22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

: ‘Dimdik ayaktayız’ Erdemli’deki enstitüden tarıma destek ERDEMLİ (A.A) Mersin'in Erdemli İlçesi'nde faaliyet gösteren Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü'nün Müdürü Şekip Keser, 2005 yılında 29 bin 275 tarımsal analiz yapıldığını bildirdi. Şekip Keser, geçen yıl turunçgil üreticilerine Eylül ve Ekim aylarında yaprak, toprak, gübre ve sulama suyu tahlili yaptırmaları yönünde yaptıkları çağrıdan olumlu sonuç alındığını söyledi. Mersin, Adana, Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa, Kayseri, Kahramanmaraş'tan gönderilen örneklerin analizlerinde 2004 yılına oranla yüzde 20 artış sağlandığını belirten Keser, bu durumun tarım kesiminde bilinçlenmeye bağlı olarak daha da yükseleceğini ifade etti. Keser, geçen yıl 6 bin 90 toprak, 4 bin 59 yaprak, 487 gübre ve 2 bin 970 sulama suyu, 15 bin 669 pomoloji olmak üzere toplam 29 bin 275 analiz yapıldığını, ayrıca 3 bin 977 örnekleme araştırması gerçekleştirildiğini kaydetti. Analiz sonuçlarına göre çiftçilere gübreleme programı verildiğini ifade eden Keser, üreticileri, rapor doğrultusunda her yıl aynı tarihte işlemleri gerçekleştirme konusunda özen göstermeleri konusunda uyardıklarını bildirdi. Keser, enstitü kanalıyla yapraktoprak analizi yaptıran çiftçilere 2 Nisan 2005 tarihli ve 25774 sayılı resmi gazetede yayınlanan 2005/8629 Sayılı tebliğle ilave olarak Doğrudan Gelir Desteği alma imkanı sağlandığını hatırlatarak, şöyle konuştu: ''Yaprak ve toprak tahlili yaptıranlara ek destekleme primi verileceği yönündeki tebliğden, üreticilerin yeteri kadar haberdar olmadıkları ortaya çıktığını gözlemliyoruz. Enstitü olarak analiz yaptırmaya gelen üreticilere belge vererek Doğrudan Gelir Desteği dışında yapılacak ek ödemeden yararlanabileceklerini bildiriyoruz. Bu imkanın değerlendirmesi son derece önemlidir.'' NKARA (Cumhurüyet Bürosu)Pankobirlik Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri, birliğin kendi içinde sorunlar yaşadığına ilişkin haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirterek, "Pankobirlik, mazisi uzun yıllara dayalı, köklü bir kuruluş olarak dimdik ayakta, şeker sektörü ve pancar çiftçisine hizmet amacıyla yasalar çerçevesinde her tür mücadeleyi vermekte olup, aynı inançla yoluna devam etmektedir" görüşünü savundular. Üyeler tarafından yapılan yazılı açıklamada, son dönemde bazı basın organlarında Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü hakkında gerçek dışı iddia, itham ve yorumlar yer aldığı belirtildi. Açıklamada, birliğe yöneltilen eleştiriler ve birliğin yanıtları şöyle sıralandı: "Pankobirlik Dağıldı…." ve benzeri başlıklarla verilen haber ve yapılan yorumları doğrulayacak, hiçbir girişim olmamıştır. Kısaca; Pankobirlik’ten ayrılmak için bugüne kadar hiçbir kooperatif müracaat etmemiş, gazetelerde çıkan beyanlar bu yönüyle şova yönelik hareketler olarak değerlendirilmiştir. Kota dağıtımı Birliğimiz tarafından değil Şeker Kurulu tarafından yapılmaktadır. Şeker Kurulu 7 kişiden oluşur. Kararlar iki kişi ile alınamayacağına göre, maksadını aşan eleştirilerin sadece Birliğimiz Yönetim.Kurulu Bşk. ve Genel Müdürü üzerine yöneltilmesi; hedef şaşırtma ve baskı kurma gayreti olarak değerlendirilmiştir. Diğer taraftan, bu tür gerçek dışı haber ve yorumlarla diğer 5 üye dolaylı yoldan itham edilerek baskı altına alınmaya çalışılmaktadır.Böylece yargı sürecinde olan ve iddia sahiplerinin hata zincirini ortaya çıkartacağı sanılan mahkeme işlemlerinde adli avantaj sağlama çabası olarak değerlendirilmiştir. İddia sahipleri önceki dönemlerde de benzer gerekçelerle kotanın adaletli belirlenmediği iddiasıyla yargıya başvurmuş, davaların tamamını kaybetmişler, bir çoğunda Danıştay süreci de tamamlanarak Şeker Kurulu kararları onanmıştır. Ayrıca, yurt içinde satışı yasak olan "C Şekeri" ni gayri hukuki gerekçelerle yurt içinde pazarlayıp kurumlarının toplam 120 Trilyon ceza alarak zarara girmesine neden olmak gerekçesiyle kendi ortakları A tarafından haklarında suç duyurusunda bulunulduğu bilinmektedir. Konya Şeker Fabrikası lehine, Kayseri Şeker Fabrikası aleyhine kota belirlendiği iddiası da kamu oyunu yanıltmaya, gerçekleri gözden kaçırmaya yönelik beyan olarak değerlendirilmiştir. Bu yöntemle; Konya ile Çumra Şeker Fabrikalarının kotasını birlikte gösterip, geçen pazarlama yılına göre artmış, Kayseri ile Boğazlıyan Şeker Fabrikaları kotalarını ayrı ayrı göstererek, kotaları arttığı halde azalmış gibi gösteren bir taktikle kamuoyundan gerçekler saklanmaya çalışıldığı görülmüştür. Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş. yönetimi, (20032004) pazarlama yılında kendisine tahsis edilen kotayı üretemediğinden 22.000 ton, (20052006) pazarlama yılında Boğazlıyan’a tahsis edilen kotayı, fabrikayı üretime alamadığından 10.000 ton olmak üzere toplam 32.000 ton kotayı kendi kusurları nedeniyle kullanmamışlardır. Amasya ve Kayseri Şeker Fabrikalarının kendi çiftçilerine ektirmeyerek, bölgeleri dışındaki çiftçilerden yok fiyatına pancar alarak fabrikaya yüksek fiyattan girdirdikleri, böylece "C şekeri" oluşumuna neden oldukları, Birliğimize yapılan şifahi ve yazılı müracaatlardan anlaşılmaktadır. Pankobirlik’in pancar çiftçisinin haklarını korumada ve temsilde yetersiz kaldığı iddiası ise; dayanaktan yoksun, kendi kurumsal problemlerini bölge dışına taşımaya yönelik, muhtemel olumsuzluklara bahane arayan bir taktik olarak değerlendirilmiştir. Dağıldığı iddia edilen Pankobirlik’in son yıllardaki gelişimi, şeker sektörünün uluslar arası üst kuruluşlarının gözünden kaçmamış; dolayısıyla Avrupa Birliği üyesi ülkeler dışında sadece PANKOBİRLİK, CIBE (Avrupa Şeker Pancarı Üreticileri Konfederasyonu) ve WABCG (Dünya Pancar ve Kamış Üreticileri Birliği) gibi kuruluşlara üyeliğe davet edilerek kabul edilmiştir. Kayseri ve Amasya Şeker Fabrikası yöneticilerinin iddialarını yalanlayan Şeker Kurulu’nun 23.01.2006 tarihli basın bülteni ilgililerin Birliğimiz hakkındaki iddia ve ithamlarının iftira olduğunu ortaya koymaktadır. Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Tarık Tezel: ‘Geleceğimiz tarım ve hayvancılıktadır’ KARACABEY (Cumhuriyet) Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Tarık Tezel, "Ülkemizin geleceği tarım ve hayvancılıktadır.Ülkemiz adına her ne yapacaksak, gücümüzü ulusal onurumuzdan alacağız" dedi. Tarık Tezel, şunları söyledi: "Büyük kentlerden ve özellikle Bursa’dan alınacak dersler var. Özellikle 1970’li yıllardan sonra Bursa, sanayi şehri olma vasfını giderek arttırdı ve 2000’li yıllara gelirken hızlı sanayileşmenin getirdiği büktün olumsuzlukları yaşamaya başladı. Oysa pek çok alanda ülkemizi besleyebilecek potansiyele sahip verimli Bursa ovası, şehrimizin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısında 70’li yıllardan itibaren yaşanan hızlı değişim nedeniyle tarımsal kimliğinden sıyrılıp sanayi kenti kimliğine büründü. Bursa, ödediği vergiler ve gerçekleştirdiği satışlardan elde edilen gelirle ile devlet bütçesine yaptığı katkının ancak üçte birini geri alabilen bir kenttir. Bir başka deyişle Bursa, devlet bütçesine katkısı giderlerinin üstündeki 13 ilden biridir. Ancak Bursa ve yöresinin verimli topraklarının, tarihi mirasının ve doğal kaynaklarının korunmasını sağlayacak ideal adım, tarım ve tarıma dayalı sanayiye yönelmesi olmalıdır. Bu düşünceden hareketle, Karacabey olarak çarpık sanayileşmiş küçük bir Bursa modeli olmamalıyız."Karacabey’in tarım ve hayvancılıktan yana duruşunu her koşulda ortaya koyacağını bildiren Tezel, ülkemizin geleceğinin tarım ve hayvancılıkta olduğu yönünde bilince hatta iddiaya sahip olduklarını ve bunun gereğini yapacaklarına inandılarını da bildirdi.KTSO Meclis Başkanı Tezel, AB sürecinde tarımın stratejik bir sektör olduğu bilincine varılması gerektiğini ve adımların bu bilinçle atılmasının şart olduğunu da bildirerek AB süreciyle ilgili de şunları söyledi: "Sanayide, ticarette, tarımda, toplumsal ilişkiler düzeni, sosyal adalet ve her gün gazetelerde televizyonlarda önümüze getirilen temcit pilavlarında bir müzakere sendromudur gidiyor. AB’nin meşhur uyum süreci çerçevesindeki uyum kriterlerinde kendi içimizde mutabık mıyız ? Bu konuda sektörel ve toplumsal mutabakatlarımız var mı? Evrensel kalite kriterlerini benimseyebilecek miyiz ?Bireysel ve toplumsal iç barışımızı sağlayabildik mi? Önce bireysel, sonra kurumsal en sonunda da toplumsal kimlik tanımlamalarımızı netleştirdik mi? Ülkemiz adına her ne yapacaksak gücümüzü ulusal onurumuzdan alacağız. Bu sınavı AB’ye ve vermeyeceğiz. Bu sınavı ulusal kalkınma adına vereceğiz. Sathı müdafaa ile kurtarıldıysa bu vatan, sathı verimlilikle kalkınacak ve bu vatanın her santimetrekaresinden verimlilik yeşerecektir. Bu verimliliği yeşertecek su ve güneş her gerektiğinde bu ulusun damarlarında can bulmuştur." 28
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle