Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C S ush, Çin’den Suriye ve İran konusunda aradığı desteği bulamadı. Japonya’dan Çin’e Tayvan’ı demokratikleşme konusunda örnek gösteren Bush’un ziyareti bu ülke basını tarafından fazla önemsenmedi. Pekin’e karşı ticaret açığı veren ABD’den yükselen yakınmalar, Boeing’e sipariş edilen 70 yolcu uçağıyla giderildi. Çin benzer yöntemleri Fransa ve Almanya’yı yanına çekmek için de kullanıyor. TRATEJİ mesini önermiştir. Çin yönetimi ise, Dalay Lama’nın siyasi bir sürgün olduğunu, Çin’e normal bir vatandaş olarak dönebileceğini ve daha önce bağımsızlıkla ilgili söylediği bütün sözlerden pişman olduğunu açıklamasını şart koşmaktadır. Dalay Lama’nın dinsel önderliği Çin tarafından kabul edilmiyor; çünkü Çin’in Tibet’te kendi tarafından atanan bir dinsel önderi bulunmaktadır. Çin’e göre, ABD’nin bu girişimi ülkeyi bölme girişiminden başka bir şey değildir. s Çin, ABD’nin sunduğu birçok başlığı kabul etmemiştir. Dahası, Çin medyası Bush’un gezisine çok fazla değinmemiş, sıradan bir lider olarak muamele etmiştir. Oysa Tayvan’dan bir siyasal parti liderinin ziyaretini günlerce Çin televizyonları canlı yayınlamıştır. Çin kamuoyunda da ABD’ye bakış pek olumlu değildir. Örneğin, Çin’de, Gençlik Günlüğü gazetesinin yaptığı bir araştırmada Çinlilerin yüzde 55’nin en sevmedikleri ülkenin ABD olduğu ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak Çin, ilk kez eli güçlü taraf olarak Bush’u ağırlamıştır. Ve ilk kez Çin’in, artık bir bölgesel güç olmadığı aksine küresel bir güç haline geldiği bizzat Bush’un tavırlarıyla tescil edilmiş oldu. Bush, İran ve Suriye konusunda Çin’den yardım isteyerek, Çin’in küresel politikadaki belirleyiciliğinin ne denli etkin olduğunu da göstermiş oldu. Moğolistan ziyareti ush’un son durağı, daha önce hiçbir Amerikan başkanının gitmediği Moğolistan olmuştur. Bush, Moğolistan parlamentosunda, Moğolistan’a 120 askerle Irak’taki desteği dolaysıyla teşekkür etti. Moğolistan, konumu itibariyle önemli bir ülke; ama küresel çapta bir siyasi gücü yok. ABD’nin pek ismi geçmeyen sadık müttefiklerinden birisidir. Bilindiği gibi ABD, Orta Asya’da hızla kan kaybetmektedir. Renkli devrimler nedeniyle mevcut yönetimlerle arası açılan ABD, yeni müttefikler aramaktadır. Daha öncede belirtildiği gibi, Moğolistan, Rusya ile Çin arasında ve Çin’in Moğol azınlığın yaşadığı İç Moğolistan’a bitişik olan konumu nedeniyle Pekin, tarafından başıboş bırakılması düşünülemezdi. Böyle bir durum Çin’in güvenlik çemberinde bir açık anlamına gelecekti. Bu nedenle Moğolistan, 2004 yılında, Şanghay İşbirliği Örgütüne gözlemci statüsünde üye edilerek kontrol altına alınmıştır. Gerçekten de büyük bir öngörü ile bunun yapıldığı Bush’un Moğolistan’ı ziyaretinden anlaşılmaktadır. Bu ziyaretler sırasında Amerikan askerleri de Özbekistan’da 15 ki Hanabad üssünü tamamen boşaltmaktaydılar. Bir ihtimal, bu üs Moğolistan’da terörle mücadele kapsamında kurulabilir. ABD, yeni bir strateji olarak Moğolistan kartını kullanmak istiyor. Bu da, Çin’deki Moğol azınlık arasında ayrılıkçı kıpırdanmalara neden olabilir. Putin’in stratejisi ush Asya gezisine başladığında, Putin de kendi Japonya gezisini başlattı. Bu gezide, Putin Sibirya’dan Pasifik’e uzanacak bir petrol boru hattı döşenmesi konusunda Japonya ile anlaşmaya vardı. Kuril adaları yönünde beklentiler ise bir başka bahara kalmıştır. Geçtiğimiz günlerde, Pravda’da çıkan bir yorum yazısında, Mavi Akım projesinin enerji üzerine yaşanan RusAmerikan savaşının Rusya tarafından kazanıldığını yazmaktadır. Bu gezide, Rusya, olası bir ÇinABD ittifakına karşı daha önce Çin’e söz verilmiş Sibirya boru hattının Japonya’ya yönlendirilebileceği yönünde gözdağı vermiştir. Bilindiği üzere, SibiryaDaqing hattı Çin ekonomisi için yaşamsal önem taşımakta ve bu konuda Japonya ile rekabet içerisinde bulunmaktadır. Zira Japonya da aynı hattı istemektedir. Rusya ise, her iki ülkeye de hat çekebileceğini söylemektedir. Öte yandan, Putin, Japonya’nın BM Güvenlik Konseyi üyeliğini de desteklediklerini belirterek, Japonya ile yeni bir dönemin de başlangıcını ilan etmiştir. B Amerikan petrol şirketi faaliyet göstermektedir. Bu arada Çin, ABD’nin Tayvan’la ilgili görüşlerini eleştirerek hiçbir şekilde Tayvan’ın bağımsızlığına izin verilmeyeceğini açıkladı. ABD ise, Tayvan’daki statükonun tek taraflı değiştirilmesine izin vermeyeceğini belirtmiştir. Yine Çin, Amerikalı Boeing şirketinde 70 adet yolcu uçağı siparişi vererek, ticari açık nedeniyle sesini yükselten ABD’nin sesini kısmasını sağlamıştır. Çin’in ekonomik araçları Bush Çin’de Hu Jintao ile yemekte. (20 Kasım) B çek değerinden yüzde 40 aşağıda olması, politik özgürlük, din özgürlüğü, insan hakları, Kore yarımadasındaki nükleer sorun ve kuş gribiyle mücadele gibi başlıklar oluşturmaktaydı. Bush gezisiyle ilgili bir ön değerlendirmeyi, 8 Kasım günü Çin devlet televizyonu Phoenix’e verdiği özel mülakatta yaptı. Bu mülakat, Çin kamuoyuna verilecek mesajları içermekteydi. Bush’un gezisi öncesi, Çin medyasında da bir takım yorumlar yapıldı. Bunlardan en dikkat çekici olanı “Üç Dalga” başlıklı yorumdur. Bu yoruma göre, Nixon’ın 1972’deki ziyareti birinci dalgayı, Clinton’ın ziyareti ikinci dalgayı ve son olarak Bush’un ziyareti de üçüncü dalgayı oluşturmaktadır. Bunun dışında geleneksel söylemler Çin medyasını işgal etmekteydi. ÇinABD resmi görüşmeleri 20 Kasım Pazar sabahı başladı. Resmi görüşmelere geçilmeden önce, Çin ve Amerikan liderleri kapalı kapılar ardında baş başa gizli bir görüşme yaptı. Görüşmenin içeriği basına açıklanmadı; ama mevcut parametreler ışığında büyük ihtimalle gizli gündem ağırlıklı olarak Rusya üzerineydi. Aynı gün, Putin’in üç gün sürecek Japonya ziyaretinin başlaması da tesadüf sayılamayacak kadar ilginç bir gelişmeydi. Tiananmen meydanının yanında bulunan büyük Halk Salonu’nda yapılan resmi görüşmelerin ardından yapılan basın toplantısında Bush, Çin