24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 StYASET 83 Grenada'da çarpışmalarda yaralanan bir denu piyadesi helikopterc griluruluyor: Amerikalılar Adayı kolayca işgal edeceklerini sanmıştılar. Ancak Kubalı silahlı işçiler, beklen meyen bir direnme gösterince çarpışmalar uzadı. tki günde sona ereceği sanılan çarpışmalar, 10 güne yakın devam el(i. Reagan ve güçlü Amerika... ERGUN BALCI merika Birleşik Devletleri'nin Grenada'yı işgali, güçlü devlet sloganı ile yola çıkan ve bu sloganı gerektiğinde kuvvete başvurarak gerçekleştirebileceğini sanan bir yönetimin karşılaşması kaçınılmaz olan açmaılan da birlikte getirmiştir. Grenada'nın işgalinin, bu bakımdan Başkan Reagan'ın, Beyaz Saray'a geldığinden bu yana izlediğı dış politikaya ışık tuttuğu söylenebilir. A kendi ctkinlik alanındaki olayların kontrolden çıknıası karşısında seyirci kalsaydı, "GUçlü Amerika" sloganını kimse ciddiye almazdı. Başkan Reagan'ın Grenada'yı işgal ederek kendi açısından bazı başanlar kazandığı öne sürülebilir. Nitekim, bölgedeki ülkelere, ABD'nin etkinlik alanında uluslararası yasaların değil, Washington'un çıkarlarının geçerli olduğu ve gerektiğinde bu çıkarlar doğrultusunda kuvvet kullanmaktan kaçınılmayacağı gösterilmiş, Orta Amerika'da Nikaragua ile El Salvador'daki solcu gerillalara gozdağı verilmiş, Sovyetler Birliği'ne ABD'nin kararlılığı gösterilmiştir. Grenada'ya yapılan müdahalede Önce şu noktayı belirtmekte yarar var. Reagan'ın dış politikası hakkında birçok şey söylenebilır. Fakat tutarsız olduğu ileri sürtılemez. Aksine bu politikanın kendi mantığı içinde tutarlı olduğunu kabul etmek gerekir Başkan Reagan, üç yıl önce Beyaz Saray'a iki sloganla gelmişti: Guçlu Amerika ve komünizme karşı savaş. Kimi gözlemciler Reagan'ın da eski Başkan Nixon gibi sağdan gelmiş olmanın verdiği avanıajı ustaca kullanarak, yumuşanıa yolunda bcklenmedik atılımlar yapabileçeğini ıımut etmişlerdi. Ancak Reagan bu tahminleri boşa çıkararak göruşlerinden ödün vermedi. Bu bakımdan kendi çizgısinde tutarlı olmuştur. Ama bu çizginin Reagan'ı dış politikada getirdiğı nokta ise tam bir fiyasko ve kargaşa görünümündedir. Grenada'nın işgali, güçlıı devlet saplantısından kurtulamayıp esneklik gösteremeyen bir süper gücun içine düşebileceği açmazları göstermesi bakımından ilginçtir. ABD, Grenada'yı neden işgal etmiştir? Birleşik Anıerika'nın Grcııada'da yaşamsal hıçbir stratejik ya da ckonomik çıkan bulunmadığını duşünürsek, sanırız yukarıdaki sorunun yanıtı tek bir kclime ile verilebilir: tnandırıeılık. Başkan Reagan, yanıbaşında radikal sol bir yönetimin iktidara gelmesine izin veremczdi. Bu, "Güvlü Amerika" ve "Komünizmle Savaş" sloganı ile yola çıkan bir yönetimin kendi mantığını inkâr etmesi, varlık nedenini yıtırmesi demek olurdu. Komüniznıle mücadele bayrağını çekmış bir yönetim, burnunun dibinde gerçekleştirilen bir sol darbeye müdahale etmediği takdirdc inandıncılığını yıtırirdi. Beyaz Saray, pa'da çok önemli bir sorunun gündeme gelmesine yol açmıştır: Bugun müttefiklerine danışmadan, Grenada'yı işgal eden ABD, yarın yaşlı kıtaya Cruise ve Pershing2 füzeleri yerleştirildiğinde, yine muttefiklerıne danışmadan bu silahları kullanmaya kalkışamaz mı? Müttefıklerini bu denli önemsemeyen bir yönetime, Batı Avrupa kendi yazgısını nasıl teslim edebilir? Ozetle, ınandıncılık ıçin Grenada'ya mudahale eden Reagan yönetimi, Batı Avrupa'da inandırıeılığını ve güvenirliğinı yıtırmıştır. Grenada'ıun işgali Sovyetler Birliği'ne yarar sağlamış, Güney Kore uçağı olayı unutulurken, Batı Avrupa'da barış hareketleri ve ABD aleyhtarlığı güçlenmiştir. çoğunluktaki Müslümanların tepkısine yol açmıştır. ö t e yandan Suriye'nin I ubnan'dan yabancı birliklerin çekılmesı anlaşmasına inatla karşı çıkması, durumu büsbutün kanştırmış ve NVashington tanı bir çıkmaza girmiştir. Reagan yönetimi kendi mantığı doğrultusunda Lübnan'da da geıçekçilik ve esneklik yerine kuvvet kullanmayı yeğleyen bir tutum ıçerisindedir. Lübnan'da bir sonuç alabilmek için önce temel haksızlığı gıdermek ve lüm siyasal ayrıcalıkları azınlıktaki Hırıstiyanlara veren sistemde reform yapmak zorunludur. Askı takdirde ABD, çoğunluktaki Müslümanlara karşı savaşa gırmek zorunda kalır ki, buna da Başkan Reagan'ın gucü yetmez. Peki, Başkan Reagan, Lübnan'dan neden çckılmiyor? O zaman da "Güçlü Amerika" sloganının fazla bir anlam taşımadığı ortaya çıkacaktır. Sözün kısas>ı, kaKa bir dert, çckilse başka bir dert. Orta Amerika Orta Amerika'da izlenen tutum, Reagan yönetiminin "Güçlu Amerika" ılkesı doğrultusunda giriştiği zorlama politıkasının dığer bir somut örneğini oluşturııyor. Beyaz Saray, Nikaragua'da Sandinista yönetimine karşı, Honduras'ta eski diktatör Somoza yanhlarını silahlandırırken, El Salvador'da solcu gerillalara karşı acımasız bir diktatörlüğü desteklemekte, bu arada Nfkaragua açıklannda son yılların en büyük deniz manevralarını yapmaktadır. Ancak bu gövde gösterisinin NVashington'a ne yarar sağladığı tartışmalıdır. El Salvador'da ise, tüm Amerikan yardımına rağmen, hukümet kuvvetleri, gerillalar karşısında sürekli yenilgi almaktan kurtulamıyorlar. "Güçlu Amerika" sloganı ılc ışbaşına gelen Başkan Reagan, gereğinde kuvvet kullanarak dünyadaki gelışmeleri bir ılke doğrultusunda şekillendircbileceğini hesap ederek, Üçüncü Dunya'da bir dizi serüvene atıhrken, Sovyetler Bırlığı ile olan ilişkiler de çok tehlikeli biçimde gerginleşmiştir. Başkan Reagan'ın maııtığının dış politikada kendisini getirdiği nokta ise, tam bir fiyasko görünümündedir. can kaybının az olması, Amerika içinde de tepkilerin sınırlı kalmasına yardım etmiştir. Ama bu politika, kaçınılmaz çelişkilerını de birlikte getirmiştir. ABD, Avrupalı müttefiklerinin onayını almadan, hatta çoğuna danışmak gereğıne bile görmeden Gre nada'ya müdahale etmiştir. Bu olgu ıse, Batı Avrupa'da Reagan yönetimine karşı duyulan güvensizliğin büsbutun artmasına yol açmıştır. Hele Grenada işgalinin yaşlı kıtada füze tartışmalarının kızıştığı bir sıraya rastlaması, Reagan yönetimi açısından diğer bir talihsızlik olmuş, Batı Avru Lübnan'daki Amerika Reagan yönetımi, dış politikada belki de en büyuk başarısızlığa ise Ortadoğu'da uğramıştır. Ortadoğu barış planı olarak ortaya atılan Reagan planı, çoktan rafa kaldırılmış, ABD Lübnan'da nasıl çıkacagını bir türlu kestiremediği bir batağa saplanmıştır. Reagan yönetimi, Lübnan'da, azınhktakı Hırıstiyanlara tüm ekonomik vc sosyal ayrıcalıkları veren sıyasal sistemde reform yapılmasına çalışacağına, güçlü merkezi hükümet ilkesini savunmuştur. Beysız Saray böylece falanjist yönetimin savunucusu durumuna düşmuş, bu olgu da
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle