Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C S ngiltere üyeliğinin ardından da farklı uygulamalarını sürdürdü. Schengen ve Avro uygulamalarına katılmadı. Ada ülkesinin son dönemde bütçe ve Ortak Tarım Politikası ile de su yüzüne çıkan politikalarıyla birliği ‘İngilizleştirmek’ istediği savunuluyor. İngiltere ‘katma değer yaratmadığı’ gerekçesiyle tarımın desteklenmemesi gerektiğini savunuyor. Bu tutumun gerçekte entegrasyonu önlemeye yönelik olduğu değerlendiriliyor. TRATEJİ ÇİZGİLİ DÜNYA? 5 İ The Sunday Times 18 Aralık tarihindeki gelmiş geçmiş en çetin pazarlıkçılardan biri haline geldi. Özellikle 80’li yıllarda hız verilmeye çalışılan devletlerüstü girişimler karşısında, ulusdevlet cephesinin başını çekerek İngiltere’nin bağımsızlığının Avrupa içinde kaybolmaması için mücadele verdi. Federalizm kelimesinin İngiltere tarafından duyulmak bile istenmediği bu yıllarda, destek verilen tek entegrasyon politikası, tahmin edileceği gibi, Tek Pazar oldu. John Major döneminde tamamlanan Tek Pazar ile birlikte, 1993’te İngiltere’nin üye ülkelere ihracatı yüzde 6 arttı. 1995’e gelindiğinde bu oran yüzde 18 idi. İngiliz halkına vaat edilen ekonomik kazanç gerçekleşiyordu. Thatcher döneminde, bir yandan tek pazar kurulurken diğer taraftan da AT içinde rejim ayrılıklarının olacağının ilk sinyalleri de verildi. O zamana kadar politika ve uygulama farklılıklarının olağan olduğu topluluk çatısında, Schengen çerçevesinde ilk defa rejim ayrılıklarından konuşulmaya başlandı. Vize uygulamaları, sınır kontrolü ve uyuşturucu ve kaçakçılık ile mücadele rejimi olan Schengen’e hazırlık süresi olan 198590 yılları arasında Thatcher, İngiltere’nin bunun dışında kalacağını kesin bir dille belirtti. Böylece de Gaulle’ün, İngiltere yüzünden Avrupa’nın tam bir entegrasyon gerçekleştiremeyeceği yönündeki argümanı da doğrulanmış oluyordu. Thatcher döneminin İngiltere adına, yansımalarını bugünkü bütçe krizinde görmekte olduğumuz en çarpıcı başarısı, “rebate” adı verilen İngiltere’nin bütçeye katkısının her yıl sabit bir yüzde ile kendisine geri ödenmeye başlanmasıdır. O dönemde bütçeye katkı, GSYİH ve katma değer yaratma açısından hesaplanmıyordu. Öncelikle, Ortak Tarım Politikası’nın (OTP) ihtiyacı belirleniyor ve özellikle nüfus büyüklüklerine göre üye ülkeler arasında bölüştürülüyordu. İngiltere’nin, en yoksul üye ülkelerden biri olduğu 1984 yılında, bütçeye yaptığı katkı artık İngilizler için ağır bir yük haline gelmişti. 19731976 yılları arasında sadece 60 milyon Sterlin ödemişken 1977 yılında 369 milyon Sterlin ve 1979 yılında 947 milyon Sterlin ödemesi, İngiltere’nin “geri ödeme” hakkı için bastırmasına ve Thatcher sayesinde, üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarını bezdirecek kadar sıkı pazar lıklar sonucu bu hakkı kazanmasına yol açtı. İngiltere, bütçeye yaptığı katkı ile yararlandığı kaynaklar arasındaki farkın üçte ikisini telafi edebilir hale geldi. 1997 yılına gelindiğinde, genç Tony Blair’in başbakanlığında İngiltere adına daha yenilikçi ve Avrupa ile bütünleşici politikalar uygulanmasını bekleyenler, Avrupa Birliği içinde çoğunluktaydı. Blair’in başı çekmesiyle Amsterdam Anlaşması’nda iyice şekillenen Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası, bu yöndeki beklentiyi kuvvetlendirdi. Ne var ki, çok zaman geçmeden İngiltere’nin bu girişime verdiği desteğin aslında Amerika ile olan “özel ilişkisi” dahilinde, NATO’nun üzerindeki ortak savunma ve işbirliği yükünü paylaşmak ve Amerika’nın sınır ötesi harekatlarını desteklemek amaçlı olduğu görüşü ağır bastı. İngiltere’nin nasıl bir Avrupalı olduğu üye ülkelerce bir kere daha sorgulandı. 1999 yılına gelindiğinde İngiltere, Avro bölgesinde yer almayacağını açıkladı. AB’yi İngilizleştirmek ngiltere’nin AB içindeki bu bağımsız duruşunun yansımalarını bugünkü bütçe tartışmalarında yine görüyoruz. Çiftçilerinin doğrudan fiyat desteği aldığı eski düzeni sürdürmek isteyen Fransa, bütçedeki paylarının yüzde 10 düşmesini istemeyen yeni üye olan 10 ülkeyi de yanına alarak İngiltere karşıtı cephenin başını çekiyor. Bu cephe, “Bütçede kesintiye gitmek yerine 25 üye ülkeden bir tek İngiltere’ye yapılan geri ödeme azaltılsın” diyor. Şimdilik tek başına görünen İngiltere ise, “Bütçede katma değer yaratan politikalar desteklensin; tarım politikalarımız katma değer yaratmıyor” diyor. Uzmanlara göre İngiltere aslında böylece, entegrasyonun en önemli unsurlarından biri olan OTP’yi sona erdirmenin yollarını aramaya başladı. Türkiye ile katılım müzakerelerinin başlaması haricinde dönem başkanlığını, bilinçli bir şekilde düşük profilde yürüten İngiltere’nin, 1 Ocak itibariyle AB’yi daha kârlı bir oluşum haline getirmek için “ya reform ya ölüm” politikası yürütmeye başlayacağı tahmin ediliyor. Ocak ayında, Avusturya’nın dönem başkanlığını kutlamak için, Mozart’ın 250. doğum gününde Salzburg’da bir araya gelecek olan AB liderlerinin İngiltere’nin bu bağımsız girişimlerine nasıl tepki göstereceklerini hep beraber göreceğiz. Bütçe yüklerinin azalmasını isteyen Hollanda ve İsveç’in, İngiltere’ye sessiz bir destek verdikleri hissediliyor. Almanya’da ise, Schröder’in Fransa’ya, Almanya adına da konuşması için verdiği “açık çek” uygulamasının bittiği yeni bir dönem başlıyor. İngiltere, yine de Gaulle’ün korktuğu gibi, içindeki bağımsız duruşların çoğaldığı bir AB yaratmak, diğer bir deyişle AB’yi İngilizleştirmek için olasılık heAB bütçe tartışmaları İngiltere’nin dönem sapları yapıyor. Genişlemeye verdiği başkanlığında, İngiltere, Fransa, Almanya, çıkar çatışmaları ekseninde, çiftçilerin desteklenmesi günde desteği de bu politikasının bir aracı olarak görüyor. mi üzerinden yapıldı. The Guandian 16 Aralık İ KARTLAR The Independent 18 Aralık Bu işin de altından kalkarım, söyleyeyim dedim. The Independent 17 Aralık