19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 22 TEMMUZ 2006 CUMARTESİ MÜZİK Sağlık ve bakım konularında sık sık danışılan bir uzman haline gelen Nükhet Duru, kitap yazmaya hazırlanıyor Güzellik gözümdeki ifade HATİCE TUNCER Nükhet Duru, 14 yaşından bu yana sahnelerde ve müzik dünyasında. Hayatın anlamını müzikle birlikte kavramış, kendini tanımış. Şarkılarını aşkla söylüyor. 32 yıllık müzik yaşamında 25 solo çalışma yapan ve birçok ortak projeye katkıda bulunan Duru, müzikal çizgisinde hep kararlı bir yol izledi. Yeni albümü ‘‘Gece Saat On İki’’ de hareketli parçalar seslendiren Nükhet Duru’nun günün ritmlerine uysa da sesi ve yorumuyla yine kendi imzasını atıyor. Müzik yaşamı dışında kendini geliştiren Duru, kadınların sağlık sorunlarına ilişkin çalışmalarda gönüllü yer alıyor, kampanyalara katılıyor. Sağlık, bakım ve güzellik konularında sık sık danışılan bir uzman haline gelen ve kitap yazmaya hazırlanan Duru’yla söyleşimiz müzikle sınırla kalmadı. ‘‘Gece Saat On İki’’ albümünüzde müzikal değişiminizi anlatır mınız? İçimdeki enerji, yaşam sevinci ve coşku zamanla azalacağına katlandı. ‘‘Daha uslanacağım, daha dingin yaklaşacağım’’ derken olaylara daha coşkuyla yaklaşır oldum. Belki de bize verilmiş olan hayatın kıymetini daha fazla bilir oldum. Albüm bunların bir yansıması oldu. Hem dünya sounduna uygun hem de yorumcu olarak mesajımı verebiliyorum. Bu açıdan çok önemli. Günümüzde bilgisayar teknolojisi ile üretilen müziklerde ruhu yakalamak çok zor. Bu albümün benim dışımda da müzik dünyasında bir görevi olduğunu düşünüyorum. Asıl cool davranmak, gençlere hem yakın olmak, hem anlayabilmek hem de bilgi ve deneyimi karabilmek demek. Bu yüzden ki ‘‘Gece Saat On İki’’ albümümün bir alternatif olarak çıktığını düşünüyorum. Türk pop müziğine bir alternatif mi sunmak istediniz? Evet, sözleriyle, sounduyla ve kendi içinde kurgulanmış senaryosuyla bir alternatif. Vaktiyle biz yeni olanı bulduk, yaptık. Türk bestelerinden, büyük şairlerimizden okuduk. Nükhet Duru deyince insanların aklına Melankoli, Ben Sana Vurgunum, Beni Benimle Bırak, Anılar gibi temposu düşük şarkılar geliyordu. Aslında o şarkılarımda duyguların temposu yüksekti ama moda daha ılımlı müzikti. Geçen zamanda bunları aşmak için Fuad Abdullah’la çalıştım. Arif Mardin’in öğrencisi ve öğrendikleriyle kendi sentezini yapabilen bir adam. Benim gibi aşkla şarkı söyleyen ruh yapısı olan şarkıcıyla bir araya gelince keyifli bir albüm çıktı. Murathan Mungan’ın sözleriyle ‘‘Şu Senin Çekip Gitmelerin’’ eski şarkılarınızı anımsatıyor. Evet, onlara köprü kuran bu daha Türkiyeli. Bağlama ve gitar birbiriyle o kadar sevişti ki.. Türkiyeli olduğunu dünyanın neresinde çalarsanız çalın anlayacaksınız. Kanunla yaylıyla, bağlamayla ve ritm aletleriyle tam bir sentez oluştu. Seyyal Taner’le ünlenen ‘‘Gülme Komşuna’’yı neden yeniden yorumladınız? Sanki manavda satılıyoruz Güzellik nedir? Dışardan krem sürerek kimse güzelleşemez ve iyi görünemez. İyi beslenirseniz, iyi düşünürseniz, bütün günün sonunda ne düşündüyseniz yatağa giren beden o. Ve iyi hareketlerde bulunursanız... Her gün en azından bir kişiyi sevindirirseniz, bir günden bir güne size selam vermemiş komşunuzu gidip dürtüp ‘‘Ben sana selam vermek istiyorum’’ derseniz güzelleşirsiniz. Benim gençken almadığım iltifatları 40’ımı geçtikten sonra almamın nedeni bence bu davranışlarımdan kaynaklanıyor. Yani ruhumun dışarıya verdiği sızıntılar. Tarifsiz bir sevgiyle doluyum. Güzelliğin bir ölçütü var mı? Güzellik, hiç kimsenin kimseye dayattığı ölçülerde bir şey deği. O benim gözümdeki ifade. Yoksa ben ne şimdiki dayatılan ölçülerde güzelim, ne hokka burunluyum, ne de sarışın mavi gözlüyüm. Ama bir şey var geçiyor benden insanlara, o güzel geliyor ve bunu adını koyamadıkları için ‘‘Bu güzelliğin sırrı nedir’’ diyorlar. Bunun adı tamamen ruhumda saklı. Bu yüzden kitap yazacağım. Güzellik anlayışı kadınlar üzerinde bir tür baskı değil mi? Tabii, çünkü erkeklerin patron olduğu dünyada kadın da alınabilir bir mal muamelesi görünüyor. Daha iyisi, daha güzeli, daha tazesi, sanki manavda satılıyoruz. Güzellik dayatması, beden dayatması... Globalleşen dünyada 36, 38, 40, 42 beden elbise üretmek çok daha kolay bir şey. ‘‘Şimdi ara buçuklarla ne uğraşayım’’ diyor. Fazla işçi, farklı vardiya gerekecek. ‘‘O zaman sen de 38 bedene’’ dön. Dönmedin mi o zaman bittin sen. Şarkılar hep cinsellik dolu Kadınlarla ilgili sorunlarla ilgilenişiniz kendi yaşadığınız sorunlarla da ilgili mi? Annemle babam ayrıydı. Babam yurtdışına gitmişti. Ben mecburiyette kaldığım için şarkıcılığa erken başladım. Hali vakti yerinde bir aileyken paraşütsüz aşağı düştük, annemle baş başa kalınca. Baktım birinin çalışması lazım. Sonra aniden babam dönüp gelip de benim okumayıp şarkıcı olduğumu görünce feverana kapılıp söylentiler dolayısıyla şikayet etti. Velayetim babamdaydı. Küçük bir kızın gazinoda çalışmasından dolayı polis gelip aldı ve gece nezarethanede kaldım. Gecelediğim kadınlarla birlikte muayene edildim. Anneme söyleyemedim, o üzüntüyü içime gömdüm, gömdüm. Sonra bir sabah kaltığımda yürüyemiyordum, felç geçirdim. Multipl skleroz hastalığı tedavisi gördüm. Sonra ben eve bakmalıyım duygusuyla sağlıklı nasıl olunacağını öğrenmeye başladım. Müzik yaşamınızdaki dönüşümü nasıl sağladınız? 14 yaşında sahnelerdeydim, Florya’da orkestra şarkıcısıydım. Uvertür olarak gazinolarda çıkıyordum. Sonra plak yapalım dediler ama hiçbir şeyi beğenmiyordum. Hep kendimi ifade etmek için birinin Türkçesine ve edebiyat bilgisine ihtiyacım oldu. Ama sonra 18 yaşında Gorki’yi okumaya başlayarak bir yere geldikten sonra tamam şimdi ben ne demek istediğimi söyleyebilirim dedim. Sanatçı sözü çok kolay kullanılır oldu.. Sanatçı sadece belinden aşağısını en iyi hızlı oynatan mıdır yoksa bir iz bırakan mıdır? Artık karıştı. Bir Allah’ın kulunun aklına beslenemeyen çocuklarla ilgili şarkı yapmak gelmiyor. Bir cinselliktir almış başını gidiyor. ‘‘Ben seni öptüm, sen beni kokladın, teninin kokusunu tuzunu biberini üstümde bırakmadın niye gittin...’’ Bu mudur hayat. Başka bir şey yok mu? Bir fidan için, bir çiçek için şarkı yapan yok mu? Globalleşmeden, internetin ve bilgisayarın mesafeleri daraltmasından kaynaklanan hızlı haberleşme, hızlı öğrenme ve hızlı tüketme söz konusu. Burada hızlı tüketilemeyecek eser çıkarmak mesele. O yüzden albümde rüşdünü her yılda ispat etmiş bazı eserlere yakın durduk. Hepsini birden sıfırdan üretmeye kalksaydım bu eminlikte olmayabilirdi. ‘‘Gülme Komşuna’’ Çiğdem Talu ve Melih Kibar’ın eseri. Gerçek eserler eskimiyor. Sesinizi nasıl koruyorsunuz? Yüksek sesle kontrolsüz bağırmam, sesimi ısıtmadan sahneye çıkmam, gürültülü yerlerde konuşmam, uykuma dikkat ederim, içki, sigara içmem. Daha 30’a gelmeden beslenmekten kaynaklanan ciltleri erken yaşlanmış kızlar ve erkekler görüyorum. Yaşadıkları yıl sayısı az ama bedenleri daha yorgun. Bilinçsiz beslenip, bilinçsiz uyuyup, bilinçsiz hareket ediyorlar... Benim röportajımda siz sormasanız da okuyucu mutlaka bunları okumak ister. Sormaz mıyız? Bir haberde kemik yaşınızın 28 olduğunu okumuştum. Sağlık ve beslenmeye dikkat çekmek için söylemiştim. Yoksa insanın checkup raporunu açıklamasının lüzumu yok. Süt, yoğut ve kalsiyuma önem verdim. Kalsiyumu kemiklerime yükleyecek besinlerle beslendim hayatım boyunca. Ama küçükken bilinçli değildi, bunları seviyordum. Biberonu ancak 5.5 yaşında bırakmışım. Müzik sadece nota olmaktan çıkıp yarattığı sound’a göre değerlendirilmeye başlayınca Ses Mühendisliği ortaya çıktı Sesin yolculuğu değişiyor Son yıllarda Türkiye’de yükselen bir meslek dalı var: Ses mühendisliği... Gelişen reklam, film, multi medya sektöründe çok önemli bir yer oluşturan ses tasarımı, artık Türk piyasasının da bir ihtiyacı haline geldi. Ses endüstrisinin içinde son zamanlarda alternatif ses bilimlerinden biri olarak gelişen ses tasarımı, dünya çapında önemli projelerin vazgeçilmez parçaları oldu. Çeşitli sanat akımlarının günümüzde yaşayan kolları için müzik artık yalnızca nota değil, sound birlikteliği ve uyumu olarak inceleniyor. Artık eserler, salt melodik ve armonik yapısına göre değil, yarattığı sound ve atmosferine göre de değerlendirilmeye başladı. Ses mühendisliği konusunda çeşitli uluslararası başarılar kazanmış Süden Pamir ile ses HÜSEYİN KIVANÇ mühendisliği okulunda konuştuk: Ses mühendisliği nedir? Sesin üretildiği andan itibaren akustik ya da elektronik ortamdaki yolculuğunu biçimlendiren teknik kişi, ses mühendisidir. Türkiye’de ses mühendisliği ne durumda? Türkiye’de ses mühendisliği üniversitelere entegre edilmeye çalışılıyor. Oysa ki ses mühendisliği eğitimi yerine müzik eğitimi ve müzik diploması veriliyor. Türkiye’de ilk kez bu eğitim Dokuz Eylül Üniversitesi’nde verildi. Ardından İTÜ’de MİAM (Müzik İleri Araştırma Merkezi), Bilgi Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde bu müzik eğitimi veriliyor. Peki bu eğitim yeterli mi? Türkiye’de, üniversitelerde ses mühendisliği eğitimi verilmiyor. Teknolojiye hâkim müzisyen yetiştiriliyor. Mezunlar, ses mühendisliği uzmanlığından sadece bir tanesi olan ses tasarımı alanında çalışabilir durumdalar. Ancak bu alan, Türkiye’de sektörleşmiş değildir. Sizin okulunuzda bu eğitim tümüyle veriliyor mu? Ses mühendisliğinin uzmanlık eğitiminin tümü bizim okulda verilmektedir. İki yıl süren eğitim, uluslararası ses mühendisliği diplomasıyla belgelendirilmektedir. Ve bizim verdiğimiz diplamaların uluslararası üniversitelerde önlisans karşılığı geçerliliği var. (Galatasaray İletişim Teknoloji Müzik Akademisi. 0 212 244 03 33) HAFTA SONU 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle