Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 TEMMUZ 2006 CUMARTESİ 15 Musa Kart bir karikatür çizdi, Başbakan dava açtı. Ama o ödül üstüne ödül alıp, AB ilerleme raporuna bile girdi Bir kedim bile yok SEVİM ERTEMUR Karikatür, mizah... Yerine göre gülümseten, yerine göre bizim öfkemizi, kızgınlığımızı içinde bulduğumuz, düşündüren harika çizgiler. Mizah diyince benim için, bir zamanlar 635 bin tiraj yapan Gırgır’la hayat başlıyor. Çünkü o dönem ben de müptelalarından biriydim. Olur mu, ilk mizah dergisi 1870’ler de çıkan Diyojen, 19461950’lerdeki muhalefetiyle Markopaşa, ardından Dolmuş, Zübük, Akbaba vs vs var, diyorsunuz biliyorum. Haklısınız ama ben Gırgır’a yetiştim. Kızmasın karikatürist arkadaşlar ama şimdiki dergiler de, hep onunla kıyasladığım için beni hiç mi hiç çekmiyor. Sadece gülmek bana yetmiyor, belden aşağı ise hiç mi hiç beni çekmiyor. Biz seviyeli, keyifli bir o kadar da muhalif Gırgır’la büyüdük, sonra basında isim sahibi değerli, politik çizgilere sahip Musa Kart’ın da aralarında bulunduğu ustaları tanıdık. Musa Kart. Karikatürist, gazeteci... Cumhuriyet gazetesinin 5. sayfasında her gün büyük bir özveriyle çizen ve gündemi tam 12’den vuran usta karikatürist... O, benim abarttığımı söylüyor ama çevremdeki pek çok insan da onun çizgilerini beğeniyle izliyor. Toplumsal muhalefeti her gün karikatürlerine yansıtan Musa, sessiz, sakin, kibar, aslında tek kelimeyle de beyefendi bir gazeteci... Pek çoğunuz bu sevgili dostumu çizgilerinden tanıyordunuz biliyorum ama Başbakan Erdoğan’ı kızdıran ve hakkında 5 bin YTL ’lik tazminat davası açılmasına neden olan meşhur ‘Kedi’ karikatürüyle de sınırlar ötesine taştı ünü. Hatta geçen yıl 9 Kasım’da açıklanan AB ilerleme raporuna bile girdi, hakkındaki dava. Türkiye’de ve pek çok ülkede söz konusu dava tartışıldı. Bu arada Musa ödül üstüne ödül aldı. Dünya Karikatürist Hakları Birliği Başkanı Steve Benson California eyaletinin Sacramento kentinde 11 Haziran 2005 tarihinde düzenlenen törende, Musa Kart’ın ‘‘Cesaret ödülü’’nü verirken ‘‘mücadelesiyle karikatüristlerin sembolü haline geldiğini’’ belirtiyordu. Son olarak TGC’nin ‘‘2006 Basın Özgürlüğü Ödülü’’ne değer dörülen Kart, sorularımızı yanıtladıi: Musa Kart kimdir? Kendini tanımlarsan nasıl tanımlarsın? Hay Allah. İlk soru çalışmadığım yerden çıktı. Musa Kart mı? Çok iyi tanıdığımı söyleyemem. Merhabalaşıyoruz kendisiyle. Bugüne kadar bir zararını görmedim (veya gördüm farkında değilim). Bildiğim kadarıyla Konya doğumlu. Babası 1961 yılında milletvekili seçilince Ankara’ya göçmüşler. Orada mühendislik eğitimi görmüş. Ama ne o mühendisliği sevmiş, ne de mühendislik onu. Okulda bütün gün statik, betonarme kitaplarının üzerine karikatürler çiziktirmesi bir sınıf arkadaşının dikkatini çekmiş. Arkadaşının, ‘‘Bir sendikacı yakınım gazetelerine çizecek birini arıyor, çizer misin?’’ teklifine hayır diyememiş. 80’li yılların başına kadar mühendisliği ve çizerliği birlikte götürmüş. Mühendisliği güvence, karikatürü aşkı olarak görmüş. Yol ayrımına geldiğinde tercihini aşkından yana kullanmış. Karşılaştığı bütün güçlüklere karşın kararından pişmanlık duymamış. Eee ben de Musa Kart hakkında az şey bilmiyormuşum yani. Pazartesi günü sansürün ilk kez kaldırılışının 98. yıldönümü ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) aynı zamanda Geleneksel Gazeteciler Günü’nü kutluyor. TGC, ‘‘2006 Basın Özgürlüğü Ödülü’’nü, yargı sürecini de dikkate alarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı ipliğe dolanmış kedi gibi gösteren, meşhur ‘Kedi’ karikatürü nedeniyle tüm karikatürcüler adına gazetemiz çizeri Musa Kart ile söz konusu karikatürün ‘‘kişilik haklarına saldırı oluşturmadığına’’ ilişkin ilk kararı veren Eskişehir 3. Asliye Hukuk Hâkimi Mithat Ali Kabaali arasında paylaştırdı. Kart, Kabaali ve kuruluş dalında da Türk Ceza Yasası Derneği, pazartesi günü Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen törenle ödüllerini alacak. Onlar dava arkadaşlarım Gelelim dünya çapında meşhur ‘‘kedi’’ karikatürüne. Karikatürün 9 Kasım 2005’te açıklanan AB ilerleme raporuna bile girdi. Kedi sana neyi ifade ediyor? Peki senin evinde kedi var mı? Onlar benim dava arkadaşlarım. Çünkü bu dava sadece çizere değil, kediye benzetilmeye tepki olarak da açıldı. Bir kedim bile yok ama onlar hakkında biraz duymuşluğum ve okumuşluğum var. Leonardo Da Vinci’ye göre onlar tasarım harikasıydılar, sahiplerinin efendisiydiler. Bir düşünürün; ‘‘Pek çok filozof ve pek çok kediyle karşılaştım. Bilgelikte üstün olan kedilerdi’’ satırlarını hatırlıyorum. Kedi artık siyasi bir figür haline geldi. Bugün her zamankinden daha fazla sempati ve yakınlık duyuyorum kedilere. Çünkü onlar da canlarını yakanları (tırnaklarıyla) çizmeye devam ediyorlar. Kedi karikatürünü nasıl çizdin? Nereden doğdu, neden kedi? Mayıs 2004... O günlerde Türkiye İmam Hatip Liseleri’ni tartışıyordu. AKP ‘nin savunduğu projeler ve uygulamalar, geniş kitlelerin nezdinde eğitimin birliği ilkesini zedeleyecek gibi görünüyordu. Bu konuda büyük bir endişe oluşmuştu. Bu endişeyi ben de paylaşıyordum. Ortaya konan yoğun tepkiler karşısında hükümet güç durumda kalmıştı. İşte sadece bu durumu anlatmaya çalışıyordu kedi karikatürü. Bir durum tespiti yapıyordu. Hoşgörüsüzlük ve baskıyla karşılaşmasaydı bu kadar dikkat çekmeyecekti. Kedi karikatürü için dava açıldığında neler hissettin? Başbakanın hakkımda dava açması fazla etkilemedi beni. Beni etkileyen, duygulandıran bu süreç boyunca içeride ve dışarıda benzeri yaşanmamış bir boyuta ulaşan dayanışma tablosu oldu. Bir Amerikalı siyasi örneği TGC’nin Basın Özgürlüğü Ödülü’ne değer görüldün. Bu ödülün senin için anlamını öğrenebilir miyim? Önce bir düzeltme yapalım. Bu ödül sadece bana verilmedi. Benim şahsımda baskıya boyun eğmeyen tüm karikatüristlere verildi. Bu benim yaşadığım en büyük onur ve kızıma bırakabileceğim en büyük miras. Geçen yıl da Karikatürist Hakları Birliği (CRN) size meşhur kedi karikatürü nedeniyle cesaret ödülü vermişti... Bu birlik her yıl dünyada bir kişiye veriyor bu ödülü. Amaçları baskı altında tutulan, köşeye sıkıştırılmaya çalışılan karikatüristlerin arkasına dünyadaki tüm meslektaşlarının desteğini koymak. CRN’nin düzenlediği ödül töreni bütün eyaletlerden gelen Amerikalı karikatüristlerin yıllık toplantıları çerçevesinde ve hepsinin katılımıyla gerçekleştirildi. Kedinin başka ödülü var mı? Evet. Kedinin toplam 4 ödülü oldu. Şimdiye kadar kaç ödül aldınız? Sanıyorum 20’ye yakın. Karikatür hayatımda 20 ödül, 10 dava olduğunu düşünürsek 2 ödüle karşı 1 dava diyebiliriz... 2 düz 1 ters yani. Bu bağlamda yaşanan uzun bir yargılama süreci vs derken basın özgürlüğü ödülü sahibi bir karikatürist olarak sizce siyasilerin mizaha bakışı nasıl olmalı? Kaliforniya’da diğer eyaletlerden gelen amerikalı karikatüristlerin katılımıyla düzenlenlen sergiyi vali Arnold Schwarzenegger de gezdi. Sergideki bütün karikatürler valiyle ilgiliydi ve çok ağır eleştiriler içeriyordu. Vali sergiyi tebessümle gezdi, sonra sevimli bir konuşma yaptı, çizerlerle şakalaştı ve hiç bir terminatörlük yapmadan da çıktı gitti. KARİKATÜRÜN ANLAMI Basından gerçekten gündemi yakalayan, ‘‘Hah işte Musa yine harikalar yaratmış’’ dedirten bir karikatürist olarak kendi karikatürünü çizdin mi? Öncelikle abartılı değerlendirmen için çok teşekkür ederim. Bazı meslektaşlarım karikatürlerinde çerçevenin içine kendilerini de yerleştirirler. Bazen bu yolla çok hoş ve renkli işler çıkarabiliyorlar. Ama ben bu anlatım tarzını pek denemedim. Musa Kart için karikatürün anlamı ne? Valla soru çok anlamlı. Bakalım benim yanıtımdan bir anlam çıkacak mı? Bizden önce kimler kimler söyleşti karikatürün, mizahın anlamı üzerine bi bilsen! Ne ciddi adamlar kafa yordular, kalem oynattılar. Aristoteles’ten Bergson’a, Boudler’den Ronald Searle’ye, Aziz Nesin’den Hıfzı Topuz’a kadar. İşte hatırlayabildiğim bazı değerlendirmeleri: ‘‘Karikatürün tarihi, toplum vicdanının tarihidir’’, ‘‘Karikatür büyük sorumluluklar getiren küçük bir sanattır’’, ‘‘Karikatür bizi rahatsız edenleri rahatsız eder.’’ Karikatürlerini nasıl çiziyorsun? Çizerken nelere dikkat ediyorsun? Senin için olmazsa olmazlar, kıstaslar var mı? Karikatür çizmenin o kadar zor olmadığını düşünüyorum. Herkes çizebilir. Ben bile çiziyorum. Çizerken nelere mi dikkat ediyorum? Mürrekkebi dökmemeye, halıyı kirletmemeye, silerken kağıdı buruşturmamaya!.. Şaka bir yana karikatürün ne kadar güçlü olduğunu, ne kadar etkili olduğunu biliyorum. Onu oluştururken sadece vicdanımın sesine kulak veriyorum. Başka kaygıların, endişelerin esiri olmamaya çalışıyorum. Karikatürün mutlaka objektif gerçekliğe yaslanması gerektiğini düşünüyorum. Espirisi harika da olsa gerçeğe oturmuyorsa çizmemem gerekir diye düşünüyorum. Kişileri özel hayatları, tercihleri ve fizikleri üzerinden mizah yapmayı doğru bulmam. Her zaman sokaktaki adamın anlayacağı ama aydınların da dudak bükemeyeceği bir anlatımdan yana oldum. Tercihim de görsel zenginlikten yanadır. Ayrıntılara önem veren bir anlayışım oldu. Oldu da ne oldu, diyeceksiniz. Bilmiyorum, oldu işte. bu soruların yanıtlarını veren neden biz olmayalım. Her gün çiziyorsun, üstelikte gündemi çok iyi takip ettiğini biliyoruz. Çizmeye nasıl hazırlanıyorsun? Son 5 yıldır ağırlıklı olarak evde çalışıyorum. Evimiz ofisimiz aynı zamanda. Ofisimiz diyorum, çünkü yalnız değilim bu işi yaparken. Bir çalışma arkadaşım var. (Sevinç, hayat arkadaşım, aşkım.) Son yıllarda sevdiğiniz, begendiğiniz karikatürlerden pek çoğunun espirisi ona ait. İtiraf ediyorum!.. Bir de hukuk fakültesinde okuyan bir kızım var, Seran, o da genç kuşağın temsilcisi olarak ufkumuzu açıyor. Sabah erken saatlerde başlıyoruz gazeteleri taramaya, haber bültenlerini izlemeye, notlar almaya ve tartışmaya. Öğle saatlerinde öne çıkan konular üzerinde espiri arayışımız başlıyor. Karikatür gidince Sevinç’le atıyoruz kendimizi sokağa. Çizgilerinle ilgili okurlardan ne tür eleştiriler alıyorsun? Nerede durursanız durun, neyi nasıl savunursanız savunun, sizi onaylayanlar kadar size karşı koyanlar da olacaktır. Bu işin doğası. Okuyucularımla iyi bir ilişki içinde olduğumu düşünüyorum. Onlardan her gün öneriler alırım. Şunu çiz, bunu gör, diye.. SİYASETLE İLGİLENİLMELİ Çizgilerin başından beri hep politik miydi? 73 kuşağı karikatürümüzde 50 kuşağından sonra en fazla konuşulan kuşak oldu. Biz siyasal depremlerin, acıların yaşandığı kaotik bir dönemde başladık çizmeye. Karikatürlerimizde siyasetin ağırlıkta olması bu sebeptendir. (Sebep olanlar utansın.) Karikatür sonsuz genişlikte bir hareket alanına sahiptir. Hayatta gördüğümüz, yaşadığımız her anın ve ilişkinin mizahı da olacaktır şüphesiz. Siyasetle ilgilenmeyen bazı meslektaşlarımın tercihlerini anlayışla karşılıyorum. Ama siyasetin sadece profesyonel politikacılara bırakılamayacak kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Siyasetle ilgilenilmeli, diyorum. Çünkü siyaset hayatımıza dair her konuda işletilecek karar mekanizmalarına katılmak demektir. Ulaşım, eğitim ve sağlık sorunlarımız nasıl çözülecek, nasıl şehirlerde yaşayacağız, nasıl evlerde oturacağız gibi... Bütün HAFTA SONU 15 CMYK