17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Dr. C. Akça ATAÇ TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası [email protected] isan 2006’da yeniden seçilen başbakan Ferenc Gyurcsany’nin ülkenin ekonomik göstergeleri hakkında yalan söylediğinin ortaya çıkması üzerine Macaristan, geçtiğimiz haftalarda günlerce süren gösterilere sahne oldu. Genel yaklaşım olarak, gösterilerin niteliği, komşu ülkelerin oynadığı olası kışkırtıcı rol, 1956’daki devrimci ruhun 50 yıl aradan sonra Macaristan’da ne derecede yeniden canlandığı ve aşırı sağın muhalefette ne kadar etkili olduğu gibi konular tartışılırken, hükümete yalan söyleten nedenin üzerinde çok da fazla durulmadı. Yeniden seçilme kaygıları bir yana, Macar hükümetinin yalan söylemesinde, makro değerlerin Avro bölgesine katılma yükümlülüklerini yerine getirmeleri için yeterli olmayacağı ve AB Komisyonu tarafından cezai yaptırımı olan bir incelemeye konu olabilecekleri korkusunun da etkisi var. AB Komisyonu şimdi, yeni üye olan diğer ülkelerin de, karşılanması güç Avro bölgesi kriterlerine yaklaşmış görünmek için yalan söylemelerinden korkuyor. Bu açıdan gözler, özellikle Polonya ve Slovakya’ya çevrildi. Macaristan geçtiğimiz haftalarda gösterilere sahne oldu C S TRATEJİ Avro bölgesine katılımlarına dair Konsey’de oybirliği ile karar alınması ve kendi kamuoylarını buna ikna etmeleri çok uzun ve zorlayıcı bir süreci gerektiriyor. Fakat yine de AB, önümüzdeki 10 yıl içerisinde parasal birlik içindeki üyelerin sayısının 20’ye çıkmasını istiyor. Bu nedenle de yeni üye ülkeler, makro ekonomik göstergelerini İstikrar ve Büyüme Paktı’nın öngördüğü Avro kriterlerine uyacak şekilde kontrol altında tutma gereği ile karşı karşıyalar. 19962003 yılları arasında bütçe açığı, kamu borçlanması ve enflasyon oranlarını büyük başarı ile kontrol altına alan ve Avro bölgesinin "ortodoks ülkeleri" olarak bilinen Avusturya ve Hollanda’nın seviyesine nispeten yaklaşan 10 ülke, 2004 yılında AB’ye tam üye olmaları ile birlikte uyguladıkları katı mali politikalardan taviz vermeye başladılar. Seçmenlerinin taleplerini karşılamayı öncelik edinen hükümetler, harcamalarını dış borçlanmaya ağırlık vererek finanse ettiler. Adaylık döneminde gösterilen uyum performansına devam edebilen tek ülke Slovenya oldu. Nitekim 2005 yılı boyunca enflasyon oranını yüzde 2,3 civarında tutarak Komisyon’un güvenini kazanan Slovenya’nın 1 Ocak 2007 itibariyle Avro bölgesine katılması bekleniyor. AB10 arasından sadece tek bir ülkenin Avro kriterlerini karşılıyor olması, yeni üye ülke hükümetlerinin, araştırma kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin Komisyon üzerinde kriterlerin yumuşatılması için baskı yapmasına neden oluyor. Ancak Komisyon, özellikle hiç bir açıdan hazır olmayan Polonya’nın Avro’ya geçişini mümkün olduğu kadar geciktirmek için böyle bir yumuşamaya gitmeyi kabul etmiyor ve kriterlerin son derece katı bir şekilde uygulanması konusunda ısrar ediyor. Örneğin, yüzde 3,2 çıkması beklenen enflasyon oranının yüzde 4,4 çıkması nedeniyle Estonya’nın Avro bölgesine katılma başvurusu, Ocak 2008’e kadar askıya alındı. N AB ölçütleri yalana zorluyor AVRO BÖLGESİNİN GENİŞLEMESİ Avro bölgesi kriterleri, bölgeye dâhil olması beklenen ülkenin enflasyonunun yüzde 2,42,6 civarında olmasını, yıllık bütçe açığının GSYİH’nin yüzde 3’ünü geçmemesini ve toplam kamu borcunun GSYİH’nin yüzde 60’ından büyük olmamasını şart koşuyor. Ayrıca, Avro’ya geçmeye aday ülkenin tartışmasız bir fiyat istikrarına sahip olması ve uzun dönem faizlerin de fiyat istikrarı bakımından üst sırada bulunan üye ülkelerin faiz oranlarına yakınlaşmış olması (convergence) gerekiyor. Komisyon, Avro bölgesine katılımın artmasını çok önemsiyor. Hâlihazırda 12 üye ülkenin para birimi olan Avro, kimi çevrelere göre, 13 üye ülke tarafından kullanılmadığı için AB içerisinde bir "parasal birliği" değil de bir "istisnayı" temsil ediyor. Ne var ki, Maastricht Anlaşması’nın Avro bölgesinin dışında kalmasına izin verdiği Danimarka, İngiltere ve İsveç’in aksine, yeni üye 10 ülke, belli bir takvim çerçevesinde, para birimi olarak Avro’ya geçmek zorunda. Bu uygulama ile "istisnai" durumun ortadan kalkarak gerçek anlamda bir parasal birliğe ulaşılacağını ifade eden Komisyon yetkilileri, ayrıca yeni üye ülkelerin Avro’yu AB’ye yeni katılan üyelerin Avro bölgesine girebilmeleri için ekonomik değerlerini ciddi oranda iyileştirmesi gerekiyor. Bu ölçütleri zaman zaman Avro bölgesinde bulunan ülkeler de aşıyor. Polonya, Macaristan ve Litvanya gibi yeni MACARİSTAN üyeler ciddi şekilde zorlanıyor. Geçtiğimiz 24 Nisan’da yeniden seçilen kullanmaya başlamalarının ardından AB’nin dış ticaret dengesinin son derece olumlu etkileneceğini savunuyorlar. Bu bağlamda, 12 üyeli Avro bölgesinin, Mart 2006 itibariyle dünyanın geri kalanı ile olan ticaretinde 1,2 milyar Avro fazla vermiş olması büyük önem taşıyor. Böylece, Avro kullanan üye ülke sayısı arttıkça AB’nin ticaret fazlasının artacağı beklentisi kuvvetleniyor ve 10 yeni üye ülkenin (AB10) üzerindeki Avro yükümlülüklerini yerine getirme baskısı artıyor. YENİ ÜYELER HAZIR DEĞİL! Böyle bir yükümlülüğü gerçekleştirme kapasiteleri, Komisyon yetkilileri tarafından sürekli gözetim altında tutulan AB10 ise, bu beklentinin ağırlığı altında eziliyor. Ekonomi ve Parasal İşlerden Sorumlu Komiser Joaquin Almunia, bu ülkelerin sergilediği heterojen görünüme, özellikle çarpıcı bir şekilde farklılık gösteren gelir düzeylerine bakarak durumun güçlüklerine işaret ediyor. AB10’un yasal ve ekonomik kriterleri tutturması, Ferenc Gyurcsany Gyurcsany, Macaristan’ın 1989’dan beri gördüğü en kapsamlı reform paketini hazırlıyordu. Eylül ayı içerisinde AB Komisyonu’na sunulması planlanan pakette, Avro’ya geçiş zamanı olarak 2010’un ikinci yarısı gösteriliyordu. Ancak söylenen yalan ortaya çıktığında gözler yeniden Macaristan’ın makro ekonomik göstergelerine çevrildi. Bütçe açığının, GSYİH’nin yüzde 8’i olması beklenirken yüzde 10’unu aştığı görüldüğünde, bu rakamın, Komisyon’un isteğinin aksine, hiç bir şekilde 2008 yılında yüzde 3’e yaklaşamayacağı kesinleşti. Böylece Macaristan, Avro bölgesine katılmak için 2012’den sonrasını bekleyen Çek Cumhuriyeti ve Polonya ile aynı lige düştü. Komisyon, Macar hükümetinin, kamu harcamalarının azaltılması, vergi arttırımına gidilmesi, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, üniversite harçlarının yükseltilmesi ve yakıt yardımında kesintiye gidilmesinden oluşan bir acı reçeteyi vakit yitirmeden uygulamaya sokmasını bekliyor. Bu arada, Avro kriterlerini gerçekleştirmenin ne kadar güç olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Gyurcsany’nin söylediği yalanın anlaşılabilir olduğunu savunanlar da var. Bu bağlamda, Almanya’nın üst üste dört defa Avro kriterlerinin üstünde bütçe açığı vermesi örnek olarak gösteriliyor. Yine de, ağır olduğu için yükümlülüklerini yerine getiremeyen bir başbakanın yalan söylemesine anlayış göstermek kolay değil. Avro yükünün altında ezilen her devlet veya hükümet başkanı yalan söylemiyor. Bundan beş ay önce, enflasyon yüzde 2,63 çıktığı için Komisyon tarafından uyarılan Litvanya, Avro bölgesine girişini 2008 yılına ertelemek zorunda kalmış, Avro kriterlerinden yüzde 0,03 uzaklaşmanın sorumluluğunu yüklenen başbakan Algirdas Brazauskas istifa etmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle