17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Melek KIRMACI TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası [email protected] Yeni AB üyelerinden gelecek ucuz iş gücü kaygıya neden oluyor C S TRATEJİ Doğu Avrupa’dan gelecek yeni üyelerin vatandaşlarına serbest dolaşım hakkını da beraberinde getirdi. Kişilerin serbest dolaşımı ilkesi Roma Anlaşması’nın 39. maddesinde temel bir hak olarak tanımlanıyor ve genellikle katılım müzakerelerinin ikinci faslını oluşturuyor. Bu müzakere başlığı altında işçilerin serbest dolaşımı, mesleki niteliklerin karşılıklı tanınması, vatandaşlık hakları ve sosyal güvenlik politikalarının koordinasyonuna ait hükümler yer alıyor. İşçilerin serbest dolaşımı ilkesi diğer bir üye ülkede iş arama, çalışma, ikamet etme, yerleşme ve eşit muamele haklarını kapsıyor. Ancak, işçilerin serbest dolaşımı konusu siyasal önemi ve pratikteki belirsizlikleri nedeniyle hassas bir konu. Bu nedenle müktesebat, işçi hareketliliği konusunda "geçici önlemler" getirmesi olağan bir durum halini alıyor. 2+3+2 formülü olarak bilinen bir düzenleme ile tanımlanan geçiş süreçlerine göre, AB–15 üyeleri Doğu Avrupa’dan gelecek işgücüne, emek piyasalarını, geçiş süreçlerinin belirlendiği yıllarda açacak. Belirlenen takvim doğrultusunda üye ülkeler AB Komisyonu’nun tanımladığı şu seçeneklere sahip: İngiltere, İsveç ve İrlanda’nın tercih ettiği seçenek olarak müktesebatın tam ve üyelikle eş zamanlı olarak uygulanması Korumacı önlemler Geçiş düzenlemeleri Kota sistemleri Müktesebatın belirli bir süre için uygulanmaması Doğu Avrupa’dan gelecek işçileri kayıt altında tutmayı hedefleyen İngiltere, ülkede çalışmaya başlayan işçilerin 30 gün içinde İçişleri Bakanlığı’na kayıt yaptırmalarını öngören zorunlu bir İşçi Kayıt Planı uyguluyor. Buna karşın Fransa, Belçika ve Almanya sınırlarını Doğu Avrupalı işçilere hemen açmak yerine katı kota sistemi ve çalışma izni zorunluluğu gibi yöntemlere başvuruyor. Fransa geleneksel olarak çalışma izni sistemi getirirken, Almanya ve Avusturya emek piyasalarının kırılganlığından dolayı, üç yıllık ikinci süreçte de ulusal tedbirlerini gevşetmeyip katı bir politika izlemeye devam ediyor. Avrupa’da yaygınlaşan NGİLTERE’NİN dilenciler... İ ngiltere’de İşçi Partisi lideri ve Başbakan Tony Blair’in yerini Maliye Bakanı Gordon Brown’a ne zaman devredeceği konusu şu sıralar İngiliz medyasının temel tartışma konusunu oluştursa da gündemdeki diğer önemli bir konu İngiltere’nin başını ağrıtıyor: Genişleme sonrasında işçilerin serbest dolaşımı. Mayıs 2004’te imzalanan Katılım Anlaşması’nda belirtilen "geçici hükümler" başlığı altında Doğu Avrupa ülkelerinin AB–15 devletlerinin emek piyasasına erişimlerini kısıtlayan hükümler uyarınca ilk olarak öngörülen iki yıllık sürede İngiltere emek piyasasını Doğu Avrupalı işçilere açtı. Ancak; beklediğinden çok daha fazla sayıda göç alan İngiltere, Avrupa Komisyonu’nun Ekim ayı sonunda yayımlayacağı İlerleme Raporu sonrasında Bulgaristan ve Romanya’nın Birliğe 1 Ocak 2007’de üye olmaları halinde, bu ülkelerden gelecek işçi göçünü sınırlandıracak ulusal önlemler almayı tartışıyor. İçişleri Bakanlığı’nın, ‘A8’ ülkelerinden (Çek Cumhuriyeti, Estonya, Letonya, Macaristan, Litvanya, Slovakya, Slovenya ve Polonya) yılda 13.000 göçmen işçinin İngiltere’ye geleceği yönündeki tahminini açıklaması İçişleri Bakanı Tony McNulty’nin 2004’ten bu yana 600.000 göçmenin beraberinde bakmakla yükümlü olduğu 36.000 kişiyi de getirdiğini ve bu grup içerisinde 27.000 çocuk yardımı başvurusunun onaylandığını bildirmesi İngiltere’de şok etkisi yarattı. Genişleme sonrasında, işçilerin İngiliz emek piyasasına katılımlarının göç probleminden de öte ülkenin sosyal dokusu, eğitim, sağlık alanlarında sorun yarattığı yönünde bir kanıyı kuvvetlendirdi. İngiliz Sanayi Konfederasyonu direktörü Richard Lambert’in Bulgaristan ve Romanya’nın Birliğe 1 Ocak 2007’de üye olmaları halinde, İngiltere’nin bu iki ülkeden gelecek ucuz işgücünü frenlemesi yönündeki talebi "açık kapı" politikasının rafa kaldırılması anlamına gelecek. Liberal düşüncenin ve kapitalizmin kalesi olarak bilinen İngiltere’nin bu zor durum karşısında kota sisteminden daha katı yöntemleri tercih etmesi, Bulgar ve Romenlerin İngiliz emek piyasasına erişimlerini askıya alması, genişleme karşıtı görüşün ve ayrımcılığın yükselişe geçmesi endişesini de beraberinde getiriyor. İngiltere’nin göç korkusu AB’nin son genişlemesinin ardından doğu Avrupalı işçilerin İngiltere’ye akın etmesi, beraberinde endişeleri de getirdi. İngilizler, ucuz işgücünün yol açtığı, sosyal, kültürel ve ekonomik sorunları tartışıyor. Londra’nın bu nedenle Bulgaristan ve Romanya’nın üyeliklerine soğuk yaklaşacağı savunuluyor. İŞÇİLERİN SERBEST DOLAŞIMI Mayıs 2004’te "büyük patlama" denilen Birlik tarihinin en büyük genişleme dalgası ile Soğuk Savaş’ın yapay olarak böldüğü Avrupa coğrafyasının yeniden birleşmesi, Birlik üyelerinin İ KORKUSU Doğu Avrupa’dan beklentilerinin çok üstünde işçi göçü alan İngiltere bu günlerde, Ocak 2007’de Romanya ve Bulgaristan’ın olası üyelikleri karşısında bu ülkelerden gelecek göçü sınırlandırmaya yönelik ek önlemleri tartışıyor. Doğu Avrupa’dan gelen niteliksiz işgücünü İngiltere’nin kendi vatandaşlarına sağlayacağı iş olanaklarının azalması olarak gören muhafazakâr Tory Partisi göçmen işçilerin İngiliz toplumuyla bütünleşmeyip Londra’nın kenar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle