Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Uludağ Meyve ve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Musa Uzun: ‘Sektörde fabrikalar kapanıyor’ Levent GENCELLİ URSATürkiye’nin tarımsal üretimin dış pazarlara yansıyan yüzü dondurulmuş gıda ve konservenin en önemli merkezi konumundaki Bursa’da hem üretici, hem tarıma dayalı sanayici yaşama ve yaşatma mücadelesi veriyor. Çevre sorunlarının büyük oranda yaşandığı Bursa’da son yıllardaki en önemli dayanışma üretici ile meyve sebze ihracatçısı şirketler arasında gösteriliyor. Salçadan, meyve ve sebzeye uzanan ve damak tadının en önemli zincirinin halkaları Türk tarımını yaşatmak için ortak mücadele verirken, birbirlerine yönelik eleştirileri "şimdilik" askıya alıyorlar ve sektörün önündeki en önemli engel durumundaki IMF ve Dünya Bankası merkezli politikalarla mücadele için güçbirliğine yaşayarak yaşatma adına gidiyorlar. Salçalık domatesin tartışmasız üretim lideri Karacabey’de bu dayanışmanın izlerini görmek mümkün. Salça fabrikalarından üreticinin ödenmeyen paralarını tahsil etmek için büyük mücadele veren Karacabey Ziraat Odası Başkanı Nuri Karaca, "Üretici domatesi aylar önce yok pahasına teslim etti. Parasını alamadı ama sanayici de IMF ve Dünya Bankası politikalarının altında eziliyor. Kur politikası yanlış, hükümetin tarım politikaları karşısında ortak mücadele etmeliyiz. IMF ve Dünya Bankası’nı birlikte defetmek zorundayız. Türkiye’nin bugün geldiği noktada, biz sanayicimiz ile içeride mücadele ederiz, ama kapanacak fabrikaların kimseye yararı yok. Üreticinin ürünün tarlada, sanayicinin de işlediği ürün deposunda kalmamalı" diyor. B verimliliği esas alan destekleme politikaları olmalı "tezini savunan Uzun’un aşağıdaki sözleri, tarımdaki kırmızı alarmı bir kez daha ilan eder nitelikte: "Son 56 yılda sektörümüzde 78 fabrika kapandı. Tekstilde veya başka sektörlerde bir fabrika kapandığı zaman başka birileri satın alıp işi devam ettiriyor. Oysa bizde böyle bir durum yok. Hiç kimse sektörümüzde batan bir fabrikayı alıp da işletmeyi düşünmez. Çünkü bugünkü şartlarda para kazanılmıyor. Bizde batan, tamamen silinir gider. Sektörümüzde ‘bu kötü dönemi ayakta geçirelim, batmayalım’ düşüncesi var. Aslında kitap üzerinde, bilimsel olarak sektörümüzün önü çok açık. Hem yurtiçinde hem de yurtdışında çok önemli pazarlar var.Ancak bu kısır döngüyü bir türlü kıramıyoruz.Bu sektörün devlet tarafından desteklenmesi gerekiyor. Doğrudan gelir desteği adı altında ekilmeyen topraklara para veriliyor. Sanki birileri, ’toprağı ekmeyin biz size para verelim’ diyor. Bu sistemin değiştirilmesi ve devletin acilen bir tarım stratejisi belirlemesi lazım. Doğrudan gelir desteği, sektör ihracatını neredeyse ikiye katlayacak kadar büyük. Bu kaynağın devlet için stratejik olan tarımsal üretime kanalize edilmesi gerekiyor. " Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Musa Uzun, Bursa’nın iki önemli sektörü tarım ve otomotivden verdiği örnekle ihracatithalat tartışmalarını şöyle aydınlatıyor: "İhracatımız 75 milyar doları bulacak diye seviniyoruz. Ancak bu rakama nasıl ulaşılacağı pek irdelenmiyor. Örneğin otomotiv sektörü, 1213 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmek için 10 milyar dolarlık ithalat yapıyor. Bu bizim 2 milyar dolarlık otomotiv ihracatımız var anlamına gelir. Otomotive destek verdiğinizde mutlaka iç talebin olması gerekir. Bugün bu talebi göremiyoruz. Otomobil fabrikaları yeni projelerini Türkiye’de değil de yılda yüzde 10 gelişen, korkunç bir iç pazarı olan Çin’de yaparsa bu fabrikaların durumu ne olacak ? Ali Musa Kapatacaklar başka çare yok. Bu noktada Uzun devletin görmesi gereken 2030 yıl sonra bu fabrikaların burada olup olmayacağıdır. Ancak 100 yıl sonra da bizim olacak topraklarımız var. Bunu kullanırsak kimseye muhtaç olmadan kazanırız da satarız da." Tuzağa dikkat Ali Musa Uzun, AB sürecini değerlendirirken de yetkilileri "tuzağa dikkat" diye şöyle uyarıyor: "Dünyada bir mücadele ve kutuplaşma var. Bu mücadelenin temeli tarım…Bugün ABD için en kritik iki şey buğday ve petrol stoklarıdır.Buğday hayati öneme haiz. Ne olursa olsun buğdayın varsa korkma…Herkes tarımını gizli gizli inanılmaz derecede destekliyor.Çünkü gelecek tarımda.50 yıl sonra ne olacağını bilmiyoruz.AB müzakereleri sürecinde tarımdaki nüfusun başka yerlere kaydırılması gerekiyor. Bu süreçte verimliliği geliştirip makineleşmeyi arttırmalı, bilinçli ilaçgübre kullanımını da yaygınlaştırmalıyız.Bunları yapmadan tarımda çalışana başka anda iş bulmak çözüm değil. Çünkü köyde üretilenlerin 1015 yıl sonra da üretilmesi gerekiyor. Bu ihmal edilmemeli. Böyle bir tuzağa düşmeyelim. O zaman başkalarına bağımlı hale geliriz. Biz de diğer ülkeler gibi tarımımızı desteklemeliyiz. Tarımda çalışan nüfusu azaltıp, batıya benzeyelim ama bunu yaparken de tarım sektörünü bitirmeyelim. Bu tuzağa düşerken, başkaları ellerini ovuşturarak bizi izler." Dondurulmuş gıdada iç pazarın Avrupa ile kıyaslanamayacak oranda küçük olduğunu da bildiren Uzun, "1015 yıl öncesi konuşmalarımda, iç pazarda tüketim kişi başına 400500 gram, Avrupa’da 1415 kilo derdim. Türkiye’de tüketim hala 500 gram İngiltere’de 28 kilo. Bu tüketim şekli kültürle, çalışan kadın sayısıyla ile ilgili. Bizde çalışan kadın nüfusu az olduğu için yemekler genelde evde yapılıyor. Bu arada halkımızın çok yaygın olan bilinçsizliğe de dikkat çekmek istiyorum. Bir ürün dondurulduğu zaman besin değerinden kaybedeceği inancı var. Bu yanlış.Tam tersi, pazardan alınan meyvesebze tarladan toplandıktan 56 gün sonra sofraya gelirken, dondurulan ürün en çok 24 saat içinde işleme tabi tutulması şart." Halimiz acı Türkiye’nin yaş meyve ve sebze ihracatında koordinatör birlik olarak görev yapan Uludağ Meyve ve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Musa Uzun’un söyledikleri, Bursa’dan çekilen ülke fotoğrafı özelliğinde. Görevi devraldıktan sonra yaptığı her açıklamada sektörün getirildiği durumu, tek kelime ile "içler acısı" olarak nitelendiren Uzun, hem sektör hem de ihracatithalattaki rakam oyunlarında da "kral çıplak" diyor. Uzun, önceliğin yeni projelerini başka ülkelere kaydırabilecek otomotiv fabrikaları yerine 100 yıl sonra da Türkiye’nin olacak topraklardaki üretimde olması gerektiğini vurguluyor. Uzun’un, haftalık yerel Eko Haber gazetesine yaptığı açıklamalar, hem sektörün hem de Türkiye’nin dondurulmuş gıdayaş meyve sebze üretimiyle pazarlamasında sürüklendiği tehlikeli suları işaret ediyor. "Türkiye’nin ihracatı artıyor, her şey güzel gidiyor !.. Ama bizim bizim sektörün ihracatı artmıyor. Hatta geriliyor. Örneğin, yılın 11 aylık döneminde bir önceki dönemine oranla dondurulmuş sebze ihracı yüzde 25, dondurulmuş meyve ihracı ise yüzde 17 geriledi. Hazır yemeklerde de yüzde 19’luk bir azalma görülüyor. Türkiye’nin sağlıklı tarım politikası yok. Üretimde kalite ve 10