17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 İtalya’da seçimlerin ardından… C S TRATEJİ Berlusconi dönemi kapandı Cemile Akça ATAÇ TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası [email protected] ürültülü ve olaylı bir seçimi geride bırakan İtalya, geçtiğimiz hafta boyunca Avrupa gündemini meşgul eden en önemli konu oldu. Avrupa basını, kendini tarafsız kalma mecburiyetinde hissetmeden açıkça Silvio Berlusconi aleyhine bir duruş sergilerken, AB liderleri de "iyi dilek mesajları" şeklinde Romano Prodi’ye desteklerini iletmekte bir sakınca görmediler. Mussolini döneminden beri, seçildiği 5 yıllık sürenin tamamında başbakanlık yapabilmiş tek isim olması ve İtalya’ya görünürde politik istikrarın hâkim olduğu bir ortam sunmasına rağmen Berlusconi, sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da çok sert eleştirilere hedef oldu. İtalyan seçmenler, Berlusconi’nin İtalya’ya sadece utanç getirdiği ve hak ettikleri itibar için mutlaka Prodi’yi seçmeleri gerektiği konusunda kapsamlı, çok taraflı ve sınır ötesi bir kampanyaya maruz kaldılar. Buna göre, yolsuzluk, vergi kaçırma ve yasalara çıkar amaçlı müdahalenin olağan uygulamalar haline geldiği Berlusconi yönetimini, Avrupa’nın politik geleneğinde önemli bir yere sahip olan İtalyanlar hak etmiyordu. AB Komisyonu ve OECD’nin yayınladığı raporlardaki ekonomik göstergeler de İtalya’nın hızla iflas aşamasına yaklaştığına işaret ediyordu. Bu yüzden, 910 Nisan günlerinde yapılan seçimle Berlusconi’nin gitmesi ve yerine mutlaka açık farkla "Profesör" lakaplı Prodi’nin gelmesi gerekiyordu. Ancak sandıklar açıldığında Prodi’nin başında bulunduğu sol ittifak yani Birlik’in (L’Unione), iki kanatlı İtalyan Parlamentosu’nun Temsilciler Meclisi kanadında, Berlusconi’nin başında bulunduğu sağ ittifak yani Özgürlükler Evi’nden (Casa delle Liberta) sadece yüzde 0,1 oranında daha fazla oy aldığı ortaya çıktı. Bölgesel temsil kanadı olan Senato’da da iki koalisyon arasındaki Prodi lehine fark büyük olmaktan çok uzak bir oran, yani yüzde 1,3 olarak kesinleşti. İtalyanlar şimdi, ülkeye itibar kaybettirdiği her bakımdan tescil edilmiş Berlusconi’nin nasıl olup da ülke genelinde yaklaşık yüzde 49 oranında oy alabilmiş olduğunu tartışıyorlar. Seçimleri Prodi kazanmış gibi gözükse de Berlusconi, Avrupa kamuoyunun beklentisinin tersine, sandığa gömülmedi. Nitekim Prodi’nin ittifakı ile kendi ittifakı arasında sadece 25.224 adet oy farkının bulunduğu açıklandıktan sonra, iptal edilen 83.000 adet oydan 43.000 adetinin yeniden değerlendirilmesini isteyen Berlusconi, gazetelere de "Benden bu kadar çabuk kurtulacağınızı mı sandınız" benzeri açıklamalar yaparak seçim sonucunun değişebileceğinin ihtimal dışı olmadığını söylüyor. Ancak bir son dakika gelişmesi olarak İçişleri Bakanlığı’nın, "sadece yaklaşık 5000 oyun yeniden sayılabileceğini ve bunun da sonuçları değiştirmeye yetmeyeceğini" açıklamasıyla birlikte Berlusconi’nin Prodi’nin önünü tıkamak için başka yollar araması gerektiğini ortaya koydu. Neredeyse yüzde 0,1’lik bir farkla gelen iktidarın hiçbir şekilde sorgulanmaması G İtalya’da yapılan seçimleri, tüm Avrupa kamuoyunun tepkisini çeken Berlusconi yitirdi. AB ile iyi ilişkileri bulunan Prodi’nin Başbakan olması bekleniyor. Müstakbel Başbakan Prodi’nin, bozulan ekonomik dengeler ve bir koalisyon hükümeti nedeniyle, işinin kolay olmadığı biliniyor. gerektiğini savunan Prodi cephesi ise, "Bu seçim sistemini Berlusconi istedi; kesin sonuçları açıklayan da kendi İçişleri Bakanı" diyerek zaferini ilan etti. Yeniden sayım sonrası seçim sonuçlarının değişmeyeceği belli olduğu için hükümeti kurması kesinleşen Prodi, "ülkeyi 5 yıl aralıksız yöneteceğini" iddia ediyor. Ancak atacağı her adımda Berlusconi’nin nefesini ensesinde hissedeceği de kesin. Üstelik "enkaz devraldığı" herkesçe malum olan Prodi’nin, sert ekonomik önlemler alması gerekirken "ölümüne muhalif" bir muhalefetle boğuşacak olması, başarı şansını azaltıyor. Ayrıca, Berlusconi’nin aksine bir partinin lideri olmayan Prodi, başında bulunduğu ittifakta partiler üstü bir lider olarak organize bir parti desteğinden mahrum. Bu da yeni olası başbakanın başarı şansını zayıflatan bir başka unsur olarak kabul ediliyor. Yine de "ne olursa olsun, Berlusconi’den daha kötüsü olamaz" düşüncesini savunan Avrupa basını, Prodi’yi alkışlıyor. Guardian’da yazan Timothy Garton Ash, "Bastır İtalya (Berlusconi’nin partisi Forza Italia) artık devreden çıktığına göre o zaman bastır İtalya!" diyerek yeni hükümetin şu anda Batı Avrupa’nın en kötü durumdaki ülkesi olan İtalya’yı mutlaka canlandıracağını savundu. ENKAZIN SORUMLUSU AVRO MU? AB standartlarına göre İtalya, gerçekten de enkaz durumunda. Hatta Berlusconi’ye en sert eleştirileri yönelten Economist Dergisi, İtalya’yı "Avrupa’nın gerçek hasta adamı" ilan etti. Gerçekten de İtalyan ekonomisi, Avrupa’nın en güçlü 4. ekonomisi iken şimdi "en zayıf halkası" olarak nitelendiriliyor. 2005 yılında yüzde 0 olmak üzere, Berlsuconi’nin 5 yıllık iktidarı sırasında büyüme toplam sadece yüzde 3,2 olarak gerçekleşti. Bütçe açığı GSYİH’nin yüzde 4’ünün üzerinde. Kamu borcu ise, GSYİH’nin tamamından daha fazla. Her sene, GSYİH’nin yüzde 4’ü faiz ödemelerine gidiyor. Toplam vergi geliri sadece 2,3 milyar Avro ve kamu harcamalarını karşılama oranı çok düşük. Buna rağmen, İtalyanların üçte dördü kendi konutlarının sahibi oldukları ve onlardan oy alabileceğini düşündüğü için Berlusconi, seçim kampanyasında konut vergisinde indirime gideceği vaadinde bulundu. Bu noktada elini taşın altına koyan Prodi ise, sosyal güvenlik vergisini yüzde 5 azaltacağını ama Berlusconi tarafından kaldırılan üst gelir seviyesindekilerden alınan veraset vergisini geri getireceğini ve sermaye üzerindeki vergiyi de artıracağını açıkladı. 2001–2005 yılları arasında İtalya’nın vergi gelirlerinde yaşanan düşüş, AB mali çevrelerinde İtalyanların "Dolce Vita" (Tatlı Hayat) yaşadıkları esprisi ile anlatılıyordu. İtalyan ekonomisini küreselleşme ile rekabet açısından değerlendirdiğimizde ise daha çok küçük ölçekli aile işletmelerinden oluşan reel sektörün bocaladığını hatta birçok işletmenin kepenklerini kapattığını görüyoruz. İtalyan üreticiler, geleneksel olarak karşılaştırmalı üstünlükleri olan ayakkabı, çanta, mobilya ve beyaz eşya gibi ürünlerdeki pazar payını Çin ve Vietnam kökenli mallara kaptırdı. İtalya’nın dünya ticaretindeki payı, 10 yıl içerisinde yüzde 4,3’ten 2,7’ye düştü. 2005 yılı ticaret açığı 10 milyar Avro olarak açıklandı. Para biriminin liret olduğu dönemde hükümetler, İtalyan malları avantajsız duruma düştüğü zaman parayı Prodi seçim zaferini kutluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle