16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ULUSAL TAKIM VE DENİZLİ’NİN ‘KARA KUTUSU’ CAN ÇOBANOĞLU: TÜRKİYE İMAJ YİTİRDİ NEVZAT DİNDAR C SPOR FUTBOL OCAK SALI O uzun yıllar Türk Futbolu’nda kilit bir görevde bulundu. Ulusal Takım’ın Avrupa Futbol Şampiyonası’nda çeyrek final oynadığı, Dünya Kupası’nda 3. olduğu dönemlerde, menajer Can Çobanoğlu, önemli bir aktör olarak sahnedeydi. Sonra ülkeye hizmet etmek gerek düşüncesiyle, parayı bir kenara bırakıp, Denizli’de görev alması sürpriz olarak değerlendirimişti. Dile kolay...Düşmesine kesin gözüyle bakılan takımı ayakta tutmuştu. Yaşadıklarını kaleme alsa kitabı ‘Best seller’ olurdu şüphesiz. Evet, Ulusal Takım ve Denizli’deki ‘Kara kutu’nun açılması gerekiyordu. İşte, Can Çobanoğlu’nun çarpıcı açıklamaları.... Futbol Federasyonu’yla ilgili siyasi çevrelerden çıkışlar gözlemliyoruz. Futbol size göre niye bu kadar cazip? CAN ÇOBANOĞLU: Türkiye’nin çok önemli sosyal bir olayından söz ediyoruz. Tabii ki bununla ilgilenmek isteyenlerin sayısı çok fazla olacak. Olaya girmek isteyenlerin listesinin kabarıklığı da futbolun çok ilgi çeken bir spor olmasına neden oluyor. Ancak her ilgisini çeken elini sokmak isterse ve futbolun gidişatını etkilerse kazalar olur. Futbolda yol kazaları zircirleme oluyor. Zincirleme kazalarda da mutlaka can kaybı olur. Futbol ailesi kendi içinde yolunu bulabilmeli. Burada önemli olan futbol ailesinin kararlarıdır. Elbette ki ilgi duyulan her şeye yönetenler yakın olmak ister. Sonuçta 1 milyar dolarlık pastası olan bir işten bahsediyoruz. Türkiye’de de önemli bir sektör. Ayrıca popülaritesi olan bir işten konuşuyoruz. Bu bütçenin herhangi bir şekilde insanların dikkatini çekmemesi düşünülemez. Olması gereken nedir? C.Ç.: Bizim gibi ülkelerde eğer toplam kaliteyi yükseltemezseniz bireysel arzular toplam kaliteyi bozacak bir yer yaratır. Lig kalitesi veya genel olarak spor kalitesinden bahsedelim. Bunu yükseltmezseniz içinde kaliteyi bozacak bazı ataklar olur. O bireysel atakları kesmek lazım. Çünkü sosyal bir konudan söz ediyoruz. Hepimizin ilgi duyduğu, hatta sokaktaki insanların yaşam şartlarını ve şekillerini endekslediği bir hayat tarzı futbol. Bizim bakmamız gereken futbola artı değer katacak her birim ve unsurun futbolun içinde olması gerektiğidir. Bu bir konsensüstür. Bir ülkenin tanıtımına futbolun etkisi ne kadardır? C.Ç.: Uluslararası etkileşimlere bakarsak futbolun bunun içindeki yerinin çok farklı olduğu ortaya çıkar. Ülke propagandasından, uluslararası etkileşimden bahseden futbolun önemli katkıları vardır. 2002’deki Dünya Kupası’ndan sonra bunları yaşadık. Bu nedenle futbol pastasını geniş tutmakta fayda var. ULUSOY’A HAKSIZLIK YAPILIYOR ‘ Fotoğraf:FATİH ERDOĞDU Ya İsviçre maçında yaşanan olaylar…Bu durum Türkiye’ye bakışı nasıl etkiledi? C.Ç.: İskambil kağıdından yapılan kuleler vardır. Tek tek taş koyularak kule yapılır. Tek bir taş çekerseniz kule yıkılır. İsviçre maçlarının yansıması da farksız değildi.Yany ana zincirlerin dizilmesiyle birlikte ortaya çıkan kuvvet, Türkiye’ye 2002’de önemli bir unvan getirdi. Ancak bir halkanın çekilmesiyle zincir koptu. Domino taşlarıyla yapılan kule de yıkıldı. İnşa ettiğinizle yaptığınız arasındaki süre o kadar ters orantılı ki... Birini gerçekleştirmek için 10 yıl uğraşıyorsunuz. Ancak 10 dakikada her şey yıkılabiliyor. İsviçre maçının Türkiye’den götürdükleri, yıllarca toparlamak için getirdiklerinin üzerinde oldu. Artık yaşanan ciddi sıkıntılar var. UEFA, Şampiyonlar Ligi’ndeki cezalara bakın. Çünkü sabıkanız var. 1995’lerden başlayan yükselme süreci, yaratılan imaj tek bir maçla silindi. Gönül ister ki bu tip sabıkaları alacak durumda bırakanlar bunun bedelini ödemeli. Öyle bir hale geldik ki ihraç beklerken alınan 3 maça sevinir olduk. Yurtdışındaki ilişkilerinizin iyi olduğunu biliyoruz. Dostlarınız neler söylüyor? C.Ç.: Daha önce Türkiye’nin futbolunu nasıl geliştirdiğini ve bu konuda nasıl yol aldığını soranlar şimdi Türkiye’de nasıl futbol terörünün yaşandığını, Futbol Federasyonu üzerinde siyasi baskı olup olmadığını bizimle tartışıyor. Yani futbolumuzla gündemde olan bir ülkeyken, şimdi futbol dışı faktörlerin etkin olduğu ve konuşulduğu bir ülke haline geldik. Bunu sakın dışarıdaki insanlara bağlamayın. Bizim şöyle bir huyumuz var: ‘Türkleri sevmiyorlar. Türkün Türkten başka dosttu yok’. Eğer karşınızdakini anlıyor, onlara neler yapmak istediğinizi anlatabiliyorsanız, çağdaş insan gibi diyalog kurabiliyorsanız anlaşılmamanız söz konusu olmaz. Hem diyalog kurmayalım hem de sert tavırlar sergileyelim, sonra da bizi anlamalarını ve kabullenmelerini bekleyelim!.. Temelde iletişim stratejimiz farklı. İsviçre maçında çıkan olayları bir başkası çıkardı da bizi mi fatura ettiler? FIFA’nın en çok üzerinde durduğu saha dışı olaylar. Misafir takım olarak görülen takımın otele, sahaya ve havaalanına gidişinde yaşananlara bakıyorlar. Yani ceza mantığını anlarsanız FIFA’yı suçlar durumda olmazsınız. Avrupalı bir takım, olaylarda gizli bir şey kabullenemez. Türk medyası bana göre çok doğru işler yaptı. Ne Türkiye’nin yaptıklarını saklayacak kadar cahilce hareket etti ne de Türkiye’nin yapacaklarını abartacak kadar popülist yaklaştı. Son derece dengeli ve dikkatli oldular. İş yapıyorsanız hata yapma oranınız yüksek olur. 8 ‘ ‘BEDELİNİ ÖDEMELİLER’ Haluk Ulusoy ve ekibinin 6 maçlık cezanın 3’e indirilmesi konusunda ciddi çalışmaları oldu. Ne yazık ki ülkemizde yapılan kötü şeyler mutlaka söylenir. Bravo, şunu yaptın demezler. Takdir etmeyi sevmeyiz. Takdir ettiğimiz zaman birinin üstün olduğunu kabul etmiş gibi zannederiz kendimizi. Halbuki takdir etmek hem motive eder hem de yapılan işin doğruluğunu herkesin nezdinde kanıtlanmasını sağlar. Bu ayıp değildir. Ne var ki bu konuda bonkör değiliz. Sadece sporda değil genel anlamda da maalesef iyi niyet göstermiyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle