24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ğ ~\ ünyamızm siyaset ve düşünce sahM^J nesinde, ekonomik giiçler sıralamasında A vrupa 'ya artık fıgüran hk rolü mü düşüyor? Dünyanm ağırlık merkezinin A vrupaA BD ekseninden Pasifik Okyanusu üzerindeki ABDJaponyaA vustralyaGüneydoğu Asya eksenine kaydığı iddiasıyla "Avrupa'nın çöküsü"nü anlatan Newsweek dergisinin bir yazısı A vrupa 'da hararetli bir tarttşmanm kaynağı oldu. A vrupa 'nın geleceği konusunda Die Zeit dergisinin düzenlediği ve birinci bölümünü geçtiğimiz hafta yayınladığıntız nın yanı sıra, ekonomik büyümenin iyi bir açıkoturumun bu bölümünde ekonomik şey olduğu yolundaki inancın da derinden konuların yanı sıra askeri çözümler de tar sarsıldığı bir alandır. Bu sadece Yeşiller'tışılıyor. Açıkoturuma, Federal Almanya' de ve Alternatifler'de değil, gençlerde ve nın Sosyal Demokrat eski Başbakam HelGenç Sosyalistler'de de söz konusu. mut Schmitd, Alman Hür DemokratlarıDAHRENDORF Bence, Volvo'dan nın teorisyeni ve Londra Ekonomi Koleji Per Gyllenhammer'in bir araya getirmeye yöneticisi Ralf Dhrendorf, Avrupa Koçahştığı 20 sanayicinin oluşturduğu grup misyonu'nun Belçikalı Başkanı Gaston çok ilginç. Thorn, ve Federal Almanya'nm en büyük Bu grup oturdu ve dedi ki: HükümetleBankası "DeutscheBank"ın Yönetim Sözcüsü WUhe\m Christians 'ın yanı sıra bir sü rimizın el atmadığı, ama ilgi duyduğumuz Avrupa alt yapı önlemleri vardır. Bakalını, redir Paris'te yasayan Alman Yakın Takendimize bir yol açabilecek miyiz? rih Profesörü Rudolf von Thadden katılSCHMIDT Stockholm'den Napoli'dı. SCHMIDT Konuyu ekonomiden siyasi alana çekmek için şunları söylemek istiyorum: Avrupa Birliği'nin gclişmesi açısından az çok verimli son dönem 1978/79 yılları oldu. 1978 yılında henüz, o zamandan bu yana var olamayacak bir şey vardı: Avrupah hükümetlerin yakın ve Ortadoğu politikası konusundaki bir ortak tavrı. Avrupalılar o zamandan bu yana Ortadoğu'dan çekildi, arada LUbnan'daki Barışgücü denen birlik göstermelik bir olaydı. Ama bu henüz Ortadoğu'nun bir bölümünden kısmi bir çekilmeydi. Kimi zaman yine bir şeyler oluyor. örneğin Çad'da, o zaman o sıradaki sorumlu Fransız hükUmeti Uç tabur gönderiyor. Ama bunun dışında Avrupalılar Güneydoğu Asya, Güneybatı Asya, Afganistan, Ortadoğu'nun asıl çekirdeği Körfez, Arap Yarımadası'nın güneyi, Afrika Boynuzu çevresindeki bUtün bölge politikalarından kendilerini tümüyle geri çekti. Hatta bu arada Angola'daki politikadan bile çekildiler. Avrupalılar bu konuyu da Amerikalılara terk etti. Buna, Avrupalılann utkunun epey daralmış olması da ekleniyor. Bizim artan ölçüde görmezlikten geldiğimiz yerlerde, iki süper güç arasında korkunç bir nüfuz rekabeti var. örneğin Afganistan'da, Vietnam'ın Moskova'nın ekonomik siyasi ve askeri desteğiyle fethettiği Kamboçya'da durum böyle. Bunlar karşısında biz gözümüzü yumup "Bu bizi ilgilendirmiyor", diyoruz. Tabii diyebiliriz ki, nitekim bunu Japonlar yapıyor bunlarla ilgilenmeyelim, bu işi büyükler yapsın. Yalnız o zaman, büyüklerin bizim kınadığımız yöntemlere başvurmasına şaşırmamamız gerek. Bu şaşkınlık bizi daha da büyük bir yabancılaşmaya ve manevi alanda taşralıhğa itecektir. Kilil sorun işsizliktir. Herkcs sanıyor ki, kendi ülkesinde birkaç kişilik istihdaını kurlarmakla durumu düzeltebikcek. Gerçekte vayıra ulaşmak için bir diken tarlasından geçmek gerekiyor. SCHMIDT Bunu tersinden de ifade edebiliriz. Ekonomik canlanma, sürekli bir büyüme süreci var olduğu sürece, herkes Fransızların Colbertizmiyle Almanlann serbest ticaret ruhunun az çok aynı çatı altında birleştirilebileceğini sanıyordu. Ekonomik büyüme heyecanı geçtiğinden bu yana bunlar bağdaşmıyor. Dahası, üç büyük ekonomik bölgeyi, Amerika, Japonya / Güneydoğu Asya ve Avrupa'yı birbiriyle karşılaştırırsak görürüz ki, Avrupa, ekonomik büyümenin birden kesilmesinden duyulan hayal kınklığı \vıtı ı»\ \>ıı:ı ıv\ı \SI\II\ Avrupalılar tartışıyor /I Ortak tav nııuzı bıraktık, Ortadoğu'dan da çekildik Biraz abartırsak şöyle diyorsunuz: Liderlerden bir şey beklemeden önce, derine inmek lazım. Ama serbest ticaret ruhunu yeniden elde etmek için üç neslin geçmesi gerek. Sonucu görmek istiyorsanız 2084 yılını bekleyeceksiniz. Girişim liderlerden gelmelidir. Demin dediniz ki, Mitterrand ve Kohl dilediğiniz gibi olsaydı. Sayın Mitterrand ve Sayın Kohl'un nasıl olmasını isterdiniz? Mitterrand bundan 14 ay önce Alman Parlamentosunda, pek Avrupah diyemeyeceğimiz bir konuşma yaptı. "Slz Almanlar liitfedin de, askeri altyapıyı inşa edin, sanra 7 degişik ordu için üs ayırın, bunlar tabii ki yabancı komuta altında olacak, dördünciisü, S bin nükleer silahı banndıracaksınız, şimdl de ilaveten yitz Pershlng ye bir otoban filan mı? DAHRENDORF Yok, Göteborg1dan Oslo'ya. Ortak bir Avrupa telefon sisteminden söz ediliyor. Manş tüneli ve dört Federal Almanya'nın eski Başbakam Schmidt'e göre Avrupa dünyanın çeşitli yörelerindeki politik gelişmeler üzerinde herhangi bir etki sahibi değil. Schmidt, "Bunlar bizi ilgilendirmiyor, bu işler büyüklerin işi, diyebiliriz, ama o zaman da büyüklerin bizim kınadığımız yöntemlere başvurmasına şaşırmayalım," diyor. beş proje daha bu kategoriye dahildir. Hani belki buradan bir iki şey çıkar, diyor um. Buna karşılık GumrUk Birliği ve Ortak Pazar'da önümüzdeki yıllarda yapılacak olanların salt var olanları savunmak olacağı kanısındayım. Ne Brüksel'de ne Cenevre'de ileriye doğru bir hareket görüyorum. Acıklı bir hikâyedir bu. SCHMIDT Avrupa'nın sanayiden kalkılarak harekete geçirilebileceğine inanmıyorum. Gerçi bu tür girişimleri teşvik etmek gerekiyor. Avrupa'nın itici gucünün Brüksel'deki Komisyon'dan da gelebileceğine inanmıyorum, çünkü onlar on hükümetin de baskısı altında. Ancak iki ya da Uç hükUmetin ortak girişimiyle olabilir bu. 1970'li yıllarda böyle oldu bu. Biz bazı konularda ötekileri sürükledik, bazı konularda da, Avrupa Para Birimi'nde olduğu gibi, onlar kendilerini geriye çekti. Bu iki hükümet ancak Alman ve Fransız hükümetleri olabilir. DAHRENDORF Aynen öyle. THORN Korkarım, Helmut Schmidt haklı. Bu yüzden Dahrendorf ile fikir birliği içindeyim: Var olanı savunarak bekleyemeyiz, o zaman adım adım batarız. VÖN THADDEN Devlet adamlarının girişimi yetmez. lleride kamu hayatının sorumluluğunu alacak olan tüm yeni nesil Fransız politikacıları öylesine ulusal devlet sınırı içinde düşünüyor ki, biz Almanya'da o kadar olduğunu düşünemiyorıız bile. SCHMIDT Hem de Merkantilist bir tutunı içindeler. VON THADDEN Tastamam öyle, hem de sadece ekonomik değil, kültürel olarak da. Bir manevi himayecilik söz konusu. Şu tezi ileri sürebiliriz: Mitterrand ve hatta Kohl dilediğiniz gibi birileri olsaydı bile, bu bile, ulusal himayeci güçlerin frenleyici etkisini dengeleyemezdi. Parazit faktöru lngiltere bahane edilemez. Kıta Avrupa'sının bürokrasileri de adamda Avrupa umudu bırakmıyor. SCHMIDT Bunların hepsi dogru. Ama çıkardığınız sonuca katılmıyorum. II. Biz Fransızlar için tabii ki bunlar söz konusu olamaz." Bu tavır devam edecek olursa, sonuç oldukça kötü olacaktır. AET sefaletinin, bambaşka bir noktadan kınlması gerektiğine inanıyorum: Bir FransızAlman askeri işbirliği noktasından. Bunun için yeni bir anlaşmaya gerek yok. tşin hukuki biçimi, NATO içinde, Batı Avrupa Savunma Birliği ya da 1963 AlmanFransız anlaşması olabilir. Asli görev öyle anlı şanlı anlaşma tantanaları koparılmadan tanımlanabilir. Nitekim ilk adım olarak Fransa Cumhurbaşkanı'nın şöyle bir açıklaması düşünülebilir: "Ve bu nedenle Caydıncı Güç'ün görev sahasına Almanya'yı da katıyorum. Almanlara söz hakkı yok, hele nükleer silahların letlgine hiç dokunamayacaklar. Ama Almanya'dan sorumlu olduftumu kabul edlyorum, çünkü Almanlar da Elbe ırınagı boyunda Fransızların savunmasının da sorumluluğunu üstleniyor." Daha önemlisi, Fransa'da askerliğin zorunlu olmasından yararlanılarak, Fransız yedek birlikleri kurulmalı, bunlar konvansiyonel silahlara sahip olacak ve görece çabuk seferber edilip savaş alanına sürülebilecek nitelikte olmalı. Federal Almanya Cumhuriyeti yüksek bir seferberlik düzeyine sahiptir. Birkaç gün içinde 1,3 milyon adamı, hepsi de tam eğitimli asker, silah altına alabilir. Gayet açık nedenlerden ötürü Almanya saklanıyor olmasa, Orta Avrupa sahnesine 24 tümen dizebilirdi. Bu tümenlerin eksikliği tanklar, konvansiyonel araçlar, özellikle de konvansiyonel cephane olacaktır. Bu yüzden Alman Hava Kuvvetleri'nin şu andaki nükleer ve konvansiyonel ikili rolü, savaşan ordunun salt konvansiyonel desteklenmesine çevrilmelidir. Bütün bunlar ancak, Fransızlar 6 ya da 8 yedek tümenlerini donatmayı, nükleer güçlerine daha az para yatırıp bu parayı Fransa'nın konvansiyonel savunma gücüne harcamayı kabul ederse anlam taşıyacaktır. Bu iki ordunun Rusları caydırmaya ye teceği kanısındayım. Ayrıta birkaç da Amerikan Pershing'i, birkaç Amerikan keşif uydusu, birkaç Amerikan ordu birliği burada kalırsa ille de 200 bin olması gerekmiyor, bence 100, 120 veya 85 bin asker de olabilir, en azından hissedilir miktarda olması gerekiyor o zaman güvenlik konusunda bir "Avrupa klmllgi" kazanırız. Bunun gereği, Fransa'nın ilk adımı atması. Amerikalılar için bu önce bir şok olacaktır. Kendilerine şu soruyu soracaklardır: Buna sevinmeli mi, savaş mı açmalıyız? Amerika'da büyükçe bir grup, bu eğilime savaş açılmasını savunacaktır, çünkü bu gerçekten de Avrupa'nın ayn bir kimlik ve güç oluşturmasına yol açacaktır. Ama bunu gerçekleştirmektc kararlıysak, özünde Amerikalıların ne düşüneceği umurumuzda olmayacaktır. Burada, 1954 yılından beri hemen hemen hiç sürülmemiş, bir toprak karşısında bulunuyoruz. Bunun zeminini düşünce ve siyaset alanında o zamanki Fransız Cumhurbaşkanı ve Alman Başbakam hazırlamıştı ve Giscard I981'de yeniden seçilseydi bu işe girişeceklerdi. Fransa'nın ve Almanya'nın kamuoyu ezici bir çoğunlukla bundan yana olacaktı; şefler bu işi yapsaydı, Fransa'da yüzde 66, hatta yüzde 70, Almanya'da yüzde 75, hatta 80 onaylayacaktı. DAHRENDORF Benim çıkardığım sonuçlar Helmut Schmidt'inkilere çok benziyor. Yalnız Almanya'nın ve Fransızların çıkarları, üçüncü bir alana kayıvermekle kolayca bir kenara itilebilecek gibi görünmüyor. Bir süredir, Almanya ile Fransa arasında ihtiyaç duyulan şeylerin üç alanı kapsaması gerektiğini düşünüyorum. Birincisi tarım politikasının halledilmesi. Almanya açısından pahalıya çıktıysa da bu konuda gelişmeler oldu. Yakın gelecekte en büyük tehlikenin ticaretten geleceğini düşünüyorum ve bu yüzden bu konu, Fransa ile Almanya arasındaki anlaşmanın ikinci bölümünü oluşturmak zorunda. Üçüncü bölümü siyasiaskeri alan oluşturacaktır. SCHMIDT İkinci bölüm şart. Burada, ille de Almanların Fransa'ya para yardımı olarak afişe edilmeden, Fransa'nın nükleer gücünü ve Almanya'nın sermaye ve mali gücünü bir araya getirmc imkânı doğabilir. Bunun için tabii ki iki taral'ın konvansiyonel savunmalarını birleştirmcleri gerek. Tabii ki Avrupa Para Sistemi'nin derinleştirilmesi rezervlerin stoklanmasını gerektirecekıiı. ^öyle parmak hesabıyla: Aşağı yukarı 30 milyar mark, 6070 rnılyar Frank, 78 milyar gulden, ya da bümem kaç trilyon liret. Bu Fransızlara yardım etme fırsatı da verir. Ama o zaman onlara Amerikan yüksek faiz politikasının Avrupa yatırım piyasası Üzerindeki zararh etkileri açısından laviz vermek gerek. Bu da şu demek: lşte korkunç şart Fransızlar sermaye göçü kısıtlamalannın bir kısmını kaldıracak, biz ise tüm Avrupa için bazı kısıtlaınalar getireceğiz, en azından bclirli bir süre için. Reagan o zamana kadar bütçc açığını kapatırsa, bunlar yeniden kaldırılabilir. Ekonomik politika bu yönden disipline edilebilir, tersinden değil.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle