politikaları uygulamaya koymuş bir ülke olarak tek taraflılığı nedeni ile dünyada büyük tartışmalara neden olan "Nihai Sınırlar Planını" için çıktığı destek turundan umduğunu bulamasa da gerek ABD’de gerekse Türkiye’de verdiği mesajlarla sınırlarını kendi eliyle çizebilmek için şartları sonuna kadar zorlayacağının sinyallerini verdi. Söz konusu planının uygulama aşamasının ilk ayağını oluşturan Batı Şeria’dan çekilme konusunda İsrail içerisinden, hatta koalisyon içerisinden de büyük eleştirilerle karşılaşan Olmert, 2010 yılına kadar vade biçtiği planı uygulamakta son derece kararlı görünüyor. Nitekim iktidara geldiğinden beri yaptığı resmi ve gayri resmi tüm açıklamalarda, Knesset’te yaptığı tüm konuşmalarda bu konuda ne denli kararlı olduğunu görmek hiç de zor değil.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle