26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 parlamentoda azınlıktadır" şeklindeki açıklamasıyla parlamentonun esas yapısına ilişkin açıklamada bulunmuştu. Bölgesel komutanlardan biri olan, Amerikan merkezli insan hakları kuruluşlarınca savaş suçları işlediği konusunda suçlanan ve yeni parlamentoda görev alan isimlerden Abdul Rasul Sayyaf ise, yeni parlamentonun "Afganistan’ın gerçek yüzünü temsil ettiğini" söyleyerek bir nevi doğruları gözler önüne seriyor. Hamid Karzai’nin ise parlamentonun açılışında milletvekillerine hitaben yaptığı konuşmasında "Afgan halkı birlik içindedir" sözlerinin parlamentonun gerçekleriyle pek de örtüşmediği görülüyor. Afganistan’da haşhaş tarlası... C S TRATEJİ ülkenin güney, güneydoğu, doğu ve kuzey doğusunda etkinliğini daha artırdığı bu dönemde ABD’nin bu şekilde hareket etmesi yukarıdaki öngörülere uygun olduğu görülüyor. Afganistan’daki misyonun komutasını kademeli olarak NATO’ya devrederek ilk olarak askeri yükten kurtulmak, Bush yönetiminin öncelikleri arasında yer alıyor. Daha sonra tamamen NATO’ya devredilecek bu süreçle hem NATO’nun işlğvsğlliğine katkı sağlanmış olunacak hem de ABD, yalnız bu ittifak içindeki sorumluluklarını yerine getirerek ekstra maddi ve siyasi kamburlarından kurtulmuş olacak. Ülke politikasının en tepesindeki isimle arzulanan stratejilerin uygulama sahaları açılarak daha farklı coğrafyalarda rahat hareket kabiliyetine ulaşmak Washington’un nihai hedefidir. Kabil merkezli kalıcı bir komuta noktası oluşturarak Avrasya odaklı stratejileri uygulamaya devam edebilme, gelecek dönemde de ABD’nin değişmez isteği olacaktır. Ancak bu projenin yukarıda da belirtilen olayların ardından ABD için uygulanabilirliği konusunda çeşitli şüpheler bulunuyor. Afgan halkının ABD konusunda son olayla birlikte yükselen tepkisi, ABD politikaları açısından kritik bir dönemin de başlangıcı kabul edilebilir. Halk ülkedeki faaliyetleri sorgular bir tavır takınmış durumda. ABD ve Karzai belki yaşanan son olayın üzerini örtmek için göstermelik olarak birkaç askerini cezalandırıp ABD’ye dönmelerini sağlayarak göz boyama yolunu seçebilir. Ancak Afgan halkının bununla ikna olabileceğini düşünmek halkın değer yargılarını hiçe saymak anlamına gelir. Parlamentonun da hükümetten olayın üzerine gitmesini istemesi, Karzai hükümeti açısından diğer sorunların habercisidir. Parlamento Başkanı’nın Karzai’nin ülkedeki en ciddi rakibi (devlet başkanlığı seçimlerinde Karzai (yüzde 55)’den sonra yüzde 16’yla ikinci olan) Tacik Yunus Kanuni olması ve parlamentonun içerisinde Yunus Kanuni’yle birlikte hareket edecek birçok Karzai muhalifinin bulunması, sorunun iktidarı yıpratmak için siyasi olarak da kullanılabileceği ihtimalini gündeme getiriyor. Taliban’ın yeniden güçlendiğine dair haberler tüm dünya basınında yer alıyor. Taliban üyelerinin Pakistan’daki islami gruplardan, Belucistan ve bazı ülkelerden destek aldığı biliniyor. PakistanAfganistan sınırında konuşlanan ve Afganistan’ın güneyi merkezli hareket eden Taliban’ın durdurulmasının çok zor olduğu düşünülüyor. ABD’nin zaten bu konuda ciddi adım atmaması ve Taliban, ElKaide gibi yapılanmaları bitirmek yerine bunlarla savaşırmış gibi görünüp, bölgede oluşan kaostan yararlanma yolunu tercih etmesi Taliban’ın önümüzdeki dönemde daha da güçlenmesi olasılığını gündeme taşıyor. Zaten ABD, sivilleri "meşru müdafaayla", "kazayla" öldürmeye devam ettikçe radikal dinci unsurların asker bulmaları pek de zor olmayacaktır. UYUTUŞTURUCU VE AFGANİSTAN Karzai hükümeti ve ABD’nin ülkede uyuşturucu üretiminin Taliban dönemine kıyasla daha da artmasına da sessiz kalmaları, ülkede bu sektörden para kazanan gruplara (bu grupların içerisinde devlet görevlilerinin de olduğu biliniyor) yönelik bir ödün olarak değerlendiriliyor. Kasım 2004’de yayınlanan BM Uyuşturucu ve Suçla Mücadele Dairesi’nin raporuna göre 2000 yılında 23 ilde 82 bin hektarlık bir alanda yapılan haşhaş tarımının 2004 yılında rekor seviyeye ulaşarak tüm illerde (32) 131 bin hektarlık bir alanda yapılmaya başlandı. Bunun ardından 2005 yılında uluslararası toplumun baskılarıyla ve çabalarıyla haşhaş tarımında yüzde 21’lik bir gerilemeyle 25 ilde ve 104 bin hektarlık alanda yapılması sağlandı. ABD’nin bu kaynakları tamamen ortadan BD’NİN KRİTİK KONUMU kaldırmaya ne isteği ne de gelecekte bununla ilgili ABD’nin Afganistan’da bulunan yaklaşık 20 bin bir planı vardır. Çünkü böyle bir durumda Afgan askerinin 3 binini daha ülkesine geri çağırarak halkı için istihdam alanları açması ve ülkeye daha Afganistan’da 17 bin asker bulunduracağı fazla maddi yardım yapması gerekecektir. belirtiliyor. Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in Oysa Washington için halkın durumu değil ABD 19 Aralık 2005 tarihinde imzaladığı bu politikalarındaki Afganistan’ın yeri önemlidir. kararnamenin sebebinin, NATO’nun ülkedeki asker Askeri olarak şu anda Afganistan’da ve buradaki sayısını 9 bin’den 16 bin’e çıkarması olduğu operasyon bahane edilerek Orta Asya’da belirtildi. Afganistan’da Taliban’ın güçlendiği ve gerçekleştirilen konuşlanmalar stratejik açıdan ABD’yi tatmin ediyor. Ayrıca Kabil’de bir protesto Afganistan’da gösterisi... ABD’nin çıkarlarını sürdürmesi için gerekli kadrolaşma gerçekleştirilmiş ve söylenenleri harfiyen yerine getirecek bir devlet başkanı ülkenin başına getirilmiş durumda. Afganistan’ın bir sıçrama tahtası olarak kullanılacak şekilde hazır hale getirilmesi ve buradaki istikrarsızlığın devamı, aslında ABD’nin Avrasya’daki güvenlik politikaları için de gerekli bir done olarak görülüyor. Afganistan’da uyuşturucu yetiştiriciliği ise Taliban dönemini dahi aratır durumda. Önümüzdeki dönemde ABD’nin asker azaltmasının ardından NATO’nun daha çok sorumluluk üstlenmesi gündeme gelebilir. A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle