15 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Fransa için kendi egemenliğindeki Müslüman ülkelerde bazı problemler çıkmasına yol açabilirdi. Ayrıca Fransızlar zaten Osmanlı topraklarında epey güç kaybına uğramışlar ve güney cephesindeki etkinliklerini kaybedip kimi şehirlerde geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Bütün bu gelişmelerle moral kaybı yaşayan Fransız Hükümeti, doğrudan doğruya Mustafa Kemal ile görüşmeler yapmak üzere girişimlere başlamıştı. 1920 Şubat’ında Amiral de Bon aracılığıyla yaptıkları görüşme talebi, Mustafa Kemal’in Kilikya, Antep, Urfa ve Maraş’ın boşaltılmasını ön şart olarak koyması yüzünden bir sonuca ulaşmamıştı. Bunun ardından 1920 Mayıs’ında tekrar görüşme yolları aranmış, hatta bu amaçla İstanbul’dan bir binbaşı ile bir sivil yetkilinin Ankara’ya gönderilmesine karar verilmişti. Ancak söz konusu girişimden de önemli bir sonuç çıkmamıştı. Sonunda 20 Mayıs 1920 tarihinde Robert de Caix, M. Savoy ve Labonne’dan oluşan bir heyet, Mustafa Kemal ile masaya oturmayı başardı. Mustafa Kemal, bu görüşmede Fransızların işgal altında bulundurdukları topraklardan çekilmeleri talebini bir kez daha yinelediyse de, heyet üyelerinin bu kadar kapsamlı bir anlaş ma için gerekli yetkiye sahip olmadıklarınını ve imza atabilmek için Paris’e gidip yetki talep etmeleri gerektiğini bildirmeleri üzerine yirmi günlük bir geçici ateşkes imzalandı. Büyük Millet Meclisi’nde kimi isimler bu ateşkese karşı çıktı, ancak Mustafa Kemal, çatışmaların geçici olarak durdurulmasının, en azından Adana bölgesinin boşaltılması için bir başlangıç olacağını düşünmekteydi. Bu yolla hiç olmazsa Adana bölgesindeki Kuvayı Milliye teşkilatının bir düzene sokulması mümkün olabilirdi. Mustafa Kemal’in zihninde, Fransızların böyle bir anlaşmaya gitmek istemelerinin bir açıklaması vardı. Birincisi, zaten etkinliklerini iyice yitirdikleri şu dönemde silahlı bir çatışmaya girmek istememeleri doğaldı. Bölgedeki askeri varlıklarını artırmak yerine, kendileri için bir pazar ve hammadde kaynağı olan Suriye’deki çıkarlarını korumak onlar için muhtemelen daha mantıklıydı. Anlaşma zemini sağlandığı takdirde Ankara hükümeti Fransa’nın Suriye’deki çıkarlarına karışmayacağından, her şey belli bir mantık çerçevesinde uygun görünüyordu. 23 Mayıs 1920 günü imzalanıp 29 Mayıs gecesinden itibaren yürürlüğe giren bu ateşkes, ilk on gün içerisinde Antep, Sis ve Pozantı’nın boşaltılmasını, savaş esirlerinin ve tutukluların takasını, ayrıca bölgedeki Fransız işadamlarına tanınacak ayrıcalıklar karşılığında Fransa’nın da milli hareketi desteklemesini öngörüyordu. Bu yirmi günlük ateşkesin, bir bakıma daha köklü bir anlaşmanın zeminini hazırladığı düşünülüyordu. Görüşme ve konuşmaların başta bıraktığı izlenim, Fransızların Adana ve dolaylarını boşaltacakları yolundaydı. Ancak bu kısa süre içinde bile mütareke koşullarının çiğnendiği görüldü. Fransızlar Pozantı’yı boşaltmakla birlikte, Sis’i silah ve cephaneleriyle birlikte Ermenilere bırakmışlardı. Antep ise tamamıyla boşaltılmamıştı. Üstelik henüz ateşkes sona ermeden Zonguldak’ın da işgal edilmesi Mustafa Kemal’in gözünde anlaşmanın bozulması için yeterli sayıldı ve 18 Haziran günü TürkFransız cephelerinde savaşın tekrar başlayacağı Fransa’ya bildirildi. Bu olumsuzluklara rağmen, Büyük Millet Meclisi henüz İtilaf Devletleri tarafından resmen kabul görmemiş olduğu halde, Fransızların İstanbul Hükümeti’ni bir tarafa bırakıp doğrudan Büyük Millet Meclisi’yle görüşmeleri, Milli Mücadele tarihi bakımdan önemli bir adımı işaret etmekteydi. Meclis’in açıldığı dönemde Ankara’dan bir görünüm. 141
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle