Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESI 15 14/9/06 16:53 Page 1 CUMARTESİ EKİ 15 CMYK 16 EYLÜL 2006 CUMARTESİ 15 Okulda ‘ilk gün sendromu’ FİGEN ATALAY Okullar iki gün sonra açılıyor. Birinci sınıfa başlayacak minikler, ‘‘okul korku’’sunun atlatılması için bir haftadır okula gidip gelseler de, öğretim yılının resmen başladığı ilk gün sıkıntılı geçebilir. Çocuğunuz sizden bir türlü ayrılmak istemiyor ve çok ağlıyorsa, ‘‘seni bahçede bekleyeceğim. Tenefüste beni görebileceksin’’ demeniz ve bu sözü yerine getirmeniz onu rahatlatacak ve güven verecektir. MEF Okulları Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Koordinatörü Nilgün Aktaş, annebabalara ilk gün için şu önerilerde bulunuyor: ‘‘Bu dönemin kriz hali almaması için çocuğun önceden hazırlanması çok önemlidir. Çocukla konuşulmalı, okula nasıl gidecekleri, sınıfta sırada nasıl oturacakları, neler yapacakları, akşam nasıl döneceği gibi tüm ayrıntılar adım adım çocuğa anlatılmalıdır. Annebaba bu olayı çok büyütmemeli, olağan, her çocuğun yaşadığı bir süreç olarak görmeli ve bu yönde davranmalıdır. İlk okul gününde ayrılış anı çok uzun tutulmamalı, dönüşün nasıl olacağı somut, açık bir ifade ile yine adım adım anlatılmalıdır. Annebabanın çocuklarının okula başlamasına ilişkin endişeleri çocuğa yansıyabilir. ‘Kalmamızı ister misin’, ‘Tek başına kalabilecek misin?’ cümlesi annebabanın kaygısının çocuğu olumsuz etkilemesine neden olabilir. Ayrılış anında yüksek tepki gösteren çocuklar için annenin kısa bir süre okulda ‘ben dışarıda seni bekleyeceğim, teneffüste beni görebileceksin’ demesi ve söylediği yerde bulunması önemlidir. Annenin ve babanın duruşu, beden dili, sakinliği çocuklarının vereceği tepkiyi de belirleyebiliyor.’’ İhbar edin V Vanlı minikler kitap bekliyor an Öğretmenler Derneği, köy okullarına kütüphane kurabilmek için kitap bağışı bekliyor. Dernek Başkanı Aslan Sinir’in çağrısı şöyle: ‘‘Hiç kitabı olmayan köy ve varoşlardaki öğrencilerin ellerinden tutmak istiyoruz. Köylerimizde büyük fedakarlıklarla görev yapan öğretmenlerimize destek olmak istiyoruz. Bunun için sizlerin desteğine ihtiyacımız var. Eğer elinizde, evinizde kitaplığınızda, artık okumadığınız hikaye, masal, roman, test kitabı, ansiklopedileriniz varsa köy okullarımıza bağışlar mısınız? Derneğimize göndereceğiniz kitaplar web sayfamızda (www.voder.org) adlarını yayımladığımız köy okullarımıza iletilecek.’’ Dernek tel:0432 214 34 85, cep tel:0 505 484 75 72 ! ocuğu İstismardan Koruma ve Rehabilitasyonu Derneği (ÇİKORED) Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat, istismar olaylarının ‘‘Alo Çocuk Destek ve İstismar İhbar Hattı’’na bildirilmesini istedi. Çocuk istismarı konusunda herkese büyük görev düştüğünü vurgulayan Prof. Polat, bu konuda ihbar mekanizmasının çalışmadığını, özellikle çocuğa yönelik cinsel istismar olgularının su yüzüne çıkamadığını söyledi. Çocuk istismarının Yeni Türk Ceza Kanunu’na göre suç sayıldığını hatırlatan Prof. Polat, yine aynı yasayla yurttaşlara suçu ihbar etme yükümlülüğü getirildiğini vurguladı. Alo Çocuk Destek ve İstismar İhbar Hattı’nın numarası 0216 450 54 54. Ç figenatalay?yahoo.com Faks: 0212 343 62 74 Profilo’dan eğitime katkı NICEF’in desteğiyle 53 ilde yürütülen ‘‘Haydi Kızlar Okula’’ projesine, Profilo Alışveriş Merkezi de bir kampanya ile katılıyor. Ziyaretçiler, Profilo Alışveriş Merkezi içerisine kurulacak kampanya standlarına yapacakları 10 YTL’lik katkı karşılığında sürpriz hediyeler kazanacaklar. 24 Eylül tarihine kadar sürecek kampanya sonunda elde edilecek tüm gelir ‘‘Haydi Kızlar Okula’’ projesine aktarılacak. U Biogerontologlar, insan ömrünü uzatmanın yollarını araştırıyor ? Az yiyin, çok yaşayın Neden ve nasıl yaşlanıyoruz? Yaşlanmayı durdu rabilir miyiz? Ölümsüzlük mümkün mü? Özellikle orta yaşlarla birlikte sık tekrarlamaya başladığımız sorular arasına giriyor. Birçok kişi antiaging programlarına hücum ederken bazıları da güzellik salonlarında ciltlerine yaptırdıkları bakımla yaşlanmayı durdurabileceğini sanıyor. Ancak, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Tıp Fakültesi Biyokimya Uzmanı Prof. Ecz. Şerif Akman, yaşlanma mekanizmalarına dikkat çekerek ‘‘güzellik merkezi saçmalığına bir son vermemiz gerektiğini’’ belirtiyor. Akman, bugüne kadar yalnızca kalori kısıtlamasının, yaşlanmayı durdurduğunun deneylerle kanıtlandığını söylüyor. Bugün Harbiye Askeri Müzesi’de başlayan ‘‘5. Avrupa Biogerontoloji Kongresi’’ne katılan, biogerontologlar yani yaşlanma biyolojisi uzmanları, yaşlanma mekanizmalarını ve yaşlılığa karşı çözümleri tartışacak. Kongrede, Türkiye’deki sınırlı sayıdaki biogerantolog, Avrupa ve dünya uzmanlarıyla buluşacak. ŞULE KÖKTÜRK 150 OLABİLİR Mİ? Kongre öncesi sorularımızı yanıtlayan Gülhane Askeri Tıp Akademisi Tıp Fakültesi Biyokimya Uzmanı Prof. Dr. Şerif Akman, kongrenin yaşlanmanın temel moleküler mekanizmalarının görüşüleceği bir ortam olacağını belirterek ‘‘Bu bir antiaging kongresi değil, bu sosyal içerikli yaşlılıktan sonrası ile ilgili değil veya ortalama yaşam süresini uzatmak için gerekli olan müdaheleleri görüşen bir kongre değil’’ diyor. Biogerontologların asıl amacının maksimum yaşam süresini uzatmayı amaçladığını anlatan Akman, ‘‘Ortalama yaşam süresi 70 maksimum yaşam süresi 120’dir. Asıl soru, maksimum yaşam süresi 150 olabilir mi, 200 olabilir mi?’’ diyor. Yaşlanma mekanizmalarının tam olarak belirlenebilmesi halinde, yaşlanmanın önüne geçilebileceğini ifade eden Akman, şöyle konuşuyor: ‘‘Bu konuda çok ciddi bir rant kavgası var. Yaşlanmayı, yaşlanma mekanizmalarına müdahele ederek durdurabilirsiniz. Bu mekanizmayı bilmezseniz ilacı geliştiremezsiniz. Eğer bu mekanizmalar tam çözülürse, ortadaki bir sürü şaklabanın, ticari amaçla yapılan konuşmaların da önüne geçilecek. Türk halkı pomatlarla, kremlerle, ne olduğu belli olmayan ve tamamı yurt dışından getirilen, Türk halkını belki de zehirleyen, belki zararına olan botoks gibi, bir sürü şeylerle gençleşmeye çalışıyor.’’ Prof. Dr. Şerif Akman. ‘‘Bu güzellik merkezi saçmalığına bir son vermemiz gerekiyor’’ derken, ‘‘Cildimiz için kullandığımız bir kremin bile farklılık yarattığı’’ sorusu geliyor gündeme... Akman, ‘‘Cilt bakımı, hijyen biz buna karşı değiliz, ama bazılarının iddiası yaşlanmayı önlüyoruz, yaşamı uzatıyoruz oluyor. Maksimum yaşam süresini uzatırsanız, yaşlanmayı önlüyor olursunuz. Ortalama yaşam süresi hiçbir müdahelede bulunmasanız da Afrika’daki bazı ülkeler hariç, tüm dünyada artıyor. Çünkü YAŞLANMA TEORİLERİ antibiyotikler, aşılar bulundu enfeksiyonlarla ? Disposable soma mücadele edebiliyorsunuz. Sağlıklı yaşam bilinci teorisi: (Vücudu bir kez gelişti’’ diyor. Bu teoriye göre kullanma) Biogerontologların, maksimum yaşam süresini organizmanın en büyük ve en uzatmak ve yaşlılıkta görülen hastalıkları önleme önemli hedefi üremek. amacı taşıdığını ifade eden Akman, sözlerini Organizma, mevcut enerjisini, şöyle sürdürüyor: ‘‘İnsanlar yaşlandıklarında, sınırlı kaynaklarını üreme için hücre bozulduğu için, enfeksiyona, hastalıklara kullanıyor, genç yaşlarda üreme açık hale geliyor. Bunun gibi şeylerden insanlar periyodunu gerçekleştiriyor. Bu ölüyor. Yoksa ölmez normalde. Bunları amacına ulaştıktan sonra sonra önleyecek mekanizmaları bulduğunuz zaman somayı (vücudu) feda ediyor. da, yaşlanmayı önlemiş olursunuz.’’ ‘‘Üreme olmazsa bu süreç Hücre bölünmesinin sona ermesi, hormonların azalması, bağışıklık sisteminde meydana gelen değişimler ve serbest radikallerin hücrede meydana getirdiği bozulmalar insanı yaşlandırıyor. En büyük hedef üremek İHTİYAÇ KADAR KALORİ uzayabilir mi?’’ sorusu ise varsayım olarak kalıyor. Prof. Dr. Şerif Akman, kalori kısıtlamasının ? Antagonistic pleotrophic yaşlanmayı durdurduğunun deneylerle teori: Bu teoriye göre ise kanıtlandığını ifade ederek şu bilgileri verdi: genç dönemde yararlı olan ‘‘Özellikle küçük kurtçuklarda, meyve sineği, bazı genler ileri yaşlarda mayalarda, hatta farelerde yapılan çalışmalar vücuda zararlı hale geliyor. sonucunda deneysel olarak yaşlanmayı durduran Örneğin testosteron genç yegane şeyin kalori kısıtlaması olduğu kanıtlandı. yaşlarda metabolizma ve Kalori kısıtlaması özellikle farelerin yaşam süresini üreme üzerinde çok yüzde 3540 oranında arttırmıştır. Bugün yararlı bir hormon maymunlarda da bu gözlendi. İnsanlar üzerinde bu olmasına karşın ileri çalışmalar 1980’li yıllardan beri yapılıyor, 20 yıldır yaşlarda prostat insanlar izleniyor. Kalori kısıtlamasının yararları kanserine neden görülmeye başlandı.’’ olmak suretiyle Akman bir noktaya daha dikkat çekiyor: organizmaya ‘‘Kalori kısıtlaması derken insanlar bazı besin gruplarını zarar veriyor. kısıtlayarak yapılan diyeti anlıyor. Bu değil, tüm besin gruplarından alarak, ihtiyacınız olduğu kadar kalori alınmalı. 1500 kaloriye ihtiyacınız varsa o kadar almalısınız.’’