ve ABD’nin 21. yüzyılda, fırsatları ve zorlukları birlikte paylaşacaklarını açıklamıştır. Görüşmeler sonucu, dünyanın iki büyük enerji tüketicisi ABD ve Çin, enerji alanında işbirliği ve teknoloji paylaşımı konusunda anlaştılar. Hali hazırda, Çin enerji piyasasında 30 in, ilk Boeing uçağını 1970’lerin sonunda almıştı. Bugüne kadar, Çin’in Boeing’ten aldığı 534 yolcu uçağı filonun üçte ikisini oluşturuyor. Çinli yetkililere göre önümüzdeki 20 yıl için Çin, üç bin yolcu uçağına ihtiyaç duyacaktır. Şu anda, Çin’de sekiz ulusal havayolu şirketi bulunmaktadır. Tıpkı bir zamanlar, ABD’nin, doları bir dış politika aracı olarak kullanması gibi, Çin de uçak anlaşmalarını bu şekilde kullanmaktadır. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz aylarda gündeme gelen AB’nin Çin’e uygulamış olduğu silah ambargosunun kaldırılması hususu esnasında Çin, destek almak için Fransa ile Airbus uçaklarının alımı konusunda anlaşma yapmıştır. Öte yandan Almanya ile de otomobil alanında anlaşmalar yaparak, bu iki AB ülkesini yanına çekmeyi başarmıştır. Ç B Eleştiriler ush’un Asya gezisi Amerikan medyasında oldukça eleştirildi. Özellikle New York Times ve Washington Post’ta çıkan yorum yazılarında Bush’un Asya’dan eli boş döndüğünü yazdı. Örneğin müttefiklerim dediği Japonya ve Güney Kore’den hiçbir somut adım göremedi. Japonya, ABD’den sığır eti ithalatına getirdiği yasaklamayı kaldıracağını söylemesine rağmen hiçbir şey yapmadı. Yine, Güney Kore kabinesi, Bush Moğolistan’dayken Irak’taki Koreli askerlerin üçte ikisini çekme yönünde tasarı sundu. Aynı şekilde Çin’den de bir şey elde edemedi. Oysa Eylül ayında, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Çin ile olumlu bir ekonomik ve politik ilişkinin başlayacağını haber veriliyordu. Zaten bu gezinin fiyaskoyla sonuçlanacağını Bush’un Ulusal güvenlik danışmanı Stephen Hadley, Asya’ya uçarken, uçağın arka bölümünde gazetecilere çoktan söylemişti bile. B Tibet sorunu ush gezisinin son gününde Pekin’de bir kilisede Pazar ayinine katılarak din özgürlüğüne vurguda bulundu. Bu bağlamda, Dalay Lama gündeme geldi. Aslında, Bush, hem Güney Kore’de, hem de Japonya’da Dalay Lama hakkında görüşlerini belirtmişti. Bush, Asya gezisine başlamadan önce Washington’da Dalay Lama’yla bir araya gelerek, bir görüşme yapmış, görüşmede Dalay Lama, Tibet’e dönmek istediğini ve amacının bağımsız bir Tibet oluşturmak olmadığını vurgulamıştır. Bush da sorunun Vatikan’dan gelecek din adamları ve Dalay Lama’nın da katılacağı bir toplantıda ele alınmasını ve Tibet’in Tıpkı Vatikan gibi bir statüye kavuşturularak dinsel bir merkez haline getiril B ush ayrıca, Moğolistan’ı ziyaret eden ilk ABD B Başkanı oldu. Ziyaretin, bünyesinde Moğol azınlığı barındıran Çin’e yönelik mesaj olabileceği değerlendiriliyor. Buna karşın Çin bu ülkeyi daha önce ŞİÖ’ye gözlemci statüsüyle almıştı. Bush’un Asya turunun sonuçları, ABD’nin önde gelen gazetelerince ‘fiyasko’ olarak değerlendiriliyor